--spoiler--
7 yıla sığan üç tane Düş Sokağı Sakinleri albümüyle tanıdık birçoğumuz onu, Düş Sokağı Sakinleri bir efsane olarak nitelendirilse de hep başkaydı onun yeri, 1999 yılında bizlere gerekli mesajı veriyordu zaten Düşlerin Ressamı Masallarım Biter de söylüyordu bize: Ben Düşlerin Ressamıyım, bundan sonra bu bu böyle biline!

1999'dan itibaren sırasıyla Yelkenin Gözyaşları, Kırık Yelken, Cennet, Büyü, 2 cd'lik bir başyapıt olan Kara Aşka Beyaz Göndermeler, Gözyaşı Ağacı Seni Çağırıyor, Sıfır Derecede Aşk Başkadır, Adsız ve asla anlaşılamayan belki de uzun yıllar daha anlaşılamayacak olan 12 cd'den oluşan Üç Mevsim Bir Ölüm - Üç Ölüm Bir Mevsim.

Yalnızca albüm isimlerini yazdığımızda bile koca bir paragraf oluşuyor. Ve yıl 2011, aylardan Şubat Düşlerin Ressamı yeni bir albümle karşımızda: iksir içtim Değiştim.

Tanıtıma albüm kapağından başlamak istiyorum [görsel ], kapak resmi Derya Türkdoğan'a ait, Üç Mevsim Bir Ölüm - Üç Ölüm Bir Mevsim albümü için etkileyici bir makale yazmış olan sayın Halil ibrahim Türkdoğan'ın değerli eşine yani Albüm kapağında, kitapçığında ve cd'lerin üzerinde bu tablodan çeşitli görsellere yer verilmiş.

Murat Yılmazyıldırımın albüm kapağında dinleyicileri için yazmış olduğu bir yazıyla albümün içeriğine giriş yapmak istiyorum.

"Beni temiz eller, huzurlu kalpler ve ışık dolu gözlerle dinleyin. Çünkü ben sizlere temiz ellerim, huzurlu kalbim ve ışık dolu gözlerimle geliyorum. Hayatın bedelini ağır emekler ve gönül acılarıyla ödeyen biri olarak, sizlerden albümlerime haramdan, yalandan ve günahtan uzak durarak dokunmanızı rica ediyorum. Ben ancak böylesi bir diyalogla mutlu olabilirim aranızda. O halde gelin, yepyeni bir sevgi bağı yaratalım şu kokuşmuş benliklerin uzağında; karanlıkları aydınlık dolu günlere çevirmek adına, iffetli ve insani..."

Umarım bu yazı, içlerinde biraz olsun duyarlılık ve insaniyet olan kişilerin yüreğine dokunur. Sanatın hangi dalını düşünürseniz düşünün, insanlarla buluşmadığı sürece bir değer ve devamlılık yaratamayacaktır. Hiçbir seyircinin izlemediği bir tiyatro oyunu ne kadar anlamsız görünüyorsa, insanların satın alma tenezzülü göstermediği bir müzik eseri de o derece bahtsız olacaktır. Dinlemek ne kadar keyifli ve kolay değil mi, peki kaçımız biliyor bu albümlerin sizlerin kulağında yer edeceği an gelinceye dek hangi aşamalardan geçtiğini? Haftalarca sabahlara kadar harcanan bir emek, en ince detayına kadar çalışmak bizlere en güzelini sunabilmek adına, günlerce uykusuz kalmak pahasına. Ve işin yadsınamayacak bir ticari boyutu, günümüzde sayıları bir elin parmaklarını geçmiyordur albüm satışından para kazanan sanatçı sayısı, amaç para kazanmak asla değil, ancak hiçbir yapımcı kendi kişisel keyfi için albüm basmıyor. Çok ciddi meblağlarda yatırım yapılıyor, bir yapım şirketi bunun karşılığını alamadığı vakit, bizlerin kaç sene oldu neden hala yeni albüm gelmedi? sorularımızın gizli yanıtlarından birini asla göremiyoruz.

Ve şimdi yavaş yavaş perdeleri aralayabiliriz...

"Perde 1"

Kabir ve Gül 6:41

"...Bütün beşerleri topluyorum ruhumda
Ruhum benden habersiz, bileniyor kurtuluşa
Yangın yeridir eriyen kalbim
Kalbim benden uzakta, direniyor karanlığa..."

Albüm için seçilebilecek en iyi giriş parçası belki de Kabir ve Gül. Değişim'in ilk habercisi niteliğinde. Şimdiye kadar hiç olmamış olan, ve şimdiye kadar neden yoktu dedirtebilecek kadar güzel bir renk olmuş saksafon Mustafa Süder'in nefesiyle. Ahirete uzanan yolda, kabirdeki son yakarışlarla giriyoruz albümün içine ve sürpriz blues melodileri eşliğinde hoş gülümsemelerle karşılıyoruz albümü...

