bugün

çok mutlu insanlar yetiştirmektedir. o kadar ki, finlandiya intihar ve tecavüz oranı sıralamasında avrupa nın "gelişmiş" ülkeleri arasında en tepelerdedir. bazı embesiller için özellikle "gelişmiş" yazdım ki kalkıp hırvatistan ile karşılaştırma yapamasın dangalaklar deyu...
(bkz: Timms) ve (bkz: pisa)da her zaman bir numara olan ve öğretmenliğin en saygın ve geliri en yüksek olan meslek oldugu eğitim sistemidir.
hiçbir şey olamayan insanlar öğretmen olmadığı için bizim eğtim sistemimizden kuşkusuz daha iyi olan eğitim sistemidir. ha bu kadar abartılacak kadar iyi midir orasını bilemiyorum.
"Finnish Education System"
Yapılan şeyler, izlenen yol, size geçmişte yapılan bir eğitim devrimini hatırlatmıyor mu?
(Bknz: Köy Enstitüleri)

https://youtu.be/54EpTVvm00A

Michael Moore gidip yerinde incelemiş.
Takdire şayan ve bizim türk eğitim sistemiyle uzaktan yakından alakası olmayan devrim gibi eğitim sistemidir. Bu başarıyı yakalamalarının en önemli sebebi ev ödevleri vermemeleri olarak görüyorlar ki bu çok güzel. Emin olun ev ödevleri olmasa daha rahat olur okulu daha çok severdim. Umarım eğer bir gün çocugum olursa kendi çocuğum için daha iyi bir eğitim sunabilirim.
insanda reankarne olma isteği uyandıran eğitim sistemidir. Keşke ölüp başka bir bedende finli bir ailenin mutlu ve akıllı bir çocuğu olarak bu güzel okullarda yeniden okusam diye iç geçirmeme sebep olan sistemdir.
http://www.pilliblog.com/...lik-uyandiran-10-ozelligi
https://www.facebook.com/.../videos/1335311119820972/

lütfen izleyin ve içinde bulunduğumuz sisteme bir daha küfür edin.

yol yaptık biz de zaten boşver!
O sarisin beyaz tenli uzun boylu renkli gozlu ilik gibi kizlar bizim okullarda olsaydi degil okuldan kacmak falan okulda bile yatardim amk evin yolunu unuturdum.

Benim okudugum lisede etegi benim pantolonumdan uzun kizlar vardi lan , adalet bu mu anasini avradini sikeyim ya.
en önemli ayrıntı, ev ödevi olmaması. yani çocuklar ödev var diye değil, merak ediyorlar diye okuyup araştırıyor. en iyi öğrenme yolu da zaten merak etmektir. tabii, bunun yanısıra yetkin eğitimciler de şart, öğrencilerle tek tek ilgilenecek. ancak ülkemizde böyle bir sistemin altyapısı için en az 50 sene geçmesi gerekir.
Öğretmen maaşı açlık sınırında iken sistem değişse ne değişmese ne.
Yüksek lisans derecesine sahip olmayanlar bu sistemde öğretmenlik yapamaz yani 4 yıllık lisans derecesiyle öğretmenlik yapılamayan bir sistemdir. Daha da ilginci, eğitim fakültesinden her mezun olan da öğretmen olamaz, belli bir yüzdelik dilime girme şartı aranır.
(bkz: balkanlardan gelen soğuk hava dalgası)
Olsun bizim de köprülerimiz var(!)
Sözlükte ki öğretmenlerin maaş vurgusu yapmasına sebep olmuş sistem.

Adamlar yazmış ki öğretmen olmak için yüksek lisans şartı var ve belli bir yüzdelik dilime girmen lazım hala gelmiş sikik maaşı yüksek bizde öğretmen maaşı açlık sınırında.

Lan senin bu vizyonsuzluğun ve aç gözlülüğünle sana aylık 10 bin dolar versem eğitim verdiğin çocuğu astranot mu yapacaksın gebeş. Astranotu geçtim öğretimi düzgün yap onu da yapamıyorsun hala maaş diyor.

