bugün

"iz" isimli kitabı hâlâ kapağı açılmamış olarak duruyor, okumayı gururuma yediremiyorum.
ayşe kulin in bir alt ipek ongun un bir üst modeli yazar.

ipek ongun'un liseye getirdiği kızları canan tan istanbul'un güzel üniversitelerine yerleştiriyor.

nazım hikmet'e olan hayranlığı ise hemen kendini gösteriyor.
cümlelerinde hiç sektirmeden ve asla dalgınlığa gelmeyeceği bir şekilde "farkındayım "yerine "ayrımındayım" kalıbını kullanmayı tercih eden yazar.
bir aralar herkesin elinde pirayesi vardı. dedim bir okuyayım nasılmış. kurgu bakımından günümüz çağdaş fakat çevresinden bihaber insanının fazlasıyla ütopik bir kurgusu olduğu belliydi. üslup bakımından ise oldukça güzel kitaptı. ardından bir baktık ki bu sefer herkesin elinde yüreğim seni çok sevdi cümleli kitabı. isimden kaybetti en başta ve okumadım. keza en son yürekler ölür de öyle. neymiş insan vücudunu en son kalp terkedermiş vs. üslubun iyiliği güzelliği de bir yere kadar artık. düzgün ve farklı bir kurguyla birlikte cümlesiz kitap adı bekliyoruz kendisinden. kitapları sanki bir dizinin bölümleri gibi gelmeye başladı artık.

farklı kitabı yok mu, evet var. çocuk kitapları. kardeşimde fanatik galatasaraylı isimli kitabını gördüğümde bir an için şaşırdım bu kadının bunlardan haberi var mıymış diye. e madem ki var neden biraz daha açılmıyor ki? hep aynı sularda yüzüyor. amacı yalnızca çok satmaksa eğer çok yanlış yapıyor.
bir kezopatra yazarı daha.
Hep ayni sekilde yazan tekdüze yazardir.
Bookkkkk gibi yazan yazar. Acayip bak. Bunun için heyecanla sıralarda durup beklediğim günlere nalet ediyorum; sırf imza alıp arkadaşlara hava atmak için. Ayaklarım çalışmaz kulağım duymaz oldu; arkadaki ergen çift yüzünden.

Yazarcılık adına herhangi bir şeye rastlayamazsınız. Brazilya dizileri bile daha iyi. Kimin eli kimin cebinde olayı yok ama çok ta basit kurgu. Baktın akıl kurgu üretemiyor bari ensest olayından namus davasına geç değil mi. Hayal gücü sıfır, sıfır rakamla 0. O derece kinliyim!
türkiye de orhan pamuk tan daha fazla kazanan yazar.

ayıp olmasın diye gülünen enişte şakası gibi.
çay bahçesinde oturmuş, iki aşığın 1 saatlik olayından 400 sayfa roman çıkaracak,ergenlere hitap eden yazardır.bu kadar kolay olmamalı kitap çıkarmak diye sinirlendiğim yazardır. anlatımının anlaşılır olması sadece basitliğindendir. birbirinin benzeri olan aşk dizilerini seyretmekten sıkılmayan kadınların okuyabileceği yazardır.
çoğu kitabının döngüsü aynen şöyledir;
bir kız vardır ailesinin durumu iyidir ama burjuva takılmaz kızımız. çünkü idealleri olan bir gençtir. kitap onun ilk üniversiteye başlamasıyla başlar. sonra kız birine aşık olur yok aslında ona olmamış vazgeçmiş tamam başkasına da aşık olur. biriyle evlenir işte. ama oğlanın ailesiyle problem yaşar. kız özgürlüğünü mü seçecektir yoksa aşkını mı? iyi kötü seçer bişeyi. olaylar okurun tahmin ettiği gibi gelişir. ha bir de yazar araya bir iki tane * şiiri sokuşturur ki millet duygulansın. bu yani.
cogunlukla ince cocuk kitaplari yazmistir. ancak 400 kusurluk piraye si de bir oturumda bitirilecek kadar guzeldir.
eskaza elime geçmiş olan piraye, yüreğim seni çok sevdi ve eroinle dans adlı kitaplarını okuduğum yazar.

ve şunu söyleyebilirim ki bana kattıkları tek şey 3'er günden 9 günlük vakit kaybı oldu.

hiçbir şeye değil yarsını nazım hikmet şiirleriyle yarısını saçma sapan gezi yazılarıyla doldurduğu kitapları için kesilen ağaçlara acıyorum.
tüm arkadaşlarımın öle bayıla okuduğu kitapların yazarıdır. yalnız bana (sadece kitabın bir bölümünü okumama rağmen) son derece yapmacık, son derece popüler kültürün prangası vurulmuş ve son derece edebi zevkten yoksun geldiler. bilemem öyle midirler?
okunmaya değer herhangi bir kitabı bulanmayan romancı.
kız durduk yere oğlandan nefret eder. daha sonra büyük aşk doğar. ne kadar ilginç...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar