bugün
- okan buruk15
- jose mourinho16
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar8
- fenerbahçe taraftarı20
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı12
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı121
- fenerbahçe9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri16
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı12
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- bimde çalışanda akıl var mı16
- sudekiray13
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- mert hakan yandaş9
- aranızda medyum olan var mı13
- sari renkli seker9
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- eve çağıran erko22
- anın görüntüsü27
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- metin arolat31
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
ısınmış gazlardan oluşan bu harika küre sistemimizi 4.6 milyar
yıldır aydınlatıyor.
Dunyamızdan 93 milyon kilometre uzakta.
Milyon tane Dünya'yı Güneş'in içine sığdırabilirsiniz.(Tam olarak 1 milyon 303 bin)
Çapı neredeyse 1.6 milyon kilometre.
Ancak Güneş diğer yıldızlara kıyasla hala çok küçük.
Mesela Eta Carinae Güneş'ten beş milyon defa büyük.
Betelgues ise Eta Carinae'den 300 kat daha büyük.
Eğer Güneş bu kadar büyük olsaydı sınırları Jüpitere kadar ulasırdı.
Ve bir de V Y Canis Majaris var. keşfedilmiş en büyük yıldız.
Güneş'ten milyar kat kadar daha büyük.
Güneş'in icinde yer aldigi galaksimiz bize çok büyük gözükebilir ancak diğerlerine kıyasla aslında çok küçük.
En yakın galaksi komşumuz andromeda bizim 200 000 ışık yılı uzağımızda ve de iki katı büyüklüğümüzde.
IC1011 ise simdiye dek bulunmuş en büyük galaksidir.
bizden 8 milyar ışık yılı uzakta ve galaksimizden 60 kat daha büyüktür.
yıldır aydınlatıyor.
Dunyamızdan 93 milyon kilometre uzakta.
Milyon tane Dünya'yı Güneş'in içine sığdırabilirsiniz.(Tam olarak 1 milyon 303 bin)
Çapı neredeyse 1.6 milyon kilometre.
Ancak Güneş diğer yıldızlara kıyasla hala çok küçük.
Mesela Eta Carinae Güneş'ten beş milyon defa büyük.
Betelgues ise Eta Carinae'den 300 kat daha büyük.
Eğer Güneş bu kadar büyük olsaydı sınırları Jüpitere kadar ulasırdı.
Ve bir de V Y Canis Majaris var. keşfedilmiş en büyük yıldız.
Güneş'ten milyar kat kadar daha büyük.
Güneş'in icinde yer aldigi galaksimiz bize çok büyük gözükebilir ancak diğerlerine kıyasla aslında çok küçük.
En yakın galaksi komşumuz andromeda bizim 200 000 ışık yılı uzağımızda ve de iki katı büyüklüğümüzde.
IC1011 ise simdiye dek bulunmuş en büyük galaksidir.
bizden 8 milyar ışık yılı uzakta ve galaksimizden 60 kat daha büyüktür.
BiR HiKAYE YAZMIŞTIM.. BAKALIM BEĞENECEK MiSiNiZ? GÜNEŞiM OLUR MUSUN DEDiM BiRiNE.
Güneşim olur musun?