Adam anadolu da 10 yıllık geçmişi olan tabela üniversiteyi bitirmiş 2 yılını kpss ye adayıp öğretmen olmuş yaz tatili var garanti meslek diye sonra gelmiş o türkiye de maaş az. Ha fazla olsa finlandiya da ki öğretmen gibi olacaksın yani? yüksek lisansın var mı yok. akademik başarın var mı? yok. Yabancı dilin var mı dünyadaki gelişmeleri takip edeceğin yok çünkü gerek görmüyorsun. Sonra maaş az yoksa finlandiyalı öğretmen olacak. bu maaş fazla lan senin bu vizyonuna.
görsel
başarısı ile ortaya çıkan ürün arasındaki tezat dikkat çeken bir durumdur.

------------alıntı----
Uluslararası öğrenci değerlendirme programı (PISA), dünyada uygulanmakta olan eğitim sistemlerini araştırmakta, öğrencilerin okumayla sahip oldukları yetiyi ne derece hayata geçirdiklerini, matematik ve fen bilimleri konusundaki bilgi ve becerilerini ve bunları günlük hayatlarında nasıl ve ne kadar kullanabildiklerini ölçmektedir. Bu ölçüm dünyada 2000 yılından beri kullanılmakta ve Finlandiya her zaman en başarılı ülke sonucunu almaktadır. Finlandiya’daki eğitim sistemini incelediğimizde, bu başarının pek çok nedeni olduğunu görmekteyiz. Finlandiya’daki okulların müfredatı “yaparak öğrenme” prensibiyle eğitim ve öğretim vermektedir. Ülkedeki zorunlu eğitim süresi, ekonomik koşullar, uygulanmakta olan öğrenci aktiviteleri, sınıf düzeni ve en önemlisi öğretmenlerin sahip olduğu nitelikler, Finlandiya’yı dünyanın en başarılı ve donanımlı öğrencilerini yetiştiren ülke konumuna ulaştırmaktadır. Eğitimde kazandıkları bu başarı, Finlandiya’nın kültürel başarısı olarak da gösterilebilir. Çünkü Finlandiya başarısının sırrını kaliteli öğretmenler yetiştirmeye bağlamaktadır. Ülkede öğretmenlik çok prestijli ve kutsal bir meslek, üstelik öğretmen olmak hiç de kolay değildir. Zorlu aşamalardan geçen birçok adayın yalnızca en iyileri öğretmenlik mesleğine kabul edilmektedir. Ayrıca öğretmenlere sunulan yaşam standartları ve imtiyazlar onlara verilen değerin en açık göstergesidir. Finlandiya “yaşam boyu öğrenme” felsefesini hayata geçirmiş bir ülkedir. Eğitim düzeyleri ve sosyal statüleri ne olursa olsun, tüm Finlandiya halkı ülkenin açtığı ücretsiz kurslara katılabilmekte ve kendilerini her daim geliştirebilmektedir. Finlandiya’nın eğitim alanındaki bu başarısı ve nitelikli insanlar yetiştirmesi, ülkenin gelişimi açısından büyük bir katkı sağlamaktadır. Buna karşın, Fin toplumunda yaşanmakta olan yapısal değişiklikler ve sosyal problemler, Finlandiya’nın eğitim alanındaki başarısıyla tam bir tezatlık göstermektedir. Finlandiya’da toplumsal yapının bozulmasına neden olan temel neden aile yapısındaki bozulmalar ve bunu tetikleyen etkenlerden kaynaklanmaktadır.

