bugün

cezaevleri allahdan korktuğunu söyleyen insanlarla dolu. düşünün ki yaradan yok, hiç böyle bir şey söylenmemiş bu sayı iki katına çıkardı. insanlar yönlendirilmez ve daha uyumsuz olurdu. bana göre insanları dizginlemek için söylenmiş bişey. din toplumu daha kolay yönetmenize yardımcı olur.
Tamam da abicim bişey hakkında böyle bir kanıya varmanız için uzun bir süre boyunca, enine boyuna ciddi ve objektif incelemeniz gerekli değil mi? inananlar neden inanıyor delilleri nelerdir diye araştırmanız gerekmez mi? Yoksa içimden böyle geldi diyerek yada cezaevleri şöyleyse o da böyle diyerek bir kanıya varacaksınız gidin kumda oynayın bence.
inanmak, en kolay sonuçtur. Hayatta her bir eylem, her bir soru, her bir durum, her bir sorun için bir sonuç gerekir. En kolay sonuç, bireyin kendi çabası ve emeği ile bulup ulaştığı değil, ona sunulan sonuçtur. Yani herhangi bir sonuca ve son karara varmak için yıllarını vermek, araştırmak, engellerle savaşmak, deneyler yapmak, tecrübeler yaşamak, mücadeleler vermek, eğitim görmek, çalışmak, çabalamak hiç de kolay bir iş değildir. Oysa bütün bunların yerine, “sonuç” birileri tarafından hazırca sunulsa, elbette tüm bu uğraşlar karşısında tercihen kabul görecektir. Bu kolaycılığa ve hazırcılığa “hayır” diyecek insanoğlu çok azdır.
bu açıdan bakıldığında, dinlerin uydurma yada gerçekliliğine ulaşmış oluruz..
ya değilse?
Abicim biz inananların neden inanmamız gerektiği hakkında reel, bilimsel(kuran) sebeplerimiz var. Oysa uydurma diyen senin tek kaynağın götün. Bu ne yaman çelişki anne!

dipnot:bu arada yanlış anlaşılmasın kastım dinden kastım islam dini yoksa. Diğer dinler değil. Ha hepsinin ilk kaynağı gene Allah ama o ayrı şekilde işlenecek uzuuunca bir konu.
Gerçek mi yalan mı bimem ama kıyamet bu kadar gecikmemliydi.
bilimsel bir dayanakları yok,adı üstünde inanç.ama mantıksal baktığımda bu kadar kargaşa,dünya,ay,evren vb şeylerin bir güç ve beyin olmadan oluşabileceğinin imkansız olduğunu düşünüyorum. bir yaratanın veya yaratanların olabileceğini düşünüyorum fakat dinlerin de günümüze göre demode kaldığı görüşündeyim,bu sebeple de hangi din olursa olsun önümüzdeki son 100 yılda tekonoloji ve sağlıkta radikal ilerlemelerin devam etmesi sonucunda inananların sayısın da ciddi azalmaların devam edeceğini tahmin ediyorum.
Niye oku emri var o zaman.
koca evrenleri yaratmış tanrı kendini duyurmasını zaten en baştan yapar. niye kulaktan kulağa oynayıp da taa bilmemne tarihinden sonra dünyanın geri kalanından habersiz belli bir bölgenin belli bir dildeki insanlarına din indirmeyi hemde dolaylı kulaktan kulağa din indirmeyi seçsin. hiçte ilahi gözükmüyor. o zamanın ilkel geri düşük düşünce dünyalı insanını korkutmuştur ama bu zamandan tanrıyı çok küçültmüş görünüyor. belki de gerçek tanrı bu göbeklitepe vs. yi yaptı uyduruk palavra ortadoğu dinlerinin maskeleri düşssün diye onları hazırladı koydu ve sonradan ortaya çıkınca bütün dinler karikatür oldu.
peygamberler zamanlarının en dürüst insanları. mekkeli müşrikler bile muhammed'ül emin diyor. dini açıktan tebliğ etme emri gelince de bir tepede kureyşlileri toplayıp:

