bugün

bir cift ayakbayi 450 euro

bir bez parcasina 600 euro

ve ev onarimina 30 milyon dolar harcayabilen kisi.

gercektende halka cok yakinlar.
14-15 yasinda evlendigi icin cocuklugunu yasayamamis ve cumhurbaskani esi olduktan sonra bunu yasamaya karar vermis kisi. bunuda devletin kasasindan birkac milyon dolar harcayarak yapan abdullah gul un esi.
kırmızı tabanlı first lady...

Louboutin imzalı ayakkabıları ile, halkın alt tabakalarından gelen gariban Madonna, fakir kız Gwyneth Paltrow, arap kızı Janet Jackson, pısırık sokak kızı Nicole Kidman, mahalle karısı Cameron Diaz, köy kızları Angelina Jolie ve Sarah Jessica Parker gibi birçok halk kadınının tercihi olan kırmızı tabanlı 450 ile 670 avroluk ayakkabıları giyerek ne kadar halktan biri olduğunu dünya aleme kanıtlamış first leydi.
semra sezer gibi yıldız tilbe'yle rüküşlük yarışına giren bir cumhurbaşkanı eşinin yanında son derece zarif, modern ve şık görünümlü olan güzellik abidesi bayan. o eskisi neydi öyle ya moda sahilinde çiçek kakalamaya çalışan kadınlar gibi.
bir emir tumcesi.
aldığı ayakkabılar devletin bütçesinden karşılanmamıştır.

lâkin yine de israf haramdır hanım teyze demek istiyorum kendisine, "sanane ulan para benim!" derse de bir şey diyemem tabii.

bir de, tesettürü ile ilgili söyleyeceklerim var ama kendisi biliyordur elbet neyin ne olduğunu, allah hepimizi ıslah etsin.
kendi parasını harcayan harcadığı para kimseyi ilgilendirmeyen kişdir. ayrıca cumhurbaşkanının eşi olduğundan ve resmi görüşmelerde bizi temsil ettiğinden giyimine özen göstermesi gayet hoş bir davranıştır. parası da var bunu karşılayabiliyorsa başkalarına bir şey demek düşmez. ama tabi alışmışız semra sezerin emeklilik yaşı gelmiş devlet memuru imajına ilk bakışta yadırganabilir.
aldigi maaslar onemli olmayan cumhurbaskani odeneginden diledigince milyon dolarlar harcayan kisiliktir. o makama esi ve kendisi yakismamaktadir.
massachusetts institute of technology uluslararasi biogenetik ana bilim dali baskanligina ilk defa bir first lady olarak, üstün hizmet sertifikasi ile getirilen, ve bu alanda yaptigi calismalarla pulitzer evrensel barış ödülüne layık görülen, bu ödülü alırkende dünyada sadece 42 kişinin bildigi lamaylamayca diliyle konuşmasını yapan bir hanımefendi olmayan kişi.

saka bir yana, evet maalesef eğitim öğretim hayatini henuz 14 yaşındayken bitiren, fakat kendini gelistirerek sayisiz uluslararasi basariya yine imza atamamis kisi.

ama herseye ragmen arada sirada yetim ve oksuzleri ziyaret eden bir kisi.

(bkz: tanrı kraliceyi korusun)
keşke türbanı sadece saçlarının üstünde olsaydı. *
http://w9.gazetevatan.com...d=156456&Categoryid=1

bu yaptığı dini özgürce yaşamak falan değil düpedüz saçmalıktır. ayrıca bu aklı ona verenin de aklına sıçmak istiyorum. hayır, sayın först leydimiz ne yaptığının hakikaten farkında değil. yurt dışında şöyle bir aydan fazla yaşayan çok çok müslüman elemanlar helal (!!!) ve etli bir şeyler yemek istediklerinde zaten kılı kırk yarmaktadırlar ve sonucunda buldukları da çoğu zaman o kadar da parlak yemekler değildir. * bir de üstüne tava/tabak/çanak/çatal/kaşık kontrolü modasını ekleyelim, böylece daha çok domuz eti tüketilen ülkelerdeki müslümanlar, dinlerini özgürce yaşadıklarından, hiç bir şekilde dışarda dana eti bile yiyemesinler!!! mümkünse aç kalıp gebersinler zaten ne işleri var domuz eti yenen ülkelerde müslümanların !!!
bugün yazıldığı dahil, her yaptığı ve yapmadığıyla, utanç sebeplerimizden ve sonuçlarımızdan biri.
yurtdışı gezilerin de "yemeğin piştiği tavada daha önce domuz eti pişip pişmediğini kendine dert ediyormuş zatı şahanelerinin eşi. kendisine tavsiyem şu olacaktır: yurtdışına gidip de dışarıda yemek yemeyi düşünüyorsa kesinlikle ve kesinlikle kendine bir "yahudi restorantı" bulsun derim. zira yahudiler kesinlikle domuz yemezler, bizdeki gibi büyük günahtır, ayrıca yahudiler bizim gibi "ben yemem ama yemek isteyen satarım" mantığında kişiler de değillerdir. ne yerler ne de satarlar. o yüzden avrupa ve abd gezilerinde bundan sonra yahudi restorantlarına giderse bu gibi kuruntulardan da kurturlur. ayrıca, yahudilerin damak zevkinin tüm ortadoğu ve anadolu kültürüne benzerlik gösterdiği düşünülürse yahudi yemeklerine çok da yabancılık çekmeyecektir. ha "pis yahudilerden yemek alamam, siyonist onlar ıyyy" diye düşünüyorlarsa first laydimiz, o zaman kenidi eşi sayın cumhurbaşkanımız abdullah gül'e bakmasını tavsiye ederim, zira kendileri abd'ye her gittiğinde dünya kadar siyonist ve yahudi ile masa başına oturup devlet meseleleri tartışyor, el sıkışıyor kameralara poz veriyor. sizin bir yahudi restorantında yemek yemeniz mi göze batacak hayrunnisa hanım?
boşverin, afiyet olsun.