Duman Duman 5:59

"...Sevdan yalnız bana armağan
Kalbim hep dize geldi
Topraktaki ışık gibi yükseliyor
Acım duman duman..."

Sanırım albümün darbesi en ağır şarkılarından birisi. Yaylı tanburun derin sesiyle giriyorsunuz şarkının içine.
"...topraktaki ışık gibi yükseliyor acım duman duman..." dizeleri, tam da Murat Yılmazyıldırım'dan beklenecek cinste. Şarkının içinde,hiç beklemediğiniz bir anda makamın değişmesi, bu yaralayan şarkıya rağmen insanın içinde bir mutluluk yaratıyor. Şarkı ortasında e-bow, gitar ve bendir üçlemesinin üzerine Düşlerin Ressamının ağıtvari yakarışları ile kendinizden geçeceksiniz...

Ben Sana Ölüyorum 8:17

"...Bekledim teninin ateşini
Ateşinde yakardım
Sonsuza yol alacak olan
Sevdalar fenerini..."

Ben Sana Ölüyorum, albümde en güzel introlu şarkıların başında geliyor. Ali Saran'ın perdesiz gitarıyla Murat Yılmazyıldırım'a verdiği cevaplar inanılmaz... 2. Kıtada görevi devralan yaylı tanbur yine şarkıya müthiş bir derinlik katıyor. 3:20 ye gelindiğinde şarkı bu kadar erken bitmemeli derken, perdesiz gitar ve hicaz taksim'le kucaklıyor ve şarkının en derinine sürüklüyor sizi...

Saatlerin Tam Ortasındayız Artık 4:56

"...Saatlerin tam ortasındayız artık
Ne elem var ne de keder
Meçhul bir devrin kapılarını araladık..."

ilk üç şarkıdaki şok etkisini biraz toparlamak için bu sırayı almış belki de Saatlerin Tam Ortasındayız Artık Gitar ve piyano eşliğinde, sakin ve huzur veren bir şarkı. Özlenen arpej tınılarını dinlerken, benim gibi "Deniz Kuşu"nu anımsayanlar olacaktır mutlaka...

Bulmaca

"...Açılmıştır bütün perdeler
Suskun bir ana akar gibi
Ömür denilen içi dolu bulmacaya
Yazılmış kalemlerdik sen ve ben..."

Hiç unutmuyorum, bundan iki yıl önce dinlemiştim ilk bu şarkıyı ve o zamandan beri hissediyordum albümün en dikkat çekici şarkılarından biri olacağını. Üç ayrı şarkının birleşmiş hali gibi, her kıtası ayrıbir keyifle dinleniyor gerçekten Büyüleyici rebab sesiyle nakarata gelindiğinde şarkı resmen şaha kalkıyor Utku Ünal'ın davuluyla birlikte... Kliplenmesini umutla beklediğim bir şarkıdır Bulmaca, içine hapsettiren ve kolay kolay çıkartmayan...

Mahzun Yüzlü Güzele 6:56

"...Mahzun yüzün her zaman gülsün
Dikenim gül olup sana dönsün
Benden geçen şu gönlüm
Aşkına ateştir
Ateşte yanan ömrüm
Ruhuna tek eştir..."

Şarkı bana Adsız albümünü anımsattı sound olarak, özellikle nakarat kısmına gelene kadar. Sakin başlayıp daha sonra hızlanan şarkı, birçoklarının favorisi olabileceğe benziyor. Özellikle "...benden geçen şu gönlüm.." bölümünden sonrası...
`
ikimizin Arasında` 8:03

"...Ektiğinin rengi, seni bulandır
Biçtiğimin cinsi, beni sarandır...
Beni sarandır..."

ismiyle çok güzel bir uyum yakalamış bir şarkı, Yılmazyıldırım işaret ettiği kişiye kendilerini anlatıyor gibi... Müzikle uğraşan arkadaşların keyifle çalacakları bir şarkı olacağını düşünüyorum. Özellikle ara solo kısmı çok keyifli gerçekten...

Geçmişi Anar Oldu Şu Gönlümüz 8:06

"...Ah be! Acıtan hüzünler
Neden narindir körpe kader?
Yıkık dökük eşyalara döndük
Duyulmuyor rapsodiler..."

