bugün

ediyle büdü, noktayla virgül, suç ve ceza gibidir.

not: asıl amacım böyle yavşak gibi bir uslup yerine makale uslubuyla yazmaktı. okumazsınız diye vazgeçtim.

efendim karanlık çağlarda "meleklerin ayaklarını dikizlemeyin röntgenci ibneler" diyen zihniyeti mi istersiniz, bunlar cadı ve geleceği görüyor deyip yakılan insanları mı isterseniz ne tür pislik ararsanız varmış malumunuz. yalnız melek neyse hadi de cadı ilginç . peygamber geleceği görünce mucize olur, kitap yazınca kutsal olur, sıradan insan görünce cadı oluyor. ona da tapsalarmış ya. neyse bu amcaların akıllarının götlerine kaçmış olması bir nokta da diğer bir nokta da statüko. adam ekmeğinin peşinde sonuçta o da haklı.

şimdi klasik dünya düzdür yuvarlaktır geyiğine girmicem tekrar tekrar. daha güzeli var.
horus, attis, krishna, dionysus, mithra bunlar hep minik isacıklar. isadan önce yaşamışlar. hepsi bakireden doğmuş, 12 havariyle dolaşmış, öldükten üç gün sonra yeniden dirilmiş vs. bu benzerliği nasıl kapatırız diye düşünen zamanın adnan oktarJustin Martyr şeytan isanın geleceğini sezdiği için tarihte kafa karıştırması için bu karakterleri yarattı açıklamasını yapmış. sonra gelişsin hristiyanlık. adamlar bu hikayeleri götlerinden uydururken amaçları inananları söğüşleyebilmek tabiki. çorba paralarını çıkarıyolar iyi kötü. emlak piyasası da geniş. süper arsalar var göğün 7 kat üzerinde.

azınlığın zenginliği için çoğunluğun köleliği fikri krallıktan, feodaliteden kalan, yok edilmesi zamanın zekilerinin işine gelmeyen bir olgu. ruhban sınıftan sonra burjuvazi de köleliği devam ettiriyor tabiki bu yüzden. geldik mi kapitalizme.

aydınlanmadır, saniyi devrimi derken adam smith sağolsun sarmış başımıza kapitalizmi. peki zamanın kapitalist devletleri aydınlanmaya sırtlarını yaslayıp böyle zenginleşip, güçlenirken neden paralarının üzerine de we believe god yazma iki yüzlülüğünü yapmışlar? hemen sözü bir araştırmaya bırakalım. abd gibi ateist nüfusun en fazla olduğu ülkelerden birinde insanlara sizi yönetecek insanın hangi gruptan olmasını sorun etmezsiniz minvalinde bir araştırma
yapılıyor. eş cinsel yönetici sorun edilmeme oranı %90. lan mormon lan mormon. mormon yönetici sorun edilmeme oranı %75. ateist yönetici kabul edilmeme oranı %49. işte bu yüzden they believe god. bu para basan şahıslar, tanıyoruz biz sizi bir yerlerden. fed denen bu grup ruhban sınıfı değil miydi 100 sene önce? ondan önce derebeyi, ondan önce kral? leş nerde bu akbabalar orda işin aslı. şimdi dinin devlet tarafından bir diğer kullanılışına bakalım.

bu abd, kapitalizm beşiği, dinin bölücü işlevine en bariz ve güzel örnektir. bir yerde de görülmemiş ki din insanları birleştirsin. neyse bu abiler hayali terör örgütleri yaratıp el (bkz: el kaide) halkta korku yaratıyor mu? bunun sonucunda bütçeden hayvani paraları silahlanmaya, savunmaya ayırıyor mu? karşıt dindeki kitleleri düşman olarak halkına gösteriyor mu? savaş açıp yıktığı ülkeleri tekrar inşa ediyor mu? evet hepsini yapıyor. silah tüccarlarını, inşaat baronlarını, petrol şirketlerini, kapitalizmin kalelerini besliyor mu? bunları da yapıyor. dinin olmadığı bir sistemde savaşlar bu kadar kolay olur muydu peki? takdir sizin.

şimdi geldik türkiyeye. türkiye'nin durumu biraz farklı aslında. ne kapitalist olabilmiş büyük abileri gibi, ne tam dinini yaşayabilmiş. türkiye savunma bütçesi için dini kullanamadı malesef. sınır aşırı terör örgütleri türkiye için fazla taşaklı olurdu. onun yerine vatanseverlik imdada yetişti, pkk kuruldu. neyse türkiye'yi 'bop' kapsamında sömürgeleştirmek isteyen büyük abi abd knock out öncesi yumrukları akp öncesi de atmayı başarmıştı aslında. 'imf'yle krediye boğuldu. devasa dış borç içine gömüldü. maden çıkarmasına izin verilmedi. ülkesine askeri üs kuruldu. ancak son hamleler için koyun olan halkın daha da koyunlaşması icap etmekteydi. çünkü halk ayaklanması olmadan tezkerelerin çıkması, bir kaç milyar dolara askerlerin ölüme gönderilmesi, ülkenin üzerine füze kalkanı yapılması biraz göt istiyordu. öyle bir şey lazımdı ki halkın güveni bir şekilde kazanılsın, yapılanlar sorgulanmasın. burda akpye el sallıyoruz.

