bugün

başbakan recep tayyip erdoğan'ın istanbul'un trafiğini çözmek için ortaya koyduğu müthiş(!) çözüm...

efendim bunu söyleyen kim? 27 mart 1994'te istanbul'un iktidarına gelmiş, akabinde başkanlığı düşürülmüş, yerine yine aynı çizgede oldukları ali müfit gürtuna gelmiş, sonrasında yine aynı çizgide oldukları kadir topbaş gelmiş olan biri... efendim neymiş? yaklaşık olarak 13 yıldır istanbul'un iktidarında bulunan bu kişiler aynı çizgide, aynı mantalitedeymiş... bu konuda mutabığızdır sanıyorum... efendim recep tayyip erdoğan'ı destekleyen bir çok kişi şu cümleyi söylemiştir "adam istanbul'u adam etti be... bu adam başbakan olmalı" evet istanbul'u adam etti... ne bağlamda? büyük bir köy yapma bağlamında... yaklaşık 6 ay kadar önce kadir topbaş; "Biz hortum yaratmadık, hortum kestik" dedi... peki kendisinden önce 10 yıl istanbul'un iktidarında olan kişiler kimdi? zaten bu sorum da ulusal bir gazetede yayınlandı cevap alamadım.... çünkü sayın kadir topbaş sözlerinin bir itiraf niteliğinde olduğunu kavrayamamıştı... neyse daldan dala atlıyoruz gibi oluyor ancak, hani bazı yazarlarımız pek sık kullanıyorlar "allah'ın sopası yok" cümlesini işte buraya cuk oturan bir cümle bu "allah'ın sopası yok" adamlar itiraf ediyorlar, biz hortum yaratmadık, hortum kestik... çünkü benden önceki başkanlar recep tayyip erdoğan ve ali müfit gürtuna hortumcuydular... gibi bir anlam çıkıyor, ha diyorsa ki; bu olay taaa 27 mart 1994 öncesine tekabül ediyor, o zaman daha büyük suç, 10 sene boyunca recep tayyip erdoğan ve ali müfit gürtuna, hortumları kesmemişler, göz yummuşlar... "allah'ın sopası yok" recep tayyip erdoğan diyor ki; bu kentin taşıma kapasitesi 2 milyon araç... bunu burada sabitleyeceğiz, vize uygulaması getireceğiz, yeni araç girişi olmayacak... kendisi unuttu herhalde, 12 yıl önce başkanlık koltuğuna oturduğu koltuğu sonrasında ve hala gölge başkan olarak yönettiğini... "13 yılda istanbul'un trafiğine çözüm bulamadık, istanbul trafiğini keşmekeş içine soktuk" itirafını etme erdemi gösteremiyor... nasıl olsa bu halk 2 koyun gütmedi, bu halk koyun ve bunları unutur... hatta diyor ki; "Bundan dolayı da tefe koyacaklar, bundan dolayı da beni oy kaybına uğratmak isteyenler olacak." hayır teşbihte hata olmaz, yasal durumda da kalınmaz merak edilmesin, "yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış" -bu arada bu da cuk oturan bir vecize-
neyse efendim... bir newyork'ta, bir pekin'de, bir washington'da, bir tokyo'da, bir londra'da istanbul'daki araç sayısı kadar araç sayısı yok(!) oralarda 3000 bilemedin 5000 araç var... adamlar sabitlemişler 5000'in üzerine çıkmak yasak... kendisi tokyo'da ve londra'da benzer uygulama olduğunu iddia ediyor ancak, londra ve tokyo'da "böyle" bir uygulama yok... şehiriçine giren araç sayısında sınırlandırma var... insanlar "toplu taşım" araçlarına yönlendiriliyor... istanbul gibi "20 km" hafif metroları (ayazağa-havalimanı), "8 km" metroları (taksimm-4. levent) yok... kilometrelerce (onlarca kilometre değil, yüzlerce kilometre) raylı sistemleri var...

işte recep tayyip erdoğan bu müthiş(!) çözümüne "şehircilik" diyor... alkışlıyoruz efendim... başbakanımız da olmasa böyle mükemmel fikirleri kimden öğreneceğiz? keza kendisi büyük ilim ve bilim adamı bir zattır...

neyse haberin orijinalini de copy-paste yapayım da sağlam bir entry olsun...