Şarkının musiki tarzı ismine de yansımış. 1.Perde'nin sonlarına yaklaşırken içinizi huzurla dolduracak bir şarkı. Mavi ve Pembe kardeş bebekler yüzünüza gülümseyen gözlerle bakarken, insanın tüm iyi niyetlerini ve güzelliklerini su üstüne çıkartan bir parça...Yılmazyıldırım geleceğe gidip, bugünü geçmiş eylemiş şarkıda... Yıllardır beklenen sanat müziği tarzında şarkı isteklerini de ziyadesiyle karşılayabilecek cinsten bir şarkı...

Özleyiş ve Aşk Üzerine 24:01

"...Özleyiş bilgeliktir
Sessizlikte dönüşmektir
Aşk özlenendir
Sarar kalbi sevgi verir
Sevgi aşkın öğretmenidir..."

24 dakikalık bir müzik şöleninin içine giriyoruz 1. Perde'yi kapatmak üzereyken. Dinlerken kendinizi bir aşk masalında buluyorsunuz. Anlatıcı Murat Yılmazyıldırım, aşk ve özlem adına tanımlamalar yaparken, kendinize dair çokça örnek bulacaksınız şarkıda ve bu 24 dakikanın nasıl bittiğini anlamayacaksınız...

Ve 1. Perde'yi kapatırken, sağ kalanlarla yola devam ederek 2.Perde'yi aralayacağız. Düşlerin Ressamı, ilk 9 şarkıda tabir-i caizse dağıttığı dinleyiciyi, 2.Perde deki şarkılarıyla bir nebze olsun rahatlatmak istemiş olacak ki, ilk bölüme göre daha fazla hareketli şarkı koymuş...

"Perde 2"

Derin Şarkı 5:56

"...Ateştendir yollarım; küller girer kalbime
Divandır benim yatağım; güller düşer kalbime..."

2. Perde'ye hızlı bir giriş yapıyoruz Derin Şarkı ile... Nakarat kısmındaki hakim olan distortion gitarın etkisiyle,ritmle birlikte vücudunuzun öne arkaya sallanmasına engel olamıyorsunuz pek. Şarkının sonunda gelen arpejli kısımı duyunca, sadece o bölümden ayrı bir şarkı olmasını istiyor insan gerçekten.

Hicran Ateşi 10:24

"... Alem olup aşktan geçtim
Bir ben buldum yarda; onu içtim
Yine gam-ı aşk eylerim..."

Girdiği andan itibaren sizi içine alabilecek bir şarkı. Yılmazyıldırım yine kendine özgü akort sistemini kullandığı şarkıda arkadan gelen kesik ritm tek başına etkilemeye yetiyor aslında. Bunun üstüne gelen e-bow ve Mustafa Süder'in muhteşem keman performansı şarkıyı dört dörtlük hale getiriyor. 6:59 da tıpkı Kabir ve Gül de olduğu gibi, kısa bir blues performansıyla karşımıza çıkıyor Düşlerin Ressamı ve şarkının en etkileyici olan kısmını başlatıyor. Bu bölümdeki Yine gam-ı aşk eylerim yakarışları, insanı olduğu yere mıhlıyor ve şarkı bittiğinde uzun süre kendine gelemez hale getiriyor. Şüphesiz albümün en etkileyici şarkılarından birisi Hicran Ateşi

Oynadığım Oyunlar 6:25

"... Oynadığım oyunları sana armağan ettim
Boyandım mavi ışıklarla..."

Bu şarkı da bir önceki şarkının dağılmışlığını toparlamak için birebir. insanı kıpır kıpır hale getirebilecek cinsten, akılda kalan nakarat kısmı ile birçok dinleyicinin kolayca ezberleyip eşlik etmekten keyif alacağı bir şarkı...

Ümmet 3:58

"...Günden aydan bihaberim ben
Sana geldim adem evinden
Şu garibin anla halinden
Döner olur ümmetimizde alem..."

Ve Murat Yılmazyıldırım şaşırtmaya devam ediyor. Şarkı ismi, sözleri ve müziğiyle alışık olduğumuz tınılardan uzakta, şarkıda kaydedilirken alınan keyif dinleyiciye kolaylıkla yansıyor. Bir sonraki şarkıda başına neler geleceğinden habersiz dinleyici yüzünde bir gülümsemeyle dinleyecektir albümün en kısa 2.şarkısını....

Menekşeler Ormanı 7:51

"...Menekşeler ormanında başıma taç yaptım
Heykel gibi duruyorum yanında
Canıma can kattın..."

