bugün

özürlü, kusuru, eksikliği olan, bedensel, zihinsel ya da ruhsal sorunları bulunan.
türkiye verileri;
engelli kişi sayısı: 8.431.937
nüfusla oranı: %12.29
en çok bulunduğu bölge: marmara bölgesi (%13.13)
ülkemizdeki sayısı 9 milyonu bulan bedensel ya da zihinsel kusurlu kişiler.hitler zamanında gaz odalarında öldürüldüler ülkemizdede odalara hapis ediliyorlar.yasalarımıza göre, her işyerinde işçilerin yüzde 3'ü oranında engelli işçi çalıştırmak zorunludur. Ama onyıllardır uygulanmaz bu. Patronlar için engelli çalıştırmak zaten bir "zul"dür, bu yüzden çalıştırmazlar; çalışma müfettişleri ve iktidarlar da gözyumar buna. Ve bu böyle sürer gider.
elde olmayan sebeplerle hayatta zorluklarla karşılaşmaktır. eğer türkiye'de engelli iseniz işin dah da zordur. ulasımda sorunlar yaşarsınız, iş bulmakta engelsizler bile sorun yaşarken siz hayli hayli sorun yaşarsınız. eğer engeliniz çok açık seçik görünüyorsa insanların size acıyarak bakan bakışlarıyla karşılaşırsınız.
"özürlü" kelimesinin yerine kullanılan bir terim "engelli" örn; yürüme engelli,görme engelli, zihinsel engelli.. vs
doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, sakatlıklar (vücudun görsel/işlevsel/zihinsel/ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal/yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi.

http://www.engelliler.biz/index.html

ayrıca;

(bkz: doruk gazetesi)
Dün akşam makina programına çıkmış serkan, selim ve kerim adındaki 3 mükennel şahsiyete utanmadan yakıştırdığımız sıfattır.

Dün akşam makinayı izlerken binlerce kez gözlerimin dolmasına neden oldu bu üç adam. Gerçekten üçüde belkide bu ülkede en fazla adam sıfatını hakeden insanlar. Biz onlara özürlü diyoruz ancak onların yaptıkları ve yapmayı hayal ettikleri şeyleri yapamayacak yada yapmaya cesaret edemeyecek kadar özürlü olanlar bizleriz. Onlara özürlü diyerek yine onlara engel olan önlerine koyduğumuz engellleri kaldırmayan en büyük engelliler bizleriz. ikisi kör bir taneside fiziksel özürlü bu mükemmel insanlar bize dün hem ahlak hem insanlık hemde cesaret dersi verdiler. Bu kişilerden serkan bey fiziksel özürlü (ki özürlü demek çok ağırıma gidiyor çünkü bir şeyin özür olabilmesi için bir şeye engel teşkil etmesi lazım ancak bu adam hepimizden daha çok şey yapmış.)bir gazetede yazar ayrıca konuşma zorluğu çekmesine rağmen ayakta varyete gösterisi yapıyor ve geçen sene yılın adamı ödülünü almış. Selim ve kerim kardeşler ise görmüyorlar ancak istanbul hukuk fakültesini birincilik ve ikincilikle bitirmişler ve sesli kütüphane kurmuşlar sırf kendileri gibi olan arkadaşları kitap okuyabilsinler diye ayrıca şan dersleri almış şarkı söylüyorlar görme özürlü arkadaşlarına bilgisayar dersler veriyorlar ve eğitim cdleri hazırlıyo yurt dışına gönderiyorlar. Yurt dışından getirttikleri eğitim cdleri ile ingilizce öğreniyorlar ve daha aklımda kalmayan bir sürü şey.

Bu adamları dün ekran başında gözlerim yaşlar içinde dakikalarca izledim ve alkışladım. Acıdığımdan dolmadı gözlerim sadece gurur duydum böyle insanların varolmasından ve utandım bir okadarda. Çünkü biz onların önüne engel çıkarıyoruz herzaman.