Finlandiya toplumu 1920’lerde kadınların sanayi sektöründe çalışmak için şehirlere göç etmesiyle değişmeye başlamıştır. Kadınların aynı şartlarda üretimde yer alması ve yüksek öğretimde erkeklerle eşit eğitim seviyelerine sahip olması, Finlandiya’da tarihsel bir dönüşüm yaratmıştır. Kadının iş hayatına girmesinin, erkeklerle statü ve sorumluluk bakımından farklılıkları ortadan kaldıracağı düşünülmesine rağmen, kadının evdeki sorumlulukları açısından herhangi bir değişiklik yaratmamıştır. Finlandiya hükümeti iş ve aile yaşamı uyumlaştırılması konusunda çeşitli hukuksal düzenlemeler yapmış, çocuklar için günlük bakım evleri açmış ve bu konuda yerel yönetimleri de organize etmiştir. Finlandiya’da çocuk sahibi bir annenin yasalarca düzenlenen izin haklarını kullanması çocuğun yaşıyla ters orantılıdır. Bu sayede annenin evde daha fazla vakit geçirmesine imkan tanınmıştır. 2004 yılında yapılan araştırmalara göre, bu durumda birtakım değişiklikler meydana geldiği gözlenmiştir. 3 yaşından küçük çocuklara sahip olan annelerin, izin haklarını evde çocuklarıyla ilgilenerek kullanma oranında düşüşler yaşanmıştır. Bunun nedeni, sözleşmeli çalışan annelerin çalışma saatlerinin uzunluğundan ve işverenin işi başkasına verebilecek olma ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Üstelik kadınların doğurganlık özelliğinden dolayı, sıklıkla izin hakkı kullanabilecek olma ihtimali Finlandiya’da çalışan kadınların aldıkları maaşa yansımaktadır. Aynı şekilde, erkeğin evde çocuk bakma konusundaki sorumlulukları geleneksel olarak daha azdır. Üstelik Finlandiya yasalarına göre, çocuk sahibi olan erkeklerin izin haklarının genişletilmesi söz konusu değildir. Finlandiya’daki çocukların ders saatlerinin kısalığı göz önüne alındığında, ebeveynlerin aile ve iş hayatı konusunda yaşadığı uyuşmazlıkları giderebilmek için belediyeler ‘öğleden sonra bakımı’ hizmeti sunmuştur. Günümüzde Finlandiya, bu sorunları çözmek için çeşitli politikalar üretmeye devam etmektedir. Bu durum, bize yapılan politikaların yeterli olmadığını göstermektedir. Özellikle bu sorunu çocuklar açısından değerlendirmek, olayın ciddiyetini kavramamıza yardımcı olacaktır. Çünkü bir çocuğun erken dönemi, onun kişilik ve duygusal yapısının oluşmasındaki en önemli zaman dilimidir. Çocuğun kapasitesi özellikle anne ve çocuk ilişkisiyle gelişim göstermektedir. Yetişkinlerin yaşamı çocukların yaşamını ve toplum yapısını etkilemektedir. Aynı şekilde, toplum yapısı da yetişkinlerin ve çocukların yapısını etkilemektedir. Finlandiya’da aile yapısının bozulmasının nedenlerinden biri ebeveynlerin çocuklarına yeterince zaman ayırmamasıdır. Finlandiya’daki aile yaşamında çocuk ve aile arasındaki ilişkiler, geçen yıllara göre değişiklikler göstermektedir. Çocuklar anneyle daha sıkı ilişkiye sahipken, babayla daha mesafelidir. Aile akşamları çocuğun nerde olduğundan her zaman haberdar değildir ve diğer iskandinav ülkelerine oranla aile akşam yemeğini her zaman beraber yemez. Bu nedenle, çocuklar ailelerinden bağımsız zaman geçirmek ve aile üyeleri dışındaki sorumlularla muhatap olmak zorunda kalmaktadır. Finlandiya’daki çocuklar boş zamanlarını üç şekilde değerlendirmektedir. Bu çocukların büyük çoğunluğu, okul arkadaşları ve yaşıtlarıyla, bir diğer kısmı sosyal aktivitelere katılarak ve küçük bir azınlığı aileleriyle zamanlarını değerlendirmektedir. Ülkede internet kullanımı oldukça yaygındır ve Finlandiyalı çocuklar, zamanlarının büyük çoğunluğunu internet üzerinde tüketmektedir. Bu durum, çocukların asosyal ve içine kapanık olmasına sebep olmakta ve onların ruh halinde ve davranışlarında olumsuz değişikliklere yol açmaktadır. 2008 yılında yapılan suç anketine bakıldığında, internet kullanan gençlerin 69% u yasal olmaya yollarla internetten çeşitli dosyalar indirmektedir. Üstelik ülkede cinsel veya şiddet içerikli filmlere herhangi bir sansür yoktur. Bu nedenle çocuklar özellikle ergenlik dönemlerinde pek çok şeyi internet yoluyla öğrenmektedir. Çocuklar sadece internet üzerinden cinsel taleplere ve tacizlere maruz kalmamakta, aynı zamanda okul arkadaşları ve yaşıtları tarafından da aynı muameleyle karşılaşmaktadır. Öyle ki, çocuklar arasında fiili tacizin ve şiddetin uygulanması okullarda dahi normal karşılanmaktadır.[1]Devletin internet kullanımı üzerinde herhangi bir müdahalesi bulunmamaktadır. Finlandiya hükümetinin küresel dünyaya uyum sağlama adına yaptığı politikalar nedeniyle bilgi akışına ve teknolojik gelişime oldukça önem verilmektedir. Finlandiya, çocukların tek başına mücadele etmek zorunda kaldığı bu durumu, aile bağlarını güçlendirerek, toplumun yapısını düzeltmek adına ekonomik ve politik uygulamalarla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

