bugün

konuyla ilgili yeni şafak gazetesinin internet sitesinde sunulan haber başlığı 'türkiye'yi etkilemeyecek' olması. ulan milyonlarca insanı etkileyecek olması mı haber, bu mu haber? nasıl bir zalımlık, nasıl bir vurdumduymazlıktır bu. ayıp, resmen ayıp!
Japon'ların onca üstün tekniklerine ve disiplinlerine rağmen, çekirdek erimesini önleyemedikleri dikkate alındığında, deprem kuşağında yer alan ülkemizde daha büyük felaketlere neden olabilecek nükleer santrallerin yapımına hayır denilmesinin son derece büyük bir görev olduğunu hatırlatan sızıntıdır.
nükleer sizinti tanimi:
Bunu aciklamadan önce nükleer erime basligini okumanizi tavsiye edecegim; ne yazik ki böyle bir baslik olmadigi icin de surada birazcik tanimlamaya calisacagim. Nükleer erime ile reaktör cekirdeginde olusan en agir kazadan bahsedebiliriz. Reaktör cekirdegindeki yakma cubuklarinin cok yüksek isiya sahip olmalari sonucunda erimeleri ve birbirlerine gecmeleri ile gerceklesen bir kazadir. Böyle bir sey genelde sogutma sistemlerinin bozulmasi ve güvenlik sogutma sistemlerinde devreye girmemesiyle gerceklesir.

Örnegin; Japonya´da patlamalar böyle bir kazanin habercisi oldugu halde design basis acciden denilen tehlikeye ulasilmamasi icin sogutma islemleri devam etti. Kaza sonu dahi 50 adet adamla sogutma islemleri devam ettirilmeye calisildi. Sebebi ise maddenin tamamen isinip, son derece radyoaktif olmasini önlemek icin. Eger bu sogutma gerceklestirilmez ise; koruma kabinida eritip, disina cikip bolca radyasyonun kaynak sularina ve havaya karisip tüm atmosferde yayilmasi söz konusu olmasidir.

Türkiye´ye bi bok olmaz diyenlere de bu sekilde umarim bu entry ile cevap verebilmis olmusumdur.
Cünkü cernobil kazasinda da findik ve cay tüketimi yapilabilinir denildikten 5 sene sonra türkiye üretmis oldugu cay ve findiklari, yüksek radyasyondan dolayi yakmaya baslamisti. Bu kazanin sonucunu da kanser olanlar bi sekilde ödemis olmustu.

Ayrica; burada sunu da belirtmeliyim ki; sadece türkiye degil, tüm dünyanin bu olay yüzünden tedirgin olamasi gerekmektedir ve dis kaynaklardan okudugum haberlere göre fransa haric bi cok ülke de tedirgin olmustur. Mesela isvicre planlarini durdurmus, almanya´da 7 tane nükleer santralinin 4´ünü restore, 3´ünü de tamamen kapatmak üzere durdurmustur.

Tavsiye: Iyot haplarinizi yaninizdan ayirmayin. Korkmayin, zaten bi gün öleceksiniz, ha bugün ha yarin, bi bok olmaz. Ha bir de DNA´niz degisir, siz de bi farklilik olmasa bile bi kac nesil sonra mutant torunlariniz olur.
yakında birileri çıkıp çay içecektir bakın bu seferde çayda radyasyon yok diyecekleridir.

not: çernobil patlaması akabinde çay içen üç kişinin birinden ders almak, birinin kitapları ile bu alana ilgi duymak nasıl bir karmaşadır bilemezsiniz. işte o nedenledir ki her türkiye de nükleere hayır dediğimizde bizlere ülkenin gelişmesini istemediğinizden böyle diyorsunuz diyorlar varsın desinler, bakımı maliyetinden pahalı ve onlarca alternatife rağmen uzun vadede küçük bir azınlığı mutlu edecek nükleer santraller ülkemize döşenen bir dinamittir.
Ülkemizdeki yetkililer oradaki eski teknoloji biz yenisini yapacağız onun için kimse endişe etmesin diye açıklama yapmıştır. gerçekten çok rahatladım.
akla şu soruyu getirten hadisedir.ulan teknolojiyi nano halde kullanan japonlar bile bir deprem sonrası o kadar korumalı nükleer santralinde sızıntı oluyor ve bunun çok yıkıcı etkilerinin olması bekleniyor dünya üzerinde ... ! hala erdoğan akkuyudaki nükleer santral projesinden vaz geçemiyor üstüne üstük tesisin planlandığı yer fay hattına 25 km uzakta vede rusların yapacağı santral ilk kez denenmekte japonların o teknolojiyle koruyamadığı nükleer santirali türkiye de yapmak gerisini siz düşünün ? anlaşılan bize bu ülkede huzurlu ölüm yok sonumuz hayrola .
türkiye'de yapılacak nükleer santralden siyasi ve maddi rant uman iktidar ve yardakçılarının bir tarafına kaçmasını dilediğim sızıntıdır.
dünyanın en vahim reaktör kazalarından biri. çernobil reaktör kazası seviyesine 1 kademe kalmış. ibrahim tatlıses'ten arta kalan dualarınızı lütfen bu kazaya kaydıralaım yoksa tüm dünya kayacak.
japonya'da meydana gelen 8,9'luk depremden sonra ortaya çıkmış nükleer sızıntıdır.

