bugün

günümüzde büyük devletlerin birbirlerine karşı, ayrıeten de daha küçük olanlarına karşı sürdürdükleri savaş çeşididir.

abd gizli servislerle ilgili almanca dilinde yazılmış ve ders kitabı kalitesindeki "die lautlose macht- sessiz iktidar" kitabına göre devletlerin birbirlerine karsı verdikleri savaş türleri arasında ;

-askeri savaş
-kültürel savaş
-ekonomik savaş
- psikolojik savaş

türleri mevcutmuş. askeri, yani askeri birliklerle verilen savaş en kestirme ama en kısa vadede yapılanı imiş. ancak çok daha etkili şekilde kültürel ve ekonomik savaş toplumların "kimyasını" egemen bir güce yaklaştırmak, ya da sessiz sedasız o ülkenin kaynaklarını ucuza satın almak suretiyle sahiplenmek, böylelikle de o ülkeye her şekliyle hükmetmek amaçlarını güdermiş.

bunu bir örnekle süsleyelim. mesela yunanistan örneği bu bahsettiğimize tıpatıp uyar. almanlar bundan 6 yıl önce falan bir yunan süpermarket zincirine ortak olmuşlardı,birkaç ay sürmedi, o şirketi tümüyle satın aldılar. sonra o şirketi kapatıp kendi şirketlerini götürdüler yunanistan´a. bugün yunanistan´ın en ücra köşelerine kadar "kaufhof" "aldi" şirketleri mevcut. oralarda çalışanlar hep yunanlı, ama satılan mallar genellikle alman malları. adam hem malını satıyo, hem de cirosu yükseliyo alman devletinin "kaufhof" dan aldığı vergi artıyo, sonuçta yunanistan yoğurdunun kaymağını almanya yemis oluyo.bu durum neye sebep oluyo? yunan devleti memurunun maaşını ödeyemeyecek hale geliyo. o öyle olunca halkın alım gücü düşüyo, alım gücü düşünce tasınmazların fiyatları düşüyo, bizim bu yakınlarda tanıdığımız bi alman geçen yunanistan´a gitmiş öyle adalarda falan 3-4 tane villa almış, yazın kiraya vercekmiş. o adam gibi 30 bin kişi aynı şeyi yapmış olsa yunanistan turizm sektörünü de kaptırmış olacak.

şimdi soru ; bundan güzel işgal olur mu?

e devletin de bir sürü gideri var, o giderlerini vergiyle karşılıyo, vergi alamayınca borç falan alıyo ama sonuçta...batıyo. yunanistan´ın başına gelen budur.

ben türkiye´de falan da çok "real" gördüm geçen türkiye´ye geldiğimde, o şirketler muazzam zengin şirketlerdir, onları türkiye´ye soktun mu adamın başına çok güzel çorap örerler onlar. icabında çevredeki bütün esnafı batırmak için herşeyi birkaç ay "bedava" dağıtırlar, aynı işi sen yapamaz, batarsın. bu da sonuçta türk devletinin cebine giren verginin azalması ve alman devletinin cebine giren verginin artması anlamına gelir. bu da böyle kansız ama çok etkili bir savaştır.

ayrıca türkiye´den kürtler icin bir bölge kopartmaya çalışmak da aynı planın bir parçasıdır. öyle bir federallesme olursa, o zaman kürtlere bir sürü hizmet götürmek gerekir, o hizmetleri herhalde ki kürtlerin kendisi değil , türkler de değil , ancak ve ancak batının o büyük şirketler götürecektir. böylelikle o kürtler de tamamıyla onlara bağımlı hale getirilecek, böylelikle türkiye, ve o kürtlerin yaşadıkları bölge tamamıyla batı sermayesinin emrindeki askerler haline geleceklerdir. para ve güç kendine ait değilse, senin milliyetin falan hikayedir.

en kötü zamanlarında almanlar opel i italyan fiat sirketine bile satmadılar. hani "globalleşme" vardı? ne yapıp yapıp şirketi bir "alman" şirketinin almasını sağladılar.

oturup bir düşünmek lazım, acaba niye öyle yapmışlar...
(bkz: soğuk savaş)
ülkelerin birbirlerinin ekonomi kalkınma hedeflerini ele geçirmeye çalışma sürecidir.Amaç ülkenin ekonomik bağımsızlığını elinden almak ve kaynaklarını rahatça kullanabilmektir.
biliriz de susarız. ancak buradan klavye tıklatırız. gücümüz o kadar.

türk milleti varolduğundan beri güçlü, dürüst, adaletli ve insancıl liderleri istemiş ve bulunca peşine takılmıştır.
ben hala bekliyorum.
kimsenin umrunda olmayan savaştır. ak partililer para için oy vermez, allah rızası için oy verir. bunu anlamak istemiyorsunuz çünkü zorunuza gidiyor. kriz çıksa nolur, dolar çıksa kaç yazar, gerekise evimizi arabamızı satar türk lirasına yatırırız kuzum. siz ancak kendinizi böyle motive edin, doları takip edin bizde işimize bakalım.
Kimin ne kadar güçlü olduğunu gerçekten belirleyen, savaşların en gerçekçi halidir. Tüm savaşlar para için olur. Direk parayla savaşmak dünya huzur ve barışı için en idealidir. para için can gideceğine para için para gitmesi gayet makul bir savaş çeşididir. ve bir çok ülkenin birbirine kaynaşmasını sağlar. yıkımı büyüktür. üretimde eksik olan ülkemizin tarımda elverişli olması en beter halinde bile doyacağı anlamına gelir. önemli olan açlıktan ölmeyecek konumu elde tutmaktır. ama şeker fabrikalarının satılmasıyla da her gün zehirlenen bir toplum içerisinde yaşıyoruz artık çünkü yeni sistemde tamamen zehir veriliyor şahsen en ufak şekerli bir gıda kullanmıyorum bir kaç aydır zaten o yoğun şeker tadını hissedersiniz daha önce yediğiniz ürünlerde. değişmiştir artık. gıda ürünlerinin satılmadığı tüm özelleştirmeler yapılınabilinir ama ekonomik savaş senin yemeğine de göz diker o yüzden umarım bu savaşta dibe doğru süreklenişimize bir dur denir. şuan belki kaybetmedik ama kazanmıyoruz da. sonuç geldiğinde hızlı bir yönelim olacak yukarıya veya aşşağıya.
görsel
akp'nin ekonomik kriz yok savunmasının ardından gelen yeni tanımlama. baştaki kriz mi hani nerde söylemlerinin yerini bu aldı. yani aslında ekonomik krizi kabul eden bir tanımlama.
suriyelileri beslemek için oluk gibi para basarsan en baştan kendi götüne iki el ateş etmiş olursun. merkez bankasının emisyon hacmi raporlarını açıp bakın. her ay kaç milyar tl basıldığı yazılıdır.

yaşanan krizde trump piçinin etkisi % 15-20' dir.

kalanı akp'nin öz eseridir.
(bkz: hikaye)
ne savasi göstere göstere geldi baskanlik sistemide tuzu biberi oldu.
mala bak. pazar olmamızı istiyorlarmış. sanki değiliz amk.
oley
Güçsüz ekonomilere karşı etkili olur. Türkiye gibi tüm dünyanın kıskandığı! ülkelere karşı etkili olmaz.
(bkz: Yahudi oyunu)

(bkz: Kapitalist düzen)
3. Dünya savaşıdır.
Ekonomik savaş daha eskiye dayanır. 3. Dünya savaşı teknolojiktir.
Ülkemizin alnının akıyla çıktığı savaş. Evet.