bugün

Genellikle kanıtlanma ihtiyacı taşımayan fikirsel yazılardır.
Vezirler padişahın huzuruna çıkmışlar ve:
“ Padişahım, hazinede para kalmadı.. Yeni vergilere ihtiyacımız var” demişler.
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşıyarak,
“Eeee! Ne vergisi koyalım?” diye sormuş.
“Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!” demiş vezirler.

Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine: “Tepki var mı?”
- Hiç bir tepki yok” diye cevaplamış vezirler.
Bunun üzerine, “iyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!” diye emretmiş padişah.

Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş: “Var mı şikâyet?” “Yok!” cevabını alınca halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
“Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geceni köprünün ortasında becersin!”

Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini, “Halkı dinleyelim hele bir” demiş.
Gitmişler köye, padişah sormuş:
“Var mı şikayet?” ses yok.
Padişah tekrar: “Var mı şikayeti olan söylesin!” diye gürleyince arkalardan cılık bir ses duyulmuş:
“Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!”
“Eeee!” demiş padişah bir umutla.
Cılız kişi devam etmiş:
“Aksamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, köprüye bir adam daha koysanız.”
çocuk doktor çıkmış dosdoğru köyüne gitmiş. hava falan atacak köyde.
kahvede demiş ki ;
- köyde hasta kimse var mı ? muayene etsem .
hüseyin emmi evde hasta damişler. doğru hüseyin emmi' leriin evine gitmiş ;
- neyin var hüseyin emmi ? hüseyin emmi ;
+ barsaklarım bozuk yeğenim sürekli altıma zıçıtığım için evden çıkamıyorum. doktora gitmiştim şu ilaçları yazdı .
genç doktor ilaçlara bakmış. kendinden önce muayene eden dr. gereken ilaçları yazmış zaten. kendi kendine demiş ki ; ilaç yazmasam beni dr. yerine koymazlar bari zararsız bir ilaç yazayım dedidikodu olmasın. prozac yazmış hüseyin emmi'ye.

ertesi gün olmuş dr. genç hüseyin emmi'nin evine gitmiş ama evde yok. karısı kahveye gitti demiş. dr. oradan kahveye geçmiş . bakmış hüseyin emmi okey oynuyor. seslenmiş ;
- nasıl oldun emmi ?
+ yine altıma zıçıyorum ama kafama takmıyorum artık !
Temel yolda öylece duruyormuş.
görsel
Tavşan bi gün ormanda koşuya çıkmış. Az ilerde maymunu görmüş, maymun sigara içiyormuş, yanına gidip demiş ki :
-maymun kardeş sigara sağlığa zararlı gel koşalım sağlıklı olalım. Maymun atmış ve beraber koşmaya başlamışlar. Az sonra ikisi zebrayla karşılaşmış, o da bira içiyomuş. Tavşan zebraya dönüp
-at onu zebra kardeş koşalım sağlıklı olalım. Demiş. 3ü birlikte koşmaya başlamışlar. Koşuya devam ederken 3ü köpeğe rastlamışlar esrar içerken, tavşan dönmüş:
-köpek kardeş at onu koşalım sağlıklı olalım. Demiş. 4 hayvan tekrardan koşmaya başlamış.
Bu sefer de aslana rastlamışlar eroin kullanmak üzereymiş. Tavşan demiş at onu aslan kardeş koşalım sağlıklı olalım.
Aslan tavşana bi sağlam yumruk çakmış, bunu gören maymun demiş ki niye vurdun ya kötü bir şey demedi ki.
Aslan da dönmüş demiş ki:

- bu ibne tavşan ne zaman hap atsa bütün ormanı peşinden koşturuyo.
görsel
bir gün bir adamın eşi rahatsızlanmış birlikte doktora gitmişler. doktor kadını muayene ettikten sonra eşinin yanına gelip fısıldar bir şekilde "tetanoz" demiş. adam ağlamaya başlamış. bunu duyan eşi "ne oldu demir adam neden ağlıyorsun" demiş.
Nasssiiiii? Rivrivriv Rivrivriv.
geceniz şenlensin
hristiyan çocuğun birisi annesinden bisiklet istemiş. o da;
– sen çok yaramazsın, günahın da çok; isa’dan iste bisikleti, demiş. çocuk da oturup isa’ ya mektup yazmış; beğenmemiş yırtmış. bir daha yazmış yırtmış, bir daha, bir daha yazmış; yine yırtmış. sonra kiliseye gitmiş. bunu gören anne sevinmiş;
çocuğum akıllanıyor diye ama kiliseye giden çocuk sağına soluna bakmış kimsecikler yok.
meryem ana biblosunu alıp eve gelmiş. oturmuş; başlamış tekrar mektup yazmaya:

