bugün

sürrealist bir mentaliteye sahip türk şairdir. şiirde anlamın dolaylılığını, kendine has müzikaliteyi ve kapalılığı savunmuştur. dizelerinde yalnızlık, cinsellik, aşk, tarih, ölüm gibi temalar ağırlıktadır.
Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
-Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi.
Karaydım, kâğıt gibiydim yaşamalarda
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır'da.

Ben vurdum sevilere belli değil miydi
Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
Bir aşk demekti bu dünyada.

Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır'da
Seninle yepyeni bir göktü gidilirdi
Baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda
Şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda
Böyle uyanırdım ya uyanmak değildi
Bir aşk demekti bu dünyada.

Şiir olmasaydı şiiri icat edecek olan adamın 12. Ölüm yıl dönümü bugün.
“Sen, günah olsan; ben gene işlerim, içime içime...”

Saygıyı hakeden bir şair.
ikimizde susuyorduk,
Gizli bir anlaşma vardı sanki aramızda.
Oysa sen tek bir harf fısıldasan,
Ben çığlık çığlığa ağlayacaktım…
--spoiler--
Bir insan isterse
Size sesiyle sarılabilir
--spoiler--
Bir böcekbilimci gibi baktım her şeye.

Her şeyle böyle yaralandım.

i.b.
görsel
bugün vefatının üzerinden 10 yıl geçmiş olan şairdir. "Şiir diye bir şey olmasaydı, ilhan Berk onu icat ederdi” demiş Cemal Süreya. öyle bir şairdir kendisi.
dokunduğunu şiire çeviren bir şair.
Sen yoksun ya, seninle binlerce yerim yok...
Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biridir.
Şairin bir sözü ; ‘Ben dostlarımı hiç satmadım. Çünkü ya beş para etmez çıktılar ya da paha biçilemez…’

(18 Kasım 1918 Manisa – 28 Ağustos 2008 Bodrum – Muğla)
ilk şiirlerinde nazım hikmet etkisinde kalsada sonraları ikici yenicilerin en aşırı gidenlerinden olmuştur.

Şiirlerinde sürekli yenilikler yapmıştır.

Erotizm, seks ve maddecilik değismeyen temadır şiirlerinde.

Mısır kalyoniğine, çivi yazısı, galile denizi, kül, istanbul kitabi, şiirin tarihi, güzel ırmak, güneşi yakanların selamı, deniz eskisi ve Günaydın yeryüzü siirlerindendir.
(bkz: üç kez seni seviyorum diye uyandım)
Ellerin aklıma geldi de, kalktım sana geldim. Bütün gece öptüğüm yerlerin, bin yıllık yalnızlığımdı.
Bir Kıyı Kahvesinde

Adaçaylarımızı söylemiş miydik?
Üç kişi bir köşede oturmuş ağ yamıyordu.
Kimimiz aznif oynuyor, cıgara üstüne cıgara
yakıyordu kimimiz. Sanki dünya durmuştu
öyle dalmış gitmiştik. Kendi kendimizdik.
Bir sürü kırlangıç dışarda camlara vuruyordu.
Birden bir ses, yüzüne karışmış bıyıkları,
-Deniz çekildi, dedi. Hepimize tutup
denizde gezdirdiği gözlerini. Büyük
bir boşluk bırakıp sonra da arkasında
Kalktı.
Biz işte o zaman gördük onu
ve çekilen denizi.
O zaman çıktık kendimizden.

Dışarda bir dilim ekmek gibiydi gök
https://www.youtube.com/watch?v=T9dxU0ZHJTA
hikaye

Her şey bir gece içinde oldu
Sabahleyin her şey tamamdı.

Bu gördüğünüz gökyüzü
ilk defa gelip yerini aldı

Gökyüzünün gelmesiyleydi
Dünyada büyük bir değişiklik oldu

Mesela, ovalar daha o gün
Yalnızlıklarını unutuverdiler

Bu şimdi elsiz ayaksız gibi duran gece
O zaman ağaca yürüyen bir su gibi geliyordu

Gökyüzünün hemen arkasındandı
Denizleri gördük

Baktım bir kuş ilk defa keyifli keyifli
Baktım uçuyordu

Akşama doğruydu
Bitkilerle, hayvanlarla merhabalaştık

Her şey yaşamaya hazırlanıyordu
Her şey gelir gelmez hayatlarını

Himalaya'lar, Ant'lar, Erciyeş'ler
Bir daha kımıldamamak üzere yerleşiyorlardı

Herkes aklından geçirdiği kadar bir yeri
Dünyada kolayca bulmuştu

Gökyüzünde, yerde
Her ağacın, her taşın bir yeri vardı

Hatırlarım küçük kirli bir bulut
Durmuş olup bitenleri seyrediyordu

Dünyaya niçin bu kadar geç geldiğini
Elinde olsa tutup soracaktı

Şimdi bu geceyi, bu yıldızları fevkalade buluyorsunuz ama
Bu hiç de kolay olmadı

En başta, başı boş atlar gibiydi nehirler
Bu şiire girmeden önce

Her şey yerini alıyordu sırası geldikçe
ilhan Berk bütün bunları görüyordu.
Deniz Eskisi, Şeyler Kitabı gibi şiir kitapları olan, kendi kitapları için çizdiği resimlerden başlayarak resim sergileri açan, şair, yazar ve ressam.
"Aşk bakmaktır sevgilim" dizesi kalbe mıhlandı.

Bir şair.
üç kez seni seviyorum diye uyandım
tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.

sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.

sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.

cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.

kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.

eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun...
iliş bana;
Günün herhangi bir saatinde,
Sesini, soluğunu, zihnini bulaştır.
ikinci yeni şiir akımı içerisinde yer alan türk şair.

aşkla ölüm

çocukktur aşk, küçük sürgünüm
Bir avuç gökyüzüdür.

Öylesine güzelsin ki beni sen soydun
Bir çiçeğe su verir gibi.

Usulca ensenden öptüm seni
Usulca,

Bozulup dağılıyor topuzun
Karnın, kolların ipince düşüyorsun.

Aşk ki küçük dağ köyleridir
Diyordum, yüzünle çıktığım.

Uzat ellerini, küçük sürgünüm
Uzat bana
El eledir çünkü aşkla ölüm.
(bkz: üç kez seni seviyorum diye uyandım)
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm

Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.

ilhan Berk
bir yeryüzü tanığı'dır kendisi.

Size değil, duygularınıza dokunan insanları sevin.