bugün

bağımsız hikayelerden oluşan bir ingiliz dizisidir. genellikle tek mekanda geçer hikayeler ve finalleri vurucudur.

görsel
ahım şahım bir dizi olmayabilir ama kesinlikle orijinal ve bana hitap eden bir yapım.

hiçbir bölüm yarım saati aşmıyor.

kendine has bir üslubu var. sizi her bölüm, neredeyse son dakikaya kadar artarak artan bir merakta bırakıyor ve bunu kendine has bir yöntemle gerçekleştiriyor. zira tüm bölüm tek mekanda geçtiğinden sanki kayda değer bir şey olmuyor ama aslında çok şey oluyor.

şu an 2. sezonun 2. bölümündeyim yorumlara bakılırsa en çok beğeneceğim bölüm bu olacak ama şimdiye kadar izlediklerimden en sevdiğim ilk sezon 3. bölüm ve ilk sezon finali.

birkaç bölüm izledikten son başrol iki demirbaşı ve yeteneklerini fark edeceksiniz. işin hakkını veren bu iki adam, birçok kişi diziyi bitirmesine rağmen farkına varmamış olsa da aynı zamanda senaryoyu kaleme alan kişiler.

steve pemberton ve reece shearsmith'ten bahsediyorum. bu ayrıntıyı da ayrı sevdim.
bir black mirror değildir. ilk bölümde bir dolapta saklanıyorlardı filan sıkıldım bıraktım.
(bkz: Barış Özcan) 'ın da bir videosunda bahsettiği, 9 rakamıyla ilgili bir yerde geçen, bütün bölümlerinde tavşan objesinin bulunduğu, bütün bölümlerini izlediğim ingiliz yapımı kısa kısa episodlardan oluşan dizidir.
2.sezon 2. bölümü fena şekilde duygusal olan hatta benim gibi duygu yoksunu bi insanı bile ağlatabilen bir dizi/kısa dizi.
Oyuncu sayısı az ve mekanları çok dardır ama etkilerler.
yeri gelip güldüren, yeri gelip geren, yeri gelip korkutan, yeri gelip duygulandıran, yeri gelip iğrendiren, yeri gelip meraklandıran bir dizi.

izleyenlerin olması güzel.

spoilersız ilginç bir bilgi vereyim bu arada.

dizinin bir bölümü otelde geçiyor. eski bir dizi çekiyorlar bölümün içerisinde. işte o bölümde saray soyundan gelen, soyadı osmanoğlu olan ve şu anda ingiltere'nin tanınmış komedyenlerinden birisi var.

(bkz: naz osmanoğlu)
daha ilk bölümde olumlu sinyaller vermiş, oldukça enteresan yapım. o iki esas oğlanı bulup, alınlarından öpmek lazım. ilk bölümdeki göndermeyi anlayanlar, el kaldırsın..