bugün

kişinin, oldukça ilginç insanlar olan bulgar göçmenlerinden korkmasıdır, diye tırt bir tanımla girelim.

her şey 2 sene önce başladı...
memleketteyken*, bulgar göçmeni kavramını ancak tarih kitaplarından görürdük. bizim orda sarışın yoktu abiiiy. öhöm öhöm, devam edelim.
ne zaman ki bursa'ya geldim, sokakta sarı sarı; ama türkçe konuşan insanlar görmeye başladım. "aneeeey!" dedim, "sanırım bursalılar böyle sarışın oluyor." kaldığım yurtta çalışan bayanlardan 2'si sarışındı ve aralarında garip bir dille konuşuyorlardı. "dobriç mobriç" diye. dedim heralde ben yanlış duyuyorum, aksanlı türkçedir bu caaanım!

haftalar geçti.. bir arkadaş muhabbetinde "yurtta çalışan teyzeler bulgar göçmeni" cümlesini duydum. bende merak başladı. "nerden/ne zaman/niye gelmişler", "neden bu kadar sarışınlar", "nasıl bu kadar iyi bulgarca konuşabiliyorlar" gibi saf sorularla arkadaşlarımın başını şişirdim. bulgar göçmenlerinin yaşadığı semtlerde takılır oldum. avını gözleyen aslan edasıyla onları izliyor, konuşmalarını anlamaya çalışıyordum. küfür müfür ederler de anlamam diye bulgarca küfürleri ezberledim.
1 yılım böyle geçti. ertesi sene, okulda sosyalleştikçe, sarışın arkadaşlarımın %90'ının bulgar göçmeni olduğunu öğrendim. "neden geldiniz" gibi saf sorularımın yerini, "bulgaristan'ın neresinden, içinden mi?" almıştı.

bulgar göçmenlerinin çoğu, benim gibi bir akdeniz insanına göre soğuk geliyordu. kızları sarışın ve renkli gözlü olduklarından mı bilinmez, kendilerini beğenmiş ve kibirliydi. erkekleri ise, tipleriyle ters orantılı olarak, iticiydiler.
birkaç arkadaşım bulgar göçmenlerinden feci kazıklar yemişti ve ben o anda korkmaya başladım!

artık nerde bir bulgar göçmeni kız görsem; karşı kaldırıma geçiyorum.
bir bulgar göçmeniyle tartışmaya korkuyorum. her an saçımı başımı yolacakmış gibi duruyorlar.
aralarına girmeye tırsıyorum. her an "sen sarışın değilsin, çık aramızdan!!" derler diye 3,5 atıyorum.

ey bulgar göçmenleri!
sarışınsınız, güzelsiniz, evropa'dan gelmişsiniz diye ezmeyin biz anadolu çocuklarını!
kendilerine pomak denir. 93 harbinden sonra edirne taraflarına gelmişlerdir. korkmak elzemdir, zira sonlarını düşünmezler. (bkz: sonunu düşünen kahraman olamaz) * deli gibi içerler, zil zurna sarhoş gezerler, sarhoşluktan mütevellit aptal saptal işler yaptıkları zaman da bir türlü hatalarını kabul ettiremezsiniz, çünkü sarhoş olmanın tüm hatalarını mazur göstereceklerini düşünürler. kavga çıkarsa, birden etrafınızda 300 kişi bulabilirsiniz. bunlar, muadilleri spartalılar kadar zeki ve çevik olmasalar da oldukça ahlak sahibidirler * bir sonraki nefesinizi alabilmek için eşşeğin sudan gelmesini beklersiniz.

alayı sarışındır. hatunları, hakkını verelim, taş gibidir, ama susmuşken. konuşmaya başladıkları anda tüm hayalleriniz yıkılabilir, hazırlıklı olun. onları dinlemek yerine, mp3 player'ınızı kulağınıza takıp sivrisinek vızıltısını dinlemek bile, yorucu geçen bir günün ardından eve gelip, açtığınız bir şişe kırmızı şarap eşliğinde dinlediğiniz sinatra melodileri gibi ruhunuzu rahatlatır.

(bkz: imaj hicbir seydir susuzluk her sey)
bulgar türkleri, gürcü türkleri balkan türkleri, kırım türklerinden haberi olmamaktan ileri gelen gereksiz korkmadir.
ırkçılığa giriş dersleri level 1.. *
maacır kelimesinden dolayıdır. muhacir abicim o! tamam ben de bulgaristan göçmeniyim de maacır nedir lan?!
klasik macır* kavgası. (bkz: senden ötürümü benden ötürümü)
http://www.youtube.com/watch?v=thzyvwp3vo0
para konularına asla girilmemeleri gereken insanlardır. he belki kişisinden kişisine değişir diyeceksin ama hele bir dinle. tecrübe konuşuyor burada. lan bir insan hep mi bu göçenlerden kazığı yer. he işte o kazık yiyen .mcik benim evet. al itirafım olsun bu da... eski parayla milyarlarımı çalıp gittiler abicim. dikkat edin lan. vallahi ben tövbeliyim. benden uzak durun pis göçebeler...

ironiye gel... bizim ex dede de göçmüş zamanında ama ben yüzünü bile görmedim. yani ben göçebe sayılmıyorum değil mi? evet, sayılmamalıyım. kendimden korkuyorum şu an...
bulgar göçmeni yoktur, az vodka vardır beyaa. bu bir.

bulgaristan göçmenlerinden korkmak yersizdir. eğer bulgaristan'da diğer ırklarla karma bir aile oluşturmadılarsa onlar osmanlı zamanında konya'dan sınır boylarına dağılan akıncılardır. ayrıca (bkz: akıncı).

bir göçmen çocuğu olarak şunu söyleyebilirim; hepsi sarışındır gibi bir şey yok. bizzat şahsımı görenin doğu anadolu illerinden sanması buna dayanaktır. ayrıca para mevzularına girilmemesi hakkında hiçbir kesin yargı söylenemez. bursa'nın göçmenlerini bilsem bir nebze laf edebilirim. fakat genel olarak sadece cimri olurlar. tasarruflu olurlar. daha da aklıma gelirse yazarım umarım.
hayır hayır korkmayın bizden.! ne olduğumuz belli. macırız biz. yargısız infaz yapmayın. biz seçmedik ki bulgar göçmeni olmayı. yüreğimize bakın.
bulgar göçmeni dersen adama korma hatta kaç.
bulgar göçmeni olmamıza rağmen ailemizde sarı saçlı kimse yoktur. renkli göz baskındır sadece.
fakat ataları gelmiştir çoğumuzun ve bulgaristan görmemiş olabiliriz. unutulmamalı ki kökenimiz yine türktür ve türkiyeden bulgaristana göçüp geri gelmişlerdir. bulgar gçmenleri keskin ve düzgün bir yüze sahip olduklarından çabuk anlaşılabilirlermiş öyle sarışın esmer diye ayrılmıyorlar yani. ha türkler gitti geri geldi ama kanımızda eskilerden bir bulgar kanıda taşıyor olabilirz tabi. türklerlemi evlendiler hep bilinmez.
bulgar göçmeninin yanlış bir tabir olduğunu düşünürsek olmayan korkudur.
doğrusu bulgaristan göçmenidir.
daha karşısındakinin sıfatını bile bilmeyen bir kişinin korkusunun nekadarının gerçek ne kadarının "bok atma" dürtüsü ile oluştuğunu tahmin etmek ise hiç zor değildir...
yerli anadolu halklarını beğenmeyip köylü gördüklerinden olabilir bu korku. olayı bulgaristan göçmenleriyle sınırlamak haksızlıktır. bütün göçmenlerde anlamsız bir "avrupalılık" sanrısı vardır. yemekteyiz yarışmasında sarışın bir hatun vardı. boşnak göçmeniydi. biriyle tartıştı. ve tartışmadan galip gelmek için kadına ben avrupa görmüş biriyim diye resmen höykürdü. (15 sene öncesini biliriz. ırzına girilmemiş boşnak hanesi bırakmamıştı o avrupalılar)

