bugün

ayrıcalıklı olmaktır.
keşmekeş ve kaosa alışık olmak, kavga, patırtıya her an hazır bulunmak demek. kimsenin kimseye tahammülünün kalmadığı, küfürlerin ağızlarda sakız olması muhtemel büyük şehir ayrıcalığı. ve yıllardır satılmayan yerinin kalmadığı güzel ve mağrur şehirdir istanbul.
hiçbir zaman kabullenemediğim bir durumdur. trabzonlu olunur izmirli olunur sivaslı bile olunur istanbullu olunmaz. olamaz.
Bnm için çocukluk hayalime kavuşmaktır, isteklerime ve inançlarıma, hedeflerime kavuşmak.
beşiktaş'ta gününü gün edip akşam bağcılar semtine geri dönmektir, böyle bir ayarsızlıktır.

ist*nbullu lütfen.
Aslen nerelisin sorusuyla muhattap olmak.
Adam olmaktır.
istanbullu olmak tarihin kokusunu içine çekmektir.
başkentli olmak değildir!
etrafınızda birsürü yozgatlı, kayserili, sivaslı, samsunlu, ankaralı işe yaramaz adam varsa bahsini geçirmenin ayrıcalık sayıldığı harika eylem.

evet istanbulluyum. üstelik sadece orada doğduğum için de değil.
Allahın Tokatlısıyım ama benim için hiç önemli değil. Ne olduğuna bakarım. Nereli olduğuna değil.
senede bi kaç seferde olsa klasik türk müziğini özlemek ve dinlemektir.
ciddi söylüyorum.
çünkü klasik türk müziği istanbul un taşından, toprağından, havasından, suyundan, boğaziçi nden, adasından, kadınından beslenmiştir.

fırça: iki tane anadolulu eksilemiş. hayır anadolu da bizim de, belirtmek için dedim. istanbullu değil anlamında.
en az 30 dakika bu sarkilari dinleyebilmektir.

http://www.trt.net.tr/ana...px?y=radyo&k=trtnagme
kendini kendi memleketinde sığıntı gibi hissetmek demektir.
"nerelisin?" sorusuna verdiğiniz cevabın kimseyi tek seferde tatmin etmemesidir.
yaşınız kaç olursa olsun türk sanat müziği dinleyebilmek, deniz kokusuna bağımlı olmak, giyimine her daim dikkat etmek demektir.
sohbet ettiğiniz insanlardan "ses ve diksiyon üzerine eğitim gördünüz mü?" sorusunu duymak demektir.
evde kahve bitince eminönü'ne kahve çektirmeye gitmek demektir.
başka şehirde bir haftadan fazla kalamamak demektir. yazımın başında sığıntı gibi hissetmekten bahsetmiştim ya. işte bu şehir öyle bir şehirdir ki gürültüsünden, patırtısından, kalabalığından fenalık geçirip kabınıza sığamaz "gideceğim buradan ben. yeter artık!" der der yine aynı şehirde yaşar gidersiniz. çünkü vazgeçemezsiniz.
aslen artvinliyim, babam artvinli annem nevşehirli. ama burada doğup büyüdüğüm için istanbulluyum diyorum.

ve bence istanbulluyum. buranın kültürünü yaşıyorum.

tanım: çok güzel bir his bence. müthiş bir şehir burası. ölmeyen bir yer.
bak kimse yanlış anlamasın. türkiye nin en iyi, en mutedil insanı olmaktır.
hemen hooplamayın. bi okuyun.

önce istanbul neresidir onu tarif edelim çünkü bu entry de coğrafya ve yaşam tarzının insanın karakterine etkisini vurgulayacağız.
istanbul, merkez eminönü olmak üzere 25 km bir cemberin içinde kalan kısımdır.
bu çemberin dışında doğduysan ya trakyalı ya karadenizli ya da izmitlisindir.
bu çemberin içinde doğduysan istersen en fakir semtte ol has be has istanbullusundur.
neden?
çünkü coğrafya kültürü, kültür, insanı şekillendirir.
istanbul un iklimi dünyanın en naif iklimidir.
ne sıcağı bıktırır ne soğuğu.
hepsi tadında bırakır çeker gider.

(devam edip birleştiricez)
bak şimdi istanbulda doğan insan istesin ya da istemesin öncelikle sakin konuşur. istanbulun şivesi öyledir.
az çok güleryüzlüdür.
saldırgan hırslı değildir. hanım apartmanım olsuna o kadar takmaz çünkü sürekli gördüğü şey. pek bi anlamı yoktur onun için.

bu anlattıklarımın istisnası şu olabilir.
istanbulda doğmuş ama sürekli istanbul dışından gelmiş akrabalarla aynı kültür çevresinde isen iş biraz değişiyor ama onlardan uzaklaşınca istanbul çalışmaya başlıyor ve seni istanbullu yapıyor.
ermeni yahudi dönmesi olmakla itham edilmektir.
büyük şehir hayatına alışkın olmaktır.
"aracımız ataköy-şirinevler yönüne gidecektir" sesine alışkın olmaktır.
''eski istanbul beyefendisi'' diye bir tabir vardı eski insanların.... bunları da yitirdik tabi!
Yaz ktç hemide suriçili.