Menekşeler Ormanıyla birlikte tekrar 1. Perdedeki etkinin altına giriyorunuz. iyi ki de öyle oluyor. Henüz şarkı başlamadan önce girip şarkı boyunca süren ( ve isminin vibra tone olduğunu tahmin ettiğim ) perkusyon aleti ile büyü başlıyor. Özlenmiş bir sesle kucaklıyor Murat Yılmazyıldırım bizleri bu şarkıda. Ayrıca Ecem Minar'ın vokal performansı da oldukça dikkat çekici bu şarkıda. Şarkının arasındaki etkileyici şiir ile Düşlerin Ressami sürrealizme dokunuyor oldukça ve dinleyiciyi bir nebze olsun Cümbüş ü Alem e hazırlıyor. Birçok kişinin favorisi olacaktır bu parça...

Neşeli Yaramaz 5:47

"...Kurcalamadığım şey kalmadı; fani dünyadan yana
Arşınlıyorum kader toprağını..."

Albümde değişim rüzgarlarının estiği bir diğer şarkı Neşeli Yaramaz. Klarnet ve santurun uyumu çok ilgi çekici ve doyurucu. Şarkının bir diğer özelliği de, Murat Yılmazyıldırım'ın uzun zamandır albümde kullanmak istediği santuru sonunda albümün en keyifli şarkılarından biri olan Neşeli Yaramaz'a eklemesidir...

Ebedi Beşik 6:45

"...Cennetim senindir
Senin olan benimdir
Benim olan kalbindedir..."

Ebedi Beşik albümün ilk düet şarkısı olma özelliğini taşıyor. Şarkıdaki bas performansı gerçekten dikkat çekici. Distortion gitarla desteklenmiş olan nakarat kısmı akıllarda oldukça kalıcı olacaktır. Benim için şarkının en ilgi çekici yanı perdesiz elektro gitarla atılan solo oldu. Bunun yanı sıra şarkının altyapısında bulunan keman melodileri dikkat edilmesi gereken noktalardan, zira ileride tekrar karşımıza çıktığında şaşırmamamız gerekecek. Murat Yılmazyıldırım ve Ecem Minar'ın şarkının sonlarına doğru birlikte söylediği bölümler keyifle dinlenesi olmuş...

Nimet Aşkına Değiştirdim Herşeyi 3:17

"... Dünya'nın yolu tektir
Kötülerin hakkı kötektir
Haydi gelin barışalım..."

Albümün kısa metrajlı son şarkısı olmasının yanı sıra albümün en kısa şarkısı olma özelliğini de taşıyor Nimet Aşkına Değiştirdim Herşeyi. Barış, iyilik ve kardeşlik temalı şarkının sözlerini takip ederken nasıl bitiverdiğini anlayamayacaksınız...

Murat Taşlamaları 28:38

"...Azat ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim, gözlerine amadeyim
Aşk dağında zül celali ben bekledim
Okundum yağmur gibi
Düşürdüm dilimden..."

1.Perde'de olduğu gibi 2.Perde'nin de kapanışı oldukça uzun bir şarkıyla yapılmış. Murat Taşlamaları elinize albüm kitapçığını alarak sözleri takip etmeniz gereken şarkılardan birisi. Kullanılan ses efektleri, şarkı sözleri ve söyleniş tarzı ile dinleyiciyi kendine çeken bu şarkının özellikle nakarat bölümünü çok seveceksiniz...

Yaklaşık 2 saat 40 dakika süren bu şöleni tamamladıktan sonra, asıl gösteriye doğru yol almaya başlayabiliriz.

"Perde 3"

Cümbüş ü Alem 79:30

"...Dünya kazan, sevda kepçe
Ölmek gibisi yok varlıktan geçince
Hayat yalan, ahret iğne
Varmak gibisi yok yokluktan gelince..."

Murat Yılmazyıldırım'dan dinleyiciye önemli bir not:

"Cümbüş ü Alem'i dinlerken bir tiyatro eseri seyredermişçesine ya da bir sinema filmi izlermişçesine hiç ara vermeden, gözlerinizi kapayıp kendinizi bir düş serabının ortasında bulmuş gibi tek bir zaman içinde duraksız ve sabırla dinleyin. Başkalaşmanın ve farkına varmanın ancak ve ancak o zaman gerçekliği içinde olacaksınız. Sonsuz sevgilerimle..."
--spoiler--
dinleten bir adamdan dinlenilesi şarkıları barındıran uzun soluklu, lezzetli bir albüm.
korsan alınmaması ve indirilmemesi tavsiye edilen albüm. emeğe saygılı olursak daha iyi albümlerin çıkmasına yardımcı olabiliriz.
(bkz: çok özlü iksir)
çok özlü iksirden bir yudum içen herkesin söyleyebileceği söz öbeği. tek yapmanız gereken kütüphanenin yasaklı bölümünden fevkalade muktedir iksirler kitabı edinip, sonra da malzemeler için profesör snape'in özel stoğuna kaçak bir gezi düzenlemek.
Uçamıyorum ama kafam hep bulutlarda.