bugün

okunması gereken selen le mutlaka tanışılması gereken kitap
buket uzuner in bir kitabı.
--spoiler--
mıke ın intiharının aras kadar acıttığı kitap
--spoiler--

(bkz: katil buket uzuner)
"hiç düşünmemiştim!bir insanın sevmek, paylaşmak, beraber yaşamak için seçtiği insanlarla kimliğini ele vereceğini düşünmemiştim" satırlarının bir çok şeyi özetlediği buket uzuner romanı.
(bkz: iki yesil su samuru)
okurken insanın kafasını yoran bir kitap. ne kadar karmaşık olursa olsun iyi bir kitap okurken insanı dinlendirmelidir.
bir çok buket uzuner kitabı gibi karmaşık olan, sakin kafayla okunmazsa "ne diyo lan bu?" gibilerinden tepkiler verdiren, buna rağmen ölmeden önce okunması gereken kitaplar kategorisinde yerini alması gerektiğini düşündüğüm harika kitap.
anneleri sevgilileri ve digerleri, olarak gayet uzun bir isme sahip olan, buket uzuner romanı. cok cok kolay okunan, hızlı bitirebilinecek bir kitaptır. finalı ile sasırtır. okuma alıskanlıgı olmayan insanlara kitap okumayı sevdirecek kadar anlasılabilir bir kurguya sahiptir. ozellikle yeni okumaya baslayanlar icin idealdir, sıkmaz sizi kitap.
yazarı buket uzuner olan okunası ve başarılı bir roman...
hiç de karışık olmayan aslında gayet açık bir kitaptır.kumral ada mavi tuna'nın yanında ise bir hiçtir bence.çok fazla yazardan,şairden alıntı vardır,bu alıntılarla güzelleşmiştir, başka bir çok kitabı daha okuma isteği yaratır.
10 yıl geçip pek hatırlamadığım kitap. bir yeşil parti vardı, liberal mi neydi. ya da neyse. iz bırakmamış. oysa kumral oda mavi tuna öğle değil, kazıyarak geçti zihnimden.
lise düzeyindekilere hitap eden bir roman.
insanı yoran ancak tamamen farklı bir yere götüren,farklı hissettiren kendimizi bir kenara bırakıp başka şeyler düşündüren kitap.
içinde intihar eden yazarlar hakkında epey bilgi bulabileceğiniz enteresan kitap. mike'ın içindeki o hüzün ve damarlarında dolaşan ölümü her dakika hissediyorsunuz. benim için kitapla alakalı ilk akla gelen şey ise; hemingway, belki de mike'ı onunla bütünleştirdiğim içindir. genelde lise döneminin o başıboş zamanında okunur.
buket uzuner'in insanı dinlendirirken bir o kadar yakın çevresindeki insanlarla ilişkisi konusunda sorgulatan, yeri geldiğinde çatıştıran bin bir anlamlı kitabı.

--spoiler--
annesi, babası, çocuğu, sevgilisi, arkadaşı, kim olursa olsun, bir insan, öbürüne ulaşmak için göze aldıklarıyla sevilir. öbürüne ulaşmak yürek ister. göze alabilmek ister. bir insandan bir başkasına geçmek: emek ister, sevgi ister, yürek ister. bunlar bile köprüleri kurmaya yetmez bazen...
--spoiler-- *
723459 kere okunsa da az olacak kitap.

(bkz: buralar hep entrydi)
(bkz: başlığın başa kalması)
gereksiz bir buket uzuner kitabı...
10 yıl önce okumasaydım yorum yapardım ama hafıza işte.
buket uzuner'in yazdığı zannına kapıldığı bir başka kitabı. çalmakla olmuyor efendim. sanat başka, cümle kurmak başka.
Buket Uzuner'in içten, duyarlı ve mizah dolu üslubuyla yazdığı çağdaş bir roman. 'iki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri' çevre politikasına, aşka, enerji sorununa, kadın-erkek ilişkisine alternatif çözümler arayan aydın ve farklı bir çiftin öyküsü, bir 'modern zamanlar' romanı.
--spoiler--
çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte!
--spoiler--

kitabı en güzel özetleyen cümlesidir. *
yeşil renkli iki adet su samurudur. nerede oldukları bilinmiyor.
mala bağlayan saçma yazım.
dost ısrarıyla dahi okunmaması gerektiğini düşündüğüm boş kitap. içinde bir çok şairden, kitaptan alıntılar var. bazı güzel sözler var. hatta bazen gerçekten bir şeyler anlatıyormuş gibi hissettiriyor. ama yok, anlatmıyor. içinde barındırdığı her karakter ayrı sinir bozucu.

bir de sonu var tabi. o saçma sonu kabullendik diyelim. her şey iyi hoş da ilk başta bu hikayeyi böyle çorba yapıp yazara teslim eden kadın kimdi??? koskoca kitapta merak ettiğim tek soru budur. yazar n.g. ile görüştüğünde neden ikisinden biri kadının kim olduğunu anlamaya çalışmadı???
"çok gençken herkesi, her şeyi, hatta dünyayı değiştirebileceğimizi sanırız. nasılsa hiç yaşlanmayacak, hiç ölmeyecek ve sonsuza ulaşacağızdır. oysa duvarda tek bir tuğla olduğumuzu ve ancak iyi bir tuğla olmayı başarmakla yükümlü olduğumuzu görürüz bir gün."