bugün

bir japon, istanbul'da geçirdiği bir haftanın sonunda fikri sorulduğunda şunları söylüyor: "türkler'in evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. içeri ayakkabıyla girilmiyor, ayağınıza terlik veriliyor, tertemiz evde siz oturmadan kimse oturmuyor. siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. en iyi yere sizi oturtuyorlar. siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. zorla her yemekten tattırıyorlar. siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. kumandayı elinize veriyorlar. sırtınıza, altınıza yastık konuyor. yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. sonra evden çıkıyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. herkes elindekini hemen sokağa atıyor, rahatça yere tükürüyor hatta sümkürüyor. dışarıyı asla evi gibi temiz tutmuyor. herkes arabasını üstünüze sürüyor. arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. kornalar, küfürler... Şerit değiştirmek bile mümkün değil. yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü yok geçemezsiniz. evde öyle, sokakta, arabada böyle! nasıl oluyor? bu işi çözemedim..."

"Çok normal japon kardeşim", denilerek farklı yorumların sunulabileceği durumun adıdır ve şunlar denilebilir:

yorum 1: çünkü ülkemizde, evde monarşi yolda anarşi vardır; yani durum evdeki demokrasi eksikliğinden ileri geliyor olabilir; pederşahi, muhafazakar ve çifte standartları bol, eski stil ama kullanışlı, belki bir meşruti monarşidenilebilecek vaziyetimizin yol açtığı durumlar;

yorum 2: evde ipin ucunu kaçırdığımız için dışarıda dengeliyoruz; yani aslında her ikisini de abartılı yaşayarak bir nevi tutarsızlığın tutarlılığını sergileyerek ibn i rüşd üstadımıza uzaktan yanlış bir selam gönderiyor olduğumuz durumlar;

yorum 3: ev kısmını biz binlerce yıl içinde kendi hayatımızdan damıtarak geliştirdik, kuşaktan kuşağa iyi kötü aktardık; oysa ikinci bölümde yaylaların, içine edilen, rahatça tükürülen ortamından çıkıp aniden kente yerleştik hatta attan indik arabaya bindik ve işi başkalarından, çarçabuk, sindirmeden "öğrendik". trafik yoldaki demokrasi demektir, burada bu nedenle çift dikişliyiz, devamsızlık sınır, belge almak neredeyse kapıda. Şu an yaşadığımız durum aha bu toplumsal histerimizin, kimlik bunalımımızın dışa vurduğu durumlardır;

sonuç olarak, daha epeyi yorum götürür bir mevzunun adıdır.

(bkz: trafik yoldaki demokrasi demektir)
yorum 4: evde yaptığın davranışın karşılığını almaktasın lakin yolda almamaktasın. en halim selim insanları bile delirtebilecek dingiler var bu hayatta.