bugün

Bu yıl ingilizce öğrensem, seneye kredilerim bitse, her yıl izinlerimden de beşer gün arttırsam 2019'da 30 günlük yapacağım etkinlik. En azından yapabilme ümidim var.

Ölmeden önce yapılacaklar listesinin başını çeken yolculuk.
1 senedir allahına kadar (bkz: interrail türkiye) grubunu takip ediyorum. hayatımdaki en büyük amaçlardan biri diyebilirim. gaza gelmekten yorulsam da seni yapacağım uleeeeynn. buyrun amme hizmeti linki http://interrailturkiye.com/category/interrail/
ne yapın ne edin hayatınızda bir kez olsun yapın. başkası size alternatif sunarsa ya şunu duydum şöyle derse de inanmayın. interrail başka bir gezi ötekiler başka bir gezi.

bizim railciler döşemiş zaten şurayı okuyup okuyup gaza gelin

http://interrailturkiye.c...category/raydan-cikanlar/
Bir gün cesaret edip yapacağımda nerde o cesaret.Onu geçtim kafa denginde adam bulmakta zor ya.Arkadaş şart interrailde.
kafamda kocaman soru işaretleri oluşturan olay. sözlük ahalisinden akıl verebilecek olan varsa bekliyorum.
Kıskandık ve verdik eksini pç.

Sevgilisiyleymiş bide. Peh.
Çok pahalı oldu. Eskiden önüne gelen gidebilirken şimdi ortalama bir öğrencinin interrail yapması imkansız hale geldi. Work and travel da öyle.
avrupayı 2. defa ama bu sefer normal bir genç olarak görmek istediğim ve katılacağım oluşum/grup/organizasyon?
Bu gidişle 1-2 seneye bize de suriyeli muamelesi yapıp bulgaristan dan öteye geçirmeyecekler. Şükürler olsun iktidar gabon la vizeleri kaldırmış gider kabileleri ziyaret ederiz artık.
içerisinde yoğun bir şekilde Mezarcı barındıran oluşum. Yanınızda Tanıdığınız yoksa, yalnız başınıza hiç bulaşmayın derim.
bu sene çıkacağım hede.
unutulmaz anıları beraberinde getiren olay.

2016 yazında 17-27 temmuz tarihleri arasında budapeşte'den başlayıp, budapeşte'de bitirdiğim ve krakow, prag, viyana gibi şehirleri de görme fırsatım olmuştu. buraya kadar her şey normal. sondan bir önceki durağım olan viyana'da üç gün geçirdikten sonra ilk etapta o günün akşamı viyana'dan budapeşte'ye geçip bir gece daha hostel'e para vermeye kıçım sıkmadı. ertesi gün istanbul'a döneceğim kafasında olunca aktarmalı bir tren bulup, "aktarma istasyonunda uyur, öyle budapeşte'ye geçerim" diye düşündüm.

tabii her şey düşünüldüğü gibi olmuyor. viyana'dan saat 19:00'da bindiğim tren, 22:00 civarında macaristan'ın györ şehrine varmıştı. ben viyana'dan sonra büyük bir gar hayal ederken, hap kadar bir istasyonla karşılaşınca ilk şoku yaşadım. bu hiçbir şeydi tabii. iki saat kadar istasyonda takıldıktan sonra güvenliğin, "gece 12 ile 3 arası kapalıyız" uyarısını duyunca babalara geldim. bu durum üç saat süreyle dışarda kalmam anlamına geliyordu. dışarıda kalmakta sorun yoktu ancak istasyonun bulunduğu noktada alkolik ve müptezel popülasyonunun fazlalığı can sıkıcıydı. sırtımdaki 40 litrelik çantanın yarattığı konforsuzluk da buna eklenince, akılsız başın cezasını ayaklar çekti tabii.

gece saat 12:30 gibi istasyonun önünden ayrılıp, açık bir starbucks bulma umuduyla vurdum kendimi yollara. ama etraf öyle güvensizdi ki, bunu her yönüyle hissedebiliyordum. "sikmeseler bari" modunda ilerlerken 100 metre ötede açık bir cafe buldum ve daldım içeri. tam çantayı sırtımdan atıyordum ki, "kapatıyoruz" denmesiyle birlikte tekrar "hay amına koyim" moduna girdim ve kıçıma baka baka olay yerinden uzaklaştım. tam tekrar istasyona dönmeye niyetlenirken, cafenin yan tarafında türkçe konuşmalar dikkatimi çekti. "nedir, ne değildir" diye kavramaya çalışırken soluğu türk grubun yanında aldım.

"hayırdır yeğenim" dedi oradaki abiler, ben de durumumu anlattım, buyur ettiler masalarına. meğerse trabzonspor'un kampını izlemeye gelen muhabirlerin konakladığı otelin oraya denk gelmişim. beni buyur edenler de o muhabirlermiş. kısa bir muhabbetin ardından, "bu saatte sokakta napıcan, resepsiyondan rica edelim de takıl buralarda" teklifine hemen atladım tabii.

telefonu şarj etme şansının yanında yaklaşık üç saat kadar uyumak da doping etkisi yaratmıştı bünyede. saat üçe gelince aldım çantamı, tuttum tekrardan istasyonun yolunu. baktım beni budapeşte'ye götürecek olan tren bekliyordu. makiniste rica ettim ve kapıları açtı. bulduğum ilk koltuğa kafamı koymamla uyumam bir olmuştu. gözlerimi bir açtığımda budapeşte'deydik ve saat sabah 8'di. sonrasında ise havaalanın yolunu tutup istanbul'a dönüştüm.

her anı macera dolu bir gece olmuştu velhasıl. insan geriye dönüp baktığında aşırı özlüyor böyle şeyleri.
Hem ekonomik, hem özgür bir gezme şeklidir. Kafa dengi arkadaşlarla yola çıkıldığında muazzam anlar yaşamanızı sağlar. 3 sene önce 6 şehir gezmiştik. 2018 de geri kalan şehirleri de gezme şansı yakalamak istediğim demiryolu yolculuğu.
Sözde ülkenin çağdaş kesiminden değilim ama yapmayı düşündüğüm, yüksek ihtimalle tek başıma yapacağım garip bir avrupa turu eylemi.
Facebook yöneticilerinin kendini Allah peygamber kitap sandığı hakim gibi kararlar verdiği ıvır zıvır tırı viri.

Tabi yöneticilerin kurumuş vulvali kezban kızlardab oluşmasıda etkilidir. Kıskanç pacozlar.
2014'te 6 ülkede otelden hostele çeşitli yerlede kalarak yaptığım eylem. Tabi o zamanlar euro 2.9'du. O yüzden herşeyi istediğim gibi yaşayarak, sefalet çekmeden ama lüksede kaçmadan yaptım. Her ülkeden insan tanımama vesile oldu. Aralarında hippisi de vardı zengini de. Rastalı değilim. Bu turu yapan herkesi de fakir sanmayın. Yakında yine avrupayı krallar gibi gezmek üzere ama bu sefer orada yaşamaya başlayarak ve orada maaş almaya başlayarak tekrar gideceğim. Umarım kur bu haldeyken siz Türkiye'de o rastalılara dönmezsiniz sayın her boku ben bilirimci arkadaşlar.
TCDD'nin bahsettiği bedava gidiş - dönüş biletinin olayını açıklamak isteyenler mesaj kutuma neler olduğunu açıklayabilir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar