bugün

(bkz: canon)nun efsanevi (bkz: fotoğraf makinesi) modeli.
(bkz: analog) (bkz: slr)ler arasında en iyi modeli.
üretimi çoktan bitmiştir.
1978 model olmasına rağmen, hala çoğu makinenin görünüm, ses ve kalite bakımından yanına bile yaklaşamadığı bir fotoğraf efsanesi. otomatik pozometresi, diyafram ve enstantane değerlerini ayrı ayrı göstermesi 28 yaşında bir makine için mükkemmel özelliklerdir. bu yüzden yaşıtlarından ve hatta daha genç bir çok makineden daha pahalıdır. artık fotoğraf çekmeseniz de, yatağınızın başucunda durabilecek ve her gün izlemekten sıkılmayacağınız makinedir.
şarap gibidir, insana fotoğraf nasıl çekilirmiş öğretir, fotoğrafçıyı disiplinli çalışmaya alıştırır(dijital makinelerde ise çekerken düşünmezsin, beğenmezsen silerim dersin,ama denklanşöre basmak iş değil), düşünmeye yöneltir(bakınız:önceki parantez içi), heyecanlandırır, nostaljik anlar yaşatır, öyle sağlamdır ki günümüzde niceleri 2. el piyasasında kapış kapış gider. her türlü övgüye layıktır, öpülüp öpülüp okşanılası, iyi davranılası, aşık olunası japon icadı.
teknik özellikler açısından:
AV*, TV*, P* modunda çekim yapılabilir.
pozometresi yanılmaz.
6-12800 arası ASA değeri mevcut,*
Enstantene aralığı 30-1/1000 arası olmakla birlikte bir denklanşör kablosuyla da Bulb modunda 30 sn üzerinde pozlama süreleri elde etmeye olamak tanır.
Diyafram f1.2-22 arası **
2 ve 10 sn sonra pozlamayı sağlayabilir.
gövdesi çeliktir, ağırdır **,sağlamdır taş misali.
harici flaş vb. ekipmanlar takılabilir.

kısaca you can canon*
deklanşör sesi ile orgazm sağlayan efsane. bir aşk sembolü.

(bkz: canon a1 tmax 400 aşkı)
35mm fotograf makinelerinin abisidir. denklanşör sesiyle, vizör görüntüsüyle, agırlığı ile saygı duyulasıdır. Yeni plastik dijital oyuncaklara benzemez. bu makina yüzünden Bagzıları dijitaleri sevmez. örnegin ben fotograf çekmeden önce herkesi sıraya dizmeyi, 10'dan geri saymayı ve denklanşöre bastıgımda "pardon kurmayı unutumuşum" demeyi seviyorum.ben 36'lık filmimi makinaya takıp, gün içinde çektiğim her pozda denklanşöre basmadan önce "umarım güzel çıkar" diye endişe etmeyi seviyorum. ben filmleri taba verdikten sonra bir saat "acaba nasıl çıkacaklar" diye merak etmeyi seviyorum. sonra tab edilmiş karelerimi heyecanla karıştırmayı, onlara tekrar tekrar bakmayı, hatta bagzılarını birilerine hediye etmeyi seviyorum.diyeceksiniz ki madem öyle "dijital makineler ile çektigin fotograflara da okadar özen". cevap çok basit "özenmeme gerek yok". çünkü dedigim gibi dijital çok kolay ve bu onu anlamsız yapıyor.örnek vereyim: bir dostumla fotograf çekmeye gittik. ben canon a1'ime en sevdigim 36lık filmi taktım. o ise nikon d50'sini aldı. gün sonunda benim çok çok özendigim, sevdigim, merak ettigim 36 karem oldu. onun ise yaklaşık 1500 karesi.
bir daha dijital kullanmak istemessiniz. o derecedir gerçekten benim için.
Elimde olan fakat kullanmayı unuttugum alet , ingilizce kılavuzu çözmeye çalışıyorum kaç saattir.