edit: efendim yanlış anlaşıldı herhalde? ben sayın gül hanıma laf giydirmek için yazmadım. sadece ufak bir bilgi. zira ben de domuz eti yemeyen kokusuna dahi tahammüllü olmayan birisiyim. e yabancı olduğum bir memlekette -heleki bu memlekette domuz eti sıkça tüketiliyorsa- bulurum bir yahudi lokantası iç rahatlığı ile yerim yemeğimi. ulan ne pis heriflermişsiniz ya, bu entry bile g.tünüzden anlamışsınız. türbanına, dinine laf etmedik ki bayan gül'ün. ama bazı arkadaşlar kendilerini öyle bir koşullandırmışlar ki "yok dini değerlerine uygun şeyler istemesi hakkı veni vidi vici..." evet, hakkı ben de biliyorum ve yardımcı olmaya çalışıyorum ne var bunda. hem sen de bir şeyler öğrenmiş oldun, avrupaya ya da amerikaya ilerde yolun düşerse işine yarar!
bu ülkenin cumhurbaşkanının eşi olup yine aynı ülkeyi insan hakları mahkemesine şikayet etmiş cumhurbaşkanı eşidir.
mona lisa smile'ın türkçesidir bu. evet.
bence domuzlarin yetistigi, gezdigi ve de pistigi yerlerden de uzak dursun. ne isi var amerika'da falan? hey allahim sen akil fikir vermediklerine, iman mi verdin kine bizim basimiza ya?
http://image.haber3.com/haber/108451.jpg
leman kapağında elabdullahullamdüllah gül ün eşi hayrünissaüllehavlevelakuvveteillabillaazim gül.

leman bir resimle sanki içimdeki duyguları resmederek her şeyi özetlemiş.
bir sonraki hamlesi af cıkarmak olacak cumhurbaşkanı eşi. nerden özeniyor boyle şeylere anlamam. halbuki mevkileri de farklı.
amerikada yediği 500 dolarlık yemeği büyükeliçiliğe kaktıran ve bu olayı basına sızdırdığı iddiasıyla kerem çelik adlı garsonun işine son verilmesine sebebiyet veren first lady(?).
inancının gereği olan başörtüsünü kendi ülkesinde giyemediği için uluslararası bir mahkemeye başvurması vatana ihanet derecesinde eleştirilen kişi.

bu eleştiriyi yapanlar acaba "düşünceleriyle" kendi ülkesine etmediği ihaneti bırakmayan, terör örgütünün siyasi savunuculuğunu yapan, vs kişilerin avrupa insan hakları mahkemesine başvurması hakkında ne düşünürler ?
bayan nursace.
sonradan görme, ne oldum delisi olmuş -amerikan tabiriyle- first lady.
tekbir giyimi emine erdoğanla beraber zengin eden first lady.
"bu kadar komik olan ne" sorusunu sormak için yanıp tutuştuğm, göründüğü her yerde kafası güzelmiş gibi gülen först leydi.
sade olmayı bilmeyen, hediyelik karamürsel sepeti gibi giyinen first lady. o satenlere, tüllere, taftalara ne gerek varsa. yok güzel de değil, göz yoruyor.
vaktiyle eşinin başbakanı olduğu ülkeyi aihm'e şikayet etmiş zeka küpüdür. şimdi türban serbestleştiğinde üniversiteye girmek istiyormuş..öss mi dayanır karşısında. yürü be hayrünnisa demek istiyorum.
(bacım köşkü kayseri tarzı döşemek müthiş fikir ha..vallahi bravo. isveç prensesi ziyarete geldiğinde pastırma ikram etmeyi unutmayın. terlerse terlesin..kendi meselesi.)