“Ey Kureyşliler! Şu dağın ardında bir düşman var, size baskın yapıp yağmalamak istiyor” desem inanır mısınız?”. Dinleyenlerin hepsi: “Evet, inanırız. Çünkü senin bugüne kadar yalan söylediğine asla şahit olmadık” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Öyle ise Allâh’a yemin ederim ki, nasıl uykuya yatıyorsanız bir gün öyle ölecek ve sonra uykudan uyanır gibi dirilerek yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. Şunu da iyi biliniz ki, ebedî bir Cennet ve Cehennem vardır. Öldükten sonra iyiler Cennete, kötüler Cehenneme gidecektir. Önümüzdeki kıyamet gününün azabına karşı sizi uyarmakla görevliyim. Benim Allah katından getirdiğim din, sizi dünya ve ahirette selamete çıkaracaktır. Allah’ın birliğine ve benim peygamber olduğuma iman edenler azaptan kurtulacak, etmeyenler ise çok şiddetli bir ceza görecektir." diyor.

40 yaşına kadar 1 kere bile yalan söylemeyen kişi o yaştan sonra neden yalan söylesin. kaldı ki kureyş ileri gelenleri bu işten vazgeçmesi için amcası ebu talip'e gidiyorlar: "Ey Ebû Talib; yeğenin putlarımıza ve dinî inançlarımızı kötüledi, akılsız olduğumuzu, babalarımızın, dedelerimizin yanlış yolda gitmiş olduklarını söyleyip durdu. Eğer bunları mal için yapıyorsa ona mal toplayalım ve seni en zenginimiz yapalım, şan ve şeref kazanmak için yapıyorsa onu başımıza lider yapalım, eğer ruhsal bir rahatsızlık sebebiyle bunu yapıyorsa bir tabip bulup iyileşmesi için malımızı mülkümüzü harcayalım. Şimdi sen, ya onu bunları yapmaktan ve söylemekten alıkoy veya aradan çekil." dediler.

Bu teklifle karşı karşıya kalan Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (asm): "Bunu bilesin ki, ey amca! Güneş'i sağ elime, Ay'ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm." dedi.

inanmayan elbette inanmaz, ama sırf aradaki geçen zamana binaen bunlara masal muamelesi de yapamaz. o zaman buda da, aristo da sokrates de masal. silelim bütün tarihi. 1900 lü yıllardan itibaren yazalım tarihi.
ama sen ondan önceki hristiyana ibrahimiliğe masal muamelesi yapıyorsun. sana yapıldımıda kızıyorsun vay vay vay. herkes haksız bir sen haklısın yani öyle mi. bu gülünç kayıkçı kavgası bitmeyen ortadoğu dinleri dünyaya kan gözyaşı yıkım yağmadan başka bir şey getirmemiştir. dünyada bunların hala etkisinde olanların hali de ortada bir tane kalıcı düzelen bir ülke gösterin hani nerede. koca evrenleri kainatları ol diye olduran tanrı aracıyla iş yapıp onu da beceremeyip defalarca din indirecek ya tutarsa piyango dinler. hadi bu sefer belki.
"gerçeği" ibaresiyle dinleri uydurma haline getirme çabası...
O sizin düşünceniz herkesin değil.
Taaa insanlık evriminin başlarından beri bir türlü anlam veremediği doğa olaylarına, gelişmekte olan zekasını kullanarak kutsallık yükleyen biz insan ırkının Babil ve sümer gelenekleri ile daha da alevlenmesi sonucu birbirlerini tekrar eden ve bulundukları dönemin gereksinimlerine göre şekillenen inançsal bir döngüdür. Her dinin temelinde insanın algısının yetmediği noktaları kutsallık atfedilerek ve bulunduğu dönemde gerek siyasi gerek toplumsal açıdan eksiklikleri ve yozlaşmışlığı dizginlemek adına oluşturulmuş kavramlardan ibarettir.
insanoğlunun icat ettiği her şey gibi din bir ihtiyaçtan doğmuştur. insan beyninde yeri vardır.