bugün

sözlüğün son zirvelerindeki giderek düşen kültürel seviyesini toparlamak adına açılan zirvedir. deneysel bir çalışma sayılabilir. hedef, müzik zevki olan bursalı yazarları farklı bir konseptte bir araya getirmektir. yeni yüzler ısrarla beklenmektedir.
organizatörümüz, bursa'da artık düzgün bir zirve yapmayı aklına koyan, çok sevgili ordabiyerde'dir.

tarih: 6 kasım 2009
yer: suare
program: birlikte konsere gidecüğüz işte, daha n'olsun?
bu zirveye gitmeyen sözlük yazarlarının kültürel seviyesi yerlerde gezmektedir. hep beraber seviyemizi yükseltim zirveye gidelim. *
yalnızca kruvaze konyak (courvoisier cognac) içerken jazz ve blues dinleyen, evde de röpdöşambırıyla (robe de chambre) dolaşıp belgesel izleyen çoğunluğun bir araya geleceği zirvedir. * * o gün orada bulunma şansına erişebilirseniz, katılımcıların gayet normal insanlar olduğunu gözlemleyebilirsiniz. yok, ben evde kolbastımı oynar, son ses ismail yk'mı dinlerim, içim huzurla dolar diyorsanız da; sizin seçiminizdir elbette, ona da yapabilecek bir şey yok.

Ayrıca Suare'den alınan bilgiler doğrultusunda bilet fiyatları 20 tl'dir ve gece görükle'ye servis mevcuttur.
--spoiler--

sözlüğün son zirvelerindeki giderek düşen kültürel seviyesini toparlamak adına açılan zirvedir. deneysel bir çalışma sayılabilir. hedef, müzik zevki olan bursalı yazarları farklı bir konseptte bir araya getirmektir.
--spoiler--

yapılan zirvelerde kimin kiminle neler ayptığını ve de pozisyon zenginlikleriyle anlatan bünyelerin kültür seviyesinden bahsetmesi üzerine kültür seviyesinin nerelerde olacağını tahmin ettiğimden katılmayacağım zirvedir.

organizatör arkadaşıma yaptığım saygısızlıktan ötürü özrü de bir borç bilirim. *
aslında gelmeyi can-ı gönülden istediğim zirveydi ve hatta oby blues zirvesi yapsam sanki kimse gelecek mi? diye sorduğunda ben gelirim lan diye atlamıştım. ancak caydım, döndüm, vazgeçtim, kıvırdım ve gelmiyorum. sebebi mi? sebebi basit. kültür seviyesi ölçeğinin blues sevgisi, bilgisi, hoşgörüsü olarak alındığı bir ortamda bulunmak bir eziyettir. entelektüel fetişleriyle başbaşa bırakmak istediğim insanların varlığı bile blues zevkini yaşamaya engel değil. ancak öyle bir hal almış ki fetişler, elitist bir faşizme dönüşmenin sınırına dayanıvermiş. bb king; the thrill is gone söylediğinde pekala uzay-zaman eğilip bükülüyor ve beni olduğumdan çok farklı şekillere büründürüyorsa, eric clapton'dan after midnight dinlerken kanım kaynıyorsa, robben ford'un; don't let me be misunderstood yorumunda her defa farklı tatlar alınıyorsa bunların yeri asla ve asla o zirve olmayacaktır.

çünkü müzik yalnız dinlenir ve müzikten haz almak için onunla bütünleşmek gerekir. fırça baget, baterinin zillerine vururken kulağımda kimin kime bacak omza yaptığını duymak istemiyorum. saksafon soloları esnasında, yürrü beeee diye bir haykırışa tanıklık etmek yahut kimin, kimlere, neyi, ne kadar verdiğini dinlemekten hoşlanmıyorum.

bu arada blues dedik de; sevmiyorum aslına bakarsan. kültürsüzüm resmen.
tarih: 10 Ekim 2009
yer: vitamin - ahileri anma zirvesi
içilen: nargile, çay * *
hafif rüzgarlı bir hava, yazın son günleri. bir yazar evladı çıkıyor, diyor ki; abi tamam muhabbet güzel de, farklı bir şeyler de yapalım. ahali soruyor: ne yapabiliriz ki? ne bileyim farklı yerlere gidelim, konsepti olan zirveler yapalım. tamam abi diyorlar, nereye gidelim? mesela diyor yazar, ben bi' blues zirvesi açsam, kaç kişi gelir? ılık bir rüzgar esip geçiyor cümledeki soru işaretini de beraberinde götürerek. kimisi nargilesinden bi' fırt daha çekiyor, kimi telefonu ile uğraşmakta, kimi de zaten hiç duymamış. aslında cevabı belli bir soru bu, rüzgar o noktalama işaretini boşuna almamış...

işin deneysel diye nitelenen boyutu da bu noktada zaten. kimsenin müzik bilgisinin sınandığı bir buluşma değil bu. asıl önemli olan insanların nelere, ne kadar açık olduğu, kendisine sunulandan ne kadar fazlasını istediği ve bunun için ne yaptığı? gerisinde kalan tüm mazeretler anlamsız, doğrultusuz, akabinde de monoton bir yaşantıya sinyal çakmakta.

