bugün

el cezire'nin türkiye'deki tezahürü. başında gürkan zengin var.

http://www.dorduncukuvvet...basina-gurkan-zengin.html
türk medya tarihinde ilk kez bir insan kaynakları firması tarafından belirlenen adaylarla kadrolaşmaya giden kanal.

netleşen bazı yöneticileri şöyle;
genel yayın koordinatörü: gürkan zengin
program müdürü: cengiz özkarabekir
haber planlama yöneticisi: yunus şen
cine 5 i yeni adı yeni sahibi..

Cine 5 TV Ticari ve iktisadi Bütünlüğü, 31 Ocakta 40 milyon dolar muhammen bedelle satışa çıkarılmıştı. ihalede El Cezire Türk Yayıncılık Hizmetleri A.Ş, 21 milyon dolarlık teklifte bulunmuştu. 4 Şubattaki pazarlık ihalesinde ise El Cezire Türk, teklifini 40 milyon 500 bin dolara yükseltmişti. Teklif, Fon Kurulu`nun onayına sunulmuştu.

Alınan bilgiye göre, bugün toplanan Fon Kurulu, El Cezire Türk`ün 40 milyon 500 bin dolarlık teklifini onayladı.

Fon Kurulu`nun ardından ihale sonucu, Rekabet Kurulu ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) onayına sunulacak.
ilk yayınları kesinlikle evlilik programı olması gerekmektedir. çünkü maşallah 3 er 3 er alıyor mübarekler.
ülke haberciliğine büyük bir değişim getirecek kanaldır.

batılı paradigmalarla dünyayı görmeye alışmış ve oryantalist yaklaşımlarla konuları ele alan klasik medyayı sarsan bir haber silsilesidir el cezire. ve bu farklı haber kanalının türkiye'de olması büyük bir kazanç olacaktır.

(bkz: demedi deme ibrahim)

zira ırak işgalinde bu farkı gördük, tunus ve mısır devrimlerinde de öyle...
türkiye'de haber kanalıyım diye geçinen kanallara örnek olmasını temenni ettiğim kanaldır. akıbeti cnntürk'e benzemesin.
cine5in kablolu yayın hakkını alacak ve yayına başlayacak** haber kanalı.
mehmet ali birand can atmaktaymış duyduğuma göre başına geçmek için.
rekabet kurulunun cine 5'in satışını engellemesiyle kurulması bir başka bahara kalan kanal.
Mehmet Yılmaz'ın bugün Hürriyet'teki köşesinde ad vermeden yazdığı tv kanalının El Cezire olduğu sanılmaktadır:

Bu yazıdaki her şey hayal mahsulü

AMERiKAN filmlerindeki gibi bir giriş yapacağım: Biraz sonra okuyacağınız olay tamamen hayal mahsulüdür. Kişiler ve yerler ile ilgili benzerlikler tamamen tesadüften ibarettir!

Şimdi konuya girebiliriz: Ülkenin birinde, ülkenin yöneticisinin görev süresinin sonunda artık bir daha o makama dönüp bakmayacağı belli olduğunda, gözü o makamda olanları tatlı bir telaş sarmış.

Kimse açıkça ortaya çıkıp “Ben o makama adayım” demiyormuş ama kalpler de hızla çarpıyormuş.

Böyle bir durumda medyanın desteği de önem kazanmış tabii. Bazı siyasetçiler ile ilgili haberlere ambargo uygulayan gazeteler, televizyonlar bile olmuş.

Bu aday adaylarından biri de bu durumu görünce kendisine bağlı bir medya yaratmanın hevesiyle, yabancı bir ülkede değişik dillerde yayın yapan bir televizyon kuruluşunun ülkeye getirilmesine ön ayak olmak istemiş.

Bunu kolayca yapabileceğini düşünüyormuş çünkü kanunlara göre sermayesi yüzde yüz yabancı olan bir televizyon da kurulamıyormuş. O da bu sorunu kendi yakın adamlarından birini bu işin ortağı yaparak aşmayı planlamış. Gösterdiği adam beş kuruş ödemeden şirkete büyük ortak olmuş, şirketin başına da yurtdışından bir başka “adamımız” getirilmiş.

Ama işler beklendiği gibi gelişmemiş. “Adamımızı” yabancı kuruluş beğenmemiş, adam ortada kalmış.

Sonra ülkede kanun da değişmiş. Artık yabancı şirket yöneticisi kendi başına da bu işi yapabileceğini görünce kâğıt üzerindeki büyük ortağa gidip, “hisseleri devret aziz kardeşim” demiş.

Kâğıt üzerinde büyük ortak olan şahıs burada mızıkçılık çıkarmış. “10 milyon dolar almazsam hisselerimi size geri vermem” diye ayak diretmeye başlamış.

Bir yandan da “stratejik hesaplar ile” bu işe giren siyasetçinin kapısını aşındırıyorlarmış, “adamın bize hisseleri vermiyor” diye.

Durum halen böyle olduğu için de o televizyon bir türlü yayına başlayamıyor, siyasetçi de işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüyormuş!

Onlar ersin muratlarına, bakalım kim çıkacak gidecek olanın kerevetine, tahtına!
Mehmet Yılmaz'ın yazısındaki şifreleri ise Medyaradar şöyle çözmüştür:

Mehmet Y.Yılmaz’ın isim vermeden yazdığı televizyon kanalı uzun süredir Türkiye’de yayın yapmak için çalışmalar yürüten ve yayına girmesi adeta bir yılan hikayesine dönen El Cezire. "Yabancı bir ülkede değişik dillerde yayın yapan" El Cezire’nin Türkçe yayın yapma kararının üzerinden yaklaşık 3 yıl geçti. Yatırımlar yapan, gazeteciler transfer eden, 60 milyon doların üzerinde harcama yaptığı belirtilen kanalın sermayesi yüzde yüz yabancı olan bir televizyon kanalı kurulamaması nedeniyle bulduğu Türk ortak ise Vural Ak.

Inter City araç kiralama şirketiyle kısa zamanda önemli başarılara imza atan Ak, El Cezire’nin ortağı olarak medya sektörüne girmiş ve herkesi şaşırtmıştı. Ancak bir süre sonra El Cezire yönetimi ile Ak arasında pürüzler ortaya çıktı ve taraflar "devredilmeyen hisseler" nedeniyle halen mahkemelik oldu.

Yılmaz’ın isim vermeden belirttiği "adamımız" ise uzun süre SETA Vakfı Washington Temsilciliği görevini yürüten ve kanalın yayınlarını denetlemek üzere göreve getirilen Nuh Yılmaz.Nuh Yılmaz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na yakınlığı ile biliniyordu.

Nuh Yılmaz da Türk ortak Vural Ak’ın olaylı bir şekilde kanaldan ayrılmasının ardından istifa etti.

Peki El Cezire Türk’ü aday adayı olduğu makam için Türkiye’ye getirmeye uğraşan politikacı kim?

Bu kadar şifreyi biz çözdük, onu da siz bulun.
yayın hayatına son vermiştir.

http://www.dha.com.tr/el-...html#.WQnoQbadyW4.twitter