bugün

platonik olmadığı sürece imkansız olmayan aşktır.
zaten gerçek manadaki aşkın önünde imkansız kavramı barınamaz.
aşk insan oğlunun yaşaması zor, ama yaşadığı(yani aşık olabildiği) taktirde imkansızı yenebileceği tek dayanağı ve güç kaynağıdır...
Bu dizi sanırım en iyi yerli diziler arasında yer alabilecek bi dizi umarım genelde karşılaştığımız dizi tuttu devam etsin diye abuk sabuk hikayelere yönelipte yerliliğini yitirmez. Aksak ta saçma sapan cevaplar vermek zorunda kalmaz diyalogları çok sağlam aksak efendinin ve cast bakımkından da herkes rolüne uyum sağlamış tebrikler başarılar.
(bkz: ben imkansız aşkları için yaratılmışım)
pençesinden kurtulamadığım, senelerdir beni takip eden hastalığım.

(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
bir hasan öztoprak romanı.
yıllarca gendaş yayınlarında çalışan,
e dergi'de editörlük yapan hasan öztoprak,
aslı erdoğan'la yaşadığı aşkı roman a clef (anahtar roman)
olarak tabir edilebilecek tarzda yazmıştır.
can yayınları basmış (eski solcuların dayanışması),
edebiyat dünyasında yankı uyandırmıştır.
bir solukta okunan ama edebi tat vermeyen bir kitap.
(belki ayıplayan olabilir ama kitap bitince
'e bu mudur?' diye tepki verip akabinde çöpe attım.
kitaplığımda bulunmasını istemedim).
kısaca imkÂnsıza Âşık olmaktır.
(bkz: ben imkansiz asklar için yaratilmişim) *
karşınızdaki kişinin sizi dostu olarak görmesi hâlinde yaşanan aşktır.

karşı cins ilişkilerinde bir tanışma seansı vardır, ardından yol ilerlerse arkadaşlık evresine geçilir ve burada yol ikiye ayrılır, ya işin içine "aşk" girer sevgili olunur ya da dostluk evresine geçilir. belki anlaşmazlık yaşanır ve gelinen yoldan geri dönülür, düşman olunur.

eski sevgiliden dost olmaz. dosttan yeni sevgili olmaz.

offf...
cem yıldız'ın 2. kalite yapıtı, ortalama tv izleyicisine hitaben hazırladığı 'işi'. cem yıldız bu değildir aslında; budur.
(bkz: divan) *
(bkz: külliyat) * *
koka kola dünyasında olmayan şey.
(bkz: gerçekçi olun imkansızı gerçekleştirin)
sürekli her yerde çalınması, hatta, "p imkansız yaz bilmem nereye gönder" şeklindeki polifonik cep telefonu reklamlarında bile karşımıza çıkmış olması vs. çoook şahane bir şarkının suyunun nasıl çıkarılabileceğini hepimize göstermiştir.

bir müddet beklenmeli, ortalık yatışıktan sonra raftan indirilip yeniden sevilmeye çalışılmadır, çünkü şarkıya değerdir.
bazen yolda yürürken rastlariz, bazen en yakinimizda bulunabilirler. "bu ikisi bir araya nasil gelmis?" diye düsünürüz. kendi basimiza geldigi de olmustur, pedini saga sola birakan bir kadin ya da televizyondaki futbol maçini seyrederken daha önce hiç duymadiginiz küfürler eden bir adam. aman allahim?" dersiniz. ama olmustur bir kere. her askin olanaksiz bir tarafi vardir gerçi, çogunlukla bunlari görmemeyi yegleriz. ama bu olanaksiz taraflar bazen o kadar agir basar ki, askin hem kaynagi, hem iddiasi, hem motorize gücü, hem de terminatörü olurlar.
ümit yaşar oğuzcan'ın insanın iliklerine işleyen çok hoş bir şiiridir.
Falcı kadın yalan söylüyor yalan
Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız
Nasıl mümkün değilse
Yıldızları toplamak gökyüzünden
Öylesine imkansız bir şey aşkımız

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar
Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı

Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın

Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
Bir hurda teknedir şimdi
Dalgalar dünden daha zalim
Rüzgar daha hoyrat
Ne bulut var ufuklarda ne gemi

