bugün

herkes annesinin öngördüğü kısmetle evlenir, anneler mutlu olur.
kesinlikle doğruluğuna inandığım olaydır. bir bana mı sokmayacaksın okunu şerefsiz!
herkesin kafasını dinlediği bir dünyanın yaratılması için ilk adımdır. kimse yanlış yapmaz, kimsenin gururu kırılmaz, kimse incinmez lan. "bir insan gözü yüzünden yüz gün ardarda uyumamak" diye bir dize de olmaz. aşk olmaz. aşkın olmadığı yerde ayrılık da olmaz arkasında kalp kırıklıkları bırakan. ayrılıklar olur ama koymaz, herkes mantıklıklıdır, seçimler mantıklı gelir, vazgeçişler vazgeçilenlere koymaz. bu fikir neden benim aklıma daha önce gelmedi aq, şu okların işini görecek bir ekip kurmak lazım tez zamanda.
imkansız bir önerme ile daha karşı karşıyayız. ephesus kaynaklarından yapılan açıklamaya göre zeus evladına gayrimeşru denmesini hazedememiş hatta bilerek ve isteyerek hazetmemiş olup intikam yemini etmiş olabilirmiş. lakin kimse emin değil çünkü sadece tahminler bu yönde. adam çıkmış dağın başına inmiyor ki gasteci heredot bi görsün de yazabilsin. o okları nereye kaybesiyosun mirim. bi kere sana onu zimmetlemiş tanrıların tanrısı. ki bırak tanrıyı adam baban. sen ege kıyılarında olup da babadan tırsmayan gördün mü diye sorarlar adama. he şöyle bi durum var ki şimdi bu ok dediğinin başı metal alaşım olsa da boynu odundandır, ağaçtandır. özellikle yaz günleri bunlar adam sırtında torba heybe gibi birşeyde taşımaktadır. e adamın üstüne zimmetli devlet malı ok. çıkartamaz, uyurken bile yanından ayıramaz, sen nöbette uyuyan askerin tüfeğini bıraktığını gördün mü hiç diye sorarlar adama. e tabi ege kıyıları sıcak . bundan kavil garibimin eros' u suya denize girerken bile çıkartmaz çantasını. çıkartamaz. g.tü yemez. e sen odun menşeğli oklarla giriyosun tuzlu suya. önce bu odun çekiyor tuzlu suyu bir güzel. eros ufağıkene yani okula giderkene fizik kimya bu kadar ileri değildi ki. garibim nerden bilecek büzüşme genleşme ilkelerini. e sudan çık görevini icra edeyim diye park bahçe kumsal sevgili olmaya potansiyel çiftler ara dur. e tabi sıcak böle , ılıman değil kavruk iklim. sen suyu tuzu yemiş odun güneşin altında birden aşırı sıcağa maruz kalınca büzüşmeye kurumaya başlarken eğrilmesi şekilsiz şekiller alması gayet normal bir durum. e bu kavle beşer fazla eğilen okların uçları, adam sırtındaki torbada taşıyor dikkatinizi celbederim, eros garibimin g.tüne kaçar afedersin özellikle yaz ayları. e şekil itibariyle bu okların metal alaşım uç-baş kısmı ikizkenar üçgen olup girerken çok acıtmasa da muhtemelen çıkarken acı ve zahmet vermektedir. buraya yenideö dönücem fakat bir ufak açıklama yapmak gereği duydum : şimdi aranızdan bir iki zigot çıkıp ne bildin lan kendine sokup çıkarttın mı diye espiri yapmak isteyebilir. hayır anam hayır canım hayır güzel çocuğum, balık tutmaya bir kere bile gitmiş bir insan bunu yaşayarak değil görerek de test edebilir ki balık kancasının ucu da girerken sıvaz girer çıkarken yarar çıkar. evet gerekli açıklamayı kafi bulduktan sonra kaldığım yerden devam etmek istiyorum ki; yaz ayları boyunca genelde bu okların uçları bizim oğlanın makattan içeri başverdiği için yaz ayları boyunca bu okların çoğunu kullanamaz, bir iki tanesini denk getirip kullanabilse bile bunlar da yaz vakti b.ka bulaştığı için yaz aşkları işte tam bu sebepten genelde boktan olur ve bir iki aya etkisi geçer. ege türkücüsünün vaktinde yaptığı yaz aşkım şarkısının sebep ve sonuçları da işte tam bu noktada kendilerine dayanak bulur. bu merak ettiğiniz konuya da böyle bi açıklık getirmiş oldum. ve ki yaz ayları geçip de enflamasyon azalmaya başladığı vakit, vücut öyle bir biyolojik yapıdır ki elinize bir diken batsa 15-20 günde vücut onu kendiliğinden atar dışarı. veyahut bir sivilce içindeki irini bile vücut kendi atar dışarıya. hatta böbrek taşını bile genelde vücut kendisi atar dışarıya. bu durumda metal alaşım da vücutta yabancı bir molekül olarak algılanacağından yaz ayları geçip havalar soğumaya ve metabolizma optimumuna dönmeye başladığında oklar kendiliğinden düşecektir zati vücuttan. velfekat hala daha kullanıma hazır değillerdir.eylül ekim' in de aşkları genelde olmasa da büyük oranda b.ktan olur. ama sonbahar iyice kendini hissrettirdiğinde artık yağmurlar yağmaya başladığında o oklar tertemiz güz yağmurlarıyla pür-i pak olur. o solan yapraklarla eros bir bir siler onları. o yüzden sonbaharın kışa dönümünün aşkları genelde en kalıcı ve en temiz duyguları taşıyanlardan olur. temiz oklardan tadabile şanslı bir azınlık zümre şiir yazıp şair olabilir türkü yakabilir. hele ki kışa dönüp de kar altında beklemiş ve yağmurdan sonra kar beyazıyla gark olmuş oklar işte onlar anlatılmaz yaşanır ki : sözlükte kelime bulamam şimdi tahlil ve tahvir etmeye. bu yüzden kışın başlayan aşklar beyaza çalar. böylelikle aslında eros ' un piç olup olmadığı, karakterli olup olmadığı, maaşla ssk primli çalışıp çalışmadığı gibi binbir türlü konuda açıklamada bulunmuş oldum. üşenmeyip okuyanlar bir de bu açıdan bi çakra açabildilerse ne mutlu eros' a.saygı ilen...
oh olsun dedirten durumdur.gittikçe artan aşık ve mutsuz gruba bir son verilmiş olur.
yalandır. herkese gelince savurduğu oklar, bize gelince mi kayboluyor?
git ne halin varsa gör eros, tanrı olmuşsun ama adam olamamışsın.