bugün

en sevdiğim şairlerdendir. neo epik tarzda takılır. haber 7 de program yapar. meksika sınırı denilen bi programa başladı. başarılar dilerim.
enterasan şairlerdendir, gençtir, aktiftir, sevilmesi gerekir.
gerçek hayat dergisinde yazdığı köşe yazılarında bazılarına iyi giydiren şairdir. şair midir diye sorarsanız: öyle böyle değil gerçek şairdir derim.
"bizden olsa olsa kedilere beşik olur
bir kediyi alarak koynumuza
kımıltısız bir böcektir yaşamımız"

diyen şair.
''robert de niro'nun tanrı amerikayı korusunu kadar matrak yaşamıyor muyuz adamım''
amerika sen busun isimli şiir kitabı çıkmış yahut çıkmak üzere olan şair.

-giriş-
amerika sen busun, orospu çocuğusun
bitmeyen bir bitmeyen iki bitmeyen üç
buluşlu çok uluslu çok egemen çok yapışkan
birdenbire politik birdenbire bomba
ve havariyyun son yemekte son dansta
mister sean penn ne işin var iranda
adam kameraya bakmayı biliyor
bundan sebep kürtçe öğreniyor
her şey sahte bir sahte iki sahte üç
allahın hakkı gibi de düşünebiliriz demek ki
condaliza su böreği yapmayı öğrense
ne alakası var demeyin erzurumun air forcela

-gelişme-
tamam peki on bir eylül tamam peki usame
tamam peki müdahale tamam peki felluce
tamam peki chavez tamam peki kum mollaları
tamam peki eminem tamam peki hispanik
şimdi durup düşünelim şimdi kimyevi gübreden bomba yapmayı
ölmeseler bile üstleri başları anladınız mı espri anlayışı var adamların
süper heroları porno dükkanları yeşil kartları özkökleri çandarları
çandarlı halil paşa çıkarıp masanın üstüne aman allah ben ne diyorum
türk şiiri politiktir türk şiiri düz ayak yazılmaktadır kızgındır türk şiiri
tamam peki bomba tamam peki güneş enerjisiyle çalışan telekinezi uzmanları
erzurum üzerinden tahran, tahran üzerinden türkiye anlamadınız mı sayın başbakan
siz anlayana kadar atlar ve atı alanlar üsküdardan ulan ben kızkulesine bakarak
kızkulesinin herasına leandrosuna bakarak küfür sallayan kızgın adamım
kemal tahirim bir bakıma, bir bakıma otuz yaşındayım, ismet özelim anlayana

meseleye dönelim meseleye dönelim meseleye dönelim müslüm gürses
sen o çıtkırıldım herifle raks ederken yalılarda, amerika bitirecek dünyamızı
hümanist olalım müslüm baba yeni rakı bulalım beyaz peynir ve kavun
polatlıdan alalım kavunları, ensesi siyah ve yağlı çocuklardan alalım
bizi kandırmalarına izin verelim tartıda hile yapsınlar o çocuklardan alalım

-ciddi gelişme-
los angeles clippersı çılgınca destekleyen bir avuç yeni yetme gibi uyandım

kafam zonkluyordu jimin yerinde içtiğim üçüncü sınıf zeytinli tekilalardan
kendimi tanıtmama izin verin: bendeniz birinci sınıf deniz piyadesi morrison
adalet savaşçısı büyük ordumuzun adalet dağıtan şerefli bir üyesi
öyleydim yani eskiden şimdi bir barda ölmeye çabalayan bir barda bir barbar
beyaz tenli beyaz topuklu beyaz kızları babalarının önünde çok beyaz
michael, jackson, elton, john ve ben, çok beyaz çok barbar çok şizofren
ah sevgili dostlarım böyle anlatmamışlardı ki bize üç kralda orayı
bir akşam, çölde bir akşam, kızgın çölde bir akşam, kızgın kumlu çölde bir akşam
lanet olsun dostum tam da müthiş bir partinin orta yerinde tam da flash royal
birdendire flash, birdenbire hastane ve uzun bacaklı amerikan hemşireleri
şimdi bir barda bir barbar, bacağı yok, sevgilisi yok, umudu yok bir barda bir barbar
lanet olsun dostum ha, barış ve adalet götürmeye gitmişken, lanet olsun o çöle

-sonuç-
amerika sen busun, orospu çocuğusun!

