bugün

o ne öyle garip garip şeyler yazıyor. donsuz'lara ekliyorum kendisini.
birinin durdurması gereken yazar.

ustam senin işin gücün yok mu lan 3 gündür ?

edit: ulan bana da edit yaptırdınız amk. eleştirmiyorum istiyorsa yazsın bana ne. elbet okuyanı vardır. Ben de kendi düşüncelerimi dile getiriyorum, aldığı en küçük eleştiride hakaret edecek kadar küçülmemeli ve egoist olmamalı. Biz ona küfür etmiyoruz sonuçta, 3 gündür durmadan yazıyor ve şaşkınlığımızı dile getiriyoruz, ne var bunda. Evet lan bilgi içerikli entry girmeyi severim ayrıca.
Kral olarak nitelendirilenecek bir yazardır.Güzel güzel hikayeler yazması dileğiyle klavyesine kuvvet.

(bkz: ben salakken çok küçüktüm)
hep bunlar bonzainin etkisi hep.
(bkz: yazık la kimin çocuğuysa)

diyemedim ya la.

şaka lan şaka adam yazmış işte ibneler ne istiyorsunuz okumuyorsanız geçin gitsin.

2 entrysinden biri sinan akçıl yaaaa olanlar hiç eleştirmesin.
yüreği temiz bileği kuvvetli bir yazardır. kendini bozmasın, uymasın kimselere. biz onu yazdıklarıyla seviyoruz, ailecek beğeniyoruz.
Yeniyetme yazar müsveddelerine dert olmuş yazar.

Kaldı ki, %80'i temel dilbilgisi ve imlâ kurallarından bihaber, "sözlük yazarlarının cartları", "sözlük yazarlarının nicklerinin 2. Harfinden en sevdikleri yemeği tahmin etmek" minvalli başlıklar açmaktan başka vasıfları olmayan tiplerin, 8 yıla yakın süredir yazarlık yapan bu adama laf etmeleri trajikomik.

Gidin bakın lan işinize. Önce elinize alın bi ilkokul Türkçe kitabı, onu kurcalayın biraz.
yazdıkları silinmeseydi de devam etseydi ne güzel olurdu.
Yazın hayatına diğer platformlarda devam edip etmediği hakkında bir fikrim olmayan Sığır. Edebiliyorsa etsin. Ne yapıcan lan burayı?
Her biji eğitim-sen.
Yalarım.
yıllar önce bu sözlük sayesinde yaptığımız "nolcak bu beşiktaş'ın hali?" muhabbetiyle başlayan bir arkadaşlığımız vardı. sonra gözlerini gördüm. istedim ki bana baksın o gözler. çok güzeldi çünkü. gözler kalbin aynasıdır diyolar ya, öyle aslında. aradaki, yaklaşık 700 km mesafeye rağmen gördüm ben kalbinin güzelliğini.

yıl 2008... 8 aralığı 9 aralığa bağlayan gece... kurban bayramının 1. günü bitmiş, etler doğranmış, paylar yapılmış, konu komşuya dağıtılmış... yorgunum, hem de çok... ama sadece beden yorgunluğu değil bu... yılgınlık var üstümde.

msn var daha. o derece eski bi tarih. akşam saat 11 mi 12 mi bilmiyorum. daha erken de olabilir. anlattım da anlattım. titreyerek, buz gibi terleyerek, ağlayarak, gülerek... koşar gibiydim sanki. yıllardır içimde biriktirdiğim ve hâlâ ergenlik döneminde olduğum bir dönemdi bu. sanki bir ışık belirmişti o karanlık tünelin ucunda. sonuna bakmadan koştum. nereye çıktığımı bilmeden koştum.

nefesim kesilmişti sanki.

tünelin ucunda aşk varmış. bana ellerini uzattı.

hiç görmediğim bir adam. sesini bile duymadım. ama biliyorum okuyor yazdıklarımı. sesini ilk kez o akşam duydum.

allahım ne büyük heyecan. bilmiyorum ki ne yapsam? "evet" dedim, biraz cesaretle. halbuki ne zor çıkmıştı o "evet" kelimesi dudaklarımdan. ne kadar ürkek, ne kadar cesur, ne kadar umutsuz, ne kadar güçlü...

ilk buluşma...

1 şubat 2009'du sanırım. kaçtım evden. istanbul'da buluşacağız. tamam, iki aydır birini seviyorum ama görmeden. görmem lazım. yalan olmadığını bilmem lazım. şimdiki aklım olsa gider miydim bilmiyorum. deli cesareti işte.

onu ilk gördüğüm, ona ilk dokunduğum anı anlatamam. dünyanın tüm dillerinin en güzel kelimeleri bir araya gelse yetersiz kalır yaşadığım heyecanı anlatmaya. aklımdan geçen tek bir cümle var: "gerçek bu."

gözlerindeki mahcubiyeti hala unutamıyorum. unutamam da. unutmam.

o zaman daha bir sarıldım ben bu adama. "tamam" dedik ikimizde. "bizim evlenmemiz lazım."

yıllar geçti. ben okudum, o atanamadı. ben okudum, o zihinsel engelli öğretmeni oldu. ben okudum, o batman'a atandı. ben mezun oldum, o karda kışta batman'ın ücra yerlerinde tek başına kaldı, karda mahsur kaldı.

tek başına...

ne çok korkmuştum ona bir şey olacak diye. ah o saatler nasıl geçmedi. o telefonlar nasıl beklendi. herhalde allah'a en yakın olduğum, en çok dua ettiğim zamanlardı o 1 aylık süreç.

ben işe girdim. o alan değişikliğinden edirne'ye ailesinin yanına atandı. ne büyük mutluluk!

bilmezdim ki beni daha da mutlu edeceğini...

dün, hayatımın aşkından, en yakın dostumdan, gözümün nuru, nefesimden hayatımın en önemli sorusu geldi.

tüm yaşadıklarımız, 7 sene, o sıkıntılar, o gözyaşları, özlemekten uyuyamadığım gecelerim geldi gözümün önüne.

heyecanımdan "evet" bile diyemedim. tek istediğim ona sımsıkı sarılmaktı.

şimdi sağ yüzük parmağıma bakıyorum. baktığım gibi gözlerim yine doluveriyor gülümseyerek.

yıllar önce yine buraya haykırmıştım.

yine haykırıyorum:

seni mutlu etmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım. seni çok seviyorum.

edit: 16 temmuz 2016'da ankarada, 23 temmuz 2016'da edirnede düğünümüz var. aranızda para toplayıp bi trabzon burması takarsınız artık:)
18 Mayıs 2016 tarihi itibariyle medeni kanunun evlendirme memuruna verdiği bitkiye dayanarak eşim olan kişidir. Sözlüğün yapımında emeği geçen herkese burdan mutlu sevimli kalpler gönderiyorum. Burası olmasaydı ankaradan ebesi uzaklıktaki edirnede yaşayan zat ı şahanelerini bulamayacaktım. işler nasıl bu hale geldi biz de pek anlamadık. sözün özü, yuvamın kurulmasına sebep oldu burası.yatıp kalkıp dua etsem yeridir.

tanım: sözlük sayesinde tanıyıp 8 yıl sonunda resmen evlendiğim önemli şahsiyetim benim.