bugün

olmayan duygudur, kişidir. ilkokulda gerekli bilinç ve kendi hayatını yönetme hakkına sahip olmayan çocukların ailelerinin soktuğu kalıplara rağmen birbirlerine aşık olmaları beklenemeyen durumdur. ancak ilkokulda tanışıp, bir ilişki içerisine girip büyüdükçe herşey başlar işte.
bunları unutmanız imkansızdır çünkü resmen beraber büyümüşsünüzdür ve uzun zamanın verdiği birbirini tanımışlık vardır. bir çok anıya sahip olursunuz bu yüzden herşey size onu hatırlatır, unutamazsınız. size gerçekten mutluluk verir, hep yanınızda olmasını istersiniz. büyük bir tartışmadan sonra ayrılırsınız, tüm alışkanlıklarınız biter, boşluğa düşersiniz. bir ilişkisi olduğunu öğrenirsiniz, yıkılırsınız. ona birşey olduğunu öğrenirsiniz, nefes alamaz kalırsınız.
siz siz olun hayatınızın bir parçası yaptığınız bu insanı hayatınızdan çıkarmamak için elinizden geleni yapın sonra çok koyuyor benden söylemesi.
facede beni buldu. sagolsun. eskilerden bahsettik güzeldi çok güzeldi.
lisede kazara ayni sinifta yillar sonra karsilasinca dort yil ilkokul askinizin ergenlikle birlikte nasil got buyutup, ogrenclestigine sahit olursunuz.

lutfen ilkokulda kalin ilkokul asklari. gelmeyin pesimizden.
ilk okulda kalsındır.seneler sonra karşına çıkıp hergün görüşelim mi demesindir.
aşkın en ''adem'' halidir.

mendiline iğrenmeden burnunu sürdürmektir.
beslenme çantanı güvenle ona verebilmektir.
servise erkenden koşup cam kenarını ona ayırmaktır.
sıra olurken kimseyi arkasına geçirmemektir.
sıra arkadaşı erkekse bir kenara çekip göz dağı vermeye çalışmaktır, senden kalıplı ise de olayı abine havale etmektir.

yıllar sonra gördüğünde sol yanından haberdar olmaktır.
üniversitede bile a*ıma koyan aşktır. yani geçen seneye kadar *
neredesin ozanlar ozanı ozanım bu zalım vay benim talihsiz başım.
en masum aşktır, oyun oynar eğlenirdik. sona doğru neyin ne olduğunu anlasakta, en fazla yakınlaşma mezuniyetteki tek bir dans oldu. ondan sonra da yollarımız ayrıldı. ama o yıllar daha iyiydi.
aşık olduğun andan beri hayatının, gelmişinin, geçmişinin ağzına s.çan aşktır.
ömür boyu ilkokul aşkı olarak kalması gerekendir. Yıllar sonra karşılaşınca veya özel olarak arayıp bulununca kişiler arasında saf çocukluk yıllarına döneriz umudu ve hevesiyle bir çekim olabilir. Ama artık ne siz ne de o saf ilkokul çocuğu değilsinizdir. Güncellenmiş bir ilkokul aşkı diğer ilişkilerden çok daha fazla yıpratır. En zoru da anılarınızdan aynı anda 2 tane aşk çıkarmak zorunda olmanızdır.
hiçbirşeyin yerini alamayacağı aşktır saf ve temizdir lan.
http://bilemiyorumaltan.b...l-ziline-alerjim-var.html
burnunun kenarında devimsi bir beni olan plastik kokulu ünal denen mahluk aşıktı bana üstüne üslük adıyamanlıydı ay alllahım ne çekmiştim .
hayatın o döneminde hemen hemen herkesin yaşadığı duygu sıçramasıdır. yaşınız itibariyle anlam veremez, adlandıramazsınız. ama güzel duygudur. aşkların en safı ve en temizidir.
1. sınıftan 5. sınıfa kadar platonik aşkım vardı tolga diye bembeyaz suratı yemyeşil gözleri vardı... aman yarabbi ne kıskanırdım çocuğu hiç bana pas vermedi piç bende burnuna yumruk atmıştım ilgilenmiyo diye. soyadını hatırlasam bulurum kesin aradan 15 yıl geçmişte olsa unutulur mu ya. gerçi şimdi götüme benziyodur büyük ihtimal.
Şayet ki üniversite yıllarında tekrar karşılaşılırsa, çocukluktan kalma bi hevesle ilişkiye başlamamak gerekiyormuş. **
komiktir.
10-11 yaşındakinin aşkından ne olur ki?
ancak oyundur.
oyunun adı da dansa davettir.
bir nevi çıkma teklif etme biçimidir. erkekler ve kızlar karşılıklı olarak dizilir. eğer bir erkek bir kızdan hoşlanıyorsa ve cevabını merak ediyorsa gider onu dansa davet eder. kız eteğini iki yanından tutar ve hafif eğilirse bu evet demektir. ama topuğunu yere basıp ayağını bir sağa bir sola yatırırsa bu hayır demektir.
(bkz: dansa davet)
Cinsiyet ayrımını yapmaya başlayan çocukların karşı cinsi merak etmesi olarak açıklanabilecek durum. Kartuun netvörk teki çizgi filmler de küçük çocuklara aşk ilişkisini dayatınca doğal olarak daha ileri bir seviyeye ulaşıyor bu merak.

