bugün

ulu'ya itü övmeye gelen amacı belli yazar. *
ulu, itü neler oluyor pek umrumda değil ama kendi sözlüğünde çok iyi yazıları olan yazar.
itü sözlükte dikkatimi çeken yazarlardan biri. ayrıca buraya sadece itü sözlüğü övmeye gelecek kadar boş bir amacı olduğunu zannetmiyorum. hoşgelmiştir.
vakit gazetesini müslümanların sesi sanan user. din ticareti yapmak, insanları birbirine düşürmek ne zamandan beri müslümanlık sayıldı dediğim user.
efendi insandır. hoş gelmiştir.
itü sözlükten uçurulmuş o da. belki buralara daha fazla zaman ayırır artık. zira güzel bir değerdir kendisi. seth i de bekleriz. farklı fikirler nasıl saygı sınırı aşılmadan anlatılır görelim hep beraber.
nasıl oluyorda, hangi cümleleriyle alevilere düşman olduğunu anlamayan yazar. ya düşmanlığın ve çelişkinin manasını bilmiyorsunuz ya da birilerine saldırmak için fırsat kolluyorsunuz. insan önce bir mesaj atar, ya sen ne diyorsun kardeşim, derdin ne ? der. tabii bu dediğimi ona buna saldırma niyeti taşımayanlar yapar.

alevilerle ya da alevilikle ilgili her hangi bir problemim yok. düşman da değilim. ama emin olun, öyle olsam hiç çekinmeden söylerim. nasıl ki gerici ve yobaz olduğumu kabul ediyorsam onu da öylece kabul ederdim.
gerçekten ilginç tiplersiniz, ne diyim.
itü sözlükteyken tanıştığım, önemli ve değerli bir yazar dostumuzdur...
hoş gelmiş sefalar getirmiş...dahası neşe getirmiş (çaylaklığımdan dolayı uzatmalıyım)
dün anlam katamıyacağım bir güne uyandım. ne yapmayı planladığım birşey ne yapmam gereken birşeyim vardı. anlamsız, sade, sessiz bir güne uyanış. uyanırsın ve gülümsersin hayata derler ya zıttını yaşamaktaydım; uyanırsın ve uyandığına küfredersin... ilk sigaram ve duman, kahvaltısız olur mu demeyin karanlık uyandım işte, zaman zaman olur işte...
farkındaydım, günü bu kadar keyifsiz geçirmenin hiç bir anlamı olmadığının. yapacak birşey bulmalıydım en azından birşeylerle uğraşmalıydım. kitap okumak, dergilere bakınmak, internet, yemek yapmak, gezmek tozmak, sevgiliyle buluşmak, sinema vs. vs. bunlar gibi her zaman yaptığım değil, her zaman isteyipte boş vakt
imi ayıramadığım renkli birşey olmalıydı bu ve aklıma o anda ne zamandır bakmak istediğim ve es geçtiğim albümlere gitti elim,o eski fotoğraflara...
nice ölenleri andım sayfaları geçerken hepsine mekanının cennet olmasını dileyerek ve nice hastalar gördüm eskiden dimdik duranlar, onların hepsinede cefayı verenden vefalarını, hayırlısıysa şifalarını diledim tek yaradandan... albüm sayfalarını teker teker geçiyordum ve bir fotoğraf o günün 180 derece dönmesine, renklenmesine ve neşesine sebebiyet verdi. hatta bununla kalmadı bu gece bu yazıyada bir ilham sağladı ki bunu yazmak için 3 aydır ilham denilen rüzgarın esmesini beklemekteydim...
omuzumda eli var, omuzunda elim. yanlış tespit değilse onların evin önündeyiz; sırıtıyoruz makineye bok varmış gibi, o biraz çekingen durmuşta ben yine dili hafiften dışarı çıkarmayı es geçmemişim onun çekingenliğinin zıttını yansıtmışım ki her daim boyleydik onunla. hep zıt noktaların adamı olmaya o yaşta başlamıştık ki o yaş 5-6 olsa gerek...
günler aynı günlerdi, doğan güneş aynı güneş ve gelecek karanlıkta aynı karalıktaydı her akşamın getirdiği, anlamı biçen bizdik onunla bu günlerin akşamınada, sabahınada... hiç bir vaktimiz amaçsız değildi ve hiç bir vaktimizi uzatmazdık kimseye. bulduğumuzda iki kafadar birbirimizi gidecek uzak bir yer bulmasakta saklanacak bir yer bulur o vaktin değerini sonuna kadar verirdik kendisine. ya gülerdik muhabbetimizle, yaşadıklarımız konuştuklarımızla yada birine karışmış olurduk olur olmadık yer dayağımızı ağlama modunda yaşardık o anı...
küçüktük ve sonra büyüdük...
ve sonra o gitti...
ben hala burdayım...
çok sevdiğim, değer verdiğim insan ismilo; allah oralarda yardımcın olsun.
geldiğinde haber eyle, tartışacaklarımız var. unutma biz birbiri uğruna ölecek zıtlarız. hatta formata uygunluk yapalım;
ben -2 rakamıyım sen +2. birleşmemiz gerektiğinde sıfır rakamı olacağımızı bilsekte göz kapalı, sağımıza solumuza bakmadan varım diyebiliriz.
kendine iyi bak beni düşünme su akar yatağını bulur...