bugün

"god of the vızz" (!!!)

arkadaş bu nasıl sineklerin tanrısı demektir???
bırak deme sen en iyisi, çay koy, daha yerinde olur..
türkçenin cidden zengin bir dil olduğunu sananların kendilerince avunmaları durumu.
arkadaşlar türkçe ingilizce için fazla küçük bir dil. bunu kabul edin.

tdk her yıl saçma sapan sözleri dilimize eklemeye çalışsın dursun, komik duruma düşsün de ne yani ingilizce bir cümle nedeniyle itin götüne sokulmaya çalışılsın?

bırakın bee...
petek dinçöz kişisinin söylediği şarkının ilk yayınlandığı an bitmiştir. (bkz: foolish casanova)
time dergisine atatürk'ün kapak olduğu andır.
--spoiler--
üç travesti cadi, üç swatch saatin dügmesine bakiyorlar. hangi travesti cadi, hangi swatch saatin, hangi dügmesine bakiyor?
--spoiler--
(bkz: swatch saat)
işte türkçe'nin ingiliz dilinin emperyalizmine boyun eğdiği andır.
what can i do sometimes.
i dont wanna see the back i wanna see the front.

evet imparatordan nağmeler.
"Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." demiş Ata'm seneler önce. Ama biz O'nun hangi sözünü dinlemişiz ki bugüne kadar?

Türkçe; fakir bir dil olmaktan ziyade, fakirleştirilmiş bir dildir. Yabancı dilden çok sayıda kelime almasıyla, yabancı dilde eğitim verilmesiyle, gençlerin Türkçe konuşmaktan çekinip ingilizce konuşmayı maharet sanmasıyla, hatta bununla yetinmeyip "Türkilizce" diye bir dil icat etmesiyle, "arkadaş" yazacağı yerde "arqadash" "rezil" yazacağı yerde "resil" vb yazılar yazmasıyla, sokaktaki tabelaların ingilizce yazılmasıyla, hatta bu çaba yüzünden "fast food" yazacağı yerde "fast foot" yazılarak rezil olunmasıyla fakirleştirilmiş bir dildir.

Yabancı dil düşmanı değilim. Yabancı dil eğitimine de karşı falan değilim. Ama yabancı dille eğitime karşıyım. Ve bu kafayla gidersek, korkarım ki gün gelecek Türkçe bitecek Allah korusun.
non educational person olmaktır.
allah ı ifade etmek için, onun yerine geçecek zamirin ''he'' olması gibi durumlardır. biz türkçede, ''o'' dediğimiz zaman o nun anlamında bir eksilme olmadan allah ı ifade ederken, ingilizcede o nu ifade ederken, he denildiğinde cinsiyet ifadesi olur. tövbe tövbe. bu kadar kelime üretip de ingilizcede allah ı ifade edecek zamir üretemediniz mi diye akıllara gelir.
three bronze bowl, pure compote.
üç tunç tas has hoşaf.

buda türkçenin bittiği andır.

(bkz: tekerlemenin başka bir dilde tekerleme olmaması)
genelde doğu, özelde ise Türk soyut kavramlarına karşı ingilizce ve diğer batı dilleri sıfıra sıfır elde var sıfır haline yetersiz dillerdir.

En bilindik örnek "gönül" sözcüğüdür. Bu sözcük Türkçe harici doğu dillerinde bile bulunmamaktadır ki batı dillerinde emsali yoktur.

bir dilin zenginliği soyut kavramları ifade edebilmesiyle ölçülür, o soyut kavramların dili konuşan insanlarda imgelendirdikleriyle.

yoksa ingiliz Random access memory'i keşfetmişler sonra da dillerine Ram olarak kısaltmışlar koymuşlar dilin genel ömrü içerisinde çok da önemli değildir.

bunlarla beraber Gavurun God kavramı, lord, kingdom vs gibi dünyevi yüzeysel ıvır zıvırlarla ilintilenirken Türk'ün (tabi aptalca kendi kültüründen uzaklaşıp God=tanrı sanan batılı özentilerinden etkilenen arap andavallarını saymıyorum) Tanrı kavramının içinin doluluğu çok önemli bir noktadır.

sonuç olarak ingilizce Asya'nın en ucundan avrupa'nın en ucuna kadar doğayla, insanlıkla, Tanrı'yla bir olmuş ademoğullarının en birikimli milletinin binlerce yıllık dilinin yüksek birikimi karşısında yetersiz olmaya mahkumdur.

Ama siz bunun aksini iddia ediyorsanız, fuzuli okusanız da anlamayacak kadar yüzeysel zırtapozdan öteye geçemezsiniz.

çünkü "gönül" gözünüz kapanmıştır. gönlünüzü yitirmeniz demek gönülsüz ingilizden, almandan bir farkınız kalmaması demektir. Anadiliniz olarak görülen Türkçe de sadece ve sadece gündelik anlaşmanıza yarayan dildir sizin için.
(bkz: by kuş un yol hikayeleri)
http://www.siyasetmeydani...ber_detay.asp?haberid=708

-vat iz yor neym?
+vallaha bilmiyom.

çok komik nan;)
ingilizcenizin zaten bitmiş ama okey döndüğünü farkına vardığınız an...
are you one of those people whom we tried unsuccessfully to make
resemble the citizens of afyonkarahisar?

afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdanmısınız.
lisede ingilizce dersinde arkadaşınız "excuse me" formatını eksçuzmi diye okuduğunda fırtınadan önceki sessizliğin yaşandığın andır. sonra bütün sınıf kopar tabi. ingilizce artık ingilazcadır*.
(bkz: the end) .
oo yeah!
sentence'lerin kifayetsiz kaldığı, vocabulary' in tıkandığı durumdur. bir kaç yıl önce ordu'da okuyan kuzenim, finaller sonrasi yanima geldigi zaman tanıştığımız bir turistle muhabbet ederken yaşadık. o zamanlar ortalama seviyelerde olan ingilizcemizle, körler sağırlar birbirini ağırlar diyerek başladik sevgili turistimizle sohbete. muhabbett ilerlerken turistimizin ki adi josh'tu, kendisinin asker olduğunu adana'ya gitmeden önce bir kaç gün gezip istanbul'da vakit geçirdiğini söyledi. bende gülerek ' really? you are not look like a soldier' deyip ( biraz minyon bir tipti, amerikan filmlerinde gördüğümüz o 190'lik kasli askerlere hiç benzemiyordu ) biz aramizda gülüşünce, duruma fransiz kalan kuzenim 'ne dedi' diye sordu bende hizlica, orduda askermiş dedim ve daha cümlemi bitiremeden kuzenim heyecanla josh'a dönüp 'i'm a student in ordu too' diyerek müthiş ötesi bir cümle kurmuş, benim krize girip güldüğmü görünce duruma uyanmiş, bize şaşkın şaşkın bakıp ne olduğunu kavramaya çalışan çocuğa durumu açiklamaya çalışmış başaramayinca da josh'un anlamsız bakişlari altinda yaklaşik beş dakika gülmüştük.
http://www.itusozluk.com/...gilizcem-bitti_445673.jpg
(bkz: vatırzorneyim)

http://galeri.uludagsozluk.com/g/vat%C4%B1rzorneyim/