Üzerinde durulması gereken bir konu daha var ki, o da çocukların şiddeti yalnızca internet yoluyla öğrenmediği gerçeğidir. Finlandiya’da eğitim ve öğretim seviyesi oldukça yüksek olmasına rağmen, aile içi şiddet oldukça yaygındır. Finlandiya yasalarına göre, aile çocuğunu cezalandırmak için fiziksel güç kullanamaz. Buna rağmen, aile içi ve çocuklara yönelik şiddet, Finlandiya’nın toplumsal yapısını bozan en önemli sorunlardan biridir. Finlandiya’da çocuklar evde, okulda hatta boş zamanlarında bile şiddete maruz kalmaktadır. Bu oran bölgeden bölgeye değişmektedir. Şiddetin en büyük nedeninin madde bağımlılığı olduğu düşünülmekteydi. Ülkenin içki satışları ve reklamlara yönelik uyguladığı yasal düzenlemeler sonrasında asıl sorunun madde bağımlılığı olmadığı görülmüştür. Devam eden araştırmalar, şiddete sebebiyet veren bir diğer etmeni işsizlik olarak görmüştür. Finlandiya’nın Gayri Safi Milli hasılasın yaklaşık olarak 36.9 milyar Euro’dur ve kişi başına düşen milli gelir Türkiye’yle kıyaslanmayacak kadar yüksek seviyelerdedir. 1990’lı yıllara kadar uygulanan politikaların ülkedeki yoksulluk oranını azaltmış olmasına rağmen, bu tarihten sonra arttığı gözlenmektedir. Finlandiya nüfusunun belli bir oranı yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır ve devlet yardımıyla geçinmektedir. işsizlik, elbette Finlandiya’ya özgü bir problem değildir. Diğer Avrupa ülkeleri için de çözümlenmeyi bekleyen önemli sorunlardan bir tanesidir. Finlandiya’nın diğer Avrupa ülkeleriyle olan farkı, işsizliğin bir devlet politikası olarak ortaya çıkmasıdır. Bunun nedeni ülkede yaşlı nüfusun çokluğu ve vasıflı işçi sayısının azlığıdır. Emeklilik harcamalarının, işgücü açığının, sosyal ve sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın oldukça fazla olduğu ülkede işçi ücretleri oldukça fazla ve vasıflı işçi sayısı oldukça azdır. Ülkede işçi kıtlığından dolayı işçilerin talep ettiği maaş, iş alan kurumların ve yatırımcıların karlılık hedeflerini aşmaktadır. Bu durum, ülke ekonomisini etkilemekte ve ülkede yapılan yatırımların oranını düşürmektedir.

