bugün

gurbetçi

gurbette yaşayan, ancak kendi memeleketlerinde, kendi insanları tarafından bile gurbettelermişcesine aşağılanan, hor görülen, dalga geçilen, dışlanan, sevilmeyen, ancak yine de her sene yollara düşüp, bir sürü zahmet çekip, bir yıl boyunca biriken parayı gözden çıkarmak suretiyle memleketlerine kısa da olsa bir dönüş yapmak, orda bir süre güzel vakit geçirebilmek için can atan, memleketlerini bu kadar çok seven, memleket hasretini, gurbeti, yabancı olmayı, dışlanmayı, "farklı" olarak görülmeyi en iyi bilen kesime denir.

ama unutmamak gerekir ki, bu dışladığım(n)ız insanlar da kendi kendilerine sebze/meyve/yabani ot gibi gurbet ellerde bir yerlerde bitmiş değiller tabii ki. onlar da bizim içimizden çıkmış kişilerdir (bkz: türkiye). yani; eğer onların yerine siz oraya (almanya, isviçre, hollanda, fransa) işçi olarak gitmiş, orda bir gurbetçi çocuğu olarak yetişmiş olsaydınız, siz de onların aynısı olacaktınız, aynı şartlarda yetişip, aynı dili konuşup, aynı şekilde dışlanacaktınız.

(bkz: almancı)