bugün

yaşım itibariyle ancak tanık olabildiğim şampiyonluklardır. 1995-96, 2000-01, 2003-04, 2004-05 ve 2006-07 sezonlarını kapsar.

şimdi geçelim bu şampiyonlukların sadece benim bildiğim kadarıyla olan analizine,

1995-96 sezonu: başkan ali şen. fenerbahçe'nin 32. haftadaki trabzonspor maçına kadar bazı önemli deplasmanlar da dahil hakem yardımıyla kazandığı puanlar var. ligin kaderini belirleye ek trabzon-fenerbahçe maçından önce ise tam bir psikolojik savaş başlatılıyor. başına rize'de küçük bir taş gelen ve bu taşın bir sıyrığa bile sebep olmadığı aygün'ün başı sargı bezleriyle mumya gibi sarılıyor ve ali şen can güvenliklerinin tehlikede olduğunu belirterek jandarma güçlerinin gelmesini istiyor. sonuç trabzon'a 10 bin jandarmanın gelmesi, ortamın inanılmaz gerilmesi ve bu ortamda alınan bir fenerbahçe galibiyeti. ali şen'in de yıllardır söylediği gibi "aygün'ün başına atılan küçük bir taşı sonuna kadar kullanarak şampiyon olmuş"lardı.

2000-01 sezonu: başkan aziz yıldırım ama akıl hocası ali şen. 0-3'ten 4-3'e gelen şaibeli bir gaziantepspor maçı var. bu maçtan sonra ali şen'in artık bu iş futbolcunun değil yönetimin işi demeci. galatasaray maçında rakip taraftarlara ayrılan tribünün koltuklarının sökülmesi, üzerlerine sidik torbaları atılması. sezon sonunda ilk şampiyonluğunu yaşayan aziz yıldırım'ın "ben eskiden futbol sahada kazanılır sanıyordum" açıklaması yaparak resmen suç ikrarında bulunması. hatta şampiyon ekibin hocası mustafa denizli hakkında "hiç övünmeye kalkmasın, takımı o değil ben şampiyon yaptım" demesi.

2003-2004 sezonu: serdar bilgili ve aziz yıldırım arasında vuku bulduğu sayılan 80 milyon doalrlık mafyaya para kaptırma kaptırmama meselesi. ve bilgili'nin parasını kurtaran yıldırım'ın bu iyilik karşılığında 32. haftadaki bjk-fb maçını istemesi ve alması. beşiktaş kazansa şampiyon trabzonspor olacaktı oysa ki (o dönem çok konuşulan senaryolardan biri. ne derece doğru bilinmez ama ne kadar üst düzey beşiktaşlı tanısam bilgili'nin kulüpte asla bir kez daha görev alamayacağını söylüyorlar).

2004-2005 sezonu: cem papila'nın katlettiği fenerbahçe-trabzonspor maçını içinde barındıran maç. maç öncesinde fenerbahçe'nin hemen ardında olan trabzonspor'un bir maç içersinde toplam 18 adet hayati yanlış kararla adeta saha içinde soykırıma uğraması. ve fenerliler'in halen daha haklarıyla şampiyon olduklarını iddia edebilmeleri.

2006-07 sezonu: temiz ve hakkaniyetli bir şampiyonluk.

evet, sonuç olarak benim gördüğüm 5 şampiyonlığun sadece 1'i hakkaniyetli. kusura bakmayın beyler ama durum böyle.
her biri hakkıyla ve sike sike kazandığı şampiyonluklardır.

melis?
aynı tarihler arasında galatasarayın kazandığı şampiyonluklar ile karşılaştırıldığında sütten çıkmış ak kaşık olarak nitelendirilecek şampiyonluklardır.
öncelikle:
(bkz: aferin çok iyi düşünmüşsün)

sonrasında:
95-96 sezonunda her ne kadar ortamı bilinçli olarak ali şen gerdiyse de, onun da bir sebebi vardır. o yıllardaki anadolu dayanışması, trabzonspor'un aldığı ikram puanlar vs de unutulmamıştır. neticede sinirlerine hakim olan final maçını almayı başarmıştır.