Finlandiya’nın günümüzde uygulamakta olduğu ekonomik strateji, işçi fiyatlarının işçi kitlesi tarafından değil, nitelikli işçi tarafından belirlenmesini öngörmektedir. Bu nedenle, Finlandiya ekonomisi belirli oranda işsiz guruba sahip olmaya ihtiyaç duymaktadır. Bunun amacı, insanları çok fazla tercih edilmeyen alanlarda, eğitim seviyesi ne olursa olsun, nitelikli işçi vasfına sahip olmak için teşvik etmek, yeni sektörler yaratmak ve böylece talep edilen hizmetleri karşılamaktır. Ülkenin şu anki durumu göz önünde bulundurulduğunda, gelecekte herhangi bir makine operatörü, maden işçisi, inşaat işçisi şoför ya da hemşire bulunması oldukça güç hale gelecektir. Bu durum, ülkede uzun vadeli yapısal işsizliğin sebeplerini açıklamaktadır. Finlandiya hükümeti durumun ciddiyetinin farkındadır. Başarılı eğitim sistemine rağmen, bir ülke mesleki vasıflara sahip işçilere her zaman ihtiyaç duyacaktır. Böylece mesleki anlamda yapısal işsizlik azalacak ve işçi ücretleriyle doğru orantılı olarak, ülkede nitelikli işçi sayısı artacaktır.

iş alanlarındaki değişiklikler ve insanların yaşanan değişimlere yeteri kadar uyum sağlayamaması, ülkedeki genç nüfusun ve ebeveynlerin gelecekle ilgili kaygı taşımasına neden olmaktadır. Finlandiya’da yaşayan kimi aileler, yapısal işsizlik politikaları yüzünden işlerini kaybetmekte ve ciddi maddi sıkıntılar çekmektedir. Dünyanın en iyi eğitim sistemine sahip Finlandiya, öğrencilere verdiği eğitimin karşılığı olarak okuma, yazma, matematik ve fen bilimleri dışındaki alanlarda onlardan yüksek performanslar beklemektedir. Bu nedenle, ruhsal problemler ülkede sıklıkla görülen bir durum olmaya başlamış, kaygı, endişe, davranış bozuklukları, madde bağımlılığı ve aile içi şiddet Finlandiya’da büyük oranda toplumsal bozulmalara yol açmıştır.

Küresel dünyaya uyum sağlama adına yapılan değişiklikler gençlerin ve ebeveynlerin yalnızca ruh halini değil yaşamlarını da etkilemiştir. Finlandiya’da Gayri Safi Milli Hasıla, yatırımlar, nitelikli insan sayısı ve çalışan insan oranları bakımından bölgeler arasında uçurumlar bulunmaktadır. Bu durum bize Finlandiya’nın gelir dağılımında ve yaşam standartlarında birtakım eşitsizlikler olduğunu göstermektedir. Hatta gelir dağılımındaki eşitsizlik nedeniyle, insanların çalışmaya verdiği önemi yitirmeye başladığı bile söylenebilir.

Finlandiya’da bölgeler arasında bulunan ekonomik farklılıklar, insanları yeni iş imkanlarına sahip olmak için şehirler ve bölgeler arasında göç etmeye mecbur bırakmıştır. Bu göç, ülkenin az gelişmiş bölgeler üzerinde gerçekleştirdiği yatırımlar, eğitim, vergi ve gelir transferleriyle teşvik edilmiştir. Hatta bu konuda iş ve eğitim kurumlarının işbirliği yapması için politikalar üretilmiştir. Bu tarz hareketlilikler, uzun vadede faydalı olabilecek ama aynı zamanda toplumda kırılmalara ve yapısal sorunlara neden olacak durumlar yaratmaktadır. Ülkenin küreselleşme doğrultusunda göstermiş olduğu ekonomik canlılık ve potansiyel iş gücüne duyulan ihtiyaç, göç alma ve bölgeler arası göç etme oranını arttırmakta ve farklı insanların etkileşim içinde bulunmasını sağlamaktadır.

insanların ekonomi odaklı yeni düzen kurma ihtiyacı ve yaşanan bölgelerde insan profilinin değişmesi toplum üzerinde sosyal ve kültürel bozulmalara neden olmaktadır. Ekonomik anlamda gelişmiş bölgelerde, sosyal problemlerin yaşanmasının nedenlerinden biri de budur. Fakirlik ve işsizliğin sorun olduğu kırsal bölgelerde, mutlu ve güvenli bir yaşam sürdürülebilme ihtimali bu nedenle vardır. Çünkü insanlar, alışılagelmemiş durumlarla nadiren karşılaşırlar ve bunlara uyum sağlamak için düzenlerini bozmak zorunda kalmazlar. Sözünü ettiğim bu değişiklikler, toplumun, ebeveynlerin ve doğal olarak çocukların yaşam biçimlerini etkilemiş, gelecekle ilgili kaygılar taşımalarına neden olmuştur.

