bugün

aklımdan hiç çıkmayan cümlelerdir.

ben sadaka verecek kadar fakir değilim.
bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, bu dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
sabahattin ali - kürk mantolu madonna
Biliyorum, imkânsız aşk bu ama hükmedemiyorum kendime.. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!
Canan Tan
Herşeyi içine atarsında, kendini atacak bir yer bulamazsın.
onun dışında bütün zihnî hayatı bir uykuya kaymak üzere olan insanın o iki had arasında sallanışıyla çalışıyordu; kâinata anında intibak eden ve objesini bir anda yakaladıktan sonra derhal bırakan acayip bir mekanizma olmuştu.

‘ne oluyorum’ diye bir daha düşündü. muhakkak ki dünya ile arasında şimdiye kadar tanımadığı bir perde vardı. çok şeffaf, son derece vuzuh getirici bir şey onu dünyadan böyle ayırıyordu.

fakat dünyadan ayrılabilir miydi? hayat o kadar güzeldi ki… hakikaten bu sabah saatinde yaşamak güzel şeydi. her şey güzeldi, taze ve âhenkliydi… işte cami avlusunda ilk huzme bir kadın gibi soyunmuş oynuyordu. bu taze simit kokusu, yürüyen adamların acelesi, bu düşünceli yüzler hepsi güzeldi… bu güzellik duygusu ve içinde ona bir orkestra gibi refakat eden sevinç alelâde bir duygu değildi.. (ahmet hamdi tanpınar - huzur- sayfa 463)
Eğer yukarda bir tanrı varsa ve durmuş şu şehri seyrediyorsa,şunlara daha başka ne kötülük yababilirim diyordur eminim..
''dünyaya ve eşyaya anlamını yeniden getireceksin, o zaman allah'da sana, senin kendi öz anlamını bağışlayacaktır, hiç kuşkun olmasın.''

diriliş neslinin amentüsü/sezai karakoç.
Yaşayanların bazıları ölümü hakeder. Ölülerin bazılarıda yaşamayı.Yaşamı onlara verebilirmiyiz?

J.R.R Tolkien
"Kızlar uzaktan iyi görünüyor, güneş elbiselerinde ve saçlarında parlıyordu ama yakınlaşıp ağızlarından akan beyinlerini dinleyince silahlanıp yeraltına gizlenmek istiyordum."

-c.bukowski- budur.gayet açık gayet net.
insan ancak kendi hayatını ve kendi içini yaşar. bana benim olmayandan başka ne düşebilir? benim olan bana döner, sonunda bana döner

Böyle buyurdu zerdüşt-Nietzsche
Hayatta sadece seni tanıyormuşum gibi geliyor..Bazen başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum.Aşık olduğum insandan başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum bazen.Bu duygudan da korkuyorum.Hem de çok.

Hakan Günday, Zargana
“Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır parantez. “

Behçet NECATiGiL, Eski Sokak
bir bakışına bin anlam yükleyen ben,seni bir kez daha göreceğim bu kez kaçamayacak gözlerin,senin düşüncelerin değişmesede gözlerin seviyor gibi yapacak,o tanıyamadığın adam olacağım bir gün.
uyuyamadan yattığı yatağında kafası durmadan yazdıklarıyla uğraşırdı. çoğu geceler, o gün üstünde en uzun durduğu cümle gelip onu bulurdu. alışmayı anlıyordu. işte insan beyni bile alışıyor, hep aynı şeyi tekrarlıyordu. boyuna, 'karıncalar bilmeden severler' diyordu. öte yanına dönüyor, kurtulamıyordu. 'uyumam gerek' diye düşündükçe kafası sanki 'olmaz' diyordu, 'karıncalar bilmeden severler'.. ( yusuf atılgan - aylak adam - sayfa 41 )
" yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesden daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak. ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak.
dünyada bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi? "
(bkz: kürk mantolu madonna)
harp meydanı. orada, yüz elli kişinin bir anda berhava olması. orada, ufka bakan bir çift gözün bir anda kararması, delinmesi, kan püskürmesi. orada, dimdik dururken yere çöküşler. orada, haykırışların en samimileri. orada, bir anayı hıçkırtacak bir gülle. orada, dibi kurumuş bir mmatara ağzına yapışan çatlak dudakların karı ve sevgili dudaklarını özleyişi. orada, ölüm, her saniye kulak dibinde vızıldar.
bir akşamdı-peyami safa
ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor. bu sükut ondandır. her başın içinde ölüm. kimse konuşmaz, hızlı yürünmez, bardak masanın üstüne yavaş konur, nefes alırken bile ses çıkarılmamaya çalışılır. sağların ölüye bu benzeyişleri insanlarda bir müsavi olmak ihtirası bulunduğunu gösterir. bir nevi adalet.
bir akşamdı-peyami safa
Kadınlar şeytandır. Erkeklerde hayvandır. Hayvan en fazla ısırır ama şeytan içine girer ve ısırttırır.
Para eroin gibidir. Pazartesi yeten bir doz, cuma yetmez. William Burroughs - Yok Edici
geçmiş geçmişte kaldı.. zaman her şeyi beraberinde götürür. sadece basit insanlar duygularından kurtulmak için yıllara ihtiyaç duyarlar. kendini kontrol edebilen birisi kendisine bir zevk icat ederek üzüntüsüne hemen son verebilir. ben duygularımın etkisi altında olmak istemiyorum. onları kullanmak istiyorum, onlarla eğlenmek istiyorum, onları yönetmek istiyorum.
hiçbir zaman hareketleri tartışmam. benim tek kavgam sözcüklerledir. edebiyattaki kaba gerçekçilikten de bu yüzden nefret ederim..
"Sevdiğim ikinci kadınsın sen"

Ceyhun Yılmaz
'bu vatan ya senindir ya kimsenin'

-çağlayanlar-
çocuklar boyama kitaplarınız değiller. onları sevdiğiniz renklere boyayamazsınız. uçurma avcısı
kişinin duygu ve düşüncelerini birebir yansıtan cümlelerdir.

--spoiler--
amerika halkı alt tarafı avrupa'nın istenmeyenlerinden, orada başarı sağlayamayanlardan oluşmuş bir halk. bunu düşününce onları masum saymamız gerekir. bir sırtlan kadar, bir çakal kadar masum. evet tehlikeli, evet hilekar... ama günahkar değil. sen onlardan adı anılmayacak bir ırk olarak söz ediyorsun. onlar ırk değil, bir kültür bile değil. avrupa ziyafetinden kalan artıkların yeniden ısıtılıp sofraya konmuş hali onlar.
--spoiler--

(bkz: şibumi)

ver elini öpeyim diyorum yazara sadece. bu kadar güzel anlatılamazdı.