bugün

sevgili dost,

bazı kuyuların suyu içilmez; acıdır. bazı kuyular derindir; görünmez suyu. bazı kuyular kördür; göremezler. benim kuyum, benim kuyum sevgili dostum öyle derindir ki; içine taş attığın zaman suyun sesini duyamazsın. bağırsan sesin geri gelmez. bakracı sarkıtsan ip yetmez.

yalnızlığın bana yakıştığını söylüyorlar. iyi duruyormuş üzerimde; renkleri sade ve uyumluymuş. Dikimi kusursuzmuş. bu mahir terzinin adını öğrenmek istiyorlar. söyler miyim hiç! konfeksiyon yalnızlıklar ne güne duruyor. söyler miyim hiç!

sevgili dost,

bana bencilce hareket ettiğimi söyleme sakın. insanlara güvenimi kaybettim. terzimin adını sadece deniz fenerlerine ve kızkulesi'ne verdim. Galata kulesi de istedi ama reddettim onu. çünkü o her gece koynuna yabancıları alıyor. yalnızlık senin neyine, dedim. neyine senin yalnızlık!

a. ali ural - posta kutusundaki mızıka
onlar istediler ve başardılar peki ya sen.
hayat güçsüzleri affetmez.

kavgam-adolf hitler
"bir kiz cocugunun buyumesi ne zaman biter acaba? ilk adet gördügünde mi, 18 yasini doldurunca mi, evlenince mi, sacina ilk ak dusunce mi? bence hic biri degil. bir kiz cocugu büyümez, kaç yasina gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kiz olarak verir. "

zülfü livaneli-serenad
(bkz: oku)
kenan paşa yetimhanedeki çocuğa sorar; ''anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?'' o an tüm çaylar soğur..
bir facebook sayfasıdır.
--spoiler--
' benim için iyi ve kötü insan vardı. birine türk, yunanlı, ingiliz değil, iyi ya da kötü olmasına göre değer biçerdim. artık o da bitti ! '
--spoiler--

(bkz: zorba)
(bkz: oku)
(bkz: ikra)

budur.
yüreğim seni çok sevdi
o yürek talan
o yürek yangın yeri
o yürek seni istiyor
bir tek seni...
çamur at izi kalsın.
"Ne istedim ama, canıma kıymak geçti aklımdan. pencereden atlıyıveriyim dedim. yere indikten sonra sonra hemen üstümü örteceklerinden emin olsaydım,atlardım da. bir sürü meraklı turşucu salağın beni kanlar içinde seyretmesini istemiyordum."

Çavdar Tarlasında Çocuklar
--spoiler--
Beni terk edenlerin hepsi kapı oldu.Çünkü sırtlarını bile görmeye vaktim olmadı.Kapıyı çekip çıktılar ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kapıya dönüştüler.
--spoiler--
''sonra öyle güzel utandı ki her şeyi unuttum.''

barış bıçakçı / aramızdaki en kısa mesafe
polyanna benim yanımda uyuşturucu bağımlısı bir fahişe kadar mutsuz kalır.

(bkz: hatırlamıyorum)
tek cevap ölen çocuklarının cümlelerinde gizliydi. mahvettin tüm cümleleri. mahvettin tüm güzellikleri. belkide mutlu ettin. bilinemez. sen de bilemezsin. çünkü cazibeye karşı geldin sen. bak nasılda dinliyorsun beni. sen varsın artık.
hayatı boyunca hiç kaybetmeyen tek adamım ben.
bir ölümsüz gibi yaşamayı başardığımı düşünüyorum ve öleceğime hiç inanmıyorum; ama olur da bir gün ölürsem, benden bahsederken sakın ‘hayatını kaybetti.’ diye bir ifade kullanmayın; çünkü ben ölmüşsem asla hayatı kaybetmemişimdir.
ben ölmüşsem mutlaka ölümü kazanmişimdir....

erdal demirkıran - sadece başbakan okusun
"şunu biliyorum, birine aşık olunca ömrün boyunca onu aramışsın da sonunda bulmuşsun gibi, geçmişini tekrar kurgularsın. basit tesadüfler aşkın ilahi gücünün işaretleri olur çıkar."

barış bıçakçı- bizim büyük çaresizliğimiz.
"Kendime yeni bir ön söz yazmak istiyorum Olric"
Oğuz Atay - Tutunamayanlar
tender'lar hayal kurmazdı.

chuck palahniuk - gösteri peygamberi
Arzulanan şey mutluluğun heyecanıdır, nesnenin kendisi değil.
(bkz: Bir çift yürek)
Ray Monihan tarafından yazılan "satılık hastalıklar" isimli kitaptan :
ilaç şirketlerinin hedefi:Sadece hastalara ilaç satmamaktır.Bunun için sağlam insanları endişeli hastalara çevirmeye çalışırlar. Bu iş, ikiyüzlü bilinçlendirme kampanyalarıyla yapılır. Hedef kitle herkestir. Pazarlama ilizyonları kullanılır. Başlıca metotları:
1- Az bilinen bir hastalığa dikkat çekilir.
2- Eski bir hastalık yeniden tanımlanır ve yeniden adlandırılır.
3- Yeni bir hastalık üretilir.
4- Küçük sorunlar, devasa problemler olarak empoze edilir. Kellik, kırışıklık, saçlardaki yağlanma ve kepek, kanser kadar tehlikelidir ve ilaçlarla mücadele edilmesi gerekir.
ilaç firmalarının tuzağına düşen birimiyim? diye sık sık sormak gerekir.
'' o öldü '' Kral Lear.
"anne, beni nasıl doğurdun? siz analar, dünyaya bir evlât getirirken düşünmez misiniz? düşünmez misiniz insan nedir diye? insan kadar hassas bir cihaz var mı? boşluklara uzatılmış bir anten gibi sinirleriyle, ağlayan bir surat gibi buruş buruş beyniyle, bir firkete ucuna dayanamıyacak kadar ince bir insan! bu cihazı dünyaya nasıl getirirsiniz? onu yeryüzüne ne cesaretle çıkarır ve yeryüzünün meseleleriyle nasıl da karşı karşıya bırakırsınız? beş yaşında bir çocuğu yılanlı bir kuyuya sarkıtsanız daha az korkar. bizi dünyaya getiren sizsiniz. bu kudrete maliksiniz de imdadımıza niçin gelmiyorsunuz? haydi gelsenize!"

N. Fazık kısakürek - bir adam yaratmak
"gözbebeği: insanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. uzağın payına karanlık düşer. zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.

aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka 'gözbebeğim!' diye hitap edilir."

elif şafak-mahrem