Şimdi birileri bana yeniden tanımlasın engelli ne demek engel ne demek?
evet aslında onlar engelli,niye mi?çünkü önlerine konuşlanmış en büyük engel bizleriz.bakın şu anda ben bile siz biz diye ayırıyorum ki cidden bunu fark etmekle utanç duydum.hayır onlar diye birşey yok.biz diye bir şey var ancak.birbirine sıkıca kenetlenmiş,en gerçek duygularla birbirini seven ve saygı duyan bir toplum.en azından olmalı.sizi bilemem ama benden kat be kat daha akıllı daha duyarlı ve saygılı insanlar.baş tacı etmemiz gereken yerde acıyarak bakmakla yetindiğimiz için kendimden utanıyorum.iyi demiş kim dediyse asıl özür düşüncelerde olandır.
kardeşim, canım.
ne kadar engelleride olsa bizden biri olan insanlardır.
Yaklasik yuzde 30'u dogustan engellidir. Demekki geriye kalan yuzde 70'lik kisim kultursuzluk, tedbirsizlik ve ilkelligin kurbani olmustur.
özürlü..
engelli..
canları acımıyor mu acaba bunları duyduklarında..
senden benden engelsiz onlar..

koskoca gövdemizden,
bir tırnak eksilse kahroluyorken biz;
kolsuz, bacaksız yaşıyor kim bilir kaç tanesi..
bu yazdıklarımı da duysalar,
kalpsiz yaşamaktan iyidir derler miydi acaba?..

biz demezdik.
demizyoruz da.
kalpsiz yaşamanın da yollarını bulmuşuz nasıl olsa.

diğerlerini hafife almak değil asla ama;
ya kör, sağır, dilsiz ne yapıyor..

söyleyecekleri,
duyacakları,
görecekleri ne kadar çok şey var oysa.

merak ediyorum,
dili açılsa bir dilsizin, ilk ne demek isterdi?
ya
gözleri açılsa bir amanın, ilk nereyi görmek olurdu arzusu.
ya da bir sağır,
neyi duymayı hayal ederdi acaba?

böyle insanlar küçük şeylerle mutlu olmayı bilirler aslında ama;
tutar birden,

insanlık demek ister.
insanlık görmek ister.
insanlık duymak isterlerdi.

arsızlar yani biraz.

ama asıl nereye bağlayasım var söyleyeyim mi..
- organ nakli! -

öldükten sonra insan olun lan bari..
(bkz: bu siteye erişim engellenmiştir)
"özürlü" kelimesinin yerine kullanılmasını tercih ettiğim kelimedir. ne için "özürlü" olunmaktadır? bir şekilde bedenindeki herhangi bir uzvu sağlıklı biçimde kullanamayan ya da beyin fonksiyonlarında problem olan kişiler özürlü değil ; engellidir.
bu ülkede her zaman her yerde olduğu gibi seçimlerde de düşünülmeyenlerdir.

http://tinyurl.com/d9haev
tüm insanların ortak adıdır. hepimiz engelliyiz. ya düşünsel ya duygusal... ama herkesin aklına gelen engellilikse esasında "işlevsel yetersizlik"tir. engellilik literatürden kalkmıştır.
avrupa'ya ilk kez gidenler sokakta çok sayıda engelli görüp hayrete düşüyormuş. "türkiye'de bu kadar engelli yok, avrupalılar türkler kadar sağlıklı değil mi?" diye düşünüyorlarmış.

oysa gerçek çok farklı. onlarda engelliler için gereken altyapı eksiksiz olarak sunulmuş vatandaşlarına. o yüzden hiçbiri evde oturmayıp rahatlıkla sokağa çıkabiliyor. bizde ise engellileri dışarda bir çok engel bekliyor. onların dışardaki hayatını kolaylaştıracak pek az şey yapılıyor. o nedenle sokağa çıkamıyorlar ve biz bile kendi engellilerimizi göremiyoruz; yok sanıyoruz.
engellerini bizim koyduğumuz insanlardır.
şöyla arkamıza yaslanıp arka arkaya on defa, bilemedin yirmi defa felan tekrar etsek de anlamsızlaşmayan, her işittiğimizde de büyüyen nadir birkaç kelimeden biridir. keşke kelime olarak var olsa.
Bir Engelli'nin hikayesi.

