bugün

Kendisine ve ailesine sabır sağlık diliyorum umarım cddi bir şeyi yoktur.
iyiler erken kaybeder emrah ama sen kaybetme.
Ntvde söyleşisi vardı bugün iptal olmuş.
yılbaşı eğlencesine erken başlamış gibi görünmektedir.
--spoiler--
''her zaman dediğim gibi, insan zincire vurulduğunda değil kendi fikri olmadığında köledir.''
--spoiler--
kalemine en çok güvendiğim yazarlardan biridir.
kalemi solcudur da kendisi kitle neredeyse orada.
--spoiler--
''uçurumlar, dik yokuşlar yahut buna benzer şeyler beni asla yıldıramaz. çünkü şunu çok iyi biliyorum ki bu hayatta en kestirme yol, en dik olandır.''
--spoiler--
O da seni seviyor mu?
Hayir,ne munasebet.
daha fazla yazması gereken yazar zira başka yazarlarda aynı tadı bulamıyorum. fazla bizden, fazla samimi.
behzat Ç nin yazarı aynı zamanda marjinal aşırı samimi aşırı bizden bir abimizdir.
"anlatıla anlatıla yalama olmuş hatıralar var çok şükür. başka hatıraların arasına karışıp bambaşka hatıralara dönüşen hatıralar. ve hiç yaşanmamış hatıralar var bence en güzelleri. o zaman ellerini ceplerinden çıkar çünkü kahve söyledik."
"yazmasaydım deli olacaktım da değil, işte bunları yaza yaza delirdim ben."
erken kaybedenler isimli kitabı okunası yazar.
Boş tenekedir.
Böyle bi pornocu var.
bugün söyleşisine gittiğim yazar.
o kadar güzel saçmaladı ki en fazla bu kadar güzel saçmalanırdı.
gelmeyenler büyük bi şey kaçırdı bence.
gerçi gelenler de maldı.
yazasım geldi işte amk.

Edit: olum iyi anlamda dedim lan. Emrah'a aşığım.
bazı dizileri çok seversiniz de bir an önce birkaç sezon geçsin de bölümler biriksin hepsini birden izleyim dersiniz, işte emrah serbesin kitapları için de aynısı düşünüyorum, 3. kitabına henüz başlayamadım. bir an önce yaşlansın birçok kitap yazsın da oturup hepsini okuyayım diyorum.
bütün kitaplarını okuduğum, okurken de karşımda kırk yıllık bir ahbabımla bira-fıstık eşliğinde dertleşiyormuş hissine kapıldığım yazardır. her kitabı bende özeldir. bazılarını tek çırpıda okudum, bazıları haftalarımı aldı ama kesinlikle hepsinde aynı tadı aldım, hepsinin sonunda vay amısına koysunlar demişliğim olmuştur. Şu söze başka ne denir ki:
-Bu zamana kadar bir sürü doğru söyledik, hiç burnumuzun kısaldığını görmedim.
erken kaybedenleri okuduğumda her hikayeden sonra ''ee sonra?'' diyesim geliyor, sonraki günlerin nasıl geçtiğini merak ediyorum, ayrıntıları sormak istiyorum.
türkiyeye lazım olan adamdır... adam gibi adamdır... aslandır... mangal gibi yürek vardır...
--spoiler--

--spoiler--

bu ülkenin anasını meyve suyu içenler sikti.

severek okuduğum bir yazar kalemi sağlamdır.
bir gün tanışacağız, arkadaşlığımızın arkadaşlık düzeyinde kalmayacağını bilerek arkadaş olacağız, sonra sevgili. bir ay, altı ay, üç yıl. sonra ben, bir akşam ya da sabah ya da gece yarısı, henüz sen beni terk etmemişsen tabii, herhangi bir neden belirtmeden çekip gideceğim. çünkü veda konuşmalarını beceremem. becerebilseydim altı sene önce evlenmiş olurdum. nasıl ayrılacağımı tahayyül edemediğim için evlenemedim. ama bu ayrı bir konu. (ve sana bir cümleye ile başlamanın ona ilahi bir ton kattığını jonathan safran foer'den öğrenerek kullanmaya karar verdiğimi de belirtmek isterim erkek dünyasının tam kalbinden bir tavsiye, bu tarz dostane veda konuşmalarını becerebilen adamlardan uzak dur lütfen. onlar bir gece uyanıp seni kıtır kıtır kesebilecek kadar kendine güveni yerinde adamlardır. onlar en düşmanca hislerini bile dostane biçimde ifade edebilen gerçek erkeklerdir, onlar ergen değildir. ece temelkuran ne güzel kadın.) her neyse. ve sen kendini bok gibi hissedeceksin. haklı olarak. ve üzüleceksin. ve sen üzüldüğün için ben de üzüleceğim. ama bunu çaktırmayacağım. ve sen benim taş kalpli ve vicdansız biri olduğumu düşüneceksin. götün önde gideni olduğumu düşüneceksin. bu düşüncelerini bir terbiye süzgecinden geçirip smslere dökeceksin. ve ben onları okurken şöyle düşüneceğim, "sanırım ben bu dünyaya insanların kalbini kırmak için geldim." sonra bir gece saat ikide, alkollüyken telefon açıp bağıra çağıra dökeceksin içindeki bütün zehri. ama benim kafam o an yazdığım şeyin zehriyle dolu olduğundan senin zehrinden etkilenmeyeceğim ve diyeceğim ki, "yarın akşamüstü bir kahve içmeye ne dersin?" ve sen de diyeceksin ki, "yarın akşamüstü gelip seni bıçaklamama ne dersin bencil piç? bip bip bip biiiip" her neyse. dışarıda kahve içmekten nefret ederim zaten, evde yeterince içiyorum. kahve içelim dememin nedeni, bira içip duygusallaştıktan sonra aynı döngüye tekrar başlamaktan korkuyor olmam. sonuçta bir gün, o kahveyi barış içinde içeceğiz, havadan sudan konuşacağız, herkesin herkessiz yapabileceğini bildiğimizden (tezer özlü ne güzel kadın); kendimizle, o ana kadar ki bütün aptallıklarımızla dalga geçebileceğiz ve en sonunda, "ne güzel böyle, bunu her zaman yapalım," diyeceğiz. masaya gelen, donmuş sümüğü üst dudağına yapışık çocuktan selpak ve bu işi sadece hayır için yaptığını iddia eden adamdan tükenmez kalem alacağız. selpak mı kalem mi diye soracağım. tabii ki de kalemi seçeceksin. sonra aramızdaki sessiz anlaşmaya uyarak, bir daha bu kahve faslını hiç tekrarlamayacağımızı bilerek, ayrı yönlere gideceğiz.
Edebiyatçı kimliğinden çok karakterine hayran olduğum adam. mizah anlayışı ve cesur tavrını beğeniyorum kendisinin.
"Hayatin geneli bombok gittigi icin insan yuregi nasir tutar birsey hissedemez olur. isler biraz yoluna girincede yeniden küt küt bok varmis gibi" ya bi insan beni tanimadan nasil beni bu kadar anlatabilir suan kalbime bi okuyucu koy ayni cumlelerin yandan yemisi geciyo. Bu kadar mi anlatilabilir bu durum. iyi ki varsin be abi bi gun bi soba kenarinda kestane yerken senin agzindan cikan cumlelerinin ostaki borumdan cekic ors uzengiden yavasca gecip kalbimin purjinke liflerini titretmesini isterim.
Yalniz kestaneri sen ciziktireceksin ben o konuda pek basarisizim.