bugün

bende ediyorum. ediyorummmmm. etmek üzereyimmm.... çok yakışıklıyım.
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)

Tanim; ben gizli öznesine sahip Bir cümlecik.
Yeni proje konumun ne olduğunu ben bile anlamadım. Hocayla yarım saat konuştuk, konuştuk, lafı eveledim geveledim, yırttım bu sefer. Çok karışık bir konu. Benim de bu ara hiç onunla ilgilenesim yok. Yapabilirsem bir kaç tane kitap sipariş verip, alanda da 10 civarı makale okuyup sentezleri tarzı bir proje hazırlayacağım.

Bir de burada aşk ve seks hikayelerini anlatarak piyar çalışması yapanlar, çok malsınız bence keşke daha iyi insanlar olsanız.
Acı çekmeyi seviyorum. Bazı şeylerin sonunda bana acı vereceğini bile bile yapıyorum. Sırf pislik olsun diye yaptığım şeylerde çok var. Hayat bu hale getirdi beni. insanların ne kadar kötü olduklarını gördükten sonra böyle oldum. Kimseye acimiyorum artık kendime bile. Çünkü herkesten nefret ediyorum. Herkes kötü,acımasız,yalancı. Artık bende öyleyim. Tam bir pislik oldum.
Şöyle düşün önünde iki yol var, biri çok tehlikeli, çıkmaz sokak sana zarar verecek olan bir yol. Diğeri düzgün yolun sonunun nereye çıktığı belli olan ve asla zarar görmeyeceğin bir yol. insanoğlu soruyorum seçme şansımız varken neden düzgün olmayan yolları seçiyoruz ki yolun kötü olduğunu bile bile çıkmaz olduğunu bile bilen bu yola sokuyoruz kendimizi. Öyle bir duygu karmaşası işte. Ne yapacağını bilemezsin bazen duygun başka bir şey söyler aklın başka. Ama ne olur biliyor musun sen bu yolu seçtiğin zaman hasar görürsün şimdi kim çekip çıkaracak seni o yoldan ya da hadi çekip çıkardılar ya da sen çıktın diyelim nasıl topalarlayacaksın ? Soruyorum var mı verebilecek bir cevabınız yok değil mi hayat işte böyle hiç bir zaman seni zorla kötü yola itmezler sen girersin şimdi bu yoldan çıkmakta senin elinde nasıl mı diyeceksin ki bu benim hayatım doğrusu yanlışı her şeyiyle benim şimdi ben bunu yaptım ve ne kaybettim diyeceksin cevap çok bir şey kaybetmedim olursa eğer bekleme birinin gelip senin elini tutmasını...

Kendi elinin kendin tut ve ayağa kalk...
Zenci-Arap ayrımını 22 yaşımda öğrendim.
Yeşil Soda şişelerinden aldığım tadı hiç bir şeyden alamıyorum.
Bazen okulda entry girerken lan acaba beni tanıyan çıkar mı? bunları yazıyorum ama biri gelip de vay mysticforce, ne mal adamsın diyecek mi diye çok korkuyorum.
Gerçekten yüzüne gidip sen ne gerizekali gereksiz insansın demek istediğim birkaç kişi var bunu yapsam cidden çok rahatlarım. Ya ama harbi gerizekalılar ağlayacaģım ya. Bencillik desen ayrı ukalalık desen ayrı kendini nimetten saymalar desen ayrı ego mego ne varsa arştta. Bak hararet bastı. Sözlük yazmasam içimde kalırdı zaten bi sana yazıyorum sende olmasan napardım bilmiyorum.
bence kürtler türklerden üstündür. açık ve net.
browser hastasıyım yani tarayıcı. Piyasada bulunan bir çok tarayıcıyı bilgisayarıma indirdim neden bilmiyorum ancak sanırım bir sempatim var tarayıcılara karşı. şuanda bilgisayarımda mevcut olan tarayıcılar;