şehre her allah'ın günü blues festivali gelmiyor, bursa'da jazz bar desen yok,* üstelik bu fiyata böyle kaliteli müzik dinlenecek bir organizasyon da görünmüyor yakınlarda. müziksever için her türlü nedeni bertaraf eden bir vaziyet var ortada. şahsım adıma yok canımla gideceğim, cebimde olmayan parayı vereceğim. hal böyleyken yok şu var, bu da böyle dedi, ne gadder de entelsiniz yav deyip gelmemek kendi kanaatimce saçmadır, boşu boşuna büyük bir fırsatı kaçırmaktır.

ayrıca zirve blues festivali'nde kaynaşıyoruz ya da konuşmayan top olsun temalı bir zirve değildir, aksine gidilen bir konserdir, muhabbetten ziyade müzik yönü ağır basmaktadır. zirvelerde badi sistemi uygulanmaz, kimse istemediği halde biriyle iletişim kurmak zorunda değildir.

hepsinin yanında blues bir kültür ölçüm aracı değildir. ancak farklı bir konsepte yaklaşım durumu pek de tabii bir şekilde ufkumuzu gözler önüne serer, o noktada da davranış biçimimizi sorgulamak, biraz daha düşünüp entry girmek gerekir.
kültür seviyem yetmediği için katılamayacağım zirvedir. *
tanım: her türlü provokasyona karşın yapılacak, deli gibi de eğlenilecek zirvedir.

bunca zaman organizatör ordabiyerde'ye söz verdiğim için, sıçılan entry'lere cevap mahiyetinde bir entry girmemiştim. az önce oby'mden iznimi aldım, başlıyoruz.
böyle durumlarda bol küfürlü entry'ler girerdim; ama entry sıçanlarla daha önceki muhabbetimizi/arkadaşlığımızı göz önünde tutarak, ölçülü yazacağım. ben adamı 2 dakikada satmam, diğerleri gibi.

(#6259237) no'lu entry'yi götünüzle okursanız, sizin topunuza kültürsüz dediğimi, bir daha sizinle konuşmak istemediğimi, kültürlü yazarlarla buluşmak istediğimi anlarsınız. ama az ve normal miktardaki beyninizi kullanırsanız, orada "seviyesi düştü" dediğim şeyin yazarlar değil, zirveler olduğunu anlarsınız. tabii bu seçenek beyniniz varsa geçerli.
kimse size "kültürsüz dallamalar" demiyor. öyle olduğunuzu düşünseydim, uludağ'ı bırakır, ekşi'den devam ederdim. bana yapılan bunca saldırılardan ve haksızlıklardan sonra neden uludağ'da durduğumu zannediyorsunuz? "arkadaş" bildiğim insanlar için. ha, onların bir kısmının seviyesini(!) de görmüş olduk bir entry vasıtasıyla.

zirveyi ordabiyerde düşündü, değişik bir şey olsun dedik, mık-biramania kısır döngüsünden bıktık dedik, zirveler hep aynı ortamlarda geçtiği için sohbetler de yavanlaşıyor dedik; bu zirveyi yapmaya karar verdik. "başlığı da ben açayım bari" dedim. başlığı açtıktan birkaç hafta sonra, ipini koparan entry girdi. ben kimseye hakaret etmediğim halde, şahsıma hakaretler havada uçuştu. ordabiyerde de bahsetti, kimseyle zorla muhattap olmuyorsunuz. önceki zirvelerde beğenmediğin bir şey olduysa, siktir olup gitseydin. ha gitmedin mi, o zaman sike sike oturacaksın orda, benim veya bir başkasının sözde "beğenmediğin" muhabbetlerini dinlemeyeceksin. senin yaptığın, beleşe aldığın çikolatayı dibine kadar yeyip, sonra da "ay tadı güzel değildi yaa." demek.
yaranı gocunduran entry gördüğünde de, özel mesaj yoluyla "hurraaa, saldırıyoruz" oyunları yapmayacaksın. basit duruyor.
biz şahsen, ordabiyerde ile sıçılmış entry'lerle taşşak geçtik bolcana, hala aramızda geyik konusu.
sözlüğün çok değerli yazarlarından, bir abimiz bir keresinde şöyle bir entry girmişti-affınıza sığınarak yazıyorum-: "şimdi x'e domalanlar diye entry girsen, sadece x'e domalanlar alınıp saldırıya geçer. zaten domalmıyorsa, alınmaz bile."