tam güçle doğa mahvediliyor.
depremle yıkılmayan japonya yı yavaş yavaş yıkacak sızıntı. etkileri beni korkutuyor.
deprem öldürmez bina öldürür.
bina öldürmez tsunami öldürür.
hem tsunami hem sızıntı öldürür.
aklıma kazım koyuncuyu, çernobili ve kanserden ölen masum karadeniz vatandaşlarını getirmiş olaydır. her ne kadar nükleer santralin faydası olsada en ufak bir felaket kazım koyuncu gibi değerli sanatçıları hayatımızdan alıp götürmektedir. ne kadar acıdır ki bu nükleer santral ya da nükleer her ne derseniz deyin neden bu felaketlerin suçunu masum insanlar canlarıyla ödesin ki? umarım felaket bir an önce daha çok yayılmadan durdurulur. yeni insanlar, toprak, su ve hava bunlar kirlenmesin.
faaliyetine son verilme zamanı gelmesine rağmen japonyanın bu santrali 10 yıl daha kullanmak istedikleri yer idi.
ilk patlama sonrasında tuzlu deniz suyu üstüne tamamıyla dökülerek bir nevi imha işlemi gerçekleştirilmesi gerekirken,
10 yıl daha kullanmak istedikleri için
'nasıl olsa soğutucular var, onlar otomatik olarak devreye girer'
düşüncesiyle beklenilmiş santral.
şans yaver gitmeyip soğutucuların biri çalışmayınca da ikinci ve üçüncü patlamalar peşpeşe meydana gelerek felakete neden olmaktadır.
şimdi ise 4. patlama bekleniyor ve yapacak hiç birşey yok.

birinci dünya savaşı sonrasında yaşanan en büyük felaket kabul edilen çernobil gibi
ümit ediyoruz ki felaketin boyutları bu kadar büyük olmaz.

aksi takdirde hasta insanlar, erken nüfus kaybı, doğmamış sakat bebekler ve belki de yepyeni hastalıklı bir ırk.

bekliyoruz...
100bin kişinin risk altında olduğu ve tahliye edildiği, etki ettiği alan büyüklüğünü en net yıllar sonra farkedebileceğimiz felaket.
ülkemizde gördüğü ilgi aref ghafouri ve kim olduğunu bilmediğim sefa doğanay adlı mühim kişilerin yanında sıfıra yaklaşmaktadır.

sefa doğanay da şuymuş: http://vthumb.ak.fbcdn.ne...&biw=1280&bih=709

canım ülkem...
hakkında bugün itibariyle ulu sözlükte entry girilmeye gerek görülmemiş sızıntıdır.

öyle ya hepi topu acil soğutma ünitelerinin çalışmasına engel olan bir elektrik kesintisi yaşanmakta. dahası bu ünitelere elektrik çekilmesine karşın patlamadan sonra enkaza dönen 3 nolu reaktördeki çatlaklardan dolayı soğutma suyu biriktirilemiyor. helikopterlerle su dökülmesi projesinden vazgeçilmişti ancak 12000 dereceye yaklaşan yakıt çubuklarını soğutmak için başka da çare bulunamıyor.

tüm dünyanın gözü önünde bir çevre felaketi, dahası insan yaşamını kökünden etkileyebilecek bir facia yaşanırken bazılarımız bu olaydan istifade rte'ye laf sokma derdinde. neymiş tüpe benzetmişmiş, bu nasıl başbakanmış! diğer bir kesimin ise zaten umrunda değil, japonya uzak zaten değil mi? bize zararı olmaz he mi evladım?

işler yolunda gitmezse yayılacak radyasyonun ve patlama sonucu japonya'nın haritadan tam anlamıyla silinme ihtimalinin ne kadar umrunuzda olduğunu bilmiyorum. ama bu durumda halen daha "ehe ehe bi bok olmaz yeaaa" diyen apaçileri, greenpeace ile birlikte geçirdiğim onca senede sayısının gittikçe arttığını gördüğüm "nükleer enerji destekçisi" zırcahilleri ve "sözde" nükleer karşıtı gibi davranıp aradan hükümete laf sokma çıkarcılığına düşen yılmaz özdil karakterli yavan karakterleri gördükçe üzülüyorum. size değil ama...