TORCH
MOZiLLA
CHROME
EXPLORER
YANDEX
OPERA
ROCKMELT

hepsini kullanıyormusunuz diye sorarsınuz evet hepsinide kullanıyorum kafama göre yani.
1. Notlarım çok düşük.
2. Allah sız kitapsız ım.
3. Dışarı çıkmayı sevmem.
4. Karanlıkta uyuyamam. Bu yaşta olmama rağmen.
5. En sevdiğim tatlı baklava.
6. Yanlızlıktan çok korkarım.
damacanayla sex haberinden sonra bende damacanaya sokmaya çalıştım ama girmedi.
Hep doktor olmak istedim. Olamadım sözlük. lisedeki aşk hikayesi hayatımı söndürdü. Güzel ve zeki bir kıza basamak oldum. o yükseldi ben ezildim. evet, lise hayatımın özeti budur.
şimdi ise veteriner fakültesinde okuyorum. evet, tıpla dersleri aynı diye bu fakülte ile avunuyorum. sevmez miyim? çok seviyorum bu bölümü. Ben de bir hekim olacağım. ama çevremdekilere göre inek doğurtucu bir baytar.
keşke bilseler sözlük. veteriner hekimliğin de bir tıp mesleği olduğunu, bizim de onlarca hayvanın anatomi ve fizyolojisini öğrenip onları ilaç ve cerrahi yoluyla muayene ettiğimizi, 5 sene boyunca köpek türlerinin isimlerini ve yalnızca inek doğurtmayı öğrenmediğimizi bilmelerini isterdim.
bazen keşke bir sene daha hazırlanıp tıpa girmeyi deneseydim diyorum. gittiğim lise de yüksek puanlı bir okuldu. yapamadım işte. ergenliğin, aşkın ve hayat felsefesi arayışının doruk noktasında iken derslerime nasıl odaklanabilirdim ki...
şimdi görüyorum. tıpta okuyan arkadaşlarım ve tanıdıklarım var. hakkını vermiyorlar fakültenin. ilgisizce okuyorlar çoğu. zamanında hayvan gibi çalışıp ot gibi yatmaya gidiyor bazıları. lütfen. bunu okuyun ve ne kadar çok sizin yerinizde olmak isteyen beni hatırlayın. hasta size geldiğinde minoset yazıp yollamayın, ezbere hekimlik yapmayın. yorum yapın, düşünün, fizyolojinin zevkini çıkarın ve teşhisi koymanın heyecanını yaşayın.
lütfen. lisedeyseniz aşık olmayın. olsanız bile unutmaya çalışın. unutamıyorsanız ve yakışıklı iseniz kendinizi ilgi çekmeyecek bir hale sokun. lütfen. hayallerinizi benim gibi hiçler uğruna yok etmeyin. değmez bir kıza. şair olduk da ne oldu? ilerde sayfalarca, defterlerce yazdığım şiirleri ve denemeleri okurum. hüzünlenip hatıralarımı tazelerim. ama doktor olamadım ki.
tamam nalet olsun karne günü takdir belgeni ben çaldım.

yıllardır belge alamıyom nabayım,

ailemi sevindircektim.

ühühüğ..
ilkokul ikinci sınıfta tasolarım çalınmıştı. Garip bi taso tutkum vardı. Barbie bebek oynamak yerine taso oynamayı tercih ederdim. işin garip yanı bu taso denen illet lumar gibiydi. Bi kazanırdın bi kaybederdin. Tasolarımı dondurma kutusunda saklardım.

Oha lan yazsam bi sayfa yazıcam canım tasolarım hakkında. Kim bilir nerde kimdeler bi gün daha güzel bi dünyada tasolarla buluşmak üzere...
6. sınıfta ailemin kalbi kırılmasın diye karnemim yanına sahte teşekkür belgesi bastırmıştım.

7. sınıfta da gerçekten getirdim. Vicdan azabı en feci acıdır.
Yenile butonunu çökerttim.
insanlar beni sevmesin diye uğraşıyorum.
yok yok, öyle değil. aslında sevilmek güzel bir duygu. anlatmaya çalıştığım sadece bir tık fazlası. sokaktaki adamın veya her gün sigara aldığım büfedeki kadının beni ne kadar sevebileceğini düşünün. bana bu yetiyor. fazlası olduğu zaman bilmem neden, sırtıma sanki bir yük biniyor. sürekli onu mutlu etmem gerekiyormuş gibi bir hisse kapılıyorum. sevmek güzel de sevilmek zor. çok zor. ben yapamıyorum. insanlarla anlaşma ve muhabbet kurma konusunda nedensizce aşırı iyiyim. bu da bir müddet sonra sıkı fıkı hale gelmeye sebep oluyor. olaylar ilerleyince de bilerek ve isteyerek yine başa dönüyorum. Kişiyi kendimden soğutmaya çabalıyorum.
bazen düşünüyorum, acaba böyle düşünen, benden başka kafası kalın birisi daha var mıdır?

hem ilk önce seviyorum diyenler gitmedi mi?
it gibi davrandığım kızı it gibi özlüyorum. eksileyin amk. onu da hakettim.
Uykum gelmeye başladı.
Açık büfe di doyamıyorum çok aç gözlü olduğumdan değil yemekleri almaya utandım.
Eski bi arkadaşım var çocukluktan sayılır.onu bazen çok özlüyorum aramak istiyorum elim gitmiyo.ikimizde değiştik ama eski günlere dönmek isterdim.Bu kadar sıradanlaşmayı hiç istemezdim
yorgunum çok yorgunum tek söyleyebildiğim bu,ve bu koca bir yalan arkasına sığınmayı seviyorum.
kaçıyorum kendimden,düşüncelerimden,düşüncelerimin dağ gibi büyüyüp uçsuz bucaksız ovalara dağılmasından bıktım usandım diyorum sonra yeniden koşuyorum ardı sıra peşlerinden.
biliyorum bu kendini arayış bitmeyecek hiç bir yerde hep bir kaçma kovalamaca olacak bu keşmekeş düşüncelerim.
tutarlı olmaya çalıştıkça tutarsızlaşıyorum düşünce denizimde
susuyorum,susmayı becerebildiğim kadar..
anlatamıyorum..
Bazı şeyleri itiraf bile edemiyorum..