-anan elimde, bisikletimi gönder!
biraz gülmek lazım
Üç Hristiyan arkadaş yolda gidiyormuş. Birisi kiliseyi görmüş ve diğer iki arkadaşına: - "Bekleyin de şurada bir günah çıkarayım" demiş. Sonra da kiliseye girerek papazın yanına gelmiş ve papaza: - "Papaz efendi, ben bekarım ve nikahsız cinsel ilişkiye girdim. Günahımı çıkarır mısınız?" demiş. Papaz da: - "Oğlum sen şu filan filan yerdeki çalışan kızla mı ilişkiye girdin?" diye sormuş. Genç adam da: - "Yok" deyince papaz bu sefer: - "O zaman şu filan apartmanda oturan kızla mı ilişkiye girdin?" diye sormuş. Genç adam yine: - "Hayır" demiş. Papaz ise meraklıymış ve son bir tahminde bulunmuş: - "Buldum! Duyduğuma göre şu karşıdaki lokantada çalışan kız veriyormuş. O mu?" diye sorunca genç adam bu soruya da: - "Hayır" diye cevap vermiş. Papaz bu kızın kim olduğunu söylemesini isteyince genç adam papazın bu isteğini reddetmiş ve: - "Söylemem" demiş. Bunun üzerine papaz sinirlenir ve genç adamı kiliseden kovarak: - "O zaman ben de senin günahını çıkarmıyorum" der. Genç adam arkadaşlarının yanına döner. Diğer iki arkadaşı: - "Ne oldu? günah çıkardın mı?" diye sorunca genç adam cevap verir. - "Yok. Günah çıkarmadım ama, tam üç tane sağlam adres aldım."
Çocuk annesine sorar, anne Babamı bulamıyorum nerede?
Anne - yavrum biz babanla Biraz tartıştık bahçede.
Çocuk - baktım orda da yok.
Anne - Kazdın mı...
islamcı fıkrası böyle oluyor galiba. Evet.
görsel
genelde güldürmez.
islamcıların tek gülebilme aracı olarak ellerinde kalan, modası geçmiş, güldürmeyen kısa hikayelere yapılan tanımlama.

benim güldüğüm sadece 1 tane fıkra var;

https://www.youtube.com/w...6A&ab_channel=JaGenau
evsiz bir adam süper marketin yanına bir karton sermiş, yatıyor, etrafı kesiyor, karnı da aç.
o sırada zengin bir adam süper marketten elleri dopdolu bir sürü poşetle çıkmış. öyle ki adam zar zor taşıyor poşetleri. ne kadar şekerleme, yiyecek, kahvaltılık varsa almış marketten.
bu sırada evsiz adam zengin adamın poşetleri taşımakta zorlandığını görmüş ve ona yardım etmek için yanına gitmiş;
- amca poşetleri taşımana yardımcı olayım.
+ sağol evladım arabam biraz uzakta, çok makbule geçer.
- hayırdır amca ? bu kadar yiyeceği niye aldın? ne yapacaksın?
+ bizim oğlanı evlendirdik, 4 senedir çocuğu olmuyor, ben de güç kuvvet versin diye bunları ona götürüyorum.

o sırada evsiz adam amcayı şöyle bir süzmüş ve o olağanüstü teklifi kendisine sunmuş;

- amca sen ordan bana bi yarım ekmek peynir yap, ben senin yedi sülaleni sikerim.
eskisi gibi pek güldürmiyor.
büyücüler çay yapmayı denemişler ama muaffak olamamışlar ve bu konuda temel e danışmaya karar verip temel e sormuşlar;
- nasıl çay yapıyorsunuz?
+ uşauğum çayı alıyoruz..
- haaaa çayı alıyoruzzz!!

ilber oltaylı nın fıkrası da böyle olur.
adamın birisi son model ferrari'sini yeni almış ve kullanmak için can atmaktadır. arabasına atladığı gibi kendini yollara bırakıverir. biraz gezdikten sonra kırmızı ışıkta durur ve ani bir gürültü ile sarsılır. aceleyle arabadan inip birde bakar ki bir adet ford kamyon güzelim arabasına arkadan çarpmıştır. dana ne oluyor demeye kalmadan kamyon'un sürücüsü aşağı atlayıp:

- abi, vallahi istemeden oldu. abi bakmam gereken 4 çocuk var. abiii ben bunu ödeyemem, abii allah rızası için yardım etttt, abiii senin gücün vardır sen yaptırırsın diye yalvarınca dayanamaz ve "tamam tamam, neyse o kadar çok değil. mala gelsin" der ve arabasına binip yoluna devam eder. gene biraz gezdikten sonra gene bir kırmızı ışıkta durur ve fıkra bu ya gene bir gürültü ile sarsılır. bir de bakar ki biraz önce arabasına çarpan kamyon gene çarpmıştır. sinirle arabadan iner ve söylenmeye başlar. fakat kamyon sürücüsü son derece rahat bir tavırla kafasını camdan çıkarır ve samimi bir şekilde yabancı olmadığını belirtir.
mahallelerindeki tehlike yaratan her gün içine birilerinin düşüp yaralanan çukur konusunda temel dursun beyin fırtınası yaparlar.

dursun: hacan çukurun yanında 24 saat ambulans bulundurup. bu sayede düşeni hemen hastaneye yetiştürürüz da.
temel: olmaz da.
dursun: o zaman çukuru kapatalım hastanenin yanına çukur açalum da.
temel: o da olmaz ama bak çukurun yanına hastane yapapiluruz.
Ordan bir yaşlı dede...
"La kafanızı zikiim... o çukuru kapatun, hastanenun yanına bir çukur açın" der.
Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır;
- Ayşe Hanım, beni tanıyor musunuz?
Yaşlı teyze cevap verir;
- Ah evet Avukat bey sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum.
Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız.
Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 10 lira fazla kazanmak için herkesi satarsınız.
Kaynak: Anayurt Gazetesi - https://anayurtgazetesi.c...rhan-selen/ciddi-fikralar
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur.
Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar;
- Peki Ayşe Hanım, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?
Kadın yine cevaplar;
- Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım.
Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir. Çevresinde bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor.
Yine herkes şokta.
Bütün salonu bir uğultu kaplar.
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafına avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar;
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız anam avradım olsun ikinizi de harcarım...