bugün

Bir çok yerde duyuyorum bu ülkeden gitmekten bahsediyorlar.
gitmeli diyorlar o batıdaki "güzel" ülkelere.
insanca yaşayalım diyorlar.
ben de düşünmedim değil ne yalan söyleyeyim.
ama o gitmek istenen ülkeler var ya, hani modern, köyde bir kişi yaşasa bile ayağına giden hizmetlerin,
her gün binebildiği kimse olmasa da saatinde gelen trenlerin,
milyonlarca kapitalin arge adı altında boş yere harcanabildiği,
teknolijinin bu sayade tavan yapıtığı ülkeler, nasıl elde ettiler bu "gelişmişliği"?
bunların bedeli neydi, nasıl harcayabiliyorlar bu kadar parayı araştırmaya? geçim derdini bir an olsun akıllarına getirmeyip vakitlerini yaratıcılığa, düşünmeye, faydalı çalışmaya nasıl ayırabiliyorlar? bunu yaratan nedir? fazla okumak mı? yoksa çalışmak mı? bunların hiç biri değil, bunun dayanağı basbaya bildiğin oluk oluk insan kanı. beş yüz yıldır sömürülen başta afrika'dan ve diğer kıtalardan milyarlarca kaynağın aktığı ülkelerde kusura bakmasınlar ben de giderim plütona. biz ama sevgili dostlarım sömürmedik afrika'daki fakirin ekmeğini ve yeni bir cumhuriyet kurduk tüm o sömürü arsızı ülkelerin üstümüze çökmesine rağmen. kanlı elmaslardan gelen paralarımız olmamasına, sürekli hortumlanmamıza rağmen bir medeniyetimiz var. Bunu da terk edecek değiliz, sonuna kadar savaşırız zira o sömürü arsızları hala tepemizde. elbette benim savaşım topla tüfekle olmaz elimden geldiğince öğrenmekle ve etrafımı bilgilendirmekle olur benim savaşım.

bu sebeple kal, öğren, eğit.