yaşadıkları topraklardan sürülmüş göçmenler geldiler türkiyeye. doğululara kürt, karadenizlilere laz, güneydoğululara arap, iç anadolululara da köylü deyip küçük gördüler asli unsurlarımızı...
Birincisi Bulgar göçmeni değil Bulgaristan göçmeni..bir arkadaş demişki "türkçe konuşan sarışın insanlar", bulgaristan göçmenlerindeki sarışınlık oranı karadenizlilerden daha azdır, ayrıca sarışın türk görmediyse toroslardaki yörüklere baksın o arkadaş.. bir arkadaşta demişki pomaktırlar, pomak falan değildirler, pomak dediğin müslüman bulgarlardır ve göçmenlerin taş çatlasa %5'i pomaktır, Bulgaristan göçmenlerinin %90'ı özbe öz türktür.. Bizi hiç kimse pomaklarla,arnavutlarla,boşnaklarla,gürcülerle,çerkeslerle kıyaslamasın onlar etnik olarak türk değildirler, onlar sadece dini sebeplerle türkiyeye geldiler, bulgaristan türkleri ise hem dini hem milli sebeple geldiler, çünkü anadilleri olan türkçeyi konuşmaları yasaklanıyordu,isimleri değiştiriliyordu.. hiç kimse bulgaristanı kafkas ülkeleri ile ve yugoslavya ile kıyaslamasın, 100 yıl önce bulgaristan nüfusunun %60 türktü..
Bulgar değil, Bulgaristan göçmenleri; bulgar türkleri değil, Bulgaristan Türkleri.

daha sıfatları bile yazmayı beceremeyip yanlış yazan özürlüler, bulgaristan türkleri gibi bilgili ve kültürlü bir toplumdan korkacaklar tabi!
Evet yineleyelim ki bulgar değil bulgaristan göçmeni.

Slavoğlu slavdırlar. Aralarında türkler de olur.

Pomak bildirdi.
Bulgarlar aslında Volga (=Bulgar ?) boylarında yerleşik bir Türk halkı ise de bugünkü Bulgaristana göçtükten sonra (dinin de etkisiyle) Slavlaşmışlardır.

Daha sonraları 14. yy. başlarından itibaren Türkistan / iran / Anadolu güzergahı ile birçok Türk (genellikle Oğuz) boyu Balkanlar'a göçmen olarak yerleştirilmiştir. Bunlar da haliyle Slavlaşmış yerli halkla karışacaktı ve karışmıştırlar. Ancak Hıristiyan olan Bulgarların aksine, bu Türkistan göçmenleri Türklüklerini korumuştur.

Yaklaşık 500 yıllık Osmanlı egemenliğinden sonra Balkan Savaşları gelmiş, bu savaşlar sonunda Kuzey Yunanistan, Makedonya, Batı Trakya da Osmanlı devleti sınırları dışında kalmış, burada yaşayan Türker Doğu Trakya ve Anadolu'ya göçmeye zorlanmıştır.

işte Bulgar göçmeni dendiğinde 1910'lardan bu yana Türkiye'ye göç edenler kastedilmektedir. Cumhuriyetten sonra da Balkanlardan Türkiye'ye göçmen gelmeye devam etmiştir.

Sonuç olarak, yüzyıllardan beri harman olan insanların soy sop bakımından hangisinin ne kadar Türk olduğunu sorgulamak hem abes hem de işin içinden çıkılmaz bir sorudur. Bu nedenle 'Türküm diyeni Türk kabul etmekten başka çare yoktur.'

Korkmaya gelince,,, insanlar sosyal çevrelerine bağlı olarak birtakım alışkanlıklar, değer yargıları vs. edinirler. Bir çevrenin insanları diğerinkinden (ortalama olarak) farklı özellikler gösterir.

Ama bir türün devamı için olduğu gibi, milletin ve devletin devamı ve gelişmesi için en önemli faktörlerden biri çeşitliliktir. Farkılıktan korkanlar düşünme ve davranma rahatlığının bedelini güdük kafa yapısı ile öderler. Bulgaristan göçmeni olmuş ya da sözgelimi Hatay'ın yerlisi olmuş, önemli olan kişinin soy ağacı değildir.

Ana babalarımızla değil çocuklarımızla öğünmeye çalışalım. Miras almak hüner değildir, hiç bir çaba gerektirmez. Hüner kendisinden sonra gelenlere bir şeyler bırakmaktadır.

Üstelik Türkler oldum olası göçebe bir halk olagelmiştir. 'Yurt' sözcüğü yuvarlak çadır (Jurte / Yurte)'dan türemiştir. Yani Geleneksel olarak Türkün yurdu çadırıdır. Böyle bir geleneğe sahipken her kim olursa olsun göçmeni aşağılamak ve dışlamak kabul edilmez.

Bazı göçmenlerin 'biz Avrupalıyız' diye üstünlük taslamasına gelince... O da onların, kendileri içinde çözmeleri gereken bir sorundur. Avrupalı olmak bir meziyet midir değil midir ayrı konu; ama zaten kendini bilmeyen kişinin sözüne değer verilmez.