bugün

ne varsa içindedir anlamına gelir.
mevlana'nın çeşitli meclislerde yaptığı konuşmaların ve sorulan sorulara vediği cevapların toplandığı eseridir. ne varsa içindedir/içindeki içindedir gibi bir anlama sahiptir.
hz. muhammed (sav) gülzarında yetişmiş ve bu dünyaya o bahçenin kokusunu ulaştıran gönül erleri, ilham kaynağının ilahi sunucularıdır. hz. mevlana celaleddin rumi nın eserleri arasında bulunan fihi ma fih de bu ilahi boyuttan uzanan hikmetler yumağından örülmüs bir kaftan, rabbani bir ilhamdır.
en iyi tercümesi ahmed avni konuk tarafından yapılmıştır. 73 fasıl dan oluşur. eserden parçalar;

"dağa bir kuş konup da uçsa eğer, dağa noksan ziyadelik gelmez."

"gözümde hayalin, dilimde adın, gönül gark ı zikrin; bu mektub kime?"

"hak sana pek yakındır. o senin fikrin ve tasavvurun ile beraberdir. zira o tasavvur ve endişeyi o icad eyler ve sana mukarin kılar. pek yakın olduğu için görmek mümkün değildir. ve ne acib şeydir ki, işlediğin her bir işde, aklın senin ile beraberdir ve o işe seninle birlikte şuru eyler. halbuki aklı hiç göremezsin. her ne kadar eserini görür isen de, zatını göremezsin."

"her kim ki agah tır, minni, yani bendendir."
(bkz: mevlana/#2957440)
mevlana nın meclis sohbetlerinden oğlu sultan veled tarafından derlenerek oluşturulmuş eserdir. ne varsa onun içinde var anlamına gelir. fihi ma fih çift taraflı yorumlanabilir. ilki gerekli olan bütün bilgi burada mevcuttur yorumudur, ikinci yorumu, tasavvuf felsefesinden gelir ve ne varsa senin içindedir anlamıyla enel hakk söylemine yakındır.
kimsenin, hele hele kadınların okumadığından emin olduğum kitaptır. neden mi? içinde korkunç cinsiyetçi, kadına yönelik ağır hakaretlerle dolu söylemler barındıran kitaptır.
"8.bölüm - çaçaoğlu, namazdan daha üstün nedir diye sordu.

(mevlânâ), bir kere dedi, namazın canı namazdan üstündür diye bu soruya cevap vermiştik, etraflıca
anlatmıştık, ikinci cevap da şu:

iman namazdan üstündür. çünkü namaz, beş vakitte farzdır; imansa sürüp giden bir farz. namaz, bir
özürle kılınmayabilir, geciktirilmesi caizdir; burda da imanın namazdan bir üstünlüğü var; çünkü iman hiç
bir özürle bırakılamaz, geri atılamaz. namazsız imanın faydası vardır, imansız namazsa fayda vermez; iki
yüzlülerin namazı gibi. her dinin namazı bir başka çeşittir; fakat hiçbir dinin imanı değişmez. namazın
şekilleri, kıblesi, başka şeyleri değişebilir; daha başka farklar da var; dinleyenin zevkine, özleyişine göre meydana çıkar. "hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri katımızda olmasın, fakat onu, ancak bilinen miktarda indiririz." dinleyen, hamur yoğuranın önündeki hamura benzer; söz de suya benzer. hamura, ne kadar su gerekse o kadar su döker.

şiir:

gözüm, bir başkasına bakıyorsa ne yapayım ben?
kendinden şikâyetlen; çünkü onun ışığı sensin.

gözüm başkasına bakıyor, yâni başka bir dinleyen arıyor senden başka; ne yapayım ben, gözümün
ışığı sensin. sen, senliğindesin, kendinden, varlığından kurtulmamışsın ki aydınlığın yüz bin kat artsın."
her şeyin internetten arandığı bir zamanda,
"ne varsa içindedir içinde" isimli bu kitap,
aramanın ve bulmanın adresini, sanal dünya değil,
gönül dünyası olarak göstermektedir.
Mevlana Fihi Ma Fih adlı eserinde şöyle diyor :
" Sizler , kadının kapanmasını istedikçe, herkeste onu görme isteğini kamçılamış olursunuz.Bir erkek gibi bir kadının da yüreği iyi ise,yasakları uyğulamasan da , o iyilik yoluna gidecektir. Yüreği kötü ise , ne yaparsan yap , onu hiç bir şekilde etkileyemezsin. Kıskançlık denilen şeyi bilme.
Cahillerdir , kadından üstün olduğunu sananlar. Cahiller kabadır. Sevgi ve güler yüz nedir bilmezler. Ancak hayvan erkekler, kadından üstündür. Seven erkek ise , kadınla eşittir."
Bengisu karanlıktadır derler. Karanlık, erenlerin bedenleridir; bengisu da onlardadır. Bengisuya, ancak karanlıkta ulaşabilirsin; şu karanlıktan çekinirsen, kaçarsan bengisuya nasıl ulaşacaksın? Puştlardan puştluğu, kahpelerden kahpeliği öğrenmek istersen binlerce istemediğin şeye, köteğe, dilemediğin şeylere katlanmak gerek, bunu belleyip elde etmek için dayanmak gerek değil mi? Bu, böyleyken peygamberlerin, erenlerin durağı olan ölümsüz, sürüp giden yaşayışı istiyorsun da sonra hoş görmediğin birşeye uğramamak, sendeki bâzı huylardan vazgeçmemek dileğindesin; nasıl olur bu?
"aynı hatayı ikinci kez tekrar etmeyen, en mükemmel insandır..." sanırım albert einstein demişti bu ya da buna benzer bir veciz cümleyi. mükemmel olmak ne derece mümkün bilemiyorum ama aptal olmamayı seçmek pek de zor değil; en azından yaşadıklarımızdan ders almak gerek... içine ayna tut ve gör. Yolun, yordamın, rehberin orada. Evvela kendini okumayı öğren.