Beni tefe koyacaklar ama istanbul'da plaka donmalı

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Kızılay'ın toplantısında istanbul'daki trafik sorununa çözüm olarak, araç sayısını 2.5 milyondan 2 milyona indirip, dondurma formülünü ortaya attı. Erdoğan, "Bundan dolayı beni tefe koyacaklar ama istanbul'a 2 milyondan fazla araç girmesin. istanbul'u seviyorsak, bunu yapmalıyız" dedi.

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, istanbul'da 2.5 milyon olan araç sayısının 2 milyona indirilmesini ve plaka sayısının bu rakama sabitlenmesini önerdi. Erdoğan, 1995'te, belediye başkanlığı döneminde söylediği "istanbul'a vize uygulaması"nı da yineledi. Erdoğan, dün Kızılay'ın "Afet Zararlarını Azaltma ve Toplumu Harekete Geçirme Projesi"ni başlattı. Erdoğan, 1995'te "istanbul'a girene vize uygulanmalı" dediğinde herkesin onu topa tuttuğunu hatırlatarak, "Aynı şeyi yine söylüyorum. Hükümetin tek başına yapacağı birşey değil, toplum olarak hep beraber yapmamız gereken birşeydir" dedi. Erdoğan şunları söyledi:

BENi TEFE KOYACAKLAR: Bundan dolayı da tefe koyacaklar, bundan dolayı da beni oy kaybına uğratmak isteyenler olacak. Ama istanbul için bunu söylemek durumundayım. istanbul'a hergün 600-700 tane yeni araç giriyor. Ben diyorum ki istanbul için belki de plaka sayısını belirleyerek dondurmamız lazım. Yani istanbul'a plaka sayısınca araç girsin. Şu anda ne kadar plaka var istanbul'da. iki buçuk milyon. Bu fazla. Bunu 2 milyona indireceğiz. Eğer ulaşım altyapınız 2 milyona müsaitse 2 milyon. Daha azsa daha az. Bundan sonra yeni ilave bir araç istanbul'a giremeyecek. Ulaşım altyapısı güçlendikçe, şehir bunun tedbirlerini aldıkça bu sayı artar. Aksi takdirde sen plakası olandan plaka alacaksın. Ya da plaka sahibi aracını yenileyecekse arabasını farklı illerde satışa çıkaracak. Bunu istanbul için yapmak zorundayız. Eğer istanbul'u seviyorsak, eğer Türkiye'yi seviyorsak bizim buna ihtiyacımız var.

TOTALiTER REJiM OLSA KOLAY: Bugün Londra, Tokyo bunun değişik uygulamalarını yapıyor. Şu anda bizim de buna ihtiyacımız var. Bunun altyapısını, medya oluşturacak, sivil toplum kuruluşları oluşturacak, hep beraber oluşturacağız. Benim halkım buna inanacak ki biz bunu adımını atalım. Ben buna cebir uygulaması yapamam. Otoriter ve totaliter bir rejimde değiliz. Öyle olsa iş o zaman kolay yaklaşım tarzı farklıdır.

BiR SAATTE YARGI KARARI: Şehrin en önemli noktasında kaçak bina var. Hani ülkemizde kuvvetler ayrılığı prensibi var ya bu ülkede kuvvetler ayrılığı perensibinden desteklenerek yapılmış binalar var. Bunlar oradan güç alarak bu adımları atmıştır. Ve ben belediye başkanlığım döneminde böyle bir binayı yıkmaya gittiğimde karşıma hemen 1 saatte yargı kararını getirdiler. Ama herkes biliyordu ki bu bina kaçak. Bunu bildikleri halde medya bunu köşelerinde yazdığı halde bu bina orda kalmıştır.

