bugün

yeni mezunlar icin ilk birkaç gorusmenin basarisizlikla sonuclanacagi kuvvetle muhtemeldir.
insanın ne kadar rahat olmaya çalışsa da kasılıp kaldığı ortamlardır. normaldir biri sizi değerlendiriyorken kasılmamak da imkansızdır.
ise baslamanin ilk adimidir
cevabini iki tarafin da merak edip kendisine soramadığı soruların havada ucustugu platform.
"neden?" kelimesiyle özetlenebilecek gorusmelerdir, gorusmeyi yapan insanların soru sıkıntısı cektigi ve dolayısıyla "ulan "neden" diyelim olsun bitsin, onlar takılsınlar" diye dusundugu ihtimali yuksektir
ayrıca bu soru komik cevaplara canak tutmaktadır
örnegin :

gorusmeci : evet dopdop bey neden telefon bankacılıgı?
dopdop : okurken calısmak, call centerın vardiyalı sistem olması bıd bıdı
gorusmeci : yalnız dopdop bey bu "neden telefon bankacılıgı"nın cevabı degil bu "neden calısmak istiyorsunuz"un cevabı
dopdop : evet farkındayım, telefon bankacılıgının ozel bir nedeni yok, su anda telefon bankacılıgı benim acımdan sadece bir iş dolayısıyla boyle cevapladım
gorusmeci : peki dopdop bey biz gorusmesi olumlu gecenlere bu aksam haber verecegiz
dopdop : tesekkurler iyi gunler, hee!! bu arada ben bu aksam arayacagınız kişiler arasında degilim galiba
gorusmeci : eh! kem kum! bakalım dopdop bey
(bkz: grup mülakatı)
iş görüşmesi için telefonla karşıdaki bayan arar.*
-merhaba ben şeyda. kacak kelebek le mi görüşüyorum?
-* evet. * * *
-ben insan kaynaklarından arıyorum. dıtıd dıtıdd için dıtıd dıtıd alanına başvurunuz dikkate alınmış bizimle görüşmeniz mümkün mü?
-* tabi ki.*
-ne zaman uygun sizin için?
-bana her gün uyar *
-o zaman yarın bekliyoruz.
-ya yarın olmaz mezuniyet balom var.
-ondan sonraki güne randevu yazayım.
-ya şimdi ben o gün uygun olamayabilirim. * *
-* * * * tamam o zaman. ama biliyorsunuz değerlendirme zamanımız az! * o zaman bugün uygun musun?
-** * uygunum.
-kaç gibi?
-* 4 olsun. *
grupla tartışma,
birebir mülakat gibi aşamaları olabilir..
bu aşamalar arttıkça kastırma kapasitesi daha bi artar.
işveren ile işçi adayı arasındaki görüşme.
kalbi normal hızından 2 kat daha hızlı çarptıran, ayıya dayı demenin başladığı ilk gün.
sayet turkiye disinda bir firma ile is gorusmesi yapilacaksa oncelikle telefon mulakati yapilir. adamlar telefon mulakati icin sizden randevu talep ederler ve bahsi gecen telefon mulakati gerceklestirilir. mulakat sonucu ise 3 dakika icerisinde yine telefonla sahsiniza bildirilir ve yuzyuze gorusmeye davet edilirsiniz. tum masraflar (ucak-ic hat, dis hat-, otel-2 gun-, taksi, yemek, saglik kontrolu) kendileri tarafindan karsilanir.

kafaniza gore bir otel ayarlar ve kafaniza gore bir havayolu firmasi ile ilgili ulkeye gidilir. hazirlanilir. is gorusmesi icin verilen adrese gidilir.

ik uzmani gelerek sizi gorusmeye alir. gorusme buyuk bir salonda gerceklestirilecektir. 1 bolum menejeri, 1 sef muhendis, 1 ik uzmai vardir gorusmede. selamlasmalardan sonra artik baslayabiliriz herhalde derler ve tam bu arada bomba patlatilir: baslamadan once size sunum yapmak istiyorum, bir sakincasi var mi acaba? (ingilizce rezalettir bu arada) adamlar ve ik uzmani bayan heyecanlanir, menejer masanin tepesine ziplar projeksiyon aletinin kablosunu almak icin, bir digeri perdeyi ayarlamaya calisir, ik uzmani ise sizi suzmektedir. hersey hazirlanir ve sunum baslar. ayakta, eller cepte bir sekilde devam eder. sorulan sorulara sorunuzun cevabi bir sonraki slaytta denir ve cevap verilmez. sunum bittikten sonra sorulacak teknik soru kalmamistir ve turkiye - ab iliskileri, rte ile ilgili sorular sorulur. en son maas konusulur. adamlar sizinle pazarlik yaparlar. su kadara inin, bu kadara yapin seklinde. en sonunda anlasilamadan cikilir.

memlekete donulur ve isyerine daha buyuk bir sevkle gidilir, ise alinmamis oldugunuzu dusunursunuz. ancak birkac gun sonra size teklif gelir ve 1 - 2 gun icerisinde teklifi kabul edersiniz. o gun istifanizi verirsiniz ve cok sevdiginiz ancak daha fazla katlanamayacaginizi dusundugunuz memleketinizden ayrilmak icin hazirliklara baslarsiniz.

yeni bir hayat baslamaktadir artik.
biz sizi arıyacağız cevabını ilk defa layıkıyla alacağınız ve telefonun çalmasını bir duygu yoğunluğu ve karmaşasıyla beklediğiniz çaresizlik başvurusu
Ülkemizdeki işsizlik problemi sebebiyle adayların genellikle pek bir şey talep edemeden işverenin ağır şartlarını kabul etmek zorunda kaldıkları mülakatımsı olay.

