bugün

modern insanın taş aletler, takı ve sanatı geliştirmekte olduğu son buzul çağında yaşamış bir insan türüymüş. bence evrim savunucuları için iyi bir buluştur. hayırlı olsun diyorum.
altay dağlarında denisova mağarasında keşfedilen ve günümüzden 40.000 yıl önce evrimini tamamlamış olan bir hominid/hominidae türü.
şüphe yoktur ki bu hominid türü turan ırkı'nın en büyük atasıdır.(http://wp.me/p1Xqzo-ck)
görsel
http://scitechdaily.com/i...cave-molar-pinky-bone.jpg

bunu rahatça söyleyebiliyoruz, zira mö 5000'lere ışık tutan aynı altay bölgesindeki Afanasiyevo kültürü'nde elde edilen bulgular ile denisova mağarası bulguları fevkalade benzerlikler taşıyor.
görsel

örneğin, denisova mağarasındaki svastika çizimi ile Afanasiyevo kültürü'nde elde edilen svastika tamgası birebir aynı...

denisova mağarasında elde edilen en önemli bulgulardan biri de 50.000 yıllık at dnasıdır ki, bu dahi denisovanda bulunanların türkler ile bağlantısını kuvvetlendirecek önemli bir faktördür.
http://www.abroadintheyar...a-found-in-denisova-cave/
görsel

görsel

denisova mağarası ve buradaki buluntuları ön plana çıkaran asıl keşif ise dünyanın en eski dna izi ile alakalı.
rus arkeologlar, denisova mağarasında bulunan ve denisova kızı'na ait olduğu saptanan 20 yaş dişinin 80 bin yıllık olduğunu açıkladıktan sonra 2008'de ispanya'nın kuzeyinde yapılan çalışmalarda elde edilen dna bulgusunda denisova mağarasında bulunan dna örneği ile benzer ama bu kez 400.000 yıllık bir başka dna örneğinin tespit edilmesiyle, evrim teorisine dair, insanlığın evrimine dair bilinen silsile alt üst oldu.

insanlığın evrimi bilim çevrelerince ilk insanların atasının çıkış noktası afrika olarak kabul ediliyordu, lakin gerek denisova, gerek ispanya'da elde edilen bu dna bulguları insanların atasının çıkış noktasının afrika değil, altaylar-sibirya olduğunu resmen belgelemiştir.
http://www.allvoices.com/...ings-made-25000-years-ago

türk tarihi, türk destanları yüzlerce yıldır aynı konuyu işliyor olmasına rağmen, bilim adamlarının elde ettiği bu son bulgu türk tarihi, ön türkler ile ilgili şimdilik elimizdeki en önemli bulgudur.
görsel

bunu daha önce de söyledik.
özellikle sscb'nin dağılmasının ardından orta asya'da arkeolojik ve bilimsel çalışmalar yapmanın daha da kolaylaşması, türk kültürünün derinliklerine inme açısından ve dolayısıyla insanlık tarihine dair önemli bulgular elde etme açısından hız kazandı.
orta asya'daki arkeolojik alanlarında her geçen gün yeni bulgu ve belgeler ortaya çıkıyor.
sscb döneminde 5000 yıl ile sınırlanan türk tarihi, sscb'nin dağılmasından sonra önce 16.000 yıla, denisovan kültürünün ortaya çıkmasıyla da 40.000 yıla kadar çıkmıştır.
literatüre yakın bir zamanda giren insan türlerinden. modern insanlar olarak kabul edilen homo sapiens'lerin, zamanın bir anında ayrıldıkları neandertaller ve bu yakın zamanda keşfedilen denisovanlarla ortak genlerinin olduğu söyleniyor. hatta şu anda dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan homo sapiens türünden insanların genlerinin farklı oranlarda neandertallere ve denisovanlara ait olduğuna dair nature'da yayımlanmış bir araştırma dahi yapılmış.
buyurun buradan türkçesine ulaşabilirsiniz:
http://evrimseltip.org/20...eandertal-ve-denisovayiz/
Benim bu konuda bilgim yok

Türklerin geçmişi ile ilgili bu kadar geriye gitmiyorum

Hatta proto-türk leri bile bilmiyorum

Evet ben hiung-nu seviyorum.
ilk fosilleri ile 2008 yılında Sibirya’daki bir mağarada karşılaştığımız Denisova insanları, o günden bu yana insan ağacının en esrarlı dalı olmaya devam ediyor.