Güneşli bir Pazar, Eyüp'e gidelim, orada bir Haliç turu yapalım dedik; yiyip, içtikten sonra tuvalet aramaya koyulduk.

ilk bakılan yerler restaurant tuvaletleriydi, nafile bir çabaydı çünkü heryerde ;alaturka; diye tabir ettiğimiz o lanet tuvaletler bedensel engelli, tekerlekli sandalyeli kullanıcılarının kullanımına imkan vermemekteydi.

Cami tuvaletleri, zabıta müdürlüğü binası, benzinci...

Her yerde alaturka tuvaletler üstünüze üstünüze geliyor,

Sonunda bir umumi tuvalet bulduk üstelik engelli tuvaleti pictogramı da var, şahane...
Tuvalet alt kata konumlandırılmış, yanında bir de güzel rampası var, rampa da inişe gayet müsayit ancak paçasına işemeye meraklı halkım ve benim aramda gelişen diyaloglar hiç de öyle güzel konumlanmadı.

Ömür: Affedersiniz Engelli Tuvaleti ne tarafta acaba?

WC Görevlisi: Burası

Ömür: Nasıl yani? Burada turnike var (hani şu bilet gösterip, üç kollu metal zımbırtıların dönerek geçiş izni verdiği şey)

WC görevlisi: Eee, Evet, buradan geçmez mi?

Ömür: bippppppppppppppppp (yazar burada bip yazarak okuyucuda merak uyandırmak istemiştir; Acaba ne demiştir???)

http://www.dunyahaber.com...li-halkim-makale,186.html
Hayat tarafından harcandıkları yetmiyor gibi; Sağlığını sonsuz sanan insanların, sağlığı bozuk insanlarla arasına koyduğu sınırdır. Sağlıklı taraf Engelli, sağlıksız taraf ucubedir (!). Ataların bir sözü de vardır bu sağlıklı engellilere ithaf olabilecek: ''Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner.''
--spoiler--
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerde?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
- "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum."
Tercüman tercüme etti:
- "Neyden bahsettiğinizi anlamıyormuş..."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede?"
Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?"
Sağır dilsiz kan ter içinde işaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda yüz bin dolar var."
Baba öfkeyle gürledi:
- "Ne dedi?" Tercüman yanıtladı:
- "Dedi ki, hala neyden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz sıkarmış.."
--spoiler--
herhangi bir yetersizlik sonucunda yapması gereken rolleri gerçekleştiremeyen birey. bu tanımı baz alacak olursak. * * * * birey bazı açılardan engelli iken bazı açılardan olmaya bilir. örneğin her türlü alt yapı hizmetinin sağlandığı bir şehirde markete gidip ekmek yumurta vb. alabilen, yetersizlikten etkilenmiş bir birey bu konuda engelli değildir. ama kayak yapma ya da basketbol oynama konusunda engellidir.
yani bireyi engelli yapan temel faktör sahip olduğu yetersizlik değil kendisinden beklenenlerdir. yapılması gereken en büyük şey ise bu engelleri mümkün olduğunca en aza indirmektir.
türkiyede sayısı 8.5 milyona ulaşmıştır.
engelli bir çocuğun 'günaydın, seni özledim' diyen yüreği sağlıklı bir insanda mevcut değildir. bu yüzden lafta sağlam kafalı insanların kalplerini, küflenmiş peynire benzetiyorum...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar