bugün

küfürün insan hayatındaki yeri ve önemi ni dizelerine taşımış usta.
"...yaşamım benim en güzel şiirim" diyerek kendi yaşamını da ayrı bi güzellikte anlatmıştır.
''seke seke geldik sike sike gidiyoruz.''
18 nisan 1999 genel seçimlerinde, ödp'nin izmir, birinci sıra milletvekili adayıdır. yanlış hatırlamıyorsam adalet ağaoğlu'da aday olmuştur aynı seçimlerde. can baba o seçimde milletvekili seçilse ne tatlı bir meclis olurmuş diye düşünmeden edemiyor insan. yakın tarihimizin en karmaşık dönemlerinden biri olan 21.dönem tbmm'de, saçma sapan milletvekillerinin küfürleri yankılanacağına, can baba'nın nitelikli küfürleri yankılanırdı genel kurul salonunda. gerçi datça'sını bırakıp nasıl giderdi bilmem, sıkıcı ankara'ya ama yasama sorumsuzluğu ile can yücel bir araya gelince neler olurdu merak ediyorum. yıllar içinde hayattan sorumsuzluğunu almış bir adam için yasama sorumsuzluğu bir anlam ifade eder miydi; o ayrı tabi.
bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne,
o olmazsa yaşayamam demeyeceksin demeyeceksin işte,
yaşarsın çünkü...
"birden bire uyuyacağım.
bunca uykulu uykusuzluktan sonra,
sanki papatyalar açacak balkonun önünde
kediler gelip içine sıçacaklar
gübre...

uyuyacağım, herkesi uyutmak için değil
uyandırmak için
ben hep böyle yaşadım
herkesi uyandırmak için
vakti saati değildi belki
belki de ben
beceremedim..."
'' güzel kadınsın vesselam.
güzelsin, kadınsın ve selam.
nasılsın ? ''
çiçek sulandığı kadar güzeldir..
kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunuda öğren;
sevdiğin kadar sevilirsin.
...Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
içine doğdu belki de
işte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni...
http://www.dailymotion.co...le-olmanyn-en-guzel_music

ya aklın başka yerdeydi ya yüreğin.
aklı ve yüreği aynı yerde duranlara saygılar.
bağlanmadan sevemeyenlere güzel ders vermiş üstad.

http://www.dailymotion.co...n-yucel-seslendi_creation

ilişik yaşayacaksın, ucundan tutarak.
"Aslında hiç kimse sevmedi,
Bir ben sevdim seni...
Severmiş gibi değil,
Kana kana sevdim seni.
Tıka basa sevdim...
Dolu dolu sevdim...
Aslında kimse sevmedi seni,
Sevmekten çekindi
Oysa ben;Yana yana sevdim seni...
Bile bile sevdim...
Aklımdan zorun var gibi,
Aklıma silah dayanmışcasına,
Mecburmuş gibi,
Ve başka çarem yokmuşcasına,
Bir ben sevdim seni...
Aslında bir sen sevmedin beni,
Herkesi sevdiğin gibi..."
Duygu Asena'nın 'kart postal şairi' demesi üzerine 'kart sensin postal da sana girsin' diyen yüce insan. (bkz: laf sokmak)
Seneler Geçsin,
Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,
Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek….
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı,
Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,
Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa,Kötüde olsa,Yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan,
Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip,
Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni,
Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı ''HERŞEYDE'' ...

(bkz: Can Yücel)
bu ülkedeki en samimi en baba şairlerden biridir. küfür ettiği için sevmeyen insanlar acaba günde kaç kez küfür ediyorlar merak etmişimdir hep. ayrıca aynı soyadı taşımaktan onur duyduğum insandır.
"çatlak yüreğimle türkülü yollara
düştüm ki o kadar olur
seke seke ben geldim
sike sike gidiyorum", der * .
"En Uzak Mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.
ezberimde bir şiir var;
sevgi duvarı.
can yücel'e bir deyişim var;
büyüksün şairlerin üstadı.
çoğumuzun hislerine tercüman olmayı başarmış, anlatamadığımız duygularımızı kelimelere dökebilmiş bir şairdir.
hayatta en çok babası hasan ali yücel'i seven güzel insan.
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin.
En uzak mesafe;
Ne Afrika'dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar, geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan...
*
hayatta hiçbirşeye bağlanma diye bir şiiri var.eline koluna bile bağlanma diyor.beni çok fazla etkilemiştir.
datça'da deniz manzaralı, mezar taşında anne karnındaki bebek figürü olan ve bebeğin kordonunun mezarın bir bölümünde birleşen ve oraya da şarap dökülen değişik mezar taşına sahip üstad. baba.
tabu oynarken arkadaşımın "ölen bir şair bu" diye anlatmaya başladığı ve arkasından dizelerinden birkaçını sıraladığı şair.
dizeleri biliyordum, ama hala yaşadığını sandığımdan bir türlü "can yücel" ismi çıkamadı ağzımdan. tam diyecektim aklımdan şu sahneyi geçirdim
-can yücel?
+lan can yücel öldü mü zuahahah, allah iyiliğini versin.

yediremedim kendime taşşak yemeyi, susayım daha iyi dedim. zaman doldu ve

-kimdi?
+can yücel
-hasktir, can yücel öldü mü?
+zuahahah, hangi dünyada yaşıyorsun lan.

cahilliğin gözüne vurduğum gibi, diğer taraftan da cikkada özgüvenim varmış. bu da bana kapak olsun!