bugün

Shut the fuck up. Kapa şu lanet olası çeneni dostum.
See you later another life brother.
You're my brother from another mother.
ottoman turks *
done bun can't be undone ( insomnia / stephen king ).
Cümle değilde kelime

Egyptian yani mısırlı.

Okunuşu beni deli ediyoo

icıpşın icıpşınm icıpşııınnn.
you never walk alone.
Bana çağrıştırdığı şeyler yüzünden sevimli bulduğum tek kelimelik cümlelerdir.

Catch up/ ketçap ve congratulations/ Avustralya-kanguru.
Pronunciation. Okunuşu çok güzel geliyor bana nedense.
are you realy?
nothing lasts forever, even the november rain

edit: you know nothing, jon snow
Awaiting your kind response.

kim bilir kaç bin kere yazdım şu cümleyi maillerde...
Do you have a reason for living?
(Yaşamak için bir sebebin var mı?)
(bkz: yaşamak)
Easy Come Easy go. En yalın çevirisiyle kolay gelen kolay gider anlamına gelse de bizce ''Hayy' dan gelen Huu'ya gider'' manasını taşımaktadır.
Gotta catch em all!
"open your hearth, i'm coming home" pink floyd- hey you şarkısından bir cümle.
Go warm up the bed. i ll be there in a giffy.
........
Though nothing can bring back the hour Of splendour in the grass, of glory in the flower;
We will grieve not, rather find Strength in what remains behind;
......
william wordsworth
Let it be.
Artık 'how did you do?'dur.
Bu işlerde çok kötü bir arkadaşıma ingilizce dersi veriyorum, kıyamam her şeyi çeviriyor.
Ne yaptın? Diyince komik oluyor ahah.
fuck the system.*
Söylem ve mânâda uyumla estetik gelen ingiliz dili sözcüklerinin bütünlük oluşturmalarıdır .

Nazarımdaki "well...?" dir.

(bkz: Eksiltili cümle)

Edit :

Sanırım "nobody said it was easy" olacak o .

(bkz: Coldplay)
What the fuck are you doing here?
Man up. Bu ilk defa bir filmde duymustum. Daha once hic bilmiyordum. Be a man diye kullanirdim. Ama man up daha havali.
mission completed.