ismail kılıçarslan
şiirlerinde öyle bir öfke vardır ki sadizm ve mazoşizm arası gidip gelinir. şiirlerinden en bitanesi;

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, o sevimsiz bakışından bile
ben burada doğdum, ankarada, bin yıllık bozkırın tam da ortasında
dedemin havuç tarlaları var ve çanakkalede savaşan babasını anlatarak
ya hak, ya hayyül kayyum diyerek sallıyor çapasını, namaza gidiyor
ezan okununca düğmesine basılmış gibi şapkasını ters çevirip
kara davut, hayatüs sahabe, delailül hayrat okuyarak, zekatını kıtı kıtına
öşürünü, zekatını, sadakasını kıtı kıtına, vergisini tam tamına dedem

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, başaramayacaksın bunu
enver, talat, cemal, yakup cemil, ismet ve diğerleri başaramadıysa nasıl
sen de başaramayacaksın sayın başkan, sevgilimin elini tutup
elini tutup sevgilime başörtüler alacağım, yasinler okuyacağım dara düşünce
yasinler okuyacağım, sen bilmezsin inşirah okuyacağım, istihare yapacağım
sonra arkadaşlarla bir araya gelip sezai bey, ismet özel, nuri pakdil falan
sonra arkadaşlarla bir araya gelip tehlikeli uyruklarımızla belki allah diyeceğiz

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, apoletlerinden nefret etmeyeceğim
koşa koşa gittiğin amerikadan ama, nefret nefret nefret edeceğim her zaman

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, sevgilimin elini tutup
elini tutup sevgilimle sinemalara, kitapçılara, balıkçılara gideceğim
içmeyeceğim, zihnim açık olacak, dişlerimi sıkacağım, türkçe konuşacağım
sahi sen en çok, zihnimin açık, dilimin türkçe olmasından korkuyorsun değil mi

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, benim param yok
kalanlara peruk taksınlar diyerek kızımı bilmem nereye
sekreterimle, metresimle, basın danışmanımla kırıştıramam
motosikletim yok, egemen değilim, bağışlamaz beni halk
ah, sahi, biz halkız sayın başkan, tâbi olanız, silah altına alınanız

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, oy vermeyeceğim
aile planlamasına inanmayacağım, ucuz prezervatif dağıtmana dil uzatacağım
dil uzatacağım senden ölümüne korkan, gölgesinden korkan o yavşaklara
kızacağım sayın başkan, tıpkı senin şimdi bana kızdığın gibi işte bunu okudukça

bu ülkeden nefret etmeyeceğim sayın başkan, vazgeçmeyeceğim sevgilimden
vazgeçmeyeceğim dedemin anlattığı ali, hamza, muhammed, isa, musa ve yusuf
büyük şair imiş. bunu kendisi de söylerdi eminim. evet mazur görürüz şairlerdeki ene'yi ama hemen de bu kadar da bir çırpıda da büyük şair olmayıverin yahu.
şu ülkede kaç insan ismail kılıçarslan'dan bir dizeyi ezbere biliyordur?
evet şekerim büyük şairlik bununla ölçülüyor.

az ağırdan alın. bak ben bile daha büyük sıfatını eklemedim kendime.
türk şiirinin acilen ihtiyaç duyduğu yeni bir sesi ve üslubu vaat eden şiirleri vardır. imgelerinin buralı, samimi ve tanıdık olması ve yani sapına kadar türkçe yazması sevilir.
amerika sen busun orospu çocuğusun, tüm dünyanın dilindedir bu nedenle büyük şairdir.
-amerika sen busun orospu çocuğusun- şiirinde şöyle bir cümle var: "kemal tahirim bir bakıma, bir bakıma otuz yaşındayım, ismet özelim anlayana"

şimdi ben "ismail sen kimsin, ismet özel değilsin" desem anlayışsız biri mi oluyorum. ilahi ismail, sen adamı şiire başlatırsın.
Türkiye Avrupa Birliği'ne girdiğinde dilekçe verip birlikten çıkacağını söylediğinde daha da sevilen şair, program sunucusu, yapımcı.
kendisinin herkesi beğenmemeye hakkı olduğunu düşünen; ama bir başkası kendisini beğenmezse ona "manyak" deme hakkı olduğunu sanan abartılı mimik ustası.
uslanmaz şairdir. hemde sağlamından.
bu şairse ibrahim sadri şair-i azam.
ibrahim sadri şair-i azam olamayacağına göre bu da şair değil.
berbat şiirler yazıyor, sararmış dişleriyle süslüyor okumalarını. yazsa; ama keşke hiç okumasa...

hepimiz kendimizi avutuyoruz ismail!
Şairdir, senaristtir...Konuşurken " S" leri "ş" leştirmese daha da iyi olacaktır ama bu kadar kusur kadı kızında da olabilirdir. Ve ayrıca Tarık Tufan ve Selahattin Yusuf'la tv programı sunmaktadır... Biraz da küfürbazdır.
yıllar önce cemaat.com da yazdığı bir yazısı tekrar gündeme gelmiş şair, televizyoncu, yapımcı. * kanal 7 nin cıvıklaşan ortamında her an, başörtülü kızlarla kim evlenecek diye bir programa isim babası olursa şaşırmasın.
kötü şairdir ama iyi dincidir.
kötü şairdir, iyi adamdır.
iyi şairdir.isyanını süsleyip sanatlı söyleyişe bandırıp dökmez kağıtlara tam da isyan diliyle yapar edebiyatını, bildiğin küfür ediyor.amerika diyor sen busun diyor o***** çocuğusun diyor daha ne olsun.
islamcılığı bırakıp dindarlıkta karar kıldı.

sahici bir islamcı olamadı çok şükür.

dindarlığı için ben duacıyım.

şairliği de sonraya kalsın. çünkü hiçbir şiir gecikmez hayata...
kendini şair zanneden şahsiyet. şiirleri sıkıcı bir o kadar da vasatın altında. islami kesim bu adamın nesini seviyor anlamıyorum zevk yok mu kardeşim sizde hiç?
ismail Kılıçarslan, "Gerçek Hayat Dergisi"nde diyor ki; Ben artık kendimi bizim mahalleden hissetmiyorum. islâmcılık pozisyonunu reddediyorum. Dindarlık, islâmcılar eliyle tasfiye ediliyor. Şimdi bizim mahalleden değilim dedim ya... Dedikoduyu meslek haline getiren ve düne kadar bendenize islâmcı geçinen, islâmcılıktan geçinen gibi yaftalar yapıştırmaya bayılan yarım danteller Ahmet Hakan olmaya çalışıyor yaftasını çıkarabilirler ceplerinden. Mahalleniz de sizin olsun, islâmcılığınız, dergileriniz, sözlükleriniz, siteleriniz, sürekli Alternatifini yapalım lan diyen zihniniz falan da. Ben namaza başladım yeniden. islâmcılıktan daha önemli işlerim var. Yasin ezberlemeye çabalıyorum.
Yanlışım varsa Allah affetsin ama benim de yıllardır kafayı yorduğum bir konudur bu. Bir kaç kez televizyonlarda söyledim diye topa tuttular. Müminle islâmcı arasındaki fark sorulmuştu bana. Demiştim ki "islâmcı, başına bir iş geldiği zaman karakola, mahkemeye koşar fakat mümin ya affeder ya da Allah'a havale eder." Çünkü mümin, başına gelen şeylerden dolayı karşısındakini suçlamaz. Kötüyle değil kötülükle mücadele eder, Allah'a sığınır, kendi muhasebesini yapar, sonrası için de bazen tedbir alır.
islâmcılık, dinin felsefesi, siyaseti ve yaşam biçimi olarak karşımızda duruyor. Bir islâmcının gün içinde girip çıkacağı mekânların sayısı müminden çoktur ve bunun için kınanmaz. islâmcıysanız barın kapısında "Bir arkadaşa bakıp çıkıcam abi" deme şansınız vardır. Hareket alanları ve manevra kabiliyeti geniştir. islâmcının belâ anında liberal veya demokrat bir partiye oy verebilme hakkı gizlidir. Mümin ise yaban eşeği gibi inatçıdır. Kendisini yolundan edecek her şeye karşı tavırlıdır. Görmez, duymaz, işitmez, çok şükür yobazdır!
Bazı islâmcılar, namazlarını kaçıran filozoflar topluluğuna dönüştü. Bir çoğu "Allah" demekten korktuğu için "Tanrı" demeyi yeğliyor. Onlardan bir kaç kitap ismi sormaya kalksak "Wittgenstein, Heidegger"geveleyip duruyorlar. Örtünmeyi "Allah'ın emri" diye savunamayıp "Kişi Özgürlüğü" başlığı altında tartışabiliyorlar. Tasavvufa "Ritüel" olarak bile sahip çıkamıyorlar. Şu dünyada 'azın çoğu yenebileceğine dair' hiç bir inançları yok. Şarap kadehiyle meşrubat içince gizlenebildiklerini sanıyorlar. Oysa sıvılar, içinde bulundukları kabın şeklini alırlar... Bir meşrubat, kadehin içinde şarap kalıbıyla duruyorsa iş bitmiştir! 35 yıl ateist yaşadım. Hayatımda Allah olmadığı için "inşallah"a dilim dönmüyor "Umarım" diyordum. Şimdi "Umarım"diyen Müslümanlar görünce bilimsel bir hayrete kapılıp kafamı ezecek odun arıyorum.
ismail Kılıçaslan'ın islâmcılıktan filan bahsettiği için değil, ara verdiği namazlarına başladığını, Yasin ezberlemeye çalıştığını duyunca çok mutlu oldum, evde bayram havası esti. Zira Müslüman Müslüman'ın namazını sorar, sorgular, takip eder, kardeşinin namazlarında sorumluluğu vardır.
ismail ticareti biliyor! Geçici bir dünyanın beş kuruş etmeyeceğini zaten biliyordu ama iyice idrak etmiş. Bu sözleri söyleyecek kadar cesur, doğal olarak şu andan itibaren yüreğimizde nezih bir yerin sahibidir. ilmihalden kopmuş, ingilizce, Kuantum Fiziği, Kişisel Gelişim, Uzay Geometrisi peşine düşmüş bir toplumdan zaten rahatsızız. Müslüman'ın hedefi cennet olmalıdır. Cennet için de kul olmak, kulluğun vazifelerini idrak etmek, ibadetleri aksatmamak gerekiyor.
Kabirde sorulacak soruları biliyoruz: Rabbin kim, kitabın ne filan... ilk sorgularımız namazdan olacak... Biliyoruz ki orada Kuantumdan soru çıkmayacak. Bu dünyada bilim nereye giderse gitsin, öbür dünyada bir "Yasin" okuyabilenler bir çoğunu geride bırakacaklar. Bu dünyada dindar olanın cennette mekânı geniş olacak...
Geçen gün Ülke Tv'de Sadık Battal'ın "Tahta Köprü" programına konuk olmuştum ve sürpriz olarak telefonla dünya ahiret kardeşim Hakan Albayrak katılıp şöyle demişti: "Artık bir kaç Müslüman arkadaş bir yerde otururken haydi namaza diyemez olduk çünkü bu cümle artık özel hayata müdahele sayılıyor." dedi, çok haklıydı.
ilmihal bilgisini kaybettik edeli herkes hakkını mahkemelerde arıyor, ölümü unuttuk. Yaşamın içinden ölüm iteklenince zalimleştik. Jargon gitti. Dilimiz ve tipimizle Müslüman'ı temsil edemiyoruz. Dilinden, giyiminden kopya vermeyen, yaşam tarzıyla, okuduğu kitaplarla gizlenmesini beceren ama "Müslüman değildir" diyemediğimiz insanlara karşı şüphelerimiz bizleri de günaha sokmaya yetiyor.
Zahirine bakarak "Bak bir Müslüman geliyor." diyemez olduk. Dudakları duayla kımıl kımıl, hacıyağı kokan, tesbihli, namazlarını kılan, eşgali belli Müslümanları özledik. Bu laikleşme süreci nereye kadar devam edecek? Uzlete mi çekilsek, sadece kendimizi mi kınasak, bilmiyorum ki ne yapsak da artık Müslümanlara soru sormayı bırakıp mutmain olsak...
ismail Kılıçaslan kardeşim de "Yasin" i ezberleyecek ve ben ondan önce ölürsem arkamdan bana da okuyacak inşallah... Mümin olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu...

