Soykırım yoktur musluman Türk nüfusuna saldıran ermeni ibneleri türklerin sikme durumu söz konusudur.
Daha önceden istanbul'da olduğumu ve son iki yılımda da anadolu'daki şehirlerde bulunduğumu yazmıştım. bu şehirlerde saha araştırmaları yapıyoruz.

konulardan bir tanesi de ermeniler konusu. olaya objektif olarak bakıyoruz. akademik olarak inceliyoruz. yaşanan üzücü olaylar olmuş tabiki ama olaya ermenilerin gözünden de baktık. şu unutulmamalı ki ermeniler işgal kuvvetlerine bel bağlamışlar. anadolu'daki birçok şehirde türkler cepheye giderken ermeniler de ticaretlerine devam etmişler. batıdaki x şehrinde yaşanan olayları kaleme alıp akademik olarak yayınladık. O dönemde yaşayan hem türklerin hem de ermenilerin gözüyle.

ermeniler de bu konuda özeleştiride bulunuyorlar. mesela bu batıdaki x şehrinde önceleri sükun içinde yaşarlarken yunan kuvvetlerinin savaşı kazanacakları düşüncesiyle türklerin mallarına el koyuyorlar, işgal kuvvetlerine maddi destekte bulunuyorlar, halka zulmediyorlar. devlet de önlem almak için onları tehcire tabi tutuyor.
yoktur.
Doğrusu şudur (bkz: ermeni tehciri).
Olmayandır.

Soykırım yapmış olsaydık şuan tek bir ermeni kalmamış olurdu.
Öncelikle soykırım kelimesini bilmek gerekir, örneklemek gerekir.
Parantez açarsak; soykırım bir ırka(soya) karşı yok etme hareketidir. En bilindik Almanların yahudi katliamı gibi.
Şimdi konuya dönelim.
Osmanlının içinde bulunduğu dönem bir zamanlar şanlı Osmanlıdan eser kalmamış vaziyette. Fransadan dünyaya yayılan milliyetçilik akımıyla isyanlarla uğraşıyor, avrupa'yla, Rusya'yla uğraşıyor. Milliyetçiliğin etkisini kırmak için fermanlar kanunlar çıkarıyor ama nafile yıllarca vatandaşı olan halk bağımsızlık istiyor(suçlayabilir misiniz?) Önce bir karar çıkarılıyor eli tutan herkes(erkeklerden bahsediyorum) müslüman gayrimüslim ayrımı yapmaksızın asker olacak. istanbulda, izmirde yani tüm ermenilere silah veriliyor sonra geri toplanıyor batıdaki Ermeni halkı doğudan habersiz ama yıllardır kahvesini içtiği mehmet efendi ahmet efendi taşlayarak atıyor kendi evlerinden. Batı böyleyken doğudaki Türk ve Ermeni köyleri kavga içinde çeteler oluşuyor, isyanlar, ölümler.


Her taraftan çıkıştırılmış bir osmanlı var. O dönemde verebileceği en olası kararı veriyor daha fazla toprak ve insan kaybetmemek için.
Tehcir kanunuyla askeri, kadını, çocuğu, iyisi/kötüsü binlerce insan göç ettiriliyor.
Hastalık, açlık yine kavgalar ölümler doğuruyor.

Uzun lafın kısası Ermeni soykırımı yoktur. Fakat yanlış verilmiş kararlar sonucunda onca masum yaşamını yitirmiştir. Türk Ermeni olarak bakmayı bırakmadan bu kavga bitmeyecek.
önce hocalının hesabını verin de. sonra yalan teorinizi de tartışırız. önce karabağda silahlı işgal ettiğiniz köyleri verin de samimiyetinize inanalım. parazitler
teşebbus asamasinda kalmistir.
Bugün ermenilerin zırlayacağı şeydir. Duymazdan geliniz.
eksik kalmıştır malesef, tas tamam bitseydi bu kadar ermeni hala aramızda geziyor olamazdı.
Osmanlı'da ceset yakmak diye bir gelenek yoktu, ebesinin fizanından gelmiş avustralyalıyı bile onurlandırdık. Soykırım varsa nerde ulan mezarları?
soyunu kırdıklarımızı iddia edenler bakın daha sonra ne yaptılar.

