bugün

benim için, şu dünyada gerçekleştirilebilecek en aşağılık eylemlerden birisi.

başkasının ürettiğini, kendisi üretmiş gibi göstermek, ne büyük bir alçaklık. üstelik, bu tür bir hırsızlıkta hayatta kalma amacı yok. hayatta kalma amacı ile gerçekleştirilen hırsızlıkları anlarım. ama bu tür bir hırsızlık, affedilecek gibi değil.
"Güzel bir şey söylediği zaman,bunun,daha önce başkaları tarafından söylenmediğinden emin olan yegane insan Adem'di."
Mark Twain
hırsızlık gibi zaten yeterince aşağılık olan bir suçun en adi biçimidir.
Akademik suçtur.
tarih alanında acayip intihallerin döndüğü aşikardır. bir profesör'ün yazmış olduğu kitabın içindeki karamanoğlu başlığını hiç bir yerden alıntılama yapmadan yazması pek mümkün değildir ancak yazmıştır. bu tarz olaylar ne yazık ki vardır efendim.
bir dönem milli eğitim bakanımız olan ömer dinçer in yaptığıdır. ispatlıdır. ve bu adam başımıza bakan olmuştur.
(bkz: akademik hırsızlık)
Başkalarının görüşlerini, fikirlerini kendi düşüncen gibi sunmak ya da kendi düşünceni başkalarının düşüncesi olarak göstermektir.

(bkz: kopya çekmek)
araştırma görevlisiyken yaparsanız hırsızlık, profesörken yaparsanız alıntı olarak nitelendirilir.
hırsızlığın entelcesi.

şimdi efendim ben de az çok mürekkep yalamış adamım da sen kendine bilim insanı diyeceksin sonra da kalkıp milletin tezini aşıracaksın... olacak iş değil; devlet buna çözüm bulmalı tez zamanda evet tez...
akademik hırsızlıktır diye kaba şekliyle tanımlanır...bu konuda biraz tecrübem var olduğundan birkaç bilgi paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum. tecrübe derken ben bi bok çalmadım.

intihal, bir başkasının bilimsel eserinden alıntı yaparken kaynak göstermemektir esasen. akademisyenlerin çoğu, yüksek lisans ve doktora aşamasında özellikle hazırladığı tezler ve bu tezlerden çıkardıkları yayınları akademik terfi ve atamalarda kullanırken sık sık bu hususla karşılaşırlar. eğer dikkat edilmezse, kamu görevinden çıkarma disiplin cezasıyla karşılaşabilirsiniz, fikir ve sanat eserleri kanunu gereği maddi-manevi tazminat ödenebileceği gibi süresi içerisinde şikayet edilirseniz hapis cezası ihtimali de vardır.

mahkemeler tabi bu konularda biraz daha esnek. genelde intihale konu olan uyuşmazlıklarda, intihal yaptığı iddiası olan kişinin kasıtlı olup olmadığına bakıyor. kişi kasıtlı değilse mahkeme bazı kaynak göstermemelere çok da aşırı yaptırımcı yaklaşmıyor, esasen disiplin soruşturmalarında soruşturmacı da biraz böyle bakıyor ama bu tutum yanlış. tamam 3-5 cümle kaynak göstermeme sehven yapıldı olarak bakabilirsiniz ve yumuşak davranabiliriz burada ama belki biraz cahillik belki biraz tecrübesizlik ile belki de kim farkedecek düşüncesiyle kasten yapılmaya çok müsait bir eylem bu ve eylemin gerçekleşebilmesi için kasıt da şart değildir.

öte yandan intihalin sınırlarını tespit etmek çok zordur. yök bilimsel araştırma ve yayın etiği yönergesi ve tübitak etik yönetmeliği ile tanımlamalar yapılmış ama belirli bir yüzde yok, iki eserin karşılaştırması yapıldığında ne kadarlık bir oran benzeşirse intihal eylemi gerçekleşmiş olur, burası belirsiz. kanaatimce % 20' yi geçtiği vakit artık intihalin ciddi boyutta gerçekleştiğinin kabulü gerekir. bunun altında kalan benzeşmeleri, baklava çalan çocuğa benzetebilirsiniz, özensizlik olarak tanımlayın yani ama üzerinde olan hususlar artık ciddi yaptırıma tabidir. şimdi tabi burada başka bir tartışma daha çıkıyor, adam kitabın çok önemli bir yerini çalıyor, bu da taş çatlasın % 1' ine denk geliyor ama kitabın da en önemli ana fikri, yine de intihal yok mu diyeceğiz, doktrinde bu konuda net bir ifade yok ama bence bunun tespiti biraz zor, neye göre ne kadar önemli, bunu tespit edebilmek için her iki eseri de iyi analiz etmek lazım, çünkü birbirine benzeyen çok eser var, dikkatli olmak lazım.