yaş geldi 35'e... yolun yarısı mı eder demiş birisi, desene daha öğrenecek çok şeyimiz var... baksana ben senin yıllar önce gidişinin sebebini bile henüz yeni anlayabildim... öyle bakma bana, yıllarca evet sadece bunu düşündüm, neden gittin diye... önce kavgalarımızı hatırlamaya çalıştım, zor oldu, insan "deli" cesine sevince böyle olurmuş, onu da okudum, kötü günleri aklına getiremezmiş, zorladım... bir keresinde; o sıcacık salepini çok sevdiğimiz bir pastane vardı hatırlarsın, geç gelmiştim oradaki buluşmamıza, küçümsemiyorum tabi, tam bir saat yirmi dört dakika bekletmiştim, tam içeri girerken pastane sahibi tinton abi(biz öyle derdik ona) seninki dükkandaki bütün salepleri bitirdi demişti kahkahalarla gülerek ben de yarım ağız eşlik etmiştim ona, hatta bana da bir bardak uzattı ama ben senin gözlerindeki o kızgınlığı gördükten sonra içim yanmaya başlayınca geri çevirmiştim. aceleyle beni sürükleyip sokağa, başlamıştın homurdanmaya, sokak ortasında kavga etmeyi sevmezdin, yüzüme bakmadan savurmuştun bütün o etmeyi dahi öğrenemediğin küfürleri... onu hatırladım... bir de, okuldan bir öğretmen arkadaşım aramıştı gecenin ikisinde, yardımına ihtiyacım var annem çok hasta demişti, koşarak kalkıp gitmiştim. döndüğümde de seni kıpkırmızı gözlerle, ağlayarak bulmuştum mutfağın girişine o çok severek aldığımız sandalyelerden birinin üstünde seni, nadir olsa da içtiğin tekel ikibinbir sigarasıyla... yine bir bahane bulup çağırdı seni demiştin, bağırmaya başlamıştın, sokak ortasında değildik nasılsa... annesini kaybettik deyince ben, tek kelime daha etmeden dönmüştün yatağına, ama ben yine de salonda yatmaktan kurtulamamıştım, sabahın altısında... evet bak söylemeyi nasıl da unuttum, kavgalarımızın en büyüğü, anneler gününde sana hediye almamamdan çıkmıştı... annemi, anneni, teyzeni, yengeni, hatta dayını bile aramıştım anneler gününü kutlamak için ama inan sevdiğim, sana hediye almak gelmemişti aklıma... hep beni anlatmışsın, benim yaptıklarımı diyeceksin, e olsun o kadar, terk edilen benim bu masalda! hülasa kavgalarımızdan bir sonuç çıkaramadım beni terk edişinle ilgili... sonra bir müddet düşünmemeye karar verdim, öğrencilerime verdim kendimi; bir yarı yıl seni aklımdan çıkarmaya uğraştım, ama sen her okuduğum yazılı kağıdında, her gün yazı yazdığım tahtada, sabahları o pastanenin camında gösterdin yüzünü bana... sen gösterdikçe ben üzüldüm, içimde sen büyüdükçe ben küçüldüm, kalmadım... ve malesef yine bir gün arabamın dikiz aynasına senin gözlerin yerleşince göremedim arkamdaki o genç delikanlıyı; "ölüm" hiç o kadar acı bir şeymiş gibi gelmezdi bana o gencin annesinin yakama yapışarak söylediklerinden önce... eski bir öğretmen eskisi olarak söylüyorum ki, nitel olarak çok değildi kaldığım günler, ama nicel olarak öyle çoktu ki hapishanedeki seneler... hak etmiştim, isyan etmedim, direnmedim kaderime... sebebi sen olan hiç bir şeye direnmemiştim ben gençliğimde de... bir gün kuzeninle karşılaştım, çıktıktan bir kaç gün sonra bizim semtte..gözlerimin içine bakarak, nasılsın demişti, üstünden tam 5 yıl geçmesine rağmen, ben iyiyim diyememiştim... i̇şte o andan sonra tekrar başladım senin beni terk edişini anlamaya çalışmaya... söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı demişti bir keresinde nusret hoca, öğretmenler odasında, taa o geldi aklıma, dedim ki kendi kendime ben seni ancak bir sözle kaybetmiş olabilirim.. o söz ki kestirdi şimdi almaya dahi üşendiğim nefesimi...
evet sevdiğim, ben sana güneşim olur musun demiştim, hani tanıştığımız gece... kuzeninin nişanında karşılaşmıştık, ben gözlerimi bütün bir akşam senden alamamış, nişandan dönerken de sana "güneşim olur musun" demiştim.. sen beni o yüzden terk ettin değil mi güzelim? ama inan ben sana güneşim ol derken asla benden yüzkırkdokuz milyon kilometre uzakta durmanı kast etmemiştim!!!