bilimi sansürleyelim, medyanın her türlüsünü ele geçirelim, anayasayı baştan yazalım, orduyu sikip atalım, her kurumda kadrolaşalım, sınavlara yerleştirdiğimiz şifrelerle bizim gibi olanları önemli görevlere atayalım, bütçesinin nerden geldiği belli olmayan kuşe kağıda basılmış kitapları bedavaya dağıtalım da halkın beynini daha da yıkayalım, üniversitelerin özerkliğini ellerinden alalım, yandaş rektörleri atayalım, aydınları, gazetecileri, öğrencileri hapse atalım, korku imparatorluğu yaratalım. ama halkın bize güvenini de bir şekilde yüksek tutalım. din diye bas bas bağıralım da bırak karşı çıkmayı sırtımızı sıvazlasınlar. bunlar olurken devletin tüm kurumlarını yabancılara satalım. iç karışıklıkları arttıralım, eğitim sistemini değiştirelim, evrimi biyoloji kitaplarından çıkaralım, ekonomiyi dibe vurduralım.

bu nasıl bir zihniyettir derseniz dini araç edinmiş zihniyettir. refah içindeki azınlığın otoritelerinin devamını sağlamaya yarayan zihniyettir. bilimi hiçe sayan zihniyettir. akla şu soruyu getirir. ilerde bugünkü bilim ve evrim düşmanlarıyla dünyanın düz olduğunu iddia eden insanlar aynı kefeye konduğunda ki hiç farkları yok, yüzleri kızaracak mı? bence kızarmayacak.

din ile kapitalizm ayrılmaz ikilidir. kapitalizm devamını dine borçludur. dinden daha güçlü koyunlaştırıcı ve ötekileştirici etkisi olan ideoloji henüz üretilmemiştir.
yoktur. din eğer islamiyetse, komünizmle nasıl bir ilişkisi yoksa, kapitalizmle de öyle bir ilişkisi yoktur.

ama ergenlere anlatmak zor bunu. şimdi o hem dine karşı, hem kapitalizme karşı ya, aynı şey sanıyor mal.

neyse, neye inanıyorsan orada kal...
komünizm ve kapitalizm ilişkisinin maddeci kardeş kavgasından daha beride bir ilişkidir.

anlaşılmamış üç şey;
dinlerin kökeni birdir ve semavi dinler buna böyle inanır. dolayısıyla benzerlikler doğaldır.
dinlerin uyuşturucu etkide olduğunu söylemek ideolojik söylemden öte olamaz; şu an için dinin etkisinin bir hayli azaldığı toplumlar vahşi kapitalizmin kalbinin attığı yerlerdir.
tüm insanların diğer insanların derdini dert edinecek ciddi bir fikir ortaya koyamayacağı ne yazık ki gerçektir ve kendi nefsini önceleyip dünyanın keyfini sürmek en insani (insan davranışlarında karşılaşılan sıklık açısından insani) davranışlardan biridir. din ise bireysellikten ziyade topluma yararlılığı ve derinleşmeyi amaçlar. din ile dinin algılanışı ve yaşanış şeklini ayırdetmek gerekir.

sırf maddeci bakışla bir bok olmaz, yine insanlığa derman dindedir. *
kendi penceresinden bakıp diğerlerini vatan haini pozisyonuna sokan zihniyetle ortak bir toplumsal bilinç üzerine oturup konuşmak bile abestir.
uyuşturucu etki, ideolojinin kabına sığınıp benzer lafları tekrar etmektir.
vardır yahut yoktur. tartışılabilir. ancak, dinle kapitalizm ilişkisine inanıp dinle sosyalizmin ilişkisine inanmamak; kazanın doğurduğuna inanıp öldüğüne inanmamaya benziyor. (bkz: ali şeriati)
dinin kapitalizmle ilişkisi yoktur. kapitalizmle ilişkisi olan dini yönetenlerdir. çünkü dini yönetenler aynı zamanda bizi de yönetmektedirler.
din kapitalizmin en iyi aracıdır. örnek vermek gerekirse,

köyde sadece tahılla hayatını geçiren bir adam düşünün. kimsesi yok. din ona bu dünyayı boşver öteki dünya iyidir der. adam da tamam der. kapitalizm burada devreye girer. bak sana diğer dünya var sen eğlenme, gezme, otur tahıl üret bana ver. din sahibi insan tamam der ve çarkı döndürür.

din sahibi olmayan ise sikerler böyle düzeni der ki zaten dünyada her bi boka gücü yettiği söylenen masonların bu dünleri hala neden yok edemediğinin cevabı da tam olarak budur aslında.