Bu görüşmelerden bazıları, zavallı adayların ülkelerinden nefret etmelerine dahi yol açabilir. Hasar almadan çıkabilmek için çelik gibi sinirlere sahip olmak gereklidir.
sabrınızın ,zeka ve de kültürel seviyenizin 3 gramlık beyni olan adamlar tarafından ölçüldüğü insanı sinir eden görüşmelerdir.ey insan kaynakları;madem beğenmiyorsun kardeşim, işe almaya niyetin yok daha ne diye uzatıyorsun ki? salak sorularına anlayamayacağın nitelikte uzun ve döt edici cevaplar almak için mi?
soruya bak;'en son okuduğun kitap ne? kitaptan ne anladın?'
be hey gerizekalı,sen benim en son okuduğum kitabı okudun mu da ne anlamam gerektiğine karar vereceksin? utanmasa 'yarın getir o kitabı sözlü yapıcam seni' diyecek mal.
biz sizi sonra ararız'la sonlanan kader anları.
an itibariyle cnn türkte devam eden; nazif zorlu ve zorlu grubu insan kaynakları müdürünün konuk olduğu program. karşılarında da 3 genç var.. yararlı bir program galiba.
cnn türk'te gün itibariyle ilk yayını yapılmış güzel programdır. sanırım her bölümde yeni mezun olacak 3 kişiden birini büyük şirketlerden birinde deneme süreli olarak çalıştıracaklar.

ilk programda dikkatimi çeken olay boğaziçi makina mezunu olacak arkadaş görüntülü özgeçmişinde 2 yıl bir yerde çalışıp kendi işini kurmak istemeseiydi. tabi ki bu ilk program konuğu ahmet zorlu'yu düşündürdü çünkü haklı olarak kendileri uzun dönemli çalışmak istemektedir ve işi öğretecektir. tam işi öğretip sonra da kaçma olmaması için elemanı seçmemiş diğer iki bayanı seçmiştir ilk programa jest olarak. belki eleman öyle demeseydi o da seçilecekti. ben de kendi işimi kurma düşüncesinde olan birisi olarak demek ki neymiş iş görüşmelerinde bunları açık açık dile getirmemek lazımmış.
kendini en iyi pazarlama yarışına girilen yer.
konulu pornolara da sık sık konu olan görüşmedir ayrıca. umarım işverenler izlemiyordur o filmlerden.
- ee, reklamcılık mezunuyum, i i iiyi derecede ingilizce..
+ boş ver bunları şimdi. işi gerçekten istiyor musun onu söyle!
türkiye'de kaç adet benzin istasyonun olduğunun sorulduğu,kendinizi anlatmanızın istendiği,resmi,gergin ve tedirgin durum
genellikle yeni mezun olmuş erkek arkadaşlara tecrübe sahibimisin ? askerlik yaptın mı? bizi bırakıp gitmiyeceğini nerden bileceğiz ? tarzında sorular yöneltilen görüşmelerdir...

ulan salak herif yeni mezun adamın askerlikle tecrübeyle ne işi olur... ayrıca sen beni bırakmazsan ben seni hiç bırakmam merak etme...
*son programa sinan çetin ve plato film okulunun müdürü işveren olarak katıldı.
sinan çetin hayat felsefesini açıkladı ve dünyayı kurtardı. gelecekte
evrensel bir anayasa olursa ilk maddesi ''işini iyi yap'' olmalıymış.
gerisi yalanmış. gerekçeyse herkesin işini iyi yapması durumunda dünyada
hiçbir sorun kalmayacağını düşünüyor oluşu. 'iyi' tamamiyle subjektif bir kavram.
'iş' ise nasıl bir siyasal düzen içinde yapılacak büyük bir soru işareti.
felsefesini özetlediği cümlenin son kelimesi 'yap' ise bende derin dönüşümlere yol açtı. herneyse sonuç itibariyle sinan bey, başvuran üç bayanın üçünüde işe almadı.
gelin bir bakalım şöyle bi staj yapın eğer sizde iş varsa birinizi seçerim diyerek
felsefesinin tek elle tutulur kelimesi olan 'yap' fiilinide çöpe atmış oldu.
faydalı bir program kısaca. gayet eğlenceli. gülmek isteyenlere tavsiye edilir.
- insan kaynakları muduresi, + by the way

- hosgeldiniz.
+ hosbulduk.
- ama siz daha mezun olmamıssınız.
+ onunuzdeki cv de baska bir sey mi yazıyor?
- ya kusura bakmayın.
+ sıcaktan mı acaba?
- aaa evet, cok sıcak
+ bence salaklıgınızdan.
- ###@!!!???##!
kahverengi, bej ve toprak rengi tonlarında kıyafet giyerek gitmenin yanlış olacağı görüşmeymiş.
seinfeld'in bir bölümünde george costanza'nın dişinde maydanozla gittiği görüşme.