2000-2001'deki gaziantep maçına şaibeli demek akıl kârı değildir. hatalar fenerbahçe lehine yapılınca şaibe, başkasının lehine yapılınca oh ne güzel hemen yararlan. müthiş taraftar desteğiyle takım 3-0'dan maç çeviriyor. her şeyden önce milan rapajic'in emeğine haksızlıktır o maça şaibeli demek. sonra son hafta olur da fenerbahçe puan kaybederse şampiyon olmak için trabzonspor'a en az 4 gol atması gereken galatasaray'ın ilk yarıyı 4-0 önde kapaması, trabzonsporlu taraftarların inşallah 5 yeriz beyanlarını da hatırlatalım.*
2003-2004 sezonunda fenerbahçe'nin 11 puan geriden gelip beşiktaş'ı geçmesi fenerbahçe'nin değil, beşiktaş'ın problemidir. serdar bilgili ile yıldırım demirören'i kıyaslamak ne kadar akıllıca onu bilemem. biri taraftarı kendisine küfür etti diye kulübü kongreye götürecek kadar gururlu, öbürü 6 yıl küfür yemesine rağmen bu sene 3-4 yıldız oyuncu getirince baştacı edilen bir adam. ha ne oldu sonunda yine şampiyonluk yarınlara kaldı. sonra fenerbahçe takımının o sezon geleni gideni içerde dışarda tokatladığı da ayrı bir gerçektir.

2004-2005 sezonunda ligi baştan sona domine eden fenerbahçe'nin şampiyon olması kadar normal bir durum yoktur. ha trabzonspor maçında hakem hatası var mı? yığınla var. ama trabzonspor şampiyonluğu bu maçla mı kaçırdı? yook artık. sezon başında gelene gidene puan dağıtmasalardı. ha sonra ilk devrede avni aker'deki maçta hakem selçuk dereli o zaman fenerbahçe forması giyen nobre'yi sakat olduğu için yürüyemez bir halde olmasına rağmen vakit geçirmekten ikinci sarı kart gösterip oyundan atmadı mı? canlarım benim hep fenerbahçe lehine olan hataları hatırlayın zaten.*
sonra 2005-2006 ve 2009-2010 sezonlarında şampiyonluk son maça kalmışken, fenerbahçe'nin rakiplerinin daha ilk yarıdan gerekli skoru elde etmesini de mi aziz yıldırım ayarladı?

bütün bir 2005-2006 sezonu boyuna anelka'nın aslında faul olan pozisyonu anelka'nın eli diye yansıtıldı, sonra temizligçiler türedi birdenbire. 2006-2007 sezonu boyuna 28 hafta fenerbahçe'ye penaltı çalınmadı. 8 tane net penaltı güme gitti, bunları da yazsanıza canlar?

sonra gelelim son sezona. geçen yıl da kaç maçta fenerbahçe'nin hakkı gaspedilmedi mi? volkan şen'in alex'e attığı dirsek, ozan ipek'in özer'in omzunu kırması bursa maçında kartsız geçilmedi mi? daha niceleri sayılır da hani teker teker anlatmayalım artık.

bütün bunların sebebi de belli zaten. bu sene fenerbahçe havada* karada* ve denizde* kazandığı ve emin adımlarla şampiyonluğa yürüdüğü için oluyor. üzülmeyin canlar. biz şampiyon olamazsak siz kendinizi başarısız saymaz ve daha bin beter durumlara düşersiniz. neticede fenerbahçe de, siz de sezonu kupasız kapatmış olacaksınız ne de olsa öyle bir durumda.

hadi hayırlı traşlar.
5 şampiyonluğunun ortalama yalnızca 1'i hakkaniyetli olan takımdır fb.
son maçta 8 atarak averajla şampiyon olacağına, olmamayı, dalga geçilmeyi tercih edecek kadar temiz, ve büyüktür fenerbahçe. zira biz ne zalad'lar , şerefli ikincilik'ler görmüşüzdür.

(bkz: galatasaray)
taraftarı olmayan andavallara paragraflarca yazı yazdırabildiğine göre çok kıymetlidir. ki öyledir de.