sıçmık entry'lerden yalnızca birine düzeltme mesajı gönderdim. hakarete kaçmadan, düzgünce yazmıştı eleştirisini. ama bi anlık gazla içindeki irini boşaltmaya kalkanlara lafım yok artık.
o irinlerin nereden geldiğini de tek tek yazardım ama; birine sözüm var, sırlarımız aramızda kalacak. o her ne derse desin. çünkü ben, kendimden çok başkalarını düşünen, verdiğim sözleri tutan bir insanım.

bütün bu entry'den ne anladık?
(bkz: yarası olan gocunur)
blues severlerin kaçırmayacağı zirvedir. lakin zirvesi olmasaydı da gideceğim etkinliktir. sevgili yazar oby bunu gözünden kaçırmayıp insanları birliğe ve beraberliğe blues çatısı altında toplanmaya davet etmiş, bu etkinliği gözünden kaçıranlara katılmaları için vesile olmuştur. gereksiz tartışmalarla keyfimizi kaçırmaya hiç gerek yok. blues güzeldir, seven ve beğenen gelir. fiyatı da uygundur. kaçırılmayacak bir organizasyondur. umarım farklı zirve fikirlerinin oluşması için bir kıvılcım olur. farklı bir zirve olması dileğiyle... görüşmek üzere...
icimdeki denizin dalgalı olduğu zirve.
kültür aşı zirvesidir!
öğrenci milletinin ucuz bilet neticesiyle gittiği aktivite.
reklam fimleri bile 'bana gel' diye tahrik ediyor insanı. o siyah karganın gagası olmak geliyor içimden...
shemekia copeland, terry evans&bad, ray schinnery var imiş. umarım bu yıl gidebiliriz.
ekşi zirvesiyle birleştirdiğimiz, oldukça eğlenceli bir zirve olmuştur.
uludağ'dan ve ekşi'den, tanışıklığımız olup ve ilk kez gördüğümüz yazarlarla bir olup güzel bir sinerji çıkardık ortaya. gerçi biraz kalabalık olduğumuz için birbirimizi kaybettiğimiz de oldu. neyse ki, bu birbirini ilk kez göre gruplar kısa sürede anlaştı, süper muhabbetler çıktı ortaya. performans aralarında bi koşu aşağıya inip bira içmeler mi dersin, koskoca blues'çuyu çekirdek çitleyerek dinlemek mi.**
arada uludağ'dan kumru yazarlara da denk geldik. artık grinding ne verdiyse.. ortaya çıkan sürtünme kuvveti, gecenin sonundaki kinetik enerjiyi işaret ediyordu.

cuma gecesi etkinlği olarak redtube'dan porno izleyip otsbir çekenler orada yoktu. yaş ve eğitim ortalaması yüksekti genel anlamda.

sanatçılara gelirsek... ilk amcamız* biraz erken çıktı. öyle ki, sevişmeye dalıp geç gelenlerin bazıları kaçırdı amcamızı.
ikincisi,* birçok kişinin favorisiydi.
üçünsüsü,* da benim favorimdi. hatta, oby kendisini bir uludağ sözlük yazarına benzetti, burdan söylesem ayıp olur, çünkü shemekia ablamıza benzeyen sözlük yazarı bir erkek.*

bursa'nın ulaşım sorunu nedeniyle son konserin yarısında çıktık.* çıkmadan önce terry evans ve onun klavyecisiyle fotoğraf çekildik bol bol. limon'a koy...aa, burda öyle bi sistem yok ki lan.

uzun zamandan sonra zirve gördük. oby şahidimdir. sonra oby'ye mesaj atıp da, "abi, affet abi, sana demedim aaabi!" diye ağlamayın.
gayet canavar zirve olmuştur efendim.

efes'in 20. yıla yakışır bir etkinlik ortaya koyduğunu söyleyebiliriz herşeyden önce. oby ve icimdeki deniz "uludağ sözlük'ten de gelecekler var." deyince zirveleri birleştirdik haliyle.ekşi'den de katılan arkadaşlarla beraber sahne önünü baya baya işgal ettik açıkçası. tabii son model bi arabamız, dolgun maaşlı bi işimiz, genç bir sevgilimiz olmadığı için konseri sap gibi izledik ama olsun.

çekirdek mevzuu benim başımın altından çıktığı için (inkar etmeye ne hacet mesajı atan benim) blues'a da böyle bi' yorum katmış olduk efendim. türk halkı sadece inşaat ve kazı çalışmalarında, maç esnasında çekirdek çitlemesin; milli yiyeceklerimizi böyle blues gibi etkinliklerde de kullansın istiyoruz.**