Mevsimler toz pembe değil
Gündüzler gecedir, geceler zindan
Güneşin doğmasını beklemek boşuna
Boşuna artık medet ummak
Taş kalpli zamandan

inan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız
zaten zor bulunan aşkın imkansız hali. yaşanması zor olması sebebiyle daha bir çekici gelir insana. *
umudunu sıfırlar insanın. yuregi paramparca eder. gozyaslarını sel kılar. ellerini baglar. tasikardi. rahatsız eder. onu dusunursun varsa resmi bakarsın. bir muzik calar. tekrar aglarsın. sabır isidir imkansız ask. onunla yasacaksındır artık. evleneceksin, cocukların olacak. ama hep kalbimde cakılı bir isim olacak. belki dersin icinden, belki cennet onunla kavusmaktan ibarettir.
en güzel aşktır. çünkü imkansız olan her zaman daha caziptir. canınız daha çok yanar, daha çok özlersiniz. genelde birbirinizin yüzüne hasret kalırsınız...
zamanla umutlarınız tükenir. tükenen umutlarla birlikte daha çok ağlarsınız, üzülürsünüz.ama nafile sona bir adım daha yaklaştınız...
aşık olan herkesin, nedense içinde bulunduğu duruma taktığı isim, oysa imkansızlıktan doğan aşk yoktur, aşksızlıktan doğan imkansızlıklar vardır, aşk insana tüm imkansızlıkları unutturan imkanken, zorla imkan'sız' demek istiyoruz, belki daha bir havalı oluyor o zaman aşkımız, yada efsane olma imkanı sadece imkansız olan aşklara tanınıyor ve geriye kalan imkanlı aşklar tanınmıyor piyasada, çok klasik, sıradan, banal oldukları söyleniyor belkide, bilinmez.
imarsız iskansız aşk.*
haluk levent'in zor aşk şarkısını hatırlatan başlık.
sözlerini yazayım da tam olsun...

Haber saldım dörtbir yana
Karanfiller susuz kalmış
Muhabette dosy aradım
Bu şehri periler sarmış

Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Herşey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış

Söyle bana güzel kadın
Hersey yerli yerindemi
Bırakıp gittiğim gibi
Deniz mavi gök yeşil mi

Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Hersey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış

edit:şarkı birolcan'a aitmiş...
en cazip olan ama bir o kadar da kalp ağrısı yapan aşktır. olsundur,seviyorumdur halen. pişman da değilimdir.bu sevgiyi hak etmesen de seviyorum behh...
aşkların en acı vereni fakat en güzel olanı.
en uzanamadığın yerin tatlı tatlı kaşınması gibidir.hem güzeldir, hem sinir bozar.kaşımak için dayanılmaz bi istek duyarsın erişemezsin.her hamlen biraz daha yaklaştıkça heyecan verir ama olmaz.başka birinin yardımıyla kaşısan bi b.ka yaramaz.
--spoiler--
düşlerime alıyordum seni
orda bile dokunmuyordum sana, sende bana
yürüyorduk yollarda
amansızca tartışıyorduk cümleler bir bir aklımda

düşlerime alıyordum seni
orda bile birleşmiyordu dudaklarımız
sadece ellerinle saçlarımı okşuyordun
yüzünde yarım bir tebessüm
bana mı gülüyordun

sen düşlerimin adamı
seni kocaman gözlerinden tanırdım
bir de koyu renk uzun saçların vardı
adını bile bilmiyordum

ama seviyordum seni
arada bir geliyordun düşlerime
sana sarılmayı seviyordum
bir kokun vardı tanımlayamam şimdi

kokunu tanıyordum
bugün karşılaşsak seni tanırım

düşlerime giriyordun
sessizce dalıyordun
ellerimiz hiç birleşmiyordu
gözlerimiz hep birlikte
seni tanıyor muydum

sen kimdin
seni görsem tanır mıydım

düşlerime alıyordum seni
sadece bir düştün...

adını bilmiyordum
aşkın e hali diyordum
sen kendini bilirsin.
--spoiler--

tanım: düştür.
gerçekler görüldüğü halde, içinizde bitmeyen, sönmeyen, vazgeçilemeyen, yeminler bozduran aşktır. unutmak için söz vermeyin kendinize. tutamazsınız.