bugün

alper canıgüz ün yeni kitabı. alper kamu nun yeni maceralarıyla, oğullar ve rencide ruhlar ın devamı.
Haziran başında satılmaya başlanacağı söylenen alper canıgüz kitabı. Alper kamuyu özleyenlere ilaç gibi gelecektir. Kapağı da en az diğer kitap kadar güzeldir. Bekliyoruz efenim.
--spoiler--
efendim uzun zamandır beklenen kitaptı.
kişisel olarak murat menteşin ruhi mücerret adlı eseri bende bekleneni vermeyince alperciğim canıgüzün bu kitabını hevesle beklemeye koyulmuştum.
dün aldığım kitabı canım sıkıla sıkıla üç saatte bitirdim canımın sıkılmasından kasıt her sayfasının güzel oluşundan mütevellit sonuca yaklaşmanın üzüntüsüdür.
kitaba gelince.
oğullar ve rencide ruhlar hız kesmeden devam ediyor.dili anlatımı olay örgüsü gayet tutarlı. alper canıgüzün her şeyi beklediğimiz kalemi sağ olsun bizleri şaşırtmıyor. kendi kitlesi gayet iyi bilir ki ortada bir olağanüstü durum varsa yazarımız bunu gayet güzel bir şekilde açığa çıkarır.
kimi yerde komik kimi yerde ciddi bazen argo ve küfre uğrayan dili olayı gayet iyi kotarmış.
tek eksisi ince olması benim açımdan
--spoiler--
mükemmel bir alper canıgüz romanı. alın, okuyun, okutturun. lakin kesinlikle otobüste ve bilimum toplu taşıma araçlarında okumaya kalkmayın, kitapta öyle pasajlar varki kahkaha attırabiliyor. millet ne oluyor lan diye dönüp cins cins bakıyor. satır aralarında mükemmel bilgilerde yerleştirilmiş. hani genel kültürümüze katkı olsun babında. salt gülmece değil anlayacağınız.
en az oğullar ve rencide ruhlar kadar güzel olan kitaptır. prensiplerim gereği (hay ben prensiplerimi öpeyim) piyasa kitapları okumam. yani pek sevmem. -işte bilirsiniz kültürlü görünmeye çalışan yirmi birinci yüzyıl insanı-. ama ilk kitabının ilk sayfasından itibaren beni çok farkli bir dünyaya itelemiştir. alper kamu gibi bir karakteri benimle tanışıtırdığı için yazarına buradan kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. canım ya. farklı bir anlatımı vardı. komik olma çabasına girmeden güldürdü. sanırım aziz nesinden sonra beni güldüren tek adam... bir tek bende mi oldu bilmiyorum ama çevremdeki herkesi sorgulamaya başladım. herkesi adi, pislik, yalancı, lanet, sadist bir et yığını olarak görmek için resmen çabalıyorum. bunca yıllık iyimser tavrım iki kitapla çöpe gitti ya ona yanarım.

he bir de ;

bilirsiniz
insanlar doğar,
ölür ve
sonra büyür
Alper canıgüz'ün en az ''oğullar ve rencide ruhlar'' kitabı kadar güzel ve onun devamı olan bir kitap.

--spoiler--
dünyanın en küçük dedektifi geri döndü. Alper kamu 9 yıl sonra, hala 5 yaşında.
--spoiler--
oğullar ve rencide ruhlar "iyi" denebilecek bir kitapken cehennem çiçeğinin bu kadar mükemmel olmasına şaşırdım biraz. hakkaten süper kitap olmuş. hikaye devamlı akıcı. psikolojik analizler , toplumsal tespitler tam alper canıgüz romanı gibi. nerdeyse bütün olayların bir referans noktası var. hiçbir ayrıntı boşuna değil. tam gaz devam eden olay örgüsü sona yaklaştıkça turboya geçiyor. zaten kısa sayılabilcek bir kitap. bir-iki oturuşta bitiyor. baya komik de bir kitap hea. 6. bölümü kahkaha atarak okudum. halet-i ruhiyemle alakalı da olabilir***. gel gelelim çok güzel kitap. yazarın da (bence açık ara) en iyi romanı.

kitaptan beğendiğim bazı bölümler;

--spoiler--

# bir de bu işte. başörtüsünü bağlaması. daha doğrusu başörtüsünü benim yanımdayken çıkartıp , başkalarına görüneceği zaman takması. tabii o bunu , ben daha subyan olduğum için yapıyordu ama umrumda değildi. müthiş tahrik ediciydi.

# "güvercin dövüşleri düzenlemeyi falan mı düşünüyorsun?" fena fikir değildi aslında. insanların , barış simgesi bu hayvanların birbirini parçalayışını görmek için seve seve para ödeyeceğinden emindim.

# yaşadığım hayal kırıklığı içimde güçlü duygular uyandırmış olacak ki , o noktada pek çok sosyopat gibi ben de , madem kendime bir hayrım dokunmuyor bari dünyayı kurtarayım diye düşünerek ümitler'in kapısında aldım soluğu.

# verilemez! edilemez! bildirildi! cumhuriyet tarihimiz edilgen kiplerden ve gizli öznelerden ibaretti.

# nöbetçi doktor , çok genç ve çok güzel bir kızdı. benim için süper olan bu nitelikler , annem için bir dehşet kaynağıydı tabii. "uzman yok muydu?..."

# "ahh yanıyordu , doktor. ateş ateş...su gibiydi bütün vücudu. hava alamıyordu çocuk" şeklinde , dört temel elementin üçünü içermele beraber , doktorun sorusuna yanıt bağlamında hiçbir şey ifade etmeyen bir şeyler söyledi annem.

# pis , çok pis bir şey söylemeye hazırlanıyordum ki hatice abla uzandı ve beni kaldırdığı gibi kucağına oturttu. hayatımda bundan daha ağır bir hakarete uğramadığımı fark edene dek bir süre ağzı açık kalakaldım.

# libidinal enerjimi dünyayı daha çekilmez bir yer haline getirmek için kullanmak varken aşk meşk gibi boş meselelerle tüketmek istemiyordum.

--spoiler--

hepsi ve daha fazlası...***
An itibariyle bitirdiğim, Oğullar ve Rencide ruhlar isimli Alper Canıgüz'ün devam kitabı. Fena bir şey... Deli bir şekilde tavsiye edilir, polisiye severlere...
--spoiler--

“Sen bizim mahallenin çocuğusun,” diye omuz silkti Gazanfer. “Seni ben döverim, başkası değil.”

--spoiler--
bir alper canıgüz kitabı. yıllar geçti ve alper kamu hala aynı yaşında yani oğullar ve rencide ruhlar kitabındaki yaşta. öyküleme üzerine yazılmış bu kitap , yazarın diğer kitapları gibi okumaya fazlasıyla değer. zaten oğullar ve rencide ruhlar'ın devam niteliğinde.

bu kitap ile selçuk aydemir'in mahalleden arkadaşlar kitabı arasında inanılmaz bağlantılar var. özellikle okuyanlar bilir , mahallede niyet çektirme muhabbeti , mahalleden arkadaşların ortak adları vs...

selçuk aydemir bir nevi ferhan şensoy'dan alıntı yaptığını söylemiş kitabında. ya da ben öyle anladım kitabın ön sözünden. öyküleme tarzı olarak eyvallah ama karakterlerin ve bazı geçen olayları bu kitapta görmek selçuk aydemir'i gölgede bıraktı. en azından benim için.

kesinlikle okunması gereken bir kitap. oğullar ve rencide ruhlar'dan sonra...
'Bir çocuğa, anne babasını ağlarken görmekten daha fazla koyan pek az şey vardır dünyada.'

Var mıdır? bence yoktur.
"Sana eğlenceli bir masal anlatayım öyleyse."
"Hayır. Hüzünlü bir hikaye anlat bana."
"Hüzünlü mü? Niye ki?"
"Babacığım," dedim. "Sen de biliyorsun, vakit mutlu hikayeler için çok geç."
içerisindeki "karanfil kız hikayesi"yle yüreğimi dağlamış, 17 ağustos depremine selam çakmış, mahalle hayatını, baskısını, türkiye gerçeklerini acımasız ve bir o kadar da eğlenceli bir dille anlatılabileceğini gösteren polisiye roman. kitaptan birkaç söz alıntılayalım :
--- spoiler ---

otoritenin kendileri dışında biriyle uğraşmasından haz duyuyordu sanırım. ezilenlerin pedagojisine giriş.

hakikat, bebeğim; ölümü aydınlatırken hayatı gölgeler.

devinimin olduğu yerde ışık, ışığın olduğu yerde kaçınılmaz biçimde gölge vardır. hayat ışıkla mümkünse de hayatın anlamı gölgelerde saklı durur. zamanın ölü doğmuş çocuklarını görürsünüz karaltıların içinde. sözcükler, suskunluklar, şarkılar, ağıtlar, yeminler, ihanetler, kahkahalar, gözyaşları, sevinçler, hayal kırıklıkları ve yüzler… en çok da yüzler. neden söz ettiğimi biliyorsunuz. bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. birinin yıkıntıların önünde nöbet tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç bütün çocuklar büyür.

gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür.
--- spoiler ---
--spoiler--
"Geçmez mi? Aşk hiç bitmez mi? Dahası aşk diye bir şey var mı?" ... Gülmesi biraz dinince, "Tanrı gibi düşün," dedi babam, ki böyle bir yanıtı hiç beklemiyordum. "inanıyorsan var olup olmaması pek önemli değildir. Ayrıca en büyük inkârcının da en inançlının da içinde bir nebze kuşku vardır. Ve elbette ki, aşk da Tanrı da ölümsüzdür.”
--spoiler--