Güneşim olur musun?
yaş geldi 35'e... yolun yarısı mı eder demiş birisi, desene daha öğrenecek çok şeyimiz var... baksana ben senin yıllar önce gidişinin sebebini bile henüz yeni anlayabildim... öyle bakma bana, yıllarca evet sadece bunu düşündüm, neden gittin diye... önce kavgalarımızı hatırlamaya çalıştım, zor oldu, insan "deli" cesine sevince böyle olurmuş, onu da okudum, kötü günleri aklına getiremezmiş, zorladım... bir keresinde; o sıcacık salepini çok sevdiğimiz bir pastane vardı hatırlarsın, geç gelmiştim oradaki buluşmamıza, küçümsemiyorum tabi, tam bir saat yirmi dört dakika bekletmiştim, tam içeri girerken pastane sahibi tinton abi(biz öyle derdik ona) seninki dükkandaki bütün salepleri bitirdi demişti kahkahalarla gülerek ben de yarım ağız eşlik etmiştim ona, hatta bana da bir bardak uzattı ama ben senin gözlerindeki o kızgınlığı gördükten sonra içim yanmaya başlayınca geri çevirmiştim. aceleyle beni sürükleyip sokağa, başlamıştın homurdanmaya, sokak ortasında kavga etmeyi sevmezdin, yüzüme bakmadan savurmuştun bütün o etmeyi dahi öğrenemediğin küfürleri... onu hatırladım... bir de, okuldan bir öğretmen arkadaşım aramıştı gecenin ikisinde, yardımına ihtiyacım var annem çok hasta demişti, koşarak kalkıp gitmiştim. döndüğümde de seni kıpkırmızı gözlerle, ağlayarak bulmuştum mutfağın girişine o çok severek aldığımız sandalyelerden birinin üstünde seni, nadir olsa da içtiğin tekel ikibinbir sigarasıyla... yine bir bahane bulup çağırdı seni demiştin, bağırmaya başlamıştın, sokak ortasında değildik nasılsa... annesini kaybettik deyince ben, tek kelime daha etmeden dönmüştün yatağına, ama ben yine de salonda yatmaktan kurtulamamıştım, sabahın altısında... evet bak söylemeyi nasıl da unuttum, kavgalarımızın en büyüğü, anneler gününde sana hediye almamamdan çıkmıştı... annemi, anneni, teyzeni, yengeni, hatta dayını bile aramıştım anneler gününü kutlamak için ama inan sevdiğim, sana hediye almak gelmemişti aklıma... hep beni anlatmışsın, benim yaptıklarımı diyeceksin, e olsun o kadar, terk edilen benim bu masalda! hülasa kavgalarımızdan bir sonuç çıkaramadım beni terk edişinle ilgili... sonra bir müddet düşünmemeye karar verdim, öğrencilerime verdim kendimi; bir yarı yıl seni aklımdan çıkarmaya uğraştım, ama sen her okuduğum yazılı kağıdında, her gün yazı yazdığım tahtada, sabahları o pastanenin camında gösterdin yüzünü bana... sen gösterdikçe ben üzüldüm, içimde sen büyüdükçe ben küçüldüm, kalmadım... ve malesef yine bir gün arabamın dikiz aynasına senin gözlerin yerleşince göremedim arkamdaki o genç delikanlıyı; "ölüm" hiç o kadar acı bir şeymiş gibi gelmezdi bana o gencin annesinin yakama yapışarak söylediklerinden önce... eski bir öğretmen eskisi olarak söylüyorum ki, nitel olarak çok değildi kaldığım günler, ama nicel olarak öyle çoktu ki hapishanedeki seneler... hak etmiştim, isyan etmedim, direnmedim kaderime... sebebi sen olan hiç bir şeye direnmemiştim ben gençliğimde de... bir gün kuzeninle karşılaştım, çıktıktan bir kaç gün sonra bizim semtte..gözlerimin içine bakarak, nasılsın demişti, üstünden tam 5 yıl geçmesine rağmen, ben iyiyim diyememiştim... i̇şte o andan sonra tekrar başladım senin beni terk edişini anlamaya çalışmaya... söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı demişti bir keresinde nusret hoca, öğretmenler odasında, taa o geldi aklıma, dedim ki kendi kendime ben seni ancak bir sözle kaybetmiş olabilirim.. o söz ki kestirdi şimdi almaya dahi üşendiğim nefesimi...
