bugün

--spoiler--
''Bir şey sona ermek için başlamıştır. Serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümdür yalnız.''
--spoiler--

Jean Paul Sartre - la nausee*
inan bana, her şeye kendini kandırmaya çalışmadan bakmak en iyisidir. jean paul sartre / duvar.
(bkz: bulantı)
toplumu tek cümle ile açıklamıştır:
"cehennem başkalarıdır."
"Neden iki ayrı kişi olduğumuzu anlamıyorum.kendim kalarak, sana dönüşmeyi isterdim"
Hayatta yapılacak o kadar çok hata varki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok.
Varlık ve hiçlik eserini okumalı, sonra ondan bahsetmeli.
görsel
Heidegger ile birlikte varoluşçu diye tanıdığımız abimizdir.

Saygılar abi.
1.53 boyundadır.
fotoğraflarında sağ gözü hep toprağa bakar.
Kendisine verilen ödülü reddedip daha sonra ödül parasını isteyen bir abimiz. ismet Özel tutarsız buluyor.
En ve derinlik olarak iki boyutludur, boyu yoktur.
üç boyutlu düzlemde en ve derinliği olan bir şeyin boyu olmak zorundadır. iki boyutlu olan geometrik nesneler vardır yalnızca ancak onlar ideal nesnelerdir.
Sartre, hakkında en çok konuşulan ve en az hemfikir olunan filozoflardandır. Bunun iki nedeni var: (i) kendisi felsefi alanda kendi hakkında çok açık olmamış ve söylediklerinde hep açık kapı bırakmıştır. (ii) ikinci neden çok komik. Varlık ve hiçlik veya felsefi düşünceleri incelenmeden, felsefi kimliği yalnız edebi eserlerinden anlaşılmaya çalışılmıştır.

Öncelikle ben varlık ve hiçlik adlı eseri okumayan kimselerin sartre hakkındaki - eğer onun felsefesi üzerine makale, yazı okumamışlarsa- konuşmalarını çok eksik buluyorum. Bu bir aşağılama değil, eleştiri.

Sartre, varoluşçuluğun kökenine heidegger'i koyar, Onun varlık ve zaman'da işlediği dasein'ın Eksistansını varoluşçuluğun Eksistansı olarak kabul eder. Lakin heidegger bunu ta en baştan reddeder. Heidegger, insanı mevcut-bulunan olarak göstermek istemediği için onun var-oluşmasına doğrudan işarət etmek maksadıyla Eksistans terimini kullanır.

Ne var ki sarte bunu varoluşçu felsefeye, varoluşun (Eksistans) getirdiği varoluşçu haller ile birlikte alır. Yani Eksistans tek başına bir varoluşu değil, varoluşan bu insanın kaygı, umut, inanç ve özgürlüğünü, bulantısını da içine alan bir varoluştur; insan varoluşu bunu beraberinde getirir.

Sartre elbette yalnızca basit bir kaygı şöyledir, bulantı böyledirci adam değildir. fenomenoloji geleneğinden gelen yetkin bir ontolog olarak da kendisini gösterir. Varlık ve hiçlik adlı eserinde fenomen üzerine yaptığı serimlemeler ile batı metafiziğine karşı bir bozum da gerçekleştirmiştir. Tabii bazı çevreler sarte'ın dualizme karşı üzeri örtülü bir dualizm getirdiğini söyler. Bunu kitabın başında eleştirdiği fenomen ve gerçek ayrımından çıkarırlar.

Fenomenolojide gerçeklik epistemolojik şekilde ele alınmadığı gibi öncelikli de değildir. Fakat ta Husserl'den sartre'a kadar "gerçeklik nedir o zaman" diye gelen ısrarcı ve kaynağı anlayışsız olan sorular sartre'da patlar ve fenomen gerçektir der. Tabii bu her ne kadar üzerinde durulmasa da büyük bir ifadedir. Zira heidegger fenomenolojisinde fenomen açığa-çıkmış olan, eşyanın kendisi anlamındadır. Bu onun gerçekliğini değil, varlığını ifade eder. Gerçeklik var olmanın yalnızca bir türü olduğundan fenomen gerçektir demek varlık gerçekliktir demek olacağından hatalıdır. Sartre bu hatasını umursamaz, çünkü bu ontolojik kısım onun için temellendirme kısmıdır. Onun için asıl mesele varoluşçu felsefedir.

Son olarak sarte için "edebi bir filozoftur" düşüncesini çok indirgemeci bulsam da tam bir "yalnız felsefe" filozofu diyemeyiz. Lakin kendisi hakiki anlamda yalnız felsefede değil, edebiyatta da çok etkili olmuştur dünyada.

Sartre'ı sevin, sarte'ı öpün. Hamınızı dodaqdan öpürəm.
"ne kadar az bilirseniz o kadar şiddetle savunursunuz." jean-paul sartre
Bugün ölüm yıl dönümüdür.
görsel
bi ara herkesin elinde olan, herkesin büyük yazar abi yaa diye övdüğü ama bence çok da bi numarası olmayan yazar. varoluşçuluk akımında bence camus çok daha iyidir, en azından okunuyor. bence ülkemizde bu kadar tutulmasının sebebi kimsenin yazılanlardan bi nane anlamaması. kimse anlamayınca, üstüne yayvan yayvan boş yorum yapmak kolay oluyor tabi. bulantı'yı o kadar överler misal, bitirene kadar 50 kere tamam abi varoluşçusun anladık olaya gel diyesim geldi. oysa camus öyle mi? annem ölmüş, belki dün belki de evvelsi gün ...
varoluşçu filozoftur, uyanış, bekleyiş, yıkılış , tükeniş , bulantı... ve daha bir çok kitabın yazarıdır.
kendisine verilen nobel ödülünü şu sözlerle reddetmis insandır: ...benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir sey degildir.
sartre, sosyalist bir kişiliğe de sahipti. felsefesi heidegere göre daha öznel kaçsada (varoluşculuk açısından) sempatisi bende simone de beauvoir ile birlikte oldukça fazladır.

http://www.uludagsozluk.c.../jean-paul-sartre-149567/
bulantı' sının kusmuğunu hala üzerimde taşıdığım sıkıntım.
okumanızı tavsiye ederim.
görsel
varoluşçu bir abimizdir. geçen yüzyılın ve yeni yüzyılın mekanikliğine dair dikkat çekici görüşleri vardır. büyük bir felsefeci, yeni fikirler getirmiş bir ilim adamı değildir ama arkasında ciddi bir tenkid bırakabilmiştir. en kuvvetli tenkidlerinden birisi de bodler hakkında hazırladığı biyografidir; türkçeye yapılan tercümesinin berbat olmasına mukabil kuvvetli kitaptır.
delinin tekidir okunmaya değmez. et yemeği yerine ölü hayvan etini düşünen biridir.