(Bkz: öyle birşey yaptılar ki...)
(bkz: #32225090)
iftiradır.
yine bir nisan ayındayız.
nisanlar yüz yıldır bir başka. bir asır önce bulaşan kan hiç bırakmadı yakasını baharın. baharın bağrında sessiz çığlıklar ve yitik bedenler var. siyaset, nefret ve cinayet örgüsünde yüz yıldır yoğrulmakta olan bir coğrafyanın duyulmamış acıları salınıp duruyor atmosferde. soluduğumuz havada gidilememiş yerler, içilememiş sular, yaşanamamış hayatlar ve tecrübe edilememiş seviler var. keşke bahara kulak verebilsek. dünyanın yaşatmaya durduğu bir mevsimi ölüme payende etmesek.
yüz yıl geçti. kimine kolay, kimine zor geçti. bu yüz yıl kimileri için katledilen gayrimüslimlerin mallarına çöreklenip sömürmenin, yurtlarına dönme umuduyla yollarda can veren insanların emeklerini çalma haysiyetsizliğini göstermenin ve ahlaksızca semirmenin yüz yılıydı. kimi için ise yollarda yitip gitmenin, asimile olup erimenin, yabancı memleketlerde yeni bir hayatı yoktan var etmenin, saklanmanın ve sinmenin yüz yılıydı.
yüz yıl geçti. acı hala bıçak gibi keskin. feryad muhatabını bulamadı ve ufunetten bir saat sarkacı gibi sallanıp duruyor boynumuzda. ne katledilip sürülenler, ne de katledip sürgün edenler bir yerlere gidebildi. herkes gövdesinin olanca ağırlığıyla burda. talat paşalar da bugün burda, gomidas vartabedler de burada. enver paşalar da burada, rupen zartanyanlar da burada. muhatabını bulamayan her acı tarihin derinliklerinden bugüne hortlaklar taşır. türkiye’nin iklimine sinmiş bu kan, kin ve irin nefesi de bu hortlakların bimuhatab vaziyetlerinden ileri gelmektedir.
yüzyıl geçti. bugünlerde dünya ermeni soykırımı’nı tanıma konusunda daha hevesli. hali hazırda pek çok ülkenin tanıdığı soykırım 100.yıl vesilesiyle artık türkiye’nin en yakın müttefikleri tarafından da dile getiriliyor. nitekim son dönemde papa’nın ve avrupa parlementosu’nun ermeni soykırımı’na yönelik söylemleri son derece önemli. avrupa parlementosu 1915’te ermeniler’e yapılanların bir soykırım olduğunu kabul etti ve henüz bu elim hadiseleri soykırım olarak kabul etmemiş ab ülkelerine de bu yönde çağrıda bulundu. papa ise ermeniler’in acılarını paylaştığını ve insanlık tarihinde böyle soykırımların bir daha yaşanmaması için çabalamak gerektiğini belirtti. ne ki türkiye’nin vatikan büyükelçisini geri çekmesi ve sert tepki vermesi üzerine: “tarihi olaylar adlarıyla anılmalıdır” diyerek sözlerinin arkasında durdu.
papa’nın “tarihi olaylar adlarıyla anılmalıdır” sözü hepimiz için yol gösterici olmalıdır. adı konulmayan her acı ölümsüz bir karabasana dönüşüyor. 1915’in adını koymak en çok da bugün ile yüzleşebilmek bakımından elzemdir. türkiye 1915’i bir soykırım olarak kabul eder ve özür dilerse muhakkak bu durum pek çok müspet netice doğuracaktır. her şeyden önce türkiye’nin bir asırlık ömrü boyunca burnundan kıl aldırmayan nemrut tarafı aşınacak. soykırımın kabulü neden bu tür vakıanın yaşandığı konusunda sorgulamalara yol açacak ve tabi olarak bu tür vakıanın tekrarlanmaması için toplumsal ve örgütsel bir mekanizma gelişecek. nefrete karşı savaşta ciddi anlamda hücuma geçilecek.
toplumca 1915’le yüzleşebilseydik dersim soykırımı, varlık vergisi, 6-7 eylül pogromu, maraş, madımak, hrant’ın katli, sevag şahin balıkçı’nın katli ve nihayet roboski katliamı yaşanmayacaktı. devlet soykırım gibi bir insanlık suçundan böyle ucuzca yırtamayacak ve hesap verme mekanizması gelişecekti. bu nedenledir ki 1915 derken yüzyıl öncesinde kalmış cinai bir olaydan değil bilakis 2015’in ta kendisinden bahsetmekteyiz. talatlar, enverler, cemaller bugün de her yerdeler. temeli yağmaya dayanan bir devleti yağmacılık yasalarına göre yönetmekteler. 1915’le yüzleşmek bugün ki elim vaziyetle yüzleşmektir.
1915’le yüzleşmek bir başlangıç yapmaktır. hesap vermeye,özür dilemeye, sorumlu olmaya uzanan bir başlangıçtır bu.
bir asır öncesinden kopup gelen hortlakların acı feryatlarını yatıştırıp,yarına dair ümit besleyebilmek için bir başlangıçtır bu.
1915 düne dair olan değil, bugünümüzü idame ettiren ve yarınımızı peydahlayan ortak acımızdır.
yüz yıl geçti, geçti mi?
(cem akbalık'dan alıntı)
geldi yie tipini siktiklerimin dediğimdir. olum kırmadık ta varsay ki kırdık ne yapraamı yiyeceksiniz köpek gibi havlamayı kesin zırnık alamayacakasınız bu ülkeden yıllarca köleliğimizi yaptınız şimdi o zorunuza gidiyor diye gelip bir şeyler koparmaya çalışıyorsunuz.
tam olarak soykırım klasmanına girmese de bile isteye 2 milyondan fazla insanın ölmesini saglayan vaka.
elbette soykırım denemez. "bir öğretmen yaramalık yapan çocuğu başka bir sıraya oturtur." gibi bir örnek vardı yukarıda. peki, yaramazlık yapan çocuk diğer sıraya geçerken ona saldırılmasına izin verir mi sorgulanması gerekilir. soykırım değildir çünkü birçoğu korunmuştur -yerli halk tarafından-. yani yapılan, kurunun yanında yaşta yanar olayıydı. yanlıştı, insan hakkına saygısızlıktı ama dönem şartlarına göre ayıklanamayacağı için en azından bir korunma olmalıydı.