Bir tercih sunuyor hayat bize... Cennet, cehennem, vapurlar filan... Hesap ortada!
Bülent AKYÜREK / http://www.habertaraf.com
Ülke tv'de meksika sınırı programı yapan üçlüden dinlemeyi en sevdiğim adamdı. Sonra kafadengi'ne geçtiler. Sırrı Süreyya'dan sonra 2.liğe oturdu. Gerçi arasıra çıkıyor, ama çok sevdiğim şiiri var kendisinin;

cinnet modern

Bir kırlangıcın kanı var ön camımızda
sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür
picasso ve prezervatif işte tam da bu anda
bu anda bir kız ağzına bir cinneti almaktadır
cinnet modern bizi zihnin müstemlekesi kılan
cinnet modern bizi gümüş kaşıklardan alıkoyan

Kalan yalnızlık vardır artık akşamlardan
televizyon yalnızlığı renk yalnızlığı insan
şiir çekilmektedir köhnemiş rüyalarımızdan
geveze ve umutsuz şizofren ve unutkan
cinnet modern kır kahvelerinde hafta sonu romantizmi
cinnet modern birdenbire bir köprünün tastamam hayali

bir kadın bir çocuğu kucaklayacakken kurcalamıştır
acı doludur o devlet sarısı zevksiz koltuk
dönülmez dünyaya vakit hail olmuştur dönülmez
şuramıza gelip oturmuştur yoksulluk
cinnet modern gloria jeans’te sumatra bilmem ne kahvesi
cinnet modern abdullah gülün ülkemize cumhurbaşkanı seçilmesi

aynalı sözler bulup biçimsel denemelere girişip politikayı keşfedip
ruhlarımızı yağmalamak isteyenler için tekmil verip
kıymetli katkılarımız için cep saati tazminat plaket öpücük alıp
birikmiş paramızla 1.39 la on yıl vadeyle
vadesi dolmuş insanlığın mezarına işeyen o amerikalı pis adamın adını sapıklık gibi sapkınlık gibi rafızilik gibi çift elle çift bıçakla çifte çubukla toprakla irtibat halinde ayakkabilarını çıkarıp ellerine alıp ayaklarını toprağa basıp beşiktaşı semt takımı olduğu için severken kapitalizmi yeniden icad edip alen abi papa olsana diye bağırınca
sanki kazanda bir ayaklanma bastırılıyor kazan türkleri diye birileri var kaplanlı belgeselden hemen sonra çıktı televizyonda çıktı
televizyona baykal da çıktı inanamazsın lafın sözün belini kırıyor
sokakları bar adlarıyla tanıyan yaşı geçkin kızların mutlu evlilik hayalleri bir kez daha eczaneye
eczanelerde ağrı kesici var bepanten var işe yarar nesneler solgun kimesneler var
ihraç fazlası gibi hissediyorum kendimi sypralex iyi geliyor
donuk mat kimsesiz bir cihangir sokağında
zaten o garson çocukta ayrılmış o kafeden
doluşalım kafelere sevişelim ama üremeyelim
dikkat edelim aile planlamasına kardelenler kampanyasına destek verelim
modernleşelim adamın canını sıkmayalım hırt pırt yapmayalım değil mi eren safi
türk şiirine teknik bir arıza nedeniyle ara verelim

suyun akarını bulalım etliye sütlüye karışmayalım
senede iki takım elbise ramazanda erzak alalım patronla yemeğe çıkalım
patronu kafaya alalım şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunu coşkuyla kutlayalım şehrimiz kurtulsun kuran da okuyalım ama ardından yürüyelim o mezara anı defterlerini dolduralım gayrı safi milli hasılamızı

özallı yıllar tabi çok önemli yıllardı
entegrasyon kelimesi amma ritmik ejekilasyon gibi
akar gider durmaz gider sokaklarda liseli kızların aman allah bacakları süt ve bal
bal işine girelim kaçkarlardan bi arkadaş bal yollasın biz istanbulda doğal beslenme meraklısı aptallara satalım selahattin yusufla unisex tişört tasarımı işine de girebilirim her an
her an hatırı sayılır bir cinnet geçirip ot yok mu lan taş yok mu hadi kitabınız yok ulan allahınız da mı yok diyerek nara atarak sonunda paşa olan semtlere iki oda bir salonlara sabahlamalara sarayın tavuklu çorbalarına kadir abimizin lan saray padişahlık geri gelsin
yıkalım değerleri kurumları kurumsal olalım iletişim müdürlüğü ihdas edelim insan hakları şefliği insan hakkını alabilir mi bu dünyadan test edelim
iş başvurusu formu dolduralım kravat takalım siyah takım elbiseyi indirim var daniel lacture’den alalım hasta olalım kusalım tiksinelim bıyıklılardan bıyıklılar tehlike arzetsin terörist olsun bıyıklılar hasta olalım kusalım tiksinelim
cinnet modern

usul usul şehre bir dalgakıran çekiliyor
insan yazdıkça
insan söyledikçe
daha da sakinleşiyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar