bugün

Halka nin orjinali.
ufak tefek bayanların cırtlak cırtlak çığırmasıyla akıllarda kalanlardır.
en tanınmışlarından biri... ringu. Hollywood versiyonu yapılmıştır. ülkemizde de " halka " ismiyle gösterilmiştir.
bu filmlerde korku öğesi olarak uzun siyah saçlı kız çocukları kullanılır. bu insanlar korku dedin mi su ve saç anlıyorlar galiba diye düşünmeden edemiyorum.
-Alive
-Apartment 1303
-Battle Royale 1-2
-Visitor Q
-Blood
-One missed call 1-2-3.
gece vakit yüzüne beyaz pudra sürmüş herhangi bir japon karısı zaten gayet korkutucudur. görsem valla ruhumu oracıkta teslim ederdim. şimdi böyle bir malzeme varken adamlar haliyle korku filmlerinde pek sıkıntı cekmiyorlar.

neydi o garezdeki meymenetsiz karı yarabbim.
(bkz: inamoto)

kalıcı olacak diye bir fenerli olarak ben bile tırstıydım.
japonlar, musashi disiplinini heralanda yansıtmaya devam ediyorlar.
klişeleşmiş sahnelereden korku filmi severleri kurtaran disiplinli ve kendine özgü japon sinemasını, evrensel korkuları yansıtmaktaki başarısı nedeniyle tebrik etmekten başka ne gelir elden.
yüz karası olanlarının içinde başarılı yapıtların da olduğu filmlerdir.

(bkz: three extremes)
(bkz: odishon)
hepsi birbirinin tekrarı gibidir. küçük çocukları çok kullanırlar. pudraya batırılmış dolapta oturan çocuklar, küvetten fırlayan uzun siyah saçlı çocuklar, tv den fışkıran siyah saçlı çocuklar, yatağın altından çıkıp yorgan altından bööö yapan zayıf çocuklar.. sıktı artık..

su teması, evin lanetli olması teması, ölmüş kardeşin ruhunu yaşatmaya çalışan kardeş teması, kimden intikam alacağını daha bilmeyen, herkese saldıran siyah saçlı soluk tenli ruhlar..eeeeeeeh yeter dersiniz..

hele hele her olayın yavaaaş yavaaaş gerçekleşmesi. insanı bitiriyor.ileri sarsan sahneler kaçıyor.

artık orjinal şeyler bulun caponlar.

heee bir de tekrar filmleri çekmeyi bırakın holiwuudlular..
hollywood korku filmlerinin ilham kaynağıdır. hatta direk kaynağıdır.
komedi filmi tadında izlenmesi gereken filmler.
sıkıcıdırlar.
birden kenarda uzun saclı bir kadın fırlar,arkasından bakar,telefondan acayip acayip sesler gelir,çok az dialog vardır,yok bu korku filmi değil kesin bir şizofrenin anıları dedirtir insana. kapılar aniden kapanır,kesin küvet taşar,emekleyen duvarlarda yürüyen birileri vardır o birilerinin yüzü gözükmez,ve bütün bu olayların başlangıcı bilmem kaç sene önce * olan bir olaya dayanır.bilmem kaç sene önce bir kız ölmüştür cesedi bulunmaz ya da bir çocugu biri öldürmüştür öç almaya başlar.....küçük detaylar ürkütür insanı ama çok da sıkar.
Oyuncuların Japon olması diğer millet insanları için korku dozunu düşürse de fikren tüm korku sinemalarının beslendiği filmlerdir.
filmi anlayana kadar neyden korkmanız gerektiğinide saptayamadığım zeka işi yapımlardır.
Japon korku filmi izlerken, üreticilerin nerede korkulması gerektiğinğ bildiren broşürler dağıtırsa izlenmesi daha iyi olacak filmlerdir.
ordan burdan koltuğun kenarından çıkan, hafifçe başını eğip mal mal bakan yüzü beyaza boyanmış küçük japon çocuğundan ibaret filmlerdir.* *
insanın sinirlerini bozan filmlerdir. 'belki filmin sonu güzeldir' düşüncesiyle sonuna kadar izlenir. ama çoğu zaman bir değişiklik olmaz.
ölen kişilerin ağzından kırmızı misket düşer. o çinlilermde miydi yoksa.
siyah, uzun saçlı capon bi kız al, suratına death metalci makyajı yap, saçlarını öne düşür *, film boyunca duvarlarda yürüyebilmesi için gerekli tesisatı döşe veya animasyon teknisyenlerini hazırla. al sana japon korku sineması.

(bkz: the grudge)
(bkz: the ring)
(bkz: f e a r)
yemin ettim lan bir daha japon korku filmi izlememeye.

bir korku filminin amacı nedir? insanı germek. evet bunu japon korku filmleri çok iyi beceriyolar. izlerken kıçım janifır ablanınkinden bile daha gergin oluyor. ama bunun nedeni filmin korkunçluğu falan değil, ibneler konuşmuyorlar! film boyunca kurulan cümle sayısı 70 i geçmiyor. sanki kurdukları cümlelerden çok derin manalar çıkacakmış gibi 1,5 saat ekrana öylece kilitleniyorum.

diğer gerginlik yaratan unsur ise bakışmalar. gözleriyle zikmek lafı vardır ya aynen ondan. o nasıl bir bakıştır, o göz bebeklerini nasıl şeftali kadar büyütüyon ulan?

8 dakika 33 saniye süren bakışmanın ardından geçen diyalog ( sakın ha korkunç bi şeyler beklemeyin )

- ben eve gidiyorum.
+ hoşçakal.

mınıza koim sizin. ulan o bakışmalardan sonra en az 15 kişiyi öldürmen lazım. sen ne yapıyorsun? şapır, supur öpüşüp evine gidiyorsun. siktir git.

şimdi en bok kısmına geliyorum... herifin biri karanlık güçler tarafından hunharca öldürülüyor. tam " oleeeuuuyyy korku başladı " derken, bi sonraki sahnede bir bakıyorsun aynı herif yaşıyor. aslında herif ölmüş ama ayırt edemiyorsun. hepsi aynı. tip, boy, pipi, göz... tek bi adam oynatsanız da yeter lan. ne gerek var onlarca adam kullanmaya? bakın; bi karaktere filmin sonuna kadar aynı kıyafetleri giydirin, yakasına gül takın, elinde çicek olsun. bi şeyler yapın da biz de kim öldü, kim kaldı bilelim. bu kimdi? diye düşünürken ne izlediğimizi unutuyoruz yahu.

nitekim çok gerek beni bu japon korku filmleri çok. o melül bakışlı küçük kız olayına girmedim bile daha.