ben yaşayanlardan dinlediklerim ile konuşuyorum. herhangi bir kitap okumadım üzerine, bundan ötürü hatalı yargıladıysam affola.
ingilizlerin kafasından çıkmış bir ibneliktir. bu yüzden de abd başkanı dahil kimse bilip bilmeden soykırım demeyi tercih etmiyor birtakım avrupalı dallamalar haricinde.

türkiye cumhuriyeti kürtlere çok haksızlık etti desen anlarım. ama ermenilere kimsenin bi borcu yok. makara yapar gibi de kimse kimseden toprak alamaz. varsa kanıtın çık 52 ülkenin televizyonuna, anlat dünya dinlesin. 100 yıldır dalga dümen aq.
7 trilyondan fazla ermeninin katledildiği soykırım. bu sayı osmanlı devleti'nde ikamet eden her üç ermeniden dördünün öldürüldüğü anlamına geliyor. ve tam hatırlamıyorum ama sanırım cehape zihniyeti öldürmüştü.

edit: (bkz: aramızda ironiden anlamayan davarlar var)
soykirarak guldum amk. 7 trilyon dedi ya. karincalari da mi ermeniden sayiyonuz lan conconlar.

edit: sst sakin ol. ben senden tarafim.
Anadolu da türk insanı yok muydu mk? 5 milyon kürt, 10 milyon ermeni sayıları dolaşıyor.Ülkenin nüfusu 20 milyon civarında zaten.
Sadece resmi kayıtlarda "987478373827926287282" tane ermeninin ölduruldugu soyleniyor.
1 milyon falan hikâye bu tur rakamlar avrupadan amerikadan gelen arastirmacilarin kafalarina gore sayi atmasiyla olmustur amerikan kutuphanelrinde bu yalanci sahislarin yazdiklariyla ilgili yuzlerce kitap var kimisi 1 milyon kimisi 1.5 milyon hatta bazıları 2 milyon demiş ee sen ulke icerisinde ne kadar hakli oldugunu idda etsen de bu olayi arastirmak icin kitaplara bakanlar bu yabancilarin kitaplarini okuyor ve sen onlarin gozunde suclu gibi gozukuyorsun tabi arada dogru ve mantikli yazilar yazmis olan yabanci arastirmacilarda olmus ama daha az. Peki bizim bu konuyla ilgili arastirma kitabimizin sayisi ne kadar 2 elin parmaklarini gecmeyecek kadar belki de. Bu konuyla ilgili Prof. dr. Osman Köse cok bilgili daha once bu konu hakkinda kendisini dinleme fırsatım olmuştu bana cok sey kattığını düşünüyorum.
yalnızca anadolu coğrafyasında 1 milyon ermeni varken bugün ermenistan'da 3 milyonluk ermeni nüfusunu nasıl izah edersiniz?

faşizan duygularınız tarihi gerçekleri örtmeye muktedir değildir. 1915 yılında gerçekleştirilen planlı katliamların acısı hala silinmedi. bugün benim adım agop değil de hakan ise bu bunun en büyük kanıtıdır.
sözde soykırımdır. millet-i sadıka dan ihanet eden bir millet durumuna dönüşmüşlerdir o dönemde.

not: her şeyden önce insan olmak gelir. ermenileri genelleyerek kötülemek yanlıştır. misal ben üniversitede okurken türkiyede fabrikası olan ermeni bir işadamından 2 yıl bounca burs almıştım. allah o iyi kalpki insandan razı olsun.