evet sevdiğim, ben sana güneşim olur musun demiştim, hani tanıştığımız gece... kuzeninin nişanında karşılaşmıştık, ben gözlerimi bütün bir akşam senden alamamış, nişandan dönerken de sana "güneşim olur musun" demiştim.. sen beni o yüzden terk ettin değil mi güzelim? ama inan ben sana güneşim ol derken asla benden yüzkırkdokuz milyon kilometre uzakta durmanı kast etmemiştim!!!
doğudaki kaf dağının ankasıdır.
unisex olabilecek bir cins isim. kız ismi olsa daha hoş durur sanki.
çok özlediğim zamanlarda, sabah uyandığımda görünce içine dalmak istediğim topçuk. bir de kendimi banmak istiyorum güneşe böyle hasret kalınca. bu sabah yaptım misal, kazağımın kollarını dirseklerime kadar kıvırdım, önce sağ yüzümü, sonra sol yüzümü 40 dakika boyunca güneşe çevirdim. o beni yaladı şapur şupur, ben yüzümü ona bandım.
günü güzelleştiren damızlık mutluluk stoğu.
günü güzelleştiren damızlık mutluluk stoğu.
5 haziran 2012 tarihli manşeti "hayatı'nı tefeci mi aldı" şeklinde olan gazete.
Güneş Dünya'dan 149 milyon 600 bin km. mesafededir. Hacmi yerden 1300 defa büyüktür.
tüm dünyanın hayat kaynağı. baya bir yaklaştık pezevenge.
http://mekan-i-baid.blogs...n-en-net-goruntuleri.html
http://mekan-i-baid.blogs...n-en-net-goruntuleri.html
son zamanlarda en çok küfür yiyenler listesinde 1 numaraya oynadığına inandığım yıldız.
ortadaki harfinin sağ bacağı koparıldığında ata sporlarımızdan birini işaret edecek olan kelimedir.
samanyolu galaksisisin içindeki, 200 milyar yıldızdan sadece birisi.
kendisini seven 8 gezegen olmasına rağmen sevdiği kişiyi bulamamıştır ayrıca kendisini sevenlere ayıp olmasın diye onlara yaşam kaynağında bulunmakta olan gezegendir.
(bkz: güneş gazetesi)
bugünlerde bolca dinlenip yaz için güç depolamaktadır. yağmurdan fırsat bulup ara sıra gökyüzü görünse bile güneş sanırım banyo keyfi yaptığından olsa gerek hiiç görünmüyor.
yazarların kendini anlattığı 3 kelime içinde mutlaka bulunması gereken bir kelimedir.
almanya'da olmayan. insan kafayı yiyor arkadaş. neymiş almanlar felsefede iyiymiş. başka bir şey yapılmaz lan burda.
göthe ölürken ne demiş: "lütfen biraz daha ışık." anlıyorum göthe. anlıyorum seni.
psikolojim bozuldu amına koyim. dayan oğlum bir yirmi gün daha. sonra ver elini istanbul. rakı, balık, lokum, kebap. oh mis.
göthe ölürken ne demiş: "lütfen biraz daha ışık." anlıyorum göthe. anlıyorum seni.
psikolojim bozuldu amına koyim. dayan oğlum bir yirmi gün daha. sonra ver elini istanbul. rakı, balık, lokum, kebap. oh mis.
yeryüzünün sallanan lambası.
beyaz tenimden dolayı hiç sevmediğim ışıkları gönderen top. sonbahar güzeldir.
aşık olduğum ve karşılık alamadığım ve aklımın hala onda olduğu kızın adı aga öyle bir şey ki gündüzleri sokağa çıkmak istemiyorum.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar