bugün

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
Tuğrul Tanyol

s

yeni sağılmış sütlerin tadına varıyorum
göğüslerinin arasındaki o esmer çukurdan akıyor kanım
kimsenin girmediği ıssız ormanına dalıyorum senin,
bir kaplansın! ben önünde can çekişen hayvan
bir yılanın süzülüşünü duyuyorum karanlık çalılardan
gerinen kasıklarında büyüyor bu ipeksi koku
elime değen zehir. dokununca pul pul dağılacak
gece gündüze, kılıç kınına kavuşacak
yaprağa düşen ateş nasıl tutuşturursa ormanı
ellerin bana uzanınca hayat ve ölüm beni çağırıyor
Yaşamanı akla uydurman gerekir,
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
Bereket eli çabuktur Zaman Usta’nın,
Başına vura vura sana da öğretir.

Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman Usta’ysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.

Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.

Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.

Ömer hayyam - zaman
YALINAYAK ŞiiRDiR

1. Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim

Emrazı Zühreviye Hastanesi'ne kapatıldı anamız
Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır

Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran'da
Acı Bacı'nın acı bilmez uçurtma çocuklarına

Yıl sonu müsamerelerine kimler çıkarılmaz?

2. Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim

Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede
Acaba halk nedir diye düşünür arada işittiği

Dudullu'dan tâ Salacak'a koşarak alkışlayalım
Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocukları

Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?

ece ayhan
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol ismail’ce
Bıçak senden incinmesin

| Abdurrahim Karakoç.
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup
uyusam

Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam...

(bkz: melih cevdet anday)
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Cemal SÜREYA
Çığlık

Önce düğmelerimi çözüyorsun,
sonra
okşuyorsun.
Ağız dolusu öpüyorsun
sonra
göğüslerim avuçlarında
uç veriyor.
Sen
soluk soluğa,
Ben
çığlık çığlığa.

Süheyla Taşçıer
Böyle Başlar Sevişmek

önce
gözlerimi öptün
sonra
gözlerinin takıldığı tüm noktaları

Süheyla Taşçıer.
Davet

hiç mi
hiç
aklımda yoktu sevişmek
ta ki
kuş
havalanıncaya dek

Süheyla Taşçıer.
merdivende ayak sesleri
içimin kapıları açılıyor herseferinde
kimse yok, kimse yok, kimse yok ki
yalnızlıkta seslerin birbirine ne çok benzediğini
ayrılıklar öğretti bana
mungan.
Tarifsiz bir sevdada kimliksiz bir sessizliktin
Haykırışlarla çağlarken yüreğim durgun limanımdın
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun

Fırtınalarda yolunu kaybeden gemi misali
Rotasız ve pusulasız kalmışken yüreğim
Ve hoyratça savrulurken bir limandan bir limana
Teslim olmuşken kaderine
Apansız sana rastladım o limanda
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun..

Bakmaya kıyamazken gözlerine
Tutmaya cesaret edemezken ellerini.
Ve bütün cümlelerin sustuğu o yerde
Sessiz bir haykırıştı yüreğim
Eşsiz bir mutluluktu yaşadığım
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun.

Sonbahar yaprakları dökülürken içimden
Hazanı yasarken bahar kokulu sabahlar da
Yüreğim üşürdü gözlerimden sel olup akan yağmurda
Sırıl sıklam ıslanırken ruhum
Solmuştu bahçemde ki tüm güller
Sen o bahçemdeki açan tek güldün
Sen adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun.

Dağ çiçeğim yaban gülüm asi sevdam.
Saçının bir teline bir ömür adadığım
Gözündeki bir damla yaşına şehirleri yaktığım
isyanım feryadım kavuşulmazım
Sen vazgeçemeyeceğim yasaklım
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.

Sen benim yanı başımdaki uzağım
Sen benim uzağımdaki en yakınım
Dokunmam yasak sevmem yasak
Sensiz bu hayatta yaşamak tuzak
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.

Sisli bir gecede ses olup da gel
Bir sonbahar gününde yağmur olup da gel
Soğuk bir kış gününde rüzgar olup da gel
Ilık bir yaz gecesinde düş olup da gel
sen bana yasaklarından sıyrılıp da gel
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.

Bir gün gelirde tutarsam ellerini
Bakarsam gözlerine sevgi dolu
Doğarsa sende yeniden bu beden
Ve o gün verirsem şayet son nefesimi
Ölmeden haykırmak isterim son bir kez
Sen adını koyamadığım
sen yaban gülüm sen dağ çiçeğim
sen ruhu revanım sen yaşama sevincim
yasaklım adı bende saklım
senin adın kavuşmak olsun
senin adın
senin adın seviyorum olsun
seviyorum olsun
seni seviyorum,seni seviyorum

Edit :imla
Sevdim seni bir kere,
görür görmez vuruldum.
Yanlızlığın kollarında,
yıkılmış,örselenmiş,
Güzelliğin karşısında büyülenmiş,
Dolanarak peşinde,
deli divane oldum.
Bilesin ki ey güzel,
bedenime can veren dilber,
Karanlık bir gecemde,
ay ışığı kadar parlak.
Kavrulan yüreğimin,
kupkuru çölünde,
Bir vaha kadar ıslak.
Şu kısacık ömrüm de,
oldun kalbime ortak.
incecik belin,
süt gibi tenin,
her yanın oynak.
Sen nasıl bir kadınsın.
. . ismail oral . . .
"Kalbimde senin için yok bile kinim,
Bence sen de şimdi herkes gibisin."
ey fuzuli fuzuli bir am için düştün gurbete.
am serindir, am derindir, sefa verir millete.
yedin kebabı, içtin şarabı, vurdun karpuz gibi göte.
sen bu kafayla sikimi girersin cennete.
ŞEHVETLiK ŞiiR

fitil olmak isterdim
lambanda
ışığında
ve büyülü kitabında
yüreğinin
okumak ve yine okumak için
sık atışlarını...
doyumunun

Arif Dino
görsel
Adımı ilk söylediğin gün
Kan geldi kulaklarımdan o gece
Aceleyle çıkıp evden
Seni aradım saatlerce
Bulsam vuracaktım
Sen ölünce dudaklarından öpecektim
Mikrop kapmasın diye
Tentürdiyot sürecektim ağzıma
Buna bütün eczaneler gülecekti.
allah belamı versin
seviyorum işte ne yapayım
kavuşmak yalnızca varsayım, zayıf ihtimal
özlem hararetli bir esin, kırık bir hayal
ama zulmeden, kahreden o mavi sesin
'acı çekeceksin, yok olacaksın' diyor hâlâ ve isyan ediyorum allaha
olmalısın, diye haykırıyorum
evet, evet, ordasın
hatta bir cübben
cübbenin de kürklü yakaları var!
ve ben, ölünce yapışacağım o yakalara
yanıt ver, diye bağıracağım, yanıt ver
neden neden neden neden neden neden
beni bütün şeytanlar alkışlayacak

seni ilk gördüğüm gün
bir martı oydu iki gözümü de
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
ben uzun yeni harmandım, sen tekinsiz bir bakış
sen haldun tanerin duvar dibiydin, ben bodrum katta öğrenci evi
sen yanlış alarmdın, ben sızlayan on yedi
böylece karar verdim aşk şiiri yazmaya
fazla tutkulu, fazla türk, fazla bilmem ne
kızkulesi-üsküdar, üsküdar-kızkulesi
arada boşluk yok, arada hiçbir şey
fazla yakın, fazla tehlikelidersten kaçınca içimdeki geri dönme isteği
belki de tırnaklarımı yerken utanmamla ilgili
belki mezar taşlarına bakarken nesneyim
belki ben dün gece öldüm, farkında değilim
ve cebimdeki çek yapımı makine
bana en çok erkek olduğumuşimdi ben bunları düşünmesem
kimsesiz kalmaktan korkuyorum iyi mi
o kızı bir daha görememekten
kul vefasızsa kader ne yapsın diyememekten
korkuyorum Allah'ım ve görünürde bir yorgan yok
yani durum son vapuru kaçırmak kadar tehlikeli

(bkz: ismail kılıçarslan)
SAÇIMA DOKUNMA

"saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle
ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,
bırakmak istemiyor
kasıklarını öperken "saçıma dokunma" diyorsun
dilimde gezdirirken seni,
"saçıma dokunma, n'olur"
kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha
anılar dökülüyor göksarmaşıktan
ikimiz de biliyoruz
bir çözsem saçlarını
bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan
saatlerin saçları olsaydı sevgilim
bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman
ah sevgilim ne diyecektim ben sana
aç pencereyi ve dışarıya bak
son gecemizde kar altında kuğular

Akgün AKOVA
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda,çizdiklerimde,
Şarkılarımda,sözlerinde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
DUDAKLARIN, GÜL ŞENLiĞi

Bir bahar kaçkını yeşil
Tomurcuklar seni bende.
Sarı sıcak güneşler ışır
Aykırı güzel o dişlerinde.
Dudakların, gül şenliği
Öpüşmeye giriştiğinde.
Taş uyanır, yatak kişner
Ateş harmanı dişiliğinde.
Soğuk bir Kars gecesinde gürül gürül
Yanan bir soba gibisin içimde.

Tahsin SARAÇ
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım.
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım.
Çöp gibi oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce.
Ne vakit karşımda görsem,öldüreceğimden korkardım.
Felâketim olurdu ağlardım.

A. ilhan.
BiZ

Kuşlar uçmak için doğmuş;
Kemiklerinin boş olmasından anlayoruz.
Açık ve bilinen bir yönü yok insanların.
Onu biz yaratıyoruz.

(bkz: özdemir asaf)