tabi intihali tespit etmeye yarayan çok bilgisayar programı var akademisyenler tarafından kullanılan, genelde doktora ya da doçentlik jüri üyeleri tarafından kullanılan, hepsi de kullanmıyor bu programı, ''ithenticate'' olarak bilinen bir program bu.

artık intihalin üzerine daha fazla gidilmeye başlandı, özellikle üniversite, tübitak ve yök etik kurulları tarafından, akademisyenler daha da dikkat etmelidir eserlerini hazırlarken.
“Peyami Safa'ya sorarsanız Reşat Nuri'nin "Çalıkuşu" romanı, (Leon Frapye)nin (Instutitrice de Province -Taşra Muallimesi) romanından aparma... Yahya Kemâl'in "Leylâ"sı bir Fransız şâirindendir ve asıl ismi (Solange -Solânj)... Hâlbuki Yahya Kemâl onun Fransızcasını da azizlik olsun diye kendisinin yazdığını ve böylece bizzat davet ettiği bir ithama karşı tuzak kurmak istediğini iddia eder. iftira eden hesabına da, iftirayı davet eden ve ona tuzak kuran adına da ne şeref, ne şeref!.. Oysa kimse farkında değildir ki, onun: "Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin..." mısraı, tevil kabul etmez biçimde (Omeros)un (Odiesus) destanından... Dahî nice edebi hırsızlıkların dosyası Peyami Safa'da; sanat tarihi, estetik, felsefe gibi ilmî olanlarının da Burhan Ümit'de... Hırsızın hırsızı polisten iyi tanıması gibi Babıâli hafiyelerinin, ele verdiklerinden büyük bir farkı yoktur.”

Necip Fazıl, bâb-ı âli
istanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun “Laparoskopik Cerrahi” adlı kitapta intihal yaptığından ötürü 2003 yılında iki ay meslekten men cezası almış, 2004 yılında ise rektörlükten alınmıştır. Sonrasında ise kitabının intihal olduğu ortaya çıkınca Türk Tabipler Birliği’nce meslekten men cezası verilmiştir.
ABD'li meşhur siyâhî Hırıstiyan hatib Martin Luther King Jr.'ın Boston Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma neticesinde doktora tezinin tanrı kavramını özetleyen bölümünün üçte biri’nin intihal olduğu ortaya çıkmıştır.
akademik bir suçtur.

Ancak benim yaptığım araştırmalarda gördüğüm, büyük bir kitle intihalin tam olarak ne olduğunu nelerin intihal olduğunu bilmiyor. Ki bende bu araştırmalardan önce çoğu şeyi yanlış biliyormuşum. Ancak araştırınca doğru şeyleri bulabiliyorsunuz.

Öncelikle akademi de tez yazımı sırasında ve bittiğinde intihal kontrolü yapılır. Bunu yapan programlar var. Öncellikle bu programlar intihal aramazlar. Bu programlar aslında "benzerlik" raporu verirler. Bu benzerliklere tek tek bakılarak intihal durumu ayrıca tespit edilir. Yani benzerlik, intihal demek değildir.

Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, benzerlik oranı yüzde 30 çıkan bir çalışmada intihal yokken, yüzde 2 çıkan bir çalışmada intihal çıkabilir. Ki kendi araştırmalarımda böyle örnekler olduğunu tespit ettim.

Ancak çoğunlukla her üniversitenin kabul ettiği benzerlik oranı farklı olabilmektedir. Üniversiteler bu benzerlik oranını bir yıl içinde yapılan çalışmaların benzerlik oranları üzerinden hesaplar. Örneğin: AÜ de o yıl içinde yapılan ve kontrol edilen bütün çalışmalarda benzerlik ortalaması yüzde 20 çıktıysa, üniverside kabul edilebilir benzerlik ortalaması da yüzde 20 olmaktadır. Bu bazı üniversitelerde yüzde 30 bazı üniversitelerde yüzde 10 olabilmektedir.

Bu kontrol bu işi yapan programlar üzerinden yapılmaktadır. Ve genel olarak bu programlar 10 çeşit benzerlik kontrolü yaparlar. Bu programları kandırmak belli bir noktaya kadar mümkün ama tavsiye etmem. En nihayetinde yanlış hatırlamıyorsam 5 sene içinde kabul edilmiş bile olsa bir tezde intihal tespit edilirse geriye dönük işlem yapılmaktadır. Artı erken tespit edilirse çok ciddi yaptırımlara maruz kalacağınız gibi bütün emek heba olabilir.
turnitin'in affetmediği akademik hırsızlık. daha gelişmiş programlar da mevcut.
hırsızlıktır, şerefsizliktir.
Düşünmek yerine kavram uydurmak ve ideolojik takılmak gibi şeylerin adet olduğu ülkelerde olur. Mesela bu ülkelerde felsefe denince sadece idealizm ve materyalizm akla gelir. idealistler mümin, materyalistler kâfir addedilir.
Bu memlekette yıllardir var yeni degil.
Bir intihal daha var, o da başkasından almak mı dersin…