Kaygılı ve yalnız insan çareyi kötü alışkanlıklar edinerek ve şiddet göstererek bulmuştur. Bu nedenle, evlilik oranı ülke genelinde oldukça düşüktür ve insanlar beraber yaşamayı daha çok tercih etmektedir. Birlikte yaşayan çiftlerin 20% si evli değildir. Boşanma oranı oldukça yüksektir. Dünyada boşanma oranının en yüksek olduğu ülke Finlandiya’dır ve tahminlere göre boşanma oranı bu şekilde devam ederse, yapılan ikinci evlilikler aynı şekilde boşanmayla sonuçlanacaktır. Finlandiya’da çocuk sahibi evli çiftlerin oranı 40% oranındadır ve bu oran gittikçe azalmaktadır. Ülkede yalnız yaşamak oldukça alışılagelmiş bir durumdur. Diğer Kuzey Avrupalı ülkelere oranla, 20 yaşın üzerinde yalnız yaşayan yetişkin bireylerin sayısı 1,4 milyon civarındadır. Tüm bireyler aile yapısından dolayı özgürlükçü bir karakteristik yapıya sahiptir ve hayatlarının herhangi bir yerinde, herhangi bir müdahaleyle karşılaştıklarında bunu hüviyetlerine karşı bir tehdit olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle, evliliklerde ve çocuk/ebeveyn ilişkilerinde taraflar birbirlerine karşı tahammülsüzdür ve bu nedenle çoğu insan hayatının büyük bir kısmını yalnız geçirmektedir.

Sonuç olarak, ülkelerin geleceklerini tayin eden en önemli faktör sağlıklı, eğitimli ve mutlu bir nesil yetiştirmektir. Ekonomik refah ve başarılı bir öğretim sistemi, bunun için yeterli değildir ancak buna katkıda bulunabilir. Küresel dünyaya uyum sağlama adına yapılan değişiklikler, sosyal ve ekonomik sıkıntılar ailelerin yapısını bozmuş ve aile üyeleri arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir. Ailevi sıkıntılar da başıboş, yalnız, içine kapanık ve kötü davranışlar sergileyen bir nesin meydana getirmiştir. Bu da toplum yapısında değişimlere hatta kırılmalara yol açmış, Finlandiya’yı gelecekte daha büyük problemlerle mücadele etme durumunda bırakmıştır. Mükemmel derecede işleyen eğitim sistemine rağmen Finlandiya’da toplumsal bir çöküş yaşanmaktadır ve Finlandiya hükümeti, küreselleşen dünyada ülkelerin ve medeniyetlerin devamlılığını sağlayan, onları geleceğe taşıyan en önemli özelliğin toplumsal refah olduğunun farkına varmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar
Finnish Youth Co-operation Allianssi. Young People in Fineland. 2010

Hautamaka, Antti. Finland in the Face of Change: ‘A Report on Finland’s Challenges’. Mart,2001

Riihela, Marja. Recent Trends in Income, Inequality in Finland. 2002

Ellonen, Noora. Violence against Children and Adolescent in Finland.2008

Finlandiya Raporu Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2006

Mäntysaari, Mikko “Social Problems in Finland”

Ministry of Social Affairs and Health, “Alcohol Issues in Finland after Accession to the EU:Consumption, Harm andPolicy Framework 1990–2005”, Helsinki, Finland 2006

https://tedmem.org/blog/f...ndiyanin-toplumsal-cokusu
Finlandiya eğitim sistemi ile Türkiye eğitim sistemi karşılaştırılamaz.

