bugün

toplumun ne istediği iyi biliniyor . bircok ınsanın hayalını kurduğu o satafatlı hayatı yansıtıp ızlenıyorlar boylece. nedense doğru düzgün bir basarı hıkayesi konu edınılmıyor . eee ınsanlar yanı bizler kolay olanı severiz . o yuksek zirvelere tırnaklarını parcalayarak ulaşmak kolay değil sonucta. neden bizi buna yönlendirip izlenme oranlarını düşürsünler , başarılı olmak için umut versinler ki ? verdikleri en büyük umut pop star bilmem ne canla fakir aysenin aşkı.
Hayalleri canlı tutuyor genelde izleyici kendini bir karakterle eşleştirir bu karakterde güçlü olan en önde olan karakterdir. O range rover a biner izleyici metrobüse o holding sahibidir izleyici asgari ücrete talim eder. Yinede onun gezdiği güzel kadinlar veya yakışıklı erkekler bindiği arabalar izleyeni tatmin eder.
bütün ülkelerin dizilerinde görülendir. herhangibi bir dizide toplu taşımada geçen sahne ya yoktur ya çok nadirdir.
film yapım şirketlerinin içinde bulundukları burjuvazi kültürünün dışına çıkmak istememesinden kaynaklıdır. bu da fakir izleyicinin tek yönlü enformasyon alarak kendi kültürüne yabancılaşmasına neden olmaktadır.
yapılması gereken şey zenginliğin ve fakirliğin dengeli ve objektif bir biçimde gösterilmesidir.
komünizmin yaptığı bişey siz farkisiniz sizin haricinizdeki herkes zengin mesajını vermek ve fakirleri özendirmek, ilgilerini çektiği için daha çok izlendiğini biliyorlar.
Zeka seviyesi düşük vatandaşın öyle yaşamayı hayal edip cebindeki bütün parayı o yolda harcamasini sağlamayı amaclamış kapitalist zihniyet.
çünkü fakirlerin hayatlarında gösterilecek pek bir şeyleri yoktur.
hafta sonu tatilleri dinlenmeniz için değil,kapitalizmin size verdiklerini geri alması içindir sözünü getiriyor aklıma bu durum.insanların aslında hiç ihtiyacı olmayan şeyleri ihtiyacı olarak görmesine hatta bunlara ulaşmanın tek hayali olmasına yol açabiliyor.Lüks gösteriş ve marka takıntısı gibi alışkanlıklar kazandırıyor.bu noktaya geldikten sonra zaten amacına ulaşmış oluyor.Herkesin elindeki para ölçüsünde kendi lüks hayallerini yaşamanın çabasına girişiyor.Sürekli daha lüks bir şeyler istemeye başlıyor insan.Parası yetmediği zamanda hiçbir zaman mutlu olamıyor.Diziler bunun sadece bir kolu hemen hemen her türlü sosyal alanda bu durumun etkileri görülüyor.Çağımız insanlarının en büyük zaaflarından biri bu durum.
tüketim toplumu yaratılması araçlarından başta gelen biride tv ve medyadır.
Düşünmeyi seven ve hayata anlamlı bakan bir yazar beyanıdır. Harbiden, dizide adam asgari ücretle çalışıyor ama kız arkadaşıyla yemeğe çıkıyor, pastaneye gidiyor, evi lüks, elbiseleri lüks. Taksi kiralayıp eve gidiyor. Ulan bunu çift maaşlı memur yapamıyor, hangi ülkenin hayat şartlarını bize dayıyorsunuz?
insanların, zenginlerin hayatını merak etmesi yüzünden senaristlerin yaptığıdır. Fakir, dilenci biri hakkında dizi çekilse kim izler ki? Ya da sıradan bir öğrenciyi ve ailesini anlatan bir filme sinemada kaç kişi para verir? Çünkü zaten biliyoruz neler olduğunu.

Uçaklarda business perdesi çekildiğinde acaba orada neler oluyor diyen insanlarız. Böyle dizilerin tutulması gayet doğal.
(bkz: 13 yaşındaki nesli bitirdiniz dizilerle)