bugün

Birleşik köylülük !
ayni anda cok kalabalik ve cok yalniz olabilen, insanlik tarihinin 2000'li yillardaki en dikkat cekici yerlerinden biri.
belki en çok sevilen ama bir o kadar da nefret edilen şehir.
istanbuldan gittimi özlersin geldiğinde de sıkılırsın böyle bir yer sende anlamazsın.
Sırılsıklam ıslanmalık yağmur yağan şehir.. lakin bir sigara içip, uyumayı planlıyorum. 2 günü aşan uyumamanın sonuçları pek iyi değil. Umarım, durmaz da sedasıyla sızarım.
adına yazılan onca şiirin, söylenen onca şarkının, hatrına çekilen onca filmin yine de az geldiği şehir. her daim dilemma; hem lanet, hem lütuf. her daim çok güzel.
Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır

Nedim.
16 yıllık iktidarın köprü yaparak yeniden iktidar olma hayali kurduğu şehir. oysa ki bu ülkede seksen tane daha il var.

görsel
suriye’ nin başkenti olma yolunda hızla ilerliyor.
Deniz, martılar, deniz, simit, deniz, karman çorman bi gece hayatı, deniz, trafik çilesi, deniz, boğaz manzarası, deniz, Ortaköy kumpir kokoreç, deniz, yabancı milyonlarca yüz ve deniz. Deniz iyi ki var.
dünyaya son kere bakacaksın deseler,
bu bakışı istanbul'un çamlıcasından isterdim.

lamertine.
81 sehirden olusan Ülke nüfusunun 4'te 1'i neden bir şehirde toplanır ki?
çok kalabalık olmasa şahane şehir aslında.
o kadar çok sevenin ahı var ki 2 yakası bir araya gelmiyor.
Sevmem. Ne eskisehir, ne bursa, ne suvas, ne izmir, ne girasun etmez.

Bu kentte bin dokuz yüz kırk iki (1942)'yece ticaret odasına kayıtlı tüzel kisiliklerin %80+si yabancı idi.

%80+ ? ¿

Ben degil, cahit kayra bunu söylüyor.
yahya Kemal'e:
Ankara'nın nesini seviyorsun? diye sormuşlar.
Yahya Kemal:
-istanbul'a dönüşünü...
yine aynı şairin
seni dün bir tepeden seyrettim aziz istanbul
görmedim gezmediğim sevmediğim hiçbir yer
ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul
sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel
..
eni üç metre olan bir caddenin iki farklı dünyayı ayırdığı, adaletsizliğin kol gezdiği, şerefsizliğin para ettiği, namussuzluğun kar ettiği, her sabah kalkışımda ulan istanbul senin ben diye başlayıp ardına onlarca kelime sıralayarak sövdüğüm akşam olunca aşiyan sahilinde oturup bir bardak çay bir dal sigara ile gönlümü alıp ettiğim küfürlerden utandıran kevaşe bir sevgili gibi olan. her seferinde seni aldattığını bile bile her gece seni koynunsa avutan, gönlünü alan dünya da gördüğüm onlarca şehirden bir tane daha benzeri olmayan yorgun ama dirayetli, kirli ama bakımlı, cesur ama çekimser, uğruna milyonların can verdiği tüm dünya ülkelerinin nazarlarına karşı defalarca kurşun döktürmemiz gereken, nir tarafında tüm ihtişamıyla patrikhanesi öbür tarafında usul usul akan haliç'i karşısında Türkiyede kabe kadar değer gören Eyüp Sultan camisini, bir tarafında bok çukuru, kanalizasyon ırmaklarının her yağmurda felakete uğrattığı kağıthanesi* 5 km geçmeden bize toprak ananın kucak açtığı her daim genç ve diri belgrad ormanlarını barındıran şehir.
içindeki bir kişiden ötürü sevdiğim güzide şehir.
Herkes iyisini anlatmış güzel sözler katmış bir şehir. Kimse arka sokaklarını dökmemiş dizelerine hafız.
Bu kadar yağmur ayıp olmuyor mu güzel kardeşim?
içine ettin her işin, sağol valla.
eskisi gibi olmayan, mahvedilen, tahrip edilen sahipsiz kalan şehir.
Talan edilen şehir. Oldukça acı bir sona gidiyoruz. Bu kadar kötü yönetilen bir şehir ancak depremle temizlenecek. Bu şehir 20 milyon insanı kaldıramaz. Her metre karesine beton mu dökeceksiniz?

Kimse kusura bakmasın doğa kendine her zaman bir yol bulur. Dua edin de aklı başında bir hükümet zamanında olsun yoksa bağımsızlığımız dahi tehlikeye girer.
Gerdanından öpülmek istenen şehir.
Milattan önce 630 yılında yunanistandan göçen megaralılar tarafından bugünkü sarayburnu civarlarında kurulmuştur.
Paranız yoksa gelmeyin. O kontenjanı suriyeliler fazlasıyla dolduruyor zaten.