Bu insanlar da tıpkı Neandertaller gibi Homo sapiens döneminde yaşıyorlardı; ancak on binlerce yıl önce yok oldular. Neredeyse on yıl boyunca Denisovalıların varlığını tek bir alanda, kırık bir parmak kemiği, 4 kişiye ait dişler ve kalıntılardan elde edilen DNA ile tanıdık. 2019 yılında ise ardı ardına gelen birkaç keşif sayesinde eski akrabalarımıza ait çok daha fazla detaya kavuştuk. Bu detaylar sayesinde bazı sorular yanıt bulsa da yenileri ortaya çıktı. Kesin olan tek şey, Denisovalıların düşündüğümüzden çok daha karmaşık bir yaşam sürdükleri idi: Asya’da büyük bir alana yayılmış, son derece çetin ve değişik koşullarda yaşamışlardı. Mart ayında araştırmacılar iki ufak kafatası parçası bulunduğunu açıkladılar. Bunlar, Güney Sibirya’nın Altay Dağlarındaki Denisova mağarasında yeni keşfedilen beşinci kişiye aitti. Ancak esrarlı kuzenlerimize dair en şaşırtıcı haber bu mağaranın dışından geldi.
Mayıs ayında Nature dergisinde yayınlanan bir yazıda, araştırmacıların Tibet platosundaki bir mağarada, Denisova insanına ait olduğu ortaya çıkan bir çene kemiği parçası bulunduğu müjdelendi. Böylece ilk defa, Denisova mağarası dışında bir Denisovalıya rastlanmış oldu. 160 bin yıl yaşında ve deniz seviyesinden 3200 metre yükseklikte bulunan bu kemik, yaşayan eski insanların bizim türümüze nazaran çok daha çetin koşullarda ve soğuklarda yaşayabildiklerini kanıtladı. Bu keşif aynı zamanda modern bir esrarı da aydınlatmış oldu: Bilim insanları günümüzde Tibetlilerin Denisova insanlarına ait genler taşıdıklarını düşünüyorlardı. EPAS1 adı verilen bu gen, vücutta oksijen taşıyan kırmızı hücrelerde bulunan bir protein olan hemoglobin üretimini değiştiriyor ve yüksek rakımlarda yaşayabilmeye olanak tanıyor. Ancak Denisova mağarası yüksek rakımda olmadığı için, araştırmacılar orada yaşayanların neden yüksek yaşama uyum sağlamış olduklarını çözememişlerdi. Tibet’te bulunan çene kemiği işte bu sırrı çözmüş oldu; Denisovalıların bilinen yaşam alanını da en az 1600 kilometre genişletti; aynı zamanda bir-iki soruya daha açıklık getirdi. Bilim insanları henüz Çin’de ortaya çıkarılmış birkaç kemiği tanımlayamamışlardı. Denisova kemiklerinin neye benzediği anlaşıldıktan sonra bunların sınıflandırılması da kolaylaştı.
Denisova insanlarına ait fosiller hem sayıca az, hem de parçalanmış halde bulundu. Ancak bilimin elinde en az o kadar değerli birşey daha vardı: DNA. ilk Denisova genomu 2010 yılında, yeni keşiflerle neredeyse eşzamanlı olarak yayınlandı. Bu sayede bilim insanları bu türün tarihini farklı bir perspektiften görme şansı elde ettiler. Birçok araştırmacı tarafından kısa süre önce yapılan çalışmalar, Denisova ve modern insan genomlarını karşılaştırarak Tibet EPAS1 geni gibi bağlantıları ortaya çıkardılar. Diğer çalışmalarda, Güneydoğu Asya ve Okyanusya’da yaşayan insanların Denisovalılar ile çok ufak genetik farklılıklara sahip oldukları öğrenildi. Nisan ayında Cell’de yayınlanan bir makalede, Denisova tarihine ait yeni bir bulgu ortaya atıldı: Endonezya ve Papua-Yeni Gine’de yaşayan 161 kişinin genomları taranarak Denisova DNA’sının modern insanda hala yaşayan kırıntıları ile karşılaşıldı. Araştırmayı yapan ekip, Denisovalı olarak tanıdığımız türün, aslında eski insanların Sibirya’dan Güneydoğu Asya’ya kadar yayılan 3 belirgin türü olabileceğini öne sürüyor. Bulgulara göre Endonezya ve Papua-Yeni Gine’deki çalışmalarda elde edilen DNA’larda, Sibirya’dakinden farklı iki Denisova topluluğuna ait izler mevcut. Bu gruplardan biri, Denisovalılardan en az Neandertaller kadar farklı. Bu da, tamamen farklı bir alt tür olabileceğini gösteriyor. Öyle ki, Yeni Zelanda Massey Üniversitesi’nden Murray Cox, “Denisovalılara ve Neandertallere ayrı ayrı isim veriyorsak –ki veriyoruz-, bu gruba da farklı bir isim vermemiz gerekir” diyor.
Uzmanlık alanım değil ancak popüler bilgileri verelim bakalım;

En kısa boylu insandır. Bu şekilde mö 11 bine dek yaşadıkları bilinir. Soyu kuruyan son insandır. Güney asya ve avustralya' da yoğun bir şekilde yaşadıkları biliniyor. Harari, Hayatta kalmadaki başarısını kısa boy ve "sapiens ana karasından" uzak ada yaşamına yormaktadır. Ayrıca sapiensle çifleştikleri de biliniyor. avustralya yerlilerinde %6' ya varan dna alanı bulundurur. Anlayacağınız atalarımızda bizden hiç farklı değil! erectus, neandertal, denisova dinlememiş basmış geçmişler.
güncel Önemli Başlıklar