Erdoğan'ın istanbul için önerdiği "plaka" formülü

*istanbul'daki araç sayısını 2.5 milyondan 2 milyona indirip, plakayı donduralım.
*Yeni araç almak isteyen, önce plakasını başkasından bulup alsın.
*Aracını yenilemek isteyen, eskisini başka kentlerimize satsın.
*istanbul'un altyapısı düzeldikçe, araç sayısı kademeli artırılsın.

Plaka fiyatlarını yükseltmeye yarar

OTOMOTiV Sanayicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Ercan Tezer, böyle bir uygulamanın trafik sıkışıklığına sadece kısmi bir çözüm sağlayabileceğini belirterek, "istanbul kuruluşu itibariyle Gebze'den, Büyükçekmece'ye kadar uzun bir şehirdir. Böyle kısıtlamalar zorluklar getirir" dedi. Bunun dışında sektörde bir miktar talep daralmasına da neden olabileceğini de söyleyen Tezer, şunları söyledi: "Dünyada bazı kentlerde de trafikte kısıtlayıcı tedbirler var ancak o uygulamalar genellikle belli merkezlere araçla girişi özendirmeyen ya da masraflı hale getiren uygulamalardır. Plakaya sınırlama genellikle plakaların değerini artırır. Çünkü bir araç hurdaya çıkmadıkça plaka imkanı da olmaz."

Dünyada böyle uygulama yoktur

iTHAL Otomobilciler Türkiye Mümessilleri Derneği Başkanı Yüksel Mermer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediğinin muhtemelen yanlış anlaşılmış olabileceğini belirterek, "Çünkü dünyada böyle bir uygulama yoktur. Böyle bir yola başvuracaklarına trafiği daha akılcı çalışmalarla düzeltseler daha iyi olur" dedi. Türkiye'de halen kişi başına düşen otomobil sayısının Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelere göre çok düşük olduğunu kaydeden Mermer şöyle konuştu: "istanbul'un trafiğinde bilgisizlik ve yönetim hatası var. Bir Barbaros Bulvarı'ndan aşağı inerken neredeyse onlarca ışık, giriş çıkış var. Yollar böyle olursa trafik de çözülmez."

e-gazete.hurriyet.com.tr
sorunlara klasik türk politikacısı çözümüdür.

şöyledir; hiç bir zaman mevcut sorunun başlangıcına inilmez. önce işler boka sarar ve sonra da bir şamar oğlanı bulunur elbet.

(bkz: hızlandırılmış tren) (bkz: makinist)
(bkz: marmara depremi) (bkz: veli göçer)
(bkz: gecekondu) (bkz: doğulu kırolar)
(bkz: erozyon) (bkz: cahil çiftçi)

istanbul sorununda da hiç bir zaman türkiye'nin bölgeleri arasındaki gelir uçurumlarının ve ekonomik fırsat eşitsizliklerinin yarattığı nüfus yığılmasından bahsedilmez. hatta istanbul'un anadolu ve avrupa yakaları arasındaki gelişmişlik farklılıklarından ve bu farklılıkların yarattığı günlük gidiş gelişlerin sebep olduğu trafik sorunundan da bahsedilmez. batın'nın toplu taşımayı daha 100 yıl öncesinden akıl ettiğine de hiç değinilmez. evet ortada bir sorun vardır ama bu sorunun sadece adı ve laz zekasıyla çözümü vardır.

mantık şöyle işler.

birileri çıkar ve; ''trafik sorunu vaaaaaar!!!''

sonra da başka birileri; ''evet trafik sorunu var. yasaklarız arabaları. yasaklarız insanları. yaparız 4, 5 köprü daha. çözülür.''

(bkz: içki yasağı)

kısaca mantık;

''sallandıracaksın bir kaç tanesini taksimde. bakalım bir daha yapıyorlar mı?''

mantığıdır.