Mesela bizim zamanımızda yoktu öyle çizgi filmler. En fazla tazmanya canavarı dişisine mi aşık olmuştu ne onu hatırlıyorum birtek. kız deyince sadece kukusunu merak etmiştim. Komşunun kızını görünce o merakım da geçti o kadar.
Edit:bi bok da yokmuş kukuda lan!
Hala yüz yüze görüşülendir.
Cuma günü çıkışlarında istiklal marşı okunurken, el ele tutuştuğunuzu hatırlatır...
Yanağa kondurulan masum öpücükler getirir akla.
8 yaşında olmana rağmen, koca bir erkekmiş edasıyla kendi evinin ters yönüne doğru yürüyerek, onu evine bırakmatır ilkokul aşkı.
Leblebi tozu ısmarlamaktır.
Velhasıl güzel bir anıdır.
saçları, durgun bakışları ve yolumuzun üstündeki köhne eviyle hala hatıralarımı süsler, seda.
Masumluktur. ''Ali bana silgisini verdiii. Oda beni seviyor. ''
birkaç kişinin ilkokul aşkı oldum. ancak bir tanesininki hiç de masum bir aşk değildi. aslında aşk da değil, şiddetti daha çok.

onu o güne kadar hiç görmemiştim. aynı sokakta oturuyormuşuz, aynı okuldaymışız meğer. ilkokul 4. sınıftayım ve öğlenciyim, eve dönüşümde hava kararmış oluyor ve her akşam ışıklı bir caddeden doğru düzgün aydınlatması olmayan karanlık sokağımıza giriyorum.

birgün yine böyle eve gitmeye çalışırken, 3-4 erkek çocuk önümü kesti, yaşları benim kadar, 10-11. öylece önümde durdular. sağa gidiyorum, sola gidiyorum benimle birlikte hareket edip önümde duruyorlar, geçit yok. sonra aksi yönde koşmaya başladım, bir tanesi beni yakaladı, sarıldı, öpmeye çalışıyor. noluyor ya, tecavüze mi uğruyorum ben ? ''bırak lan gerizekalı, serseri'' gibi şeyler söyleyerek bağırıyorum ama etrafta kimse yok. bunu yapan ilkokul çocukları, aklım almıyor, çocuğuz biz, üstelik dudaklarıma yöneliyor piç, diğerleri de beni tutarak ona yardımcı oluyor. neyse ki verdiğim mücadelenin sonunda ellerinden kurtuldum. ben hızla koşarken arkamdan deli gibi güldüler. en çok da bu sinirimi bozdu.

ağlaya ağlaya eve kadar durmadan koştum. sonraki günlerde yolumun üzerinde saçma sapan yerlerde karşıma çıktı, beni takip ediyordu. okuldan eve dönmek kabusum olmuştu, beni yakalamak için köşe başlarında pusuda bekliyordu, saklandığı yerden fırladığını gördüğüm an bir kovalamaca başlıyor, oturduğumuz apartmanın içine kendimi atıp kapıyı kilitlememle son buluyordu.

bir bayram günü ben kendi halimde bakkalın yolunu tutmuşken, mavi-beyaz takım elbisesi ile öylece durup önünü ilikleyip elini cebine atarak mecburen geçmekte olduğum yolun kenarında beni süzmesi vardı ki o yaşta o özgüveni hala aklım almıyor.

neyse sonra, durumu kendi başıma halledemeyeceğimi gördüğümde anneme anlattım, ama öpmeye çalıştığını söyleyemeye utandım, 'önüme çıkıyorlar beni dövecekler' dedim. olayı öğrenen babam hikayeme inanmadı. enteresan bir şekilde o piçle aramızda bir ilişki olduğunu düşündü. ya 10 yaşındayım daha ne ilişkisi ? ve bana şunu söyledi:

'hata sende, dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek peşinden gitmez'.

ilkokul çocuğuyum, ne kuyruğu, ne dişisi ? o yaşta aşüfte damgası yedim ya la, üstelik babamdan. annemse 'baban doğru söylüyor, erkekler öyle herkesin peşine takılmaz, ciddi ciddi yürü yolda giderken falan, ben okuldayken öyleydim, kimse bana yaklaşamazdı' dedi.

noluyor ya, ben ne zaman büyüdüm de bunları duyuyorum ?

o zamanların küçük sapığı, şimdinin belki de ördek tecavüzcüsü bu çocukla son karşılaşmam şu şekilde oldu. istanbul'a kardan adam yapılacak kadar kar yağdığı nadir günlerden birinde evimin önünde kendi başıma kocaman bir kardan adam yapmaya çalışıyorum, eğleniyorum falan. sonra bu geldi tepemde durdu. kendimi tehlike altında hissettim ve ayağa kalkıp, ona zarar vereceğini hissettiğim için kardan adamımı arkama aldım. ellerini arkasından birleştirmiş, ellerini göremiyorum. konuşmaya başladı:

-sen niye beni annene şikayet ediyorsun ki ?
+(nerden biliyor ki, annem bunun kulaklarını çekmiş belli, oh iyi olmuş) pisliksin de ondan, neden etmeyecekmişim ?
-ama ben seninle arkadaş olmaya çalışıyorum. bak benim evim şurası.
+ben istemiyorum, git başımdan.

ve sonra aniden suratımda bir kar topu patladı ki neye uğradığımı anlamadım. elleri arkasında kar topu silahını saklıyormuş. ben elim yüzümde ağlarken o da kardan adamımı tekmeleye tekmeleye parçaladı. beni de kardan adam gibi parçalamasından korkup eve kaçtım.

çocuk kızın peşinden koşmuş koşmuş ama bir öpücük alamamış reddedilmeyi onuruna yedirememiş ve suratına bir kar topu fırlatıp intikam almıştı. hiç güzel bir anı değil bu benim için, yıllar önce ilkokul çocukları böyleyse şimdikileri düşünemiyorum.
silgi , kalem vs. paylaşmadan anlaşılması imkansızdır.
çocukluktu işte geldi geçti'nin yaşanmış kanıtı.
feyste buldum .

makine müh. okuyormuş mustafa kemalde.

görüyosan beni el salla .*