Türkiye eğitim sisteminden memnun değilim. daha iyi olabilir ama Finlandiya ile de karşılaştırılamaz.

orada 4 saat eğitim veriliyor. ama bu bak Finlandiya nüfusu istanbul kadar ve nüfusun %25-%30 unu gençler kapsıyor. haliyle sınıflar çok boş. unutmayın dersten en iyi verim alma şekli sınıfta az kişi olmasıdır.

Türkiye'de 12 milyon genç nüfus var.
Finlandiya da 5 milyon insan yaşıyor ve bunun 1 buçuk milyon kadarı genç.

biz sınıflara öğrenci yerleştiremiyorken adamlar sınıfın yarısını oyun salonu yapıyorlar.

neyle neyi karşılaştırdığınızı bilin.
görsel
Adamdır.
Finli çocuklar yarım gün okulda ortam yapıp çıkışta gezip tozsun hayatını yaşasın Biz anca sabah aydınlanmadan okula gidip beden dersinde matematik çözelim çıkışta minibüsle akşam trafiğinde eve dönmeye çalışalım amk.
Her gün söverek okula giden çocuktan büyüdüğünde ne gibi bir pozitiflik bekleyeceksin anlamıyorum.
Finlandiyayı kötülemek için demiyorum adamlar harika iş başarmış ama bütçe bütçe bütçe. Türkiye nüfusunda o standartları yakalamak için katlarca para lazım ve adamların savaş derdi yok. Bizim gibi geliri olduğu gibi doğuda savaşa aktarmıyorlar.

Çok başarılı ancak kıyaslanmamamız gereken ülkenin eğitim sistemi.
kimi salağın, başarısını kabul etmekle beraber, bir takım yobaz ağızları yaptıktan sonra "finlandiya toplumunun çökmesini önleyemediğini" iddia ettiği sistemdir.

lan bir siktirin gidin be! tam üç yüz yıldır aynı hikaye... hemen hemen aynı lafları fransa'ya gönderilen ilk osmanlı elçilerinin raporlarında, misal halet efendinin raporlarında bulursunuz. lan bizim imparatorluk çöktü gitti, şu anda memleketin "beka sorunu" yaşadığını söyleyen yine sizlersiniz ama hala aynı yalanlar, hala aynı yalanlar...
uygulanan doğru kimi yaklaşımlarla birlikte dünyanın en iyi eğitim sistemi falan değildir. üstelik bir çok uygulamaları hem gelişimin hem de eğitimin doğasına aykırıdır.

ha dayanak olarak pisa sonuçlarını yere göğe sığdıramayan zır cahiller singapur, hong kong, japonya, kanada gibi ülkelerin eğitim sistemlerine ne yorum yapıyor çok merak ediyorum.

edit: ay çocuklar çok özgür, özgür zihinler, hayaller, yaratıcı bireyler, bin dakika tenefüs, üç beş saat ders vidi vidi diye avunan savunmaların suratına da baya baya geleneksel, bilgi odaklı, yetenek destekli singapur eğitim sistemini çarpıp gitmiş olayım.
oradaki nüfus farklı, eldeki kaynaklar farklı. kendi özgün sistemini oluşturamadığın sürece istediğini monte etmeye çalış, bir yerlerden patlak verir.
Serbest çalışma odaklı bu eğitim sisteminin Türkiye de uygulanması durumunda bütün eğitim hayatı bomboş geçer çünkü Türkiyede öğrenciler ne olursa derslerin boş geçmesini istiyorlar boş oldumu da hiçbir şey yapmıyorlar cidden serbest çalışmaya dayalı eğitim sisteminin işe yarayacağını söyleyen dangalaklar çoğunlukla Finlandiya eğitim sistemi hakkında hiçbir şey bilmiyor sadece adını duymuş ya da tek bir bakış açısıyla bakacak kadar dangalak oluyorlar.
daha iyi işte. okuyan okur, okumayan okumaz.

okumak sadece ufak bir ayrıcalıktır o kadar. herkes okuyup üst sevjye işleri yapmak zorunda değil.
güncel Önemli Başlıklar