bugün

muhteşem nazım hikmet ran şiiridir.

basit yaşayacaksın, basit.
mesela susayınca su içecek kadar basit...
dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında.
tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi...
sevince lafı dolandırmadan söylediğin 'seni seviyorum' gibi.
basit bir öpücük yetecek sana...
basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
o öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
öpücük için yiyeceksin, hayatının dayağını
kabak çekirdeği verecek, sana rakamların veremediği mutluluğu.
el yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak,
en değerli kağıdın, hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.
iki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.
kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında geçecek süre;
kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve
kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini.
beklentilerinde basit olacak, Kaf Dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar.
bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla yaş yaşatacak sana en ucuz romanını;
pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
bir kaşarlı tost olacak aradığın,
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada,
parmakların en kıymetli çatalın,
yine, aynı parmaklar çözecek en karışık denklemleri.
iskender'in kılıcı duracak, avukatın rehberinin yanında.
bir flarmoni orkestrası veremeyecek sana, kontraplak bir gitarda doğru basılmış bir fadiyezin mutluluğunu,
makyajı, ilk 'a'sına kadar bilmen yetecek,
temizlik kokacak en pahalı parfümün.
'bilmiyorum' diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak 'bilmeyişin'.
tek dereden su getirmen yetecek, bir 'istemiyorum' diyebilmeye,
ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
saatin, sadece saati gösterecek,
telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
küçük bir not defteri olacak, 'bilgini' en hızı 'sayan'.
basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit.
Çay, simit ve peynirle...
ulan acaba bi tane de çay,simit ve peynir zirvesi mi düzenlesek acaba diye akla gelen başlık olmuştur.
(bkz: simit sarayı)
bilinenin aksine
(bkz: nazım hikmet)